HRW: Suriye: isyancıların bombalı araçları, roketleri sivilleri öldürüyor

HRW: Suriye: isyancıların bombalı araçları, roketleri sivilleri öldürüyor
“Muna anaokulunu yeni bitiriyordu ve okula başlamaya hazırlanıyordu. Ertesi gün okul malzemeleri almaktan bahsediyorduk. Ne olduğunu hatırlamıyorum, fakat gözümü açtığımda hastanedeydim ve bana Muna’nın öldüğünü söylediler.” – 5 Haziran 2013’te Humus’un İkrime mahallesinde gerçekleşen bir roket saldırısını anlatan anne (Kasım 2013).

 

Suriye: isyancıların bombalı araçları, roketleri sivilleri öldürüyor

 

 

Human Rights Watch

 

 

Ayrımsız saldırılar, hükümet kontrolündeki bölgeleri vuruyor

 

 

 

İnsan Hakları İzleme Örgütü, 23 Mart günü yayınlanan bir raporda, Suriye'deki silahlı muhalif grupların hükümet kontrolündeki bölgelerde bombalı araçlarla, havan toplarıyla ve roketlerle, sivillere ayrımsız şekilde saldırılar düzenlediğini söyledi. Saldırılar, savaş hukukunu ihlal ederek yüzlerce sivilin ölümüne ve sakatlanmasına yol açtı ve sivil altyapıyı tahrip etti.



 “‘Ölmek zorunda değildi': Suriyeli muhalif grupların ayrımsız saldırıları” başlıklı 79 sayfalık rapor, Şam'ın ve Humus'un yoğun nüfuslu, hükümet kontrolündeki bölgelerinde Ocak 2012-Nisan 2014 arasında gerçekleşen ve 2015 yılına kadar devam eden çok sayıda saldırıyı belgeliyor. Bulgular temel olarak kurbanların ve tanıkların anlatılarına, saha araştırmalarına, erişime açık videolara ve sosyal medya sitelerindeki bilgilere dayanıyor.


 

Kuruluşun Ortadoğu ve Kuzey Afrika yardımcı direktörü Nedim Huri, “Suriye'de isyancı grupların siviller için yıkıcı sonuçları olacak şekilde, hükümet güçlerinin acımasızlığını taklit eden, dibe doğru bir yarış içinde olduğunu gördük” şeklinde konuştu. Huri, “Gerek hükümetin, gerek isyancıların elindeki bölgelerde, bedeli siviller ödüyor ve buna karşı uygun bir uluslararası yanıt gelmiyor” diye ekledi.

 

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Şam kırsalındaki Caramana'da on yedi, Şam merkezinde bir, Humus'un el-Zehra ve İkrime mahallelerinde altı, Humus kırsalındaki Sebtiye köyünde bir tane bombalı araç saldırısı ve öteki gelişmiş patlayıcı cihaz saldırıları belgeledi. Bu bölgelerin çoğu, zaman zaman hükümet destekçisi olarak algılanan Hristiyanlar, Dürziler, Şiiler ve Aleviler de dahil olmak üzere dini azınlıkların yoğun olarak yaşadığı yerler.  



Bombalı araç saldırıları ticaret ve yerleşim bölgelerinde, kasaba merkezlerinde ve bir örnekte bir cenaze sırasında mezarlıkta gerçekleşti. Bazı örneklerde, ölümleri ve yaralanmaları arttırma çabası gibi görünecek şekilde, birbiri ardınca iki ayrı bomba patladı.



Bombalı araç saldırıları, 1 Ekim'de Humus'un İkrime mahallesinde  bir ilkokulun hemen dışında gerçekleşen ve medya haberlerinde çoğu çocuk olmak üzere onlarca sivilin öldüğü ikiz saldırı da dahil olmak üzere devam etti.  



İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün soruşturduğu bütün bombalı araç saldırılarında tanıklar, bölge yakınlarında Suriye hükümetine ait herhangi bir askeri hedef olmadığını söyledi. Bu saldırıların çoğu, ayrımsız olmanın yanında, temel olarak sivil nüfus arasında terör yayma amaçlı gibi görünüyor. Bombalı araç saldırılarının çoğunun sorumluluğu herhangi bir silahlı grup tarafından üstlenilmedi, ancak raporda belgelenen 10 ila 25 arası saldırının sorumluluğu, El Nusra Cephesi veya (IŞİD olarak da bilinen) İslam Devleti gibi aşırıcı örgütler tarafından üstlenildi.



Hükümet karşıtı silahlı gruplar ayrıca sıklıkla, çok sayıda sivil ölümüne sebep olan ve ayrımsız saldırılar olduğu görünen saldırılarda Şam ve civarı ile Humus'a havan topları, yerel yapım roketler ve başka ağır silahlarla ateş açtı. Caramana'da gerçekleşen bu türden yüzlerce saldırı içinden en az altı tanesi, çocuklarla dolu okullara veya okulların yakınlarına, ikisi yardım ve sığınma merkezlerine, dördü ise merkezdeki yerleşim bölgelerine yönelik oldu.



Humus'ta silahlı gruplar sıklıkla hükümet kontrolündeki nüfus bölgelerini topa tuttu. Kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda sıklıkla hükümet güçlerine saldırdıklarını iddia etseler de, tanıklarla yapılan mülakatlar ve saldırı bölgelerine yapılan ziyaretler, yörede herhangi bir askeri hedef olmadığını gösteriyor ki, bu da bu saldırıları sivillere yönelik ayrımsız, hatta belki de kasti saldırılar haline getiriyor.



Bazı silahlı muhalefet grupları kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda, Başkan Beşar Esad yönetimine karşı savaşta bütün araçların meşru olduğunu savundu ve hükümet kontrolündeki bölgelerde yaşayanların, muhalefet bölgelerinde sivillere yönelik saldırılara misilleme olarak hedef alınabileceğini ve hükümetle bağlantılı veya hükümet destekçisi olarak algılananların saldırıya maruz kalabileceklerini söyledi.



Bu tür argümanlar, savaş hukuku altında hiçbir geçerliliğe sahip değildir. Suriye hükümet güçlerinin ve hükümet yanlısı milislerin işlediği ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün uzun zamandır belgelediği ihlallerden bağımsız olarak, silahlı muhalefet grupları savaş hukukuna riayet etmek zorundadır. Hukuka riayet, karşılıklılığa – hukuka ancak diğer tarafın da uyması halinde uyulabileceği ilkesine – dayanmaz ve çatışmanın bütün tarafları, diğer tarafın eylemlerinden bağımsız olarak hukuka uygun hareket etme yükümlülüğüne sahiptir.



İsyancı gruplar da dahil olmak üzere savaşan bütün tarafların, sivilleri kasten hedef alan, siviller ve savaşan güçler arasında ayrım gözetmeyen ve beklenen askeri kazanımla orantısız sivil kayıplarına yol açan saldırılar düzenlemesi yasaktır. Komutanlık sorumluluğu olarak yapanlar da dahil olmak üzere, suçlu niyetlerle kanunsuz saldırılar planlayan, emreden ve uygulayan kişiler, savaş suçları soruşturmasına tabidir.



Şubat 2014'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, “bütün tarafların sivillere yönelik her türlü saldırıya ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde silahların ayrımsız şekilde kullanılmasına derhal son vermesini” isteyen 2139 sayılı kararı aldı. Ancak Suriye'deki çatışmanın bütün tarafları, hukuka aykırı saldırılarını sürdürüyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Güvenlik Konseyi'nin Suriye'deki durumu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürmesini ve yaygın veya sistematik ciddi ihlallerde bulunduğu ikna edici şekilde ortaya konan güçlere silah ambargosu getirmesi gerektiğini söyledi.



Çatışmanın bütün tarafları, sivillere yönelik her türlü kasıtlı, ayrımsız ve orantısız saldırıya son vermelidir. Suriye içindeki ve dışındaki siyasi ve dini liderler de dahil olmak üzere etki sahibi destekçiler, hukuka aykırı saldırılar nedeniyle bütün tarafları kınamalıdır. Savaş hukukunu yaygın veya sistematik bir şekilde ihlal eden savaşçılara askeri destek sağlayan hükümetler ve bireyler, bu ihlallerde suç ortağı olma riski taşımaktadırlar – ve desteklerine son vermelidirler.



Huri'ye göre, “her iki taraf da ayrımsız saldırıları kınayan Güvenlik Konseyi kararını görmezden geldiği için, konseyin savaş suçu işleyen kişileri cezalandıracak daha güçlü adımlar atması gerekiyor.”



Tanık beyanları

 

 
“Elimin kopmasıyla yere düştüm. Arabaya en yakın olan kişiler parçalara ayrılmıştı. Sonra babamın bedenini yerde gördüm. Bütün haldeydi, fakat göğsünün sol tarafında bir yara – bir delik – vardı. Bacağı kırılmıştı, belli bir açıyla çıkmış haldeydi. Yüzünü temizlemeye çalıştım ve ona sarıldım. Son nefesini hissettim.” – 28 Kasım 2012'de Caramana'da gerçekleşen ve babası ile kardeşinin ölümüne sebep olan bombalı araç saldırısını anlatan Hani. (Kasım 2013).



“Düşük bir ses duydum, rüya gördüğümü düşündüm. Sonra çimentonun sallandığını hissettim, bir saniyeden daha kısa zaman içinde çatı ile zemin arasında sıkışmış haldeydim. Yanımızda uyuyan küçük kızın [kızımızın] öldüğünü anladım… Herkesin iyi olduğundan emin oluncaya kadar hastaneye gitmek istemedim, fakat beni zorladılar… Hastanede birbiri ardınca gelmelerini bekledim ve içlerinden birinin canlı gelmesini umdum. Ama hiçbiri canlı gelmedi.” – 4 Kasım 2013'te Humus kırsalındaki Sebtiye'de patlayıcı yüklü bir kamyonla düzenlenen intihar saldırısında eşinin ve çocuklarının ölümünü anlatan baba (Kasım 2013).



“Muna anaokulunu yeni bitiriyordu ve okula başlamaya hazırlanıyordu. Ertesi gün okul malzemeleri almaktan bahsediyorduk. Ne olduğunu hatırlamıyorum, fakat gözümü açtığımda hastanedeydim ve bana Muna'nın öldüğünü söylediler.” – 5 Haziran 2013'te Humus'un İkrime mahallesinde gerçekleşen bir roket saldırısını anlatan anne (Kasım 2013).



“Roket düştüğü zaman ben televizyon izliyordum, kızım bilgisayarda oyun oynuyordu ve eşim odanın ortasında yerde oturuyordu. Roket düştüğünde bilincim açıktı, bağırıyordum, fakat üzerimdeki enkaz nedeniyle hareket edemiyordum.” – 9 Eylül 2013'te Humus'un İkrime mahallesinde gerçekleşen ve kendisinin, 9 yaşındaki oğlunun ve 28 yaşındaki kızının yaralandığı roket saldırısını anlatan Hadi (Kasım 2013). 

 

 

www.medyasafak.net