Yemen Savaşının jeopolitiği: ABD ve Suudi Arabistan Yemen’i bölmek mi istiyor? (2)

Yemen Savaşının jeopolitiği: ABD ve Suudi Arabistan Yemen’i bölmek mi istiyor? (2)
Mahdi Darius Nazemroaya yazdı...

 

 

Mahdi Darius Nazemroaya

 

Global Research

 

 

Yemen'deki istikrarsızlık İran ya da Husilerden değil ABD ve Suudilerin bu ülkeye müdahalesinden - Suudi Arabistan'ın 2009 işgali ve Amerikan insansız uçaklarının saldırısı- ve Suudi Arabistan'ın Yemen'deki otoriter ve halk desteğinden yoksun yönetime onlarca yıldır verdiği destekten kaynaklanıyor.

 

Foreign Policy 6 Mart'ta şöyle yazdı: “Çatışma hatları Arap dünyasının en yoksul ve Ortadoğu'nun düşmüş devlet olmaya en son aday ülkesi Yemen'de çiziliyor. Giderek artan ölçüde muhtemel gözüken şey gerçekleşir ve açık bir savaş koparsa Suudi Arabistan ve İran arasındaki bölgesel üstünlük yarışması daha da beter hale gelecek. İki güç de kontrol edebileceklerine inandıkları grupları silahlandırmada çok hevesli olduklarını ispat ettiler…”

 

 

 

Husilerin İran ile ittifakları: Pragmatizm mi mezhepçilik mi?

 

Husiler ne olurlarsa olsunlar İran'ın vekilleri değiller. Husi hareketi baskı sonucu ortaya çıkmış bağımsız bir politik aktördür. Husileri İran maşası olarak adlandırmak sahada ispatlanmış bir şey değil ve Yemen tarihini ve siyasetini görmezden gelmeye dayanıyor. Foreign Policy bile “Eğer mezhebi hatlar üzerinden bir savaş çıkarsa bu Yemen'in kendi tarihsel farklılıkları nedeniyle değil savaşın yabancı finansörlerinin daha önce önemsiz sayılan ayrımları alevlendirmesi yüzünden olacak “ diyor.

 

Husi liderleri Tahran'dan emir aldıkları iddialarını reddediyorlar. Bu durum Suud ve Körfez medyasını İranlı yetkililerin Husileri Besic'e benzettikleri ifadelerini manipüle ederek Husileri İran ajanları ya da müşterileri olarak tasvir etmekten alıkoymadı.

 

Husiler İran vekilleri olmadıkları gibi Tahran ile aralarında bir Şii ittifakı da yok. Bu basit mezhepçi anlatıya dayalı ifadeler Yemen çatışmasının politik doğasını ve motivasyonlarını gizliyor ve Husilerin baskı karşıtı mücadelelerini hakaretamiz bir şekilde karartıyor. Suud Sarayı 1970'lere kadar Yemen'deki kralcı güçleri destekledi ve bunlar ağırlıklı olarak Şii Müslümanlardan müteşekkildi.

 

Dahası, Yemen'deki Şii Müslümanlar İran, Azerbaycan Cumhuriyeti, Lübnan, Irak, Afganistan, Pakistan ve Fars Körfezi bölgesindekilerin çoğunluğu gibi Caferi (12 İmamcı) değiller. Tartışmalı bir şekilde Yedi İmamcı olarak adlandırılabilecek İsmaili Şiiler haricinde Yemen'deki Şii Müslümanların Saada, Hacca, Amran, el Mahvit, Sana, Ibb ve el Caft'taki çoğunluğunu Zeydiler oluşturuyor. Yemen'deki İsmaililerin çoğunluğuysa daha kalabalık Nizari İsmaililerinden ayrılan Davudi ve Süleymani gruplarından müteşekkil.

 

Husi hareketi karşıtı ABD ve Suud düşmanlığı Husileri karşıt bir denge oluşturmak için pragmatik olarak İran'a döndürdü. Wall Street Journal'ın sözleriyle ifade edersek “Yemen'in başkentini kontrol eden Husi militanlar ülkenin azledilmiş cumhurbaşkanına verilen Batılı ve Suud desteğini dengelemek amacıyla İran, Rusya ve Çin ile ilişki kurmak istiyorlar.” Wall Street Journal'ın 6 Mart'ta yazdığına göreyse “İki üst düzey Husi yetkilisine göre Husilerin geçici hükümeti akaryakıt desteği sağlamak için İran'a ve enerji projelerinde yatırım imkânı aramak için Rusya'ya delegeler gönderdi.”

 

Husi hareketinin temasları sonucu İran ve Yemen 2 Mart'ta günlük uçuşlara başlayacaklarını ilan ettiler. Bu Husi hareketi için önemli, hayati bir destek kanalı mesabesinde.

 

 

Mezhepçi anlatı ve mezhepçilik kartı

 

Yemen'deki istikrarsızlık İran ya da Husilerden değil ABD ve Suudilerin bu ülkeye müdahalesinden - Suudi Arabistan'ın 2009 işgali ve Amerikan insansız uçaklarının saldırısı- ve Suudi Arabistan'ın Yemen'deki otoriter ve halk desteğinden yoksun yönetime onlarca yıldır verdiği destekten kaynaklanıyor.

 

Yemen doğuştan bölünmüş bir ülke değildi. El Kaide'nin Suudi Arabistan ve ABD tarafından beslenmesine rağmen gerçek bir Şii-Sünni çatışması ve gerginliği yok. Suudiler ve ABD Yemen'in bağımsız olmasını engellemek amacıyla ve ülkede Şii-Sünni ayrılığı doğsun diye mezhepçiliği desteklediler.

 

Yanlış anlatının iddiasının aksine, İran'ın Ortadoğu'daki ittifakları mezhepsel değildir. Tahran'ın tüm Filistinli müttefikleri ağırlıklı olarak Sünnidir ve İran, Irak ve Suriye'de hükümetlerin yanında Arap olmayanlar ve Hıristiyanlar da dahil olmak üzere farklı etnik ve inanç gruplarını destekliyor. Bu durum Suriye Sünnilerini, Irak Kürtlerini ve Suriye'deki Suriye Birlik Partisi'nin (SUP) Asuri kanadını içeriyor. İranlılar Lübnan'da Hizbullah'ın yanında aynı zamanda Sünni Müslümanlarla, Dürzi ve Hıristiyan partilerle ittifaklar kurdular ve bunlar arasında Lübnan'daki en kalabalık Hıristiyan parti olan Michel Aoun'un Özgür Vatansever Hareketi de vardı.

 

Eğer mezhepçiliği bir politika olarak kullanan bir taraf varsa o ABD ve müttefiki Arap petro şeyhlikleridir. Soğuk Savaş döneminde hem Washington hem de Suud Sarayı, Yemenli Şiileri Kuzey Yemen'deki cumhuriyetçiler ile güneydeki Yemen Halk Demokratik Cumhuriyeti'ne karşı kullanmaya çalışmıştı. Ne zaman ki Husi hareketinin Washington ya da Riyad'ın müşterisi olmadığı belli oldu ABD ve Suudi Arabistan işte o zaman düşmanlık yapmaya başladı.

 

 

Yemen'i işgale hazırlık

 

20 Mart'ta intihar bombacıları El Bedr ve el Haşhuş Camiine ikindi namazı esnasında saldırdılar. Üç yüzden fazla insan öldü. Abdülmelik Husi ABD ve İsrail'i terörist saldırıları ve Yemen'de hem IŞİD'i hem de El Kaide'yi desteklemekle suçladı.

 

Fas, Ürdün ve Arap petro şeyhlikleri sessizliği seçerken İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Afkham Yemen'deki bu terörist saldırıları kınadı. Suriye, Irak, Rusya ve Çin de bu terör saldırılarını kınadılar. Tahran'ın Yemen'e desteğini göstermek amacıyla insani yardım dolu iki İran kargo uçağı Yemen'e gönderildi ve İran Kızıl Ay'ı elliden fazla Yemenli yaralıyı İran'daki hastanelerde tedavi olmaları için ülkeye uçurdu.

 

 

Suud Sarayının Yemen'deki başarısızlığı

 

Husi hareketi Suudi Arabistan'ın Yemen politikalarının ve otoriter idareye verdiği desteğin bir sonucudur. Bu bağlamda, Husiler Suud acımasızlığına karşı doğmuş bir reaksiyondur. Hareket, Hüseyin Bedreddin Husi'nin 2004 yılında Yemen hükümeti karşısında başlattığı isyandan doğmuştur.

 

Yemen ve Suud rejimleri hareketi şeytanlaştırma amacıyla doğru olmayan bir şekilde Husilerin Arabistan'da Zeydi bir imamet tesis etmek istediğini söylüyor. Fakat bu onların giderek güçlenmesine engel olamadı. 2009 yılında gerçekleşen Yemen askeri operasyonu onları durduramadı ve bu durum Suudilerin 11 Ağustos 2009'da Kavrulmuş Yeryüzü adını verdikleri operasyonu yapmalarına neden oldu.

 

Suudi Arabistan 2009 ve 2010'da ordusunu Husilerle savaşmak amacıyla Yemen'e gönderdi fakat yenildi, Yemen ve Husi hareketine diz çöktürmeyi başaramadı.  Husilerin ve Yemen geçici hükümetinin Suudilerin dediklerini yapmasını ve müzakereler için Riyad'a gitmesini talep ettiğinde de bu teklif Husiler ve Yemen Devrimci Komiteleri tarafından açıkça reddedildi, zira müzakereler ve herhangi bir Suud destekli güç paylaşım şeması gerçekte Husileri ve Yemen'in diğer politik güçlerini kenara itme anlamına gelecekti. Halk Güçleri Birliği, Hadi'nin kendi partisi Genel Halk Kongresi ve Yemen Baas Partisi'nin Husilerin Suudi Arabistan karşısındaki pozisyonunu desteklemesinin nedeni buydu.

 

 

Yemen'i bölmek mi?

 

Yemen bu zamana kadar pek çok ihtilal, Amerikan ve Suudi askeri müdahalesi ve kendi hâkimiyeti içinde güçlenen ayrılıkçı bir hareket gördü. Yemen ordusu parçalı bir hale gelmiş halde ve kabilesel gerilimler mevcut ve yeni bir çökmüş Arap devleti olma ihtimali giderek artan bir şekilde dillendiriliyor.

 

2013 yılında New York Times Libya, Suriye, Irak ve Yemen'in bölünmesini teklif etmişti. Yemen bahsinde bu ülkenin tekrar ikiye bölünmesini yazmıştı. The New York Times bunun güney bölgelerinde gerçekleştirilecek bir referandum ardından ortaya çıkacağını söylüyordu. Gazete aynı zamanda “Güney Yemen'in tamamı daha sonra Suudi Arabistan'ın parçası olabilir. Neredeyse tüm Suudi ticareti deniz yoluyla gerçekleşiyor ve Arap Denizine olan doğrudan bir ulaşım hattı Fars Körfezi'ne bağlılığı ve İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kesme korkusunu yok edecektir” diye yazmıştı.

 

Suudi Arabistan ve Hadi bugünlerde nüfusun yaklaşık onda birinin desteğine sahip olan Yemen'in güneyindeki ayrılıkçılarla flört ediyor. ABD ve Suudi Arabistan için önümüzdeki seçenek stratejik bir Husi zaferini telafi etmek için Yemen'i bölmek olabilir. Bu durum Suudi Arabistan ve KİK'e Hind Okyanusu'na güneyden bir transit geçiş noktası ve ABD'ye de Aden Körfezi'nde bir köprübaşı kazandırmış olacak.

 

 

Çev: Ozan K. Sarıalioğlu

 

www.medyasafak.net