"Emperyalist Güçler Savaşa Hazırlık Olarak Suriye Barış Planını Çarpıtıyorlar"

"Emperyalist Güçler Savaşa Hazırlık Olarak Suriye Barış Planını Çarpıtıyorlar"
"Son günlerde, Batılı güçler Suriye’deki iç savaşı daha da alevlendirmek ve bu stratejik öneme sahip ülkeyi müstakbel bir emperyalist saldırısına hazır hale getirmek için çaba sarf etmekteler."
Emperyalist Güçler Savaşa Hazırlık Olarak Suriye “Barış Planını” Çarpıtıyorlar

 

Johannes Stern

 

globalresearch.ca

 

Son günlerde, Batılı güçler Suriye’deki iç savaşı daha da alevlendirmek ve bu stratejik öneme sahip ülkeyi müstakbel bir emperyalist saldırısına hazır hale getirmek için çaba sarf etmekteler. Medya organları hükümet güçlerine ve sivillere yönelik saldırıların ardından Batı destekli silahlı gruplarla Suriye ordusu arasında çatışmanın arttığını söylüyor.

Suriye’nin güneyindeki Halep’te büyük bir çatışma meydana geldi. Bölge, Batı destekli Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) konuşlandığı Türkiye ile 200 km.lik bir sınıra sahip. AFP haber ajansına göre isyancı güçler Suriye’deki en büyük ikinci şehir olan Halep’teki askeri istihbarat karargâhına saldırdı ve ÖSO Minakh Hava Üssü yakınlarında bir şafak saldırısı düzenledi.

Cumartesi sabahı Hreitan’da meydana gelen bir diğer saldırıda, bir Suriye subayı ve iki güvenlik görevlisi öldürüldü. İdlib bölgesinde, Türkiye sınırı yakınlarında ÖSO’nun güç merkezlerine yakın bir yerde, Suriye ordusu ÖSO elinde bulunan bir bölgeyi bombaladı.

Suriye’nin merkezinde de çatışmalar ve terörist saldırılar meydana geldi. Hama şehrinin birçok bölgesinden Suriye ordusu ile silahlı grupların çatıştığı haberleri geliyor. Suriye resmi haber ajansı SANA Homs’ta terörist gruplarca yerleştirilen 5 patlayıcı düzeneğin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. Hafta sonu boyunca 100’den fazla insanın öldürüldüğü ve son günlerde binlerce insanın da Türkiye sınırına akın ettiği de belirtiliyor.

ABD ve NATO’daki ana müttefikleri Fransa, İngiltere, Almanya ve Türkiye Suriye’yi istikrarsızlaştırma kampanyasına öncülük ediyor. Geri kafalı Körfez ülkeleri diktatörleriyle beraber, Suudi Arabistan ve Katar sözde isyancılara finansal destek verip, onları silahlandırıyor. 1 Nisan’da İstanbul’da düzenlenen “Suriye’nin Dostları” toplantısı sırasında Suudi ve Katar rejimleri resmen isyancıları destekleyebileceklerini söylediler, bu da onların emperyalizmin bölgesel yandaşlarının paralı askerleri olduğunu gösteriyor.

İsyancıların son saldırgan tavırları ve Batılı destekçilerinin verdikleri tepkiler Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Suriye Başkanı Beşar Esed ile müzakere ettiği altı maddelik barış planının sahte yüzünü orta koyuyor. Emperyalist güçler iddia ettikleri gibi çatışma ortamına asla politik bir çözüm getirmeyi hedeflemediler ancak bunun yerine Libya tipi bir rejim devirme süreci ortaya çıkacağını umarak Suriye’ye karşı daha fazla provokasyon yapmak için zemin hazırlamaya çalıştılar.

Cuma günü, BM Genel Sekreteri Ban-Ki-moon “Hükümet güçlerinin yaptığı saldırılar BM Güvenlik Konseyinin kayıpların son bulması konusundaki isteğinin ihlalidir” diyerek tüm suçu Suriye rejiminin üzerine yıktı. Ban-Ki-moon “Suriye rejimi halen insan haklarını ve uluslararası insani kanunları ihlal etmektedir. Buna bir an önce son verilmelidir” dedi ve Suriye hükümetinin ateşkesin başlama tarihi olarak 10 Nisan’ı göstermesini ölümleri artırmak için bir bahane olarak kullanmakla suçladı.

Öte yandan, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’nin ateşkes ilanına sadık kalıp kalmayacağını görmek için “sabırla” bekleyeceğini dile getirdi. Sözlerinin devamında da, eğer şiddet durmazsa bu durum “belli adımları” getirir diye ekledi. Erdoğan Türkiye’nin ne tür önlemler alabileceğinden bahsetmedi, ancak önceki konuşmalarında, Suriye topraklarının bir kısmını zapt etmek için, Suriye içinde bir tampon bölge planının olduğunu açıklamıştı.

Emperyalistlerin Suriye ile savaşmak için daha da heveslendiklerine bir başka işaret, Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung’de Perşembe günü “Suriye’den alınacak dersler” başlıklı bir editör yazısı yayınlanmasıdır. Suriye krizi için barışçıl bir çözümün imkânsız olduğu iddia edilerek şöyle denilmiş: “Var olmayan bir ‘siyasi çözüm’ aramanın aksine bazen askeri güç kullanmak sadece doğru bir şey değil aynı zamanda ahlaken de doğrulanmış bir şeydir.”

Suriye rejimi Batı’nın suç olan hamlelerini defalarca dile getirdi. Suriye, Cuma günü “Silahlı gruplarca Suriye’de vukuu bulan terörist saldırıların son günlerde, özellikle de Annan Planı üzerine uzlaşılmasıyla daha da arttığının” altını çizen bir mektubu BM Güvenlik Konseyine ve BM Genel Sekreterliğine gönderdi.

SANA’ya göre Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Dr. Makdisi, Pazar günkü konuşmasında, “Suriye Annan Planıyla ilgili iyi niyetini göstermek için adımlar atmıştır ve bu konuda onları da bilgilendirmiştir” dedi. Sözlerinin devamında, “Suriye Annan planı konusunda anlaşmaya varıldığının açıklamasından sonra silahlı terörist gruplar tarafından Suriye’deki şiddetin artırıldığı konusuna dikkat çekilmiştir” şeklinde konuştu.

Makdisi, BM Güvenlik Konseyinin Annan Planını 10 Nisan’da Suriye’nin tüm askerlerini tek taraflı çekmesi olarak yorumlamasını da eleştirerek, özellikle silahlı isyancıların saldırıları durduracaklarına dair hiçbir yazılı güvenceyi Suriye hükümetine vermedikleri düşünüldüğünde bunun yanlış bir yorumlama olduğunu dile getirdi. Ayrıca Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin de terörist grupların silahlandırılmasını ve onlara finansal yardım sağlamayı keseceklerine dair bir teminat vermediklerini belitti.

Bu ifadeler Suriye’nin Annan ile planı uygulama konusunda işbirliği yapmaya devam edebileceği ve adı geçen garantileri almak umuduyla attığı adımlar konusunda onu bilgilendireceği anlamını taşımaktadır.

Bu ifadelere yanıt olarak, ÖSO komutanı Rıfat el-Esed, Reuters’e Türkiye’den telefonla bağlanarak, yazılı bir garanti vermeyeceğini söyledi. “Rejimin planı uygulamayacağını” dile söyleyen Esed, “bu plan başarısız olacaktır” dedi. Ordusunun Esed rejimini tanımadığını söyledikten sonra, alaycı bir şekilde ÖSO’nun Suriye askerlerinin kışlalarına geri döndüğü ve tüm kontrol noktalarını kaldırdıkları ana kadar silahlarını susturmayacağını belirtti.

Rıfat Esed ve onun paralı askerleri gerçekte Suriye halkı arasında bir desteğe sahip değildir, ancak ne olursa olsun Esed’i devirmeyi istediklerini dile getiren emperyalist destekçileri sebebiyle cesaretlenmektedirler.

Kofi Annan Suriye’nin isteklerinden hiç bahsetmeyerek sadece Suriye kasaba ve köylerinden gelen şiddet ve vahşet haberleri karşısında şok olduğunu söyledi. Suriye hükümetine daha fazla tehditten başka bir şey olmayan “taahhütlerini tamamen yerine getir” hatırlatmasında bulundu. 2001 yılında BM Genel Sekreteri olarak Annan BM’nin “koruma sorumluluğu” doktrinin ana mimarlarındandı.

Geçen yılki Libya’ya karşı savaşta, “tampon bölge” ve “insani koridor” çağrıları, daha sonrasında sivilleri “koruma sorumluluğu”na dönüştü. Bu binlerce insanı öldüren ve Libya’nın tüm şehirlerini mahveden bir savaşı doğrulatmak için kullanıldı sadece. Suriye’ye karşı emperyalist bir saldırı milyonlarca insanın hayatını tehdit edebilir. Bu savaş büyük güçler arasındaki çatışmayı tetikleme tehlikesini barındırarak sadece Suriye’ye karşı değil, Suriye’nin bölgedeki yegâne müttefiki İran’a ve sonuçta Rusya ve Çin’e karşı da yürütülebilir.

 

Bu makale Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.