Suriye'nin yeni stratejisi / Kaleleri muhafaza ve yeni birlikler
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 19.06.2015
Suriye'deki askeri siyasi karar merkezine yakın kaynaklar er Ra’y adlı internet sitesine yaklaşık 6 bin savaşçının Suriye yönetiminin denetimi altında bulunan bölgelerde konuşlanmak üzere öncü kuvvetler şeklinde geldiğini ifade etti. Güvenilir kaynakların yaptığı bu açıklamaya göre öncü kuvvetlerin ardından yeni birlikler de direniş hattını desteklemek üzere bilahare Suriye'ye girecek.
Elijah J. Magnier
Alraimedia.com
Suriye'deki askeri siyasi karar merkezine yakın kaynaklar er Ra'y adlı internet sitesine yaklaşık 6 bin savaşçının Suriye yönetiminin denetimi altında bulunan bölgelerde konuşlanmak üzere öncü kuvvetler şeklinde geldiğini ifade etti. Güvenilir kaynakların yaptığı bu açıklamaya göre öncü kuvvetlerin ardından yeni birlikler de direniş hattını desteklemek üzere bilahare Suriye'ye girecek. Bu birliklerin Suriye ve İran'ın müttefiki ülkelerden geldiği, amaçlarının da özellikle son dönemde Türkiye'den ve bölgeden bazı ülkelerin desteğiyle meydana gelen sızmalara karşı mücadele etmek olduğu kaydedildi. Buna göre sözkonusu birlikler, kuzeyde kırmızı hat bölgesinde yukarda adı geçen ülkelerin desteklediği gruplara karşı savaşırken öbür taraftan da Suriye'nin güneyinde İsrail'in dostlarına karşı çarpışmalara katılacak.
Gelen bilgiye göre 6 bin savaşçı, ülkenin coğrafyasını tanımak amacıyla Suriye'nin farklı bölgelerine dağıtıldı. Silahlı gruplara karşı önemli bir savunma hattı oluşturmak amacıyla gelen birliklerin Hama kırsalında ve Lazkiye çevresinde konuşlanacağı belirtiliyor. Daha sonraki süreçte tam donanımlı ve eğitimli silahlı birliklerin de gelmesi bekleniyor. Bu birliklerin görevleri Suriye yönetiminin denetimi altında tutmak istediği kentlerin güvenliğini korumak olacak.
Özel bilgilere göre bu güçler, başka bölgelere düzenlenecek bir saldırıda ya da Nusra Cephesi, IŞİD, diğer selefi hareketler veyahut “ılımlı muhalefet”in eline geçmiş kentlerin geri alınmasında koçbaşı olmayacaklar.
Şam'daki karar alma mekanizmalarına yakın kaynak, Suriye ordusunun IŞİD'i desteklediği yönündeki söylentileri yalanlayarak bunun, konuşmaya değmeyecek çürük bir iddia olduğunu, IŞİD'in sadece Suriye yönetiminin değil aynı zamanda bütün dünyanın düşmanı olduğunu belirterek buna karşı mücadele sorumluluğunun sadece Suriye'ye değil bütün dünyaya ve özellikle de bölge ülkelelerine düştüğünü kaydetti.
Adını vermek istemeyen kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye, uluslararası topluma vekaleten IŞİD'le savaşmayacaktır. Bilakis uluslararası toplumun bu örgütün yayılmasının durdurulması ve örgütün kökünü kazımak için Suriye'nin çabalarına destek vermeli. Aksi taktirde müttefiklerimizle birlikte başkenti ve diğer kentleri korumalı, ve buraları sağlamlaştırmak için çok çaba göstermeliyiz. Bu arada IŞİD Suriye'nin dışına doğru yayılmasını sürdürsün!"
Suriye'deki gözlemci kaynak yepyeni bir gerçeğin belirginleştiğini ve bunun yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladığını ifade ediyor, ona göre bu yeni gerçek Türkiye ile İran arasındaki çatışma. Bunun nedeni ise Türkiye'nin Nusra Cephesi'ne ve onun müttefiklerine Türk topraklarını kullanma izni vermesi ve çok miktarda militanının Suriye'nin kuzeyine geçerek İdlib ve Cisruş Şuğur bölgelerini işgal etmelerine çanak tutmasında yatıyor. Bu nedenle Suriye yönetimi ve müttefikleri, Suriye birliklerinin lojistik ve askeri desteğin ulaştırılması noktasında sıkıntıların yaşandığı bölgelerde bulunma düşüncesini yeniden gözden geçiriyor. Bu şekilde beşeri kaynaklarını tüketmemeye ve bunu korumaya çalışıyor, özellikle de IŞİD, Nusra Cephesi ve Suriye'nin diğer silahlı muhalefet gruplarının sayısının Suriye ordusunun sayısından daha fazla olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda bu durumun önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Aynı kaynaklar jeopolitik ve askeri durumun derinlikli bir incelemesinden yola çıkarak Suriye'deki savaşının uzun vadeli olduğunu ve yakın vadede bu savaşın bir galip ve mağlubunun olmayacağını, dolayısıyla gerek beşeri güç anlamında gerekse cephane anlamında güçlerin tasarruflu kullanılması ve kısa sürede tüketilmemesi ve bu süreçte Tedmur, İdlib Cisruş Şuğur ve buranın etrafındaki kırsal bölgelerden bir süreliğine zarfında vazgeçildiğini, buraların elde tutulma maliyetinin yüksek olması nedeniyle böyle bir karar alındığını ifade ediyor. Ayrıca bu bölgelerin yani İdlib ve Cisruş Şuğur'un stratejik öneminin bulunmadığını en önemli şeyin başkent Şam'ın elde tutulması, başkent ve çevresindeki direnişini sürdürmesi olduğunu ifade ediyorlar.
Bu kaynaklar sitemize yaptıkları yaptığı açıklamalarda yukarıdaki bilgilere dayanarak Şam yönetimi liderlerinin kırsal bölgelerin ve uzak coğrafyaların, uluslararası toplum IŞİD ve kardeşleri ile savaşma noktasında ikna olana kadar IŞİD ve Nusra'ya bırakılması kanaatine vardığını ifade ediyor.
İşte böylece Şam, İran ve Hizbullah, özellikle Lazkiye gibi yardımların daha çok havadan ve denizden ulaştırıldığı kentlerle Şam, Hama, Humus, Nübbul ve Zehra gibi kentlere giden yolların korunması için farklı ve uzak bölgelerde konuşlanmış olan güçlerin bir araya getirilmesinin ve bu güçlerin belirli yerlerde toparlanarak geçit vermez bir savunma hattı oluşturulmasının adı geçen stratejik kentleri kuşatmaya çalışan silahlı grupların helikopter ve uçaklarla oyalanarak meşgul edilmesinin daha iyi olacağına karar vermiş durumda.
Burada yapılmak istenen şey birbirinden uzak kentlerden ve coğrafyalarda aynı anda farklı cephelerde savaşmak zorunda kalan ve yorulmaya başlayan Suriye ordusunun korunması, Suriye'de yeni bir denge oluşturmak için İran'ın nüfuzu altında bulunan Afganistan, Pakistan ve Irak gibi ülkelerden eğitimli savaşçı gücün getirilmesi amaçlanıyor.
Kaynaklar Hizbullah'ın İdlip'de 2 tugayının bulunduğunu, komutanlık güçlerini çekme kararı aldığında Hizbullah'ın da buradan çekildiğini ve başka sıcak çatışma noktalarına kaydırıldığını ifade ederken Hizbullah'ın Suriye'deki savaşta yorulduğu ya da tükendiği yönündeki söylentilerinin gerçekle uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını zira Hizbullah'ın Kalemun savaşını sahaya yeni sürdüğü birliklerle kazandığını, bu bölgeyi savaşçılardan büyük ölçüde temizlediğini ifade etmektedir. Zira hesaplanmamış bir şekilde birlikler sahaya sürülürse yaralı ve kayıp sayısı artacaktır. Şu da bilinmelidir ki ihtiyaca göre takviye edilecek subaylar ve tecrübesi olan yeni güçler bulunmaktadır. Askeri planlar, özellikle uzun savaş şartlarında ortaya çıkacak olan yeni gelişmelere uyum sağlayacak şekilde yapılandırılacaktır.
www.medyasafak.net