Iraklı Sünniler, IŞİD militanlarına karşı savaşmak için Şii milislere katılıyor

Iraklı Sünniler, IŞİD militanlarına karşı savaşmak için Şii milislere katılıyor
"Mezhep kartını oynayan ve Şii milisler diye adlandırdıkları gruplarla işbirliği yapmayı reddeden Sünni figürler şimdi Erbil, Dubai ve Amman’daki otellerde yaşarken, çocuklarımız ve kadınlarımız her gün, çöllerde kurulmuş çadırlarda can veriyor."

 

 

 

Suedad el-Salhi

 

 

Middle East Eye

 

 

 

Anbar'da, önde gelen bir Şii milis grubu olan Ketaib Hizbullah'ın yanında IŞİD'e karşı savaşan bir Iraklı Sünni Müslüman komutan olan Muhammed, "Eğer Daiş'ten (‘İslam Devleti' örgütünün Arapça kısaltması) kurtulmamız anlamına gelecekse, kiminle olursa olsun ittifak yapmaya hazırız” diyor.

 

Hassasiyet sebebiyle tam ismini vermekten imtina eden Muhammed, savaşçılarının Bağdat'taki Irak federal otoriteleriyle olan yazışmalarını izlerken, Middle East Eye'a konuştu.  

 

Acı acı, "Mezhep kartını oynayan ve Şii milisler diye adlandırdıkları gruplarla işbirliği yapmayı reddeden Sünni figürler şimdi Erbil, Dubai ve Amman'daki otellerde yaşarken, çocuklarımız ve kadınlarımız her gün, çöllerde kurulmuş çadırlarda can veriyor " diyen Muhammed, şunları ekledi: "Haydi onlar da ailelerini, bizim ailelerimizle birlikte yaşamak üzere çadırlara getirsinler. Ondan sonra konuşuruz."

 

Muhammed gibi binlerce Sünni Müslüman aşiret üyesi, bölgelerini kurtarmak için gerekli moral ve lojistik desteği kazanmak için, Sünni bölgelerde militan İslamcılarla savaşan Şii silahlı gruplara katıldı.

 

Geçen yaz Irak ordusunun çarpıcı çöküşünün ardından, ülkenin Sünni hakimiyetindeki kuzey ve batı kısımlarının üçte biri, İD militanlarının eline geçti.

 

O tarihten beri, Bedir Örgütü, Asaib Ehlü'l-Hak ve Ketaib Hizbullah-Irak da dahil olmak üzere Şii milis grupları, Halk Seferberlik Güçlerinin bel kemiğini teşkil ediyor. Bu oluşum geçen Haziran ayında Irak hükümeti tarafından, İD'ye karşı savaşan silahlı gruplar için bir şemsiye yapısı olarak şekillendirildi.

 

Halk Seferberlik Güçleri, önde gelen Şii milis grupları ile, tüm yeni Şii ve çok-mezhepli silahlı oluşumlardan müteşekkil.

 

Bağdat'ın doğusundaki Diyala eyaleti, Sünni ağırlıklı Anbar eyaleti ve eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in doğum yeri olan Selahaddin eyaleti gibi Sünni bölgelerde, her biri 250 ila 600 savaşçıdan oluşan, çok sayıda Sünni müfreze kuruldu.

 

Bu müfrezeler, Bedir, Ketaib Hizbullah-Irak, Asaib Ehlü'l-Hak, El-Nucaba (Asaib'den kopan bir grup), Cund el-İmam (geçen yıl kurulan yeni bir Şii milis gücü), Ali el-Ekber Tugayı (birkaç ay önce kurulan yeni bir Şii milis grubu) ve Ketaib Seyyid el-Şuheda (yeni bir Şii milis grubu) ile bağlantı kurdu.

 

Selahaddin eyaletinden, Asaib Ehlü'l-Hak Sünni Müfrezesi komutanı Halid Abdullah, MEE'ye telefonla verdiği röportajda, "En başından beri topraklarımızı kurtarmanın tek yolunun, Amerika Birleşik Devletleri'ne veya başka herhangi bir ülkeye bel bağlamak değil, Iraklıların yardımını almak olduğuna inandık, bu yüzden de Halk Sefereberlik Güçlerine katıldık” dedi. 

 

Abdullah, "Bu yılın başlarında Esaib Ehlü'l-Hak'a katıldık ve o günden beri bölgelerimiz özgürleştirmek için, omuz omuza savaşıyoruz… Onlar 600 savaşçımı, koşulsuz olarak silahlandırdı, teçhizatlandırdı ve eğitti" şeklinde konuştu.

 

Sünni komutanların söylediğine göre, küçük, yeni silahlı grupların, mensubiyetlerinden bağımsız olarak Bedir, Asaib veya Ketaib gibi önde gelen bir Şii milis grubuyla kaynaştırılması, Irak Savunma Bakanlığı'nın benimsediği yavaş ve rutin prosedürlere tabi olmaksızın savaşçıların orta ve hafif silahlara erişebilmesini sağlıyor. 

 

Temel Şii milis grupları, yıllardır bu gruplardan bazılarını silahlandıran, teçhizatlandıran ve finanse eden büyük bölgesel güç İran'ın desteğini alıyor. Güvenlik güçlerinin söylediğine göre Şii paramiliter grupların kontrol ettiği askeri cephanelikler, Irak hükümetinin sahip olduğu cephaneliklerden çok daha sofistike nitelikte. 

 

Tikrit'ten, isminin açıklanmaması şartıyla konuşan bir Sünni komutan, şunları söyledi: "Benim ilgi duyduğum şey, beni savaş sahasına götürecek olan silahları ve teçhizatı edinmek. Bedir, Asaib ve Kataib, siz onlara katıldıktan sonra birkaç gün içinde bunları size sağlıyor. Hükümet ise, (silah ve cephanede yaşanan) sıkıntı ve yolsuzluk nedeniyle, bana veya başkasına verecek herhangi bir şeye sahip değil.”  

 

Sünni komutan, "Bu (önde gelen bir Şii milis grubuyla kaynaşma) zorunlu değil, fakat onların desteği olmadan yalnız kalmak, hiçbir şey elde edememek anlamına geliyor. Ne silah, ne teçhizat ne de siyasi gelecek.”

 

Irak'ın Şii liderliğindeki hükümeti, Irak ve Suriye toprakları boyunca uzanan bir İslam halifeliği ilan eden ve halen Irak'ın Musul şehrini, Anbar eyaletindeki şehir ve kasabaların çoğunu ve Selahaddin ve Kerkük eyaletlerinin geniş kısımlarını kontrolünde tutan militan örgütle savaşmak için, geçen yıldan beri mücadele ediyor.

 

ABD öncülüğündeki uluslararası askeri koalisyon, geçen Ağustos ayından beri hem Irak hem de Suriye'deki İD bölgelerini ve merkezlerini vurdu, ancak Sünnlerin, kendi bölgelerindeki kurtuluş mücadelelerine katılması, Bağdat'ın İD ile savaşmak üzere daha fazla uluslararası destek elde etmesi için hayati önemde.

 

En büyük Şii siyasi bloğu olan Ulusal İttifak'ın liderlerinden Taha Diraa, MEE'ye “Biz bu (Sünni) bölgelerin kendi halkı tarafından yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz, bu yüzden herhangi bir demografik değişiklik yapmak veya Sünnileri kendi bölgelerinden çıkarmak gibi bir gündemimiz yok” şeklinde konuştu.

 

Diraa, "Bizim gündemimizde olan tek şey, onlarla (Sünnilerle) karşılıklı güven inşa etmektir; bu ise uzun vadede bir ulusal proje meydana getirecektir" dedi.

 

Analistler, Sünni savaşçıları kutuplaştırmanın ve onları Şii silahlı gruplardan birine katılmaya ikna etmenin, Sünni siyasi haritasını değiştirmeye yönelik uzun vadeli bir hedef olduğunu, bu doğrultuda Sünni bölgelerindeki aşırıcı silahlı gruplarla karşı karşıya gelecek Şiilerle bağlantılı ılımlı silahlı Sünni gruplar oluşturulmaya çalışıldığını söylüyor.

 

Bağımsız bir siyasal analist olan Abdülvahid Tuma, "Halk Seferberliği şemsiyesi altında Sünni aşiret üyelerine koşulsuz silah desteği sağlanması ve onların belli Şii liderlere bağlanması, gelecekte Şii bloklarına bağlı olacak ve bu desteğin dolaylı sunucusu olan İran'ın dostu olacak yeni bir Sünni siyasi bloğu yaratmayı amaçlıyor" şeklinde konuştu.

          

Tuma, şunları ekledi: "Diğer amaç ise, Şii silahlı gruplarla bağlantılı gruplar oluşturmak suretiyle, Sünni silahlı güçlerin güç dengesini değiştirmek. Bu gruplar, radikal Selefiler, Müslüman Kardeşler ve Baas Partisi de dahil olmak üzere, İslamcı Sünni örgütlerle mücadele etmeye hazırlanacaklardır."

 

www.medyasafak.net