El Ahbar gazetesi Suudilerin yazışmalarını yayınlıyor / 2012 yılında Suriye rejimin yıkılması planı

El Ahbar gazetesi Suudilerin yazışmalarını yayınlıyor / 2012 yılında Suriye rejimin yıkılması planı
300 bin savaşçı Suriye'de Rusların tutumunun netleşmesini beklemeden önce krizi sona erdirebilir, rejime bir son verebilir. İşte Riyad 2012 yılının başlarında Suriye'deki durumu böyle görmekteydi. Suriyeli muhalifleri desteklemek için Suud krallığı Türkiye ve Katar ile birlikte üst düzey askeri yetkililerden bir heyet oluşturdu.

 

 

 

300 bin savaşçı Suriye'de Rusların tutumunun netleşmesini beklemeden önce krizi sona erdirebilir, rejime bir son verebilir. İşte Riyad 2012 yılının başlarında Suriye'deki durumu böyle görmekteydi. Suriyeli muhalifleri desteklemek için Suud krallığı Türkiye ve Katar ile birlikte üst düzey askeri yetkililerden bir heyet oluşturdu. Bunların amacı Özgür Suriye Ordusuyla köprü görevi görmek ve askeri gruplar arasıda entegrasyonu sağlamaktı, bu amaçla Lübnan-Irak-Ürdün sınır bölgelerinde koruyucu bölgeler inşa edilmeliydi.

 

Iliya Hanna

 

 

Temmuz 2012 de Suriye, son yıllarda görülebilecek en büyük saldırıya maruz kaldı. 16 Temmuz'da Özgür Suriye Ordusu Şam Volkanı Operasyonunun başladığını ve çatışmaların başkentin sokaklarında taşınacağını ifade etti. Suriye Savunma Bakanı Davut Raci ve yardımcısı Asıf Şevket ve Kriz Birim Başkanı İmad Hasan Türkmani, Milli Güvenlik Kurulu Başkanı Hişam İhtiyar 'ın hayatına mal olan milli güvenlik binası patlaması meydana geldi. Ardından 24 Temmuz'da muhalif silahlı gruplar Halep kentine saldırı düzenledi ve kent merkezinin önemli bir bölümünü ve Halep kırsalının da geniş bir bölümünü ele geçirdi.

 

Bu olaylar Bender bin Sultan'ın Suudi istihbaratinin başina geçtiği ve Suriye dosyasından sorumlu olduğu döneme denk geldi. Bu zamana kadar Riyad sadece diplomatik alanda faaliyet gösteriyordu ve Suriye'deki kan banyosunu sona erdirmeye çalıştığını ifade ediyordu. Suudilere göre silahlarla donanmış rejime karşı mücadele eden barışçı devrim, rotasından henüz daha çıkmamıştı. Yine aynı Temmuz ayında Kral Abdullah bin Abdülaziz'in başkanlığını yaptığı Bakanlar Kurulu, Suriye rejiminin tehlikeli bir şekilde tırmandırdığı olay ve eylemlerden duyduğu kaygıyı dile getirdi. Hatta Kral'ın 2012 Mayısı'nın sonlarına doğru önde gelen selefi alimleri çağırarak onlara Suriye vatandaşları için bağış toplamayı yasakladığını açıkladı. Ancak Wikileaks belgeleri, Suudi Kralı'nın krizin ilk günlerinden itibaren Suriye muhalefetinin silahlanması için ciddi gayret gösterdiğini ortaya koymaktadır. Türkiye ile Suud arasında Suriye muhalefetini bir araya getirmek için yapılan işbirliğinin varlığı, medyada ancak Suudi Arabistan veliahdı Muhammed bin Nayif ‘in Ankara'ya 2015 Nisan'ında düzenlediği ziyareti sırasında yer bulabildi. Halbuki bu işbirliği 3 sene önce başlamıştı.

 

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının geçtiği mesajlarda “Devrim” kelimesi diğer ayaklanma ve siyasal eylemlilikler için değil, sadece ve sadece Suriye için kullanılmaktaydı. Arap baharı boyunca hem dostlarına hem de düşmanlarına karşı çekingen ve endişeli olan krallık, Türkiye ve Katar'la sadece Şam konusunda biraraya gelmeyi ve anlaşmayı istiyordu. Elçi mesajında Ulusal Konsey'in rolünün sona ermesine gözlemcilerin üzülmediğini zira böylelikle Beşşar Esad'la gerçekleşecek olan diyaloğun sona ermiş olacağını ifade ediyor.

 

 

Suriye muhalefetine Türkiye üzerinden yüklü  miktarda silah

 

Elçi, mesajında şu ifadeleri kullanıyor: “Konuyu takip edenler, Suriye Ulusal Konseyi'nin, Suriye Özgür Ordusunun sahip olduğu silahların sınırlı olması ve savaş gücünün zayıflığı nedeniyle yeni üyeler kazanmakta ve destekçilerini artırmakta büyük sıkıntı çektiğini söylüyorlar.  Şayet 30 bin askeri silahlandırabilir ve bunları tam teçhizatlı bir şekilde savaş meydanına sürebilirse Özgür Ordu Suriye'deki durumu kontrol altına alabilir. Bu noktada kimsenin ne istediğini tam olarak bilemediği ve  Suriye'deki çıkarlarının ne olduğunu kestiremediği Rusya'nın tavrını netleştirmesini beklemek gerekmeyecektir. Ayrıca gözlemciler Suriye Ulusal Konseyi'nin rolünün sona ermesinden dolayı üzüntülü gözükmüyorlar zira Konsey'in özellikle savaş alanında herhangi bir etkinliği söz konusu olmadığı gibi Konsey'in rolünün sona erdirilmesi, Beşar Esad ile diyaloğun ya da müzakerelerin tamamen rafa kalkması ve sona ermesi anlamına gelecektir.”

 

Suudi Arabistan büyükelçisi, Özgür Suriye Ordusu'nun Humus kentindeki Baba Amr bölgesinde gerçekleştirmiş olduğu zafer gündemi belirlerken birdenbire herkesin Suriye ordusunun Humus'ta elde ettiği zaferi konuşmaya başlamasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Zira elçi, bu durumun Suriye rejiminin kendine olan güvenini yeniden kazanması, Suriye'deki silahlı muhalefetin silahlandırılması ve buraya daha fazla silah yardımı yapılması yönündeki çağrıları da zayıflatacağından endişe duymakta.

 

 

Siyasi çözüm umutlarının suya düşmesinden üzüntü duymamalıyız

 

Büyükelçi tüm bu gelişmelerin sonucunda, her ne kadar bu gelişmeler diyalog ve barışla ilgili umutların yeniden diriltilmesine ve bunun tekrar gündeme gelmesine yol açmış olsa da devrimcileri destekleyen Arap ülkelerinin önceliklerinin ve yönelimlerinin aleyhine bir uluslararası anlaşmanın varlığından duyulan endişe söylentilerinin ortalıkta dolaştığını kaydediyor.

 

Büyükelçi mesajını şu şekilde sürdürüyor: “Olayları takip edenler Suriye silahlı muhalefetine yönelik desteğin şu yollarla sürmesi gerektiğini ifade etmekte: Suriye ordusundan kaçarak ayrılan ve Özgür Ordu saflarına katılan her askere yüksek maaşların verilmesi, silahlı muhaliflere Suriye ordusunun elinde bulunan silahlara muadil silahlar temin edilmesi, Suriye'ye komşu ülkelerin özellikle de Ürdün'ün desteklenmesi ayrıca Suriye devrimine sempati duymalarının sağlanması ve bölgede böyle bir hava oluşturulmasına katkıda bulunulması için Suriye ile sınırı olan Irak-Lübnan gibi ülkelerde sınır bölgelerinde yaşayan kesimlere maddi katkının sağlanması. Bu çerçevede özellikle Lübnan'ın kuzeyinde Suriye sınırında bulunan Akkar bölgesinde (Saad Hariri'nin liderliğini yaptığı çev.) Müstakbel Partisi temsilcileri, partinin Suriyeli devrimcilere hiçbir şekilde yardım etmediğini ve özellikle de bölgede insanların büyük bir fakr u zaruret içerisinde bulunduğunu ifade ederek Müstakbel Partisine sert eleştiriler yöneltmekteler.”

 

Büyükelçi, meajın devamında Suriye devrimini destekleyen ülkelerin acilen buradaki insanların maddi durumunu düzeltmeleri için bölge genelinde ve başka benzer yerlerde finansal katkıda bulunmalarının faydalı olacağını ifade ediyor. Elçiye göre böyle olduğu takdirde söz konusu bölgelerin Suriye iç bölgeleri ile olan irtibatı ve sürekliliği sağlanmış olacak. Elçi sözlerini şöyle bitiriyor: “özellikle bu bölgenin Suriye'den gelen çok sayıda mülteciyi barındırdığı ve bunların bölge insanının üzerinde önemli bir yük oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda bu maddi ihtiyacın önemi bir kez daha ortaya çıkar.”

 

www.medyasafak.net