Yemen saldırısının Necd Bedevilerine ödeteceği diyet

Yemen saldırısının Necd Bedevilerine ödeteceği diyet
Suudi Haber Ajansı, Şalan’ın ölüm bilgisini geçti, ancak onun bir yurtdışı ziyaretinde kalp krizinden öldüğünü duyurdu. Haber ajansı ne bu yurtdışı gezisinin hangi ülkeye olduğunu söyledi ne de sağlıklı bir korgeneralin böylesi ani kalp krizinin nedenine değindi. “Suudi” Arabistan içindeki kaynağın verdiği bilgiye göre Şalan’ın cesedi kömüre dönmüş durumdaydı, yani malum ki, bir kalp krizi değil, bir füze saldırısı neticesinde.

 

 

Yusuf Dhia-Allah

 

 

Crescent International

 

 

 

Necd Bedevilerinin Yemen saldırısı, yalnızca Suudi askerlerinin öldürülmelerine neden olmuyor, aynı zamanda krallığın içinde de özgürlük hareketlerini tetikliyor. Bedeviler bu sefer çiğneyebileceklerinden fazlasını ısırmış olabilirler.

 

Necd Bedevilerinin Yemen savaşıyla ilgili yakınlarda yaşanan iki gelişmenin Riyad'da büyük paniğe neden olduğu görülüyor. Her ikisi de Bedevilerin iktidarı için kötü haber... Ülkenin güneyindeki Suudi askeri üslerine Ensarullah tarafından başarılı bir misilleme hareketi gerçekleştirildi ve Yemen Ordusu saldırılarında sadece fiziksel zarar vermekle kalmayıp, zaten demoralize olmuş Suudi askerlerinin cesaretlerini iyice kırdı. İkincisi ve daha da meşum gelişme ise ülkenin güneybatısında büyümekte olan Hür Necran Hareketi (Ahrar al-Najran Movement). Bölgedeki aşiretleri içeren bu hareket, açık bir şekilde, emellerinin 80 yıllık Suudi işgaline son vermek ve bağımsızlıklarını elde etmek olduğunu gösterdiler.

 

Necd Bedevileri 26 Mart'ta Yemen'e savaş açtıklarında, Ensarullah'ı alt etmek ve Yemen güçlerine teslim bayrağı çektirip tüm taleplerini dikte ettirmenin sadece birkaç gün alacağını düşünmüşlerdi. Kuklaları olan devrik devlet başkanı Mansur Hadi'yi tekrar Sana'da bulunan başkanlık sarayına çıkaracaklar ve Yemen de eskisi gibi Suudi sömürgeliğine devam edecekti. Ancak bekledikleri gibi olmadı.

 

Eğer çok sayıda sivil öldürmek askeri zafer yolunu açsaydı, şüphesiz Amerika, Irak'ta ve Afganistan'da başarılı olurdu. Yemen kaynaklarına göre 4000 insan, Birleşmiş Milletler'e göre 2600 sivil öldürmelerine rağmen, Necd Bedevileri hedeflerine ulaşmanın çok uzağındalar.

 

Nedenini görmek zor olmasa gerek. Dünyanın en yıkıcı askeri gücü olan Amerika Birleşik Devletleri'ne kıyasla, Arap yarımadasının gayrimeşru işgalcileri olan Necd Bedevilerinin gücü çok küçük kalıyor. Daha da kötüsü, yumurta kaynatmaktan bile aciz haldeler ve bunun için bile Hindistan, Pakistan, Sri Lanka ve Filipinler'den işçi ithal ediyorlar. Siz bu bedevilerin yüksekten atmalarına ve hayali zaferlerine bakmayın, böylesi basit işleri dahi göremeyen bu Necd Bedevilerinin, uzun bir direniş ve mücadele kültürüne haiz olan insanlar karşısında kompleks askeri operasyonlar yürütmeyi becermeleri mümkün mü?

 

Askeri operasyonlar belirli bir siyasi amaca ulaşmak için yürütülürler. Yemenliler gelişmiş silahlara sahip değillerken, her yıl Amerika, İngiltere, Fransa'dan milyarlarca dolarlık silah alan Necd Bedevilerinin her türden silahları var, ancak hala, mücadelenin sonucunu silah değil, silahı tutan adamların kararlığı belirliyor. Yemen'de işte tam da buna tekrar şahit oluyoruz.

 

Yemenlileri boyun eğdirmek şöyle dursun, bilakis Yemenliler bu bedevileri ülkelerinin güneyinde kendi askeri üslerinde vuruyorlar. Burada bile tutumları, Yemen'de sivilleri hedef alan Necdlilerle bir tezat içinde. Necdliler, tıpkı Siyonist rejimin mazlum Filistin halkına yaptığı gibi, insanların evleri, okulları, hastanelerini bombalıyorlar. Necdli Bedevilerin tüm bu barbarlıklarına rağmen, Yemenliler sinmiyor, boyun eğmiyorlar, aksine gittikçe daha da etkili hale gelen karşı saldırılarda bulunuyorlar.

 

Yaptıkları en yıkıcı saldırılardan birisi 12 Haziran'da gerçekleşti: Ensarullah savaşçıları ve müttefik Yemen ordusu birimleri Scud füzesi ve bir kaç Necmus Sagıb (Najm al-Saqeb) füzeleri ile güney Arabistan'da bulunan Emir Halid Hava Üssü'nü vurdular. 17 Haziran'da, İran Fars Haber Ajansı'na (FNA) konuşan Ensarullah sözcüsü, en az 20 İsrailli ve 63 Suudi askerin öldürüldüğünü söyledi. Bedevilerin Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Ahmed Şalan da bu saldırıda ölenler arasında. Şalan bu saldırıda öldürülen tek yüksek rütbeli asker değil ama, onun öldürülüşü, hava kuvvetleri tarafından sivil hedeflere yönelik yürütülen barbarca operasyonlara karşı iyi bir cevap mahiyetinde. Şalan'ın ölümü, Yemen Ordusu'ndan albay Salih Muhammed tarafından da tasdiklendi.

 

17 Haziran'da İran Fars Haber Ajansı'na konuşan Ensarullah sözcüsü Mehdi Nasır Başi'nin açıklamaları göre, “Yemen Ordusu tarafından desteklenen Ensarullah Savaşçıları, [12 Haziran'da] Suudi Arabistan'ın güneyinde Hamis Muşit (Khamees al-Mushait) bölgesindeki Emir Halid Hava Üssü'ne, Scud füzesi ve bir kaç Necmus Sagıb füzesi ile saldırmışlar, ve yirminin üstünde İsrailli görevli ve 63 Suudi askeri öldürürlerken 35 kişiyi de esir almışlar.” Ensarullah sözcüsü ayrıca İsrailli görevlilerin Mossad ajanları olduklarını ve hava üssünde Necd Bedevilerine yardım etmek için bulunduklarına değinip, şöyle devam etti: “Saldırı sırasında, İsrailli görevliler Yemen'in kimi bölgelerine yasaklanmış İsrail yapımı silahlarla saldırılar düzenlemeyi planlamaktaydılar.” Bazı haberlere göre, Siyonistler Yemenlilere karşı Bedevi müttefiklerini desteklemek adına uranyum bombaları kullanmışlar. Şaşkınlık yaratmasa da, Necd Bedevilerinin Siyonistlerle olan yakın müttefik ilişkileri iyiden iyiye ayyuka çıkmış durumda.

 

Necd Bedevilerinin, Yemen Ordusu ve Ensarullah'ın Emir Halid Hava Üssü'ne yönelttikleri Scud füzesi saldırısını iki Patriot füzesi ile kestiğini iddia etmesine rağmen, Beyrut merkezli Arapça yayın yapan al-Mayadeen Haber Kanalı'nın yayınladığı videolarda Scud füzesinin hedefi vurduğu görülüyor. Böylesi saldırıların ardından hep yaşandığı gibi, Necd Bedevileri sadece bu askeri üssü panik içinde düzensiz bir şekilde boşaltıp terketmekle kalmadılar, bir saldırı yaşanabileceği korkusuyla yakınlarda bulunan iki havalimanını da tahliye ettiler.

 

Sözcü Başi olayı şu şekilde anlatıyor: “Halid Hava Üssü'ne yapılan saldırıda kullanılan füzelerin ve silah sistemlerinin kendilerine has bir fevkaladelikleri yok; operasyon Ensarullah tarafından planlandı ve Ahmed Şalan'ın Hamis Muşit bölgesindeki Halid Hava Üssü'nde bulunduğu bilgisi üzerine Yemen Ordusu da Ensarullah'a destek verdi.” Bu olay Ensarullah'ın yarımadanın içine yaptığı sızmanın derinliğini gösteriyor. Doğal olarak, sınır bölgesinde ön cephede bir askeri üsse gelmiş yüksek rütbeli bir askerin varlığı bilgisi çok sıkı korunan bir sırdır, özellikle de Suudi Hava Kuvvetleri'nin Yemen'de yıkıcı saldırılar yaptığı gözönüne alınırsa.

 

Ensarullah'ın böylesi bir bilgiyi edinebilmesi, onun “Suudi” Ordusu içinde güvenilir bilgi kaynaklarının olduğunu gösteriyor. Necd Bedevileri için bu özellikle baş ağrıtıcı olsa gerek. İlginçtir, Savunma Bakanlığı'nın açıklamasına atıfta bulunan Suudi Haber Ajansı, Şalan'ın ölüm bilgisini geçti, ancak onun bir yurtdışı ziyaretinde kalp krizinden öldüğünü duyurdu. Haber ajansı ne bu yurtdışı gezisinin hangi ülkeye olduğunu söyledi ne de sağlıklı bir korgeneralin böylesi ani kalp krizinin nedenine değindi. “Suudi” Arabistan içindeki kaynağın verdiği bilgiye göre Şalan'ın cesedi kömüre dönmüş durumdaydı, yani malum ki, bir kalp krizi değil, bir füze saldırısı neticesinde.

 

Suudilerin 89 milyar dolarlık savunma harcamaları bütçesine nisbeten 1.44 milyar dolarlık bütçesi bulunan Yemen'in elinde pek gelişmiş silahlar olmasa da, Yemen'in cesur askerleri için bu pek de bir soruna yol açmışa benzemiyor. Yemenlilerin tek yumuşak karınları hava savunma sistemleri. Çünkü böyle bir sistemleri yok. Necd Bedevileri de bu durumu fırsat bilerek yüksekten atıp Yemen'in tüm Scud füzelerini yok ettiklerini iddia ediyorlardı. Eğer öyleyse, sadece Emir Halid Hava Üssü'ne böylesi büyük zarar vermekle kalmayıp, “Suudi” Hava Kuvvetleri komutanını da öldüren, bu son Scud füzesi nereden çıktı?

 

İşin açığı, Yemenlilerin ellerindeki tek gelişmiş silahlar da yine “Suudi” Arabistan'ın nezaketi sayesinde edinilmiş olanlar. İster Necran bölgesinde, ister Hamis Muşit'te olsun, Ensarullah'ın yürüttüğü her operasyonda, Necd Bedevileri korkuyla kaçışıyorlar. Ve Emir Halid Hava Üssü'nde de olduğu gibi, arkalarında bıraktıkları gelişmiş silahlar da Yemenlilerin eline geçiyor. Yemen Ordusu'ndan Albay Muhammed'in açıklamalarına göre, bu Suudi Hava Üssü'nde Amerikan yapımı gelişmiş silah sistemlerini de ele geçirmişler.

 

Eğer, Ensarullah ve Yemen Ordusu tarafından yürütülen ve gittikçe artan başarılı operasyonlar Suudilerin endişelenmelerine neden oluyorsa, diğer bir gelişme Riyad için tam bir kabus olacağa benziyor. Krallığın güneyindeki aşiretler kendi aralarında Hür Necran Hareketi adını verdikleri bir birlik kurduklarını ve topraklarını Necdlilerin hakimiyet ve işgalinden kurtarmayı amaç edindiklerini açıkladılar. Bugün Suudi Arabistan'ı oluşturan, Necd Bedevileri tarafından 1934'de gayrimeşru bir şekilde işgal edilen Necran ve bitişiğindeki toprakları hatırlamakta fayda var. O zaman Necd Bedevilerine İngiltere destek vermişti. İki yıl önce Abdülaziz Suud kendisi kral ilan etmiş ve bütün Suudi Arabistan'ın kralı olduğunu iddia etmişti. İngiliz silahları ve danışmanları bu bedevi savaşçıları kendilerinden korkulan bir güç haline getirmişti.

 

Arabistan yarımadasını gasbetmiş, yolsuz biçimde kazandıklarıyla bir elleri yağda bir elleri balda 80 yıllık hükümleri sonunda gittikçe tembelleşen Necd Bedevilerinin, artık savaşmaya mecalleri yok. Krallığın içinde baskıya, israfa ve kifayetsiz tutumlara karşı hatırısayılır bir hoşnutsuzluk oluşmuş durumda. Tek suçları temel haklar ve politik reformlar istemek olan 40 binden fazla siyasi mahkum hapishanelerde. Belli ki, Bedeviler belaya doğru ilerliyorlar.

 

Yarım yamalak planladıkları Yemen Savaşı da tüm bu sorunları ağırlaştırdı. Savaşın Suudlar için hızlı bir galibiyet getireceği umudu Yemen Dağları'nda un ufak oldu. Suudi Savunma (Saldırı) Bakanı Muhammed bin Selman, ileri derecede bunaklıktan muzdarip Kral Selman'ın oğlu, savaşın çocuk oyuncağı olacağı düşüncesindeydi, halbuki savaş otoyolda Ferrari kullanmaya benzemez. “Prens” Muhammed sadece genç değil, üstüne bir de 29-30 yaşına rağmen toy ve hala çocuk. Evde etrafına emirler yağdırıyor ve bunları uygulatabiliyor olabilir, çünkü kendisi kralın oğlu, ama savaş alanında işler böyle yürümüyor, özellikle de mücadele içinde doğanlara karşı savaşıyorsanız. Hanedan ailesinin içinde de huzursuzluklar olduğu söylentileri var, bu bilgiler dışarıya pek yansıtılmazken, bir kısım hanedan mensuplarının mutsuz oldukları bilgileri söyleniyor. Suudi tarihinde bir ilk yaşandı ve Nisan ayında Veliahd Prens Mukrin nezaketsiz bir şekilde görevinden azledildi. Sâbık Kral Abdullah'ın oğulları, Ulusal Muhafız Ordusu Bakanı olan Mutaib de dahil, açığa alındılar. İroniktir ki, Suudi ordusu güneydeki Yemen sınırını korumakta yetersiz kalınca, yardıma çağırdığı Ulusal Muhafız Ordusu oldu. Saray içindeki hoşnutsuzlukların yansımaları da dalga dalga yayılıyor.

 

Hür Necran Hareketi'ne karşı yürütülen üç aylık savaş da, Bedevi işgali altındaki Arap Yarımadası'nın en kötü gelişmelerine sahne oldu.

 

İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı'na (IRNA) göre, “Hür Necran Hareketi, Suudi Arabistan'dan bağımsızlığını edinmek istiyor... Hareketin lideri Ebu Bekir Ahmed Selami (Abu Bakr Abi Ahmed al-Salami), birbirinden farklı aşiretleri biraraya getiren hareketin Suudi ordusu işgali altındaki Güney Necran'da ilk savaşını verdiğini söyledi... Hareketin bağımsızlığını ilan etmek istemesinin dört ana nedeni var:

 

1.      “Suudi Arabistan devletinin Riyad'daki memurları yoluyla yürüttüğü idari işlerden duyulan genel memnuniyetsizlik,

2.      Riyad'ın, güneyi sefalete mahkum etme politikası,

3.      Yemen'e yönelik saldırgan tutum ve savunmasız Yemen halkının Suudi rejimince katliamı,

4.      Suudi hükümetinin, güneyin sakinlerini de birinci sınıf vatandaş olarak görmemekte ısrar etmesi, dolayısıyla onların en temel haklarını ihlal etmesi.”

 

Doğu Katif bölgesi halkı gibi, Necran halkı da, Necdli Bedevilerin onyıllardır sürdürdükleri ayrımcı politikalara maruz kaldılar. İkisi de sefalete gömülmüş durumdalar. Ülke petrolünün çoğunu üretmesine rağmen Doğu bölgesinin, ülke refahından eşit pay alması bilinçli bir şekilde engelleniyor. Bugüne değin bu tutuma karşı protestolarını barışçıl sınırlar içinde göstermişlerse de, son zamanlarda onlara yönelik iyiden iyiye artan saldırılar -Vahhabi tekfirci teröristler Şii mescidlerini bombaladılar ve ibadetlerini gerçekleştiren masum insanları öldürdüler- Necd Bedevilerine karşı olan tepkilerinin başka şekillerde ifade edilmelerini de tetikleyebilir (26 Haziran'da da benzer bir saldırı Kuveyt'te gerçekleşti ve İmam Sadık Mescidi'nde ibadetleriyle meşgul olan Şiiler katledildi.)

 

Necd Bedevilerinin Yemen Savaşı, fakir Yemen halkını mahrumiyetlerle cezalandırsa da, bir yandan da Suudi rejimini koltuğundan etme potansiyeli taşıyor. Arkalarından çok az gözyaşı dökülecektir, daha doğrusu milyonlar bu gelişmeyi hoş karşılayacaktır. Necd yarıklarından çıkıp gelen bu yağmacılar, saçma sapan fikirleri ve uygulamaları ile İslam dünyasında büyük bir tahrifata neden oldular. Ne kadar çabuk tarihin çöplüğüne gönderilirlerse, İslam ümmeti için ve hatta tüm dünya için o kadar iyi olacaktır.

 

 

www.medyasafak.net