İsrail, Suriyeli isyancılara yardım ettiğini kabul etti

İsrail, Suriyeli isyancılara yardım ettiğini kabul etti
[İsrail] Savunma Bakanı Moşe Yaalon Pazartesi günü, İsrail’in Suriyeli isyancılara yardım ettiğini, böylelikle Dürzileri Suriye’deki yakın tehlikenin dışında tuttuğunu söyledi. İsrailli yetkililer daha önce, ülkenin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devrimek için savaşan güçlere yardım ettiği iddialarını teyit etme konusunda tereddütlüydü.

 

 

 

Raphael Ahren

 

 

Times of Israel

 

 

Savunma Bakanı, Dürzilerin zarardan korunması sözü karşılığında [Tel Aviv'in] isyancılara yardım ettiğini kabul etti.

 

[İsrail] Savunma Bakanı Moşe Yaalon Pazartesi günü, İsrail'in Suriyeli isyancılara yardım ettiğini, böylelikle Dürzileri Suriye'deki yakın tehlikenin dışında tuttuğunu söyledi. İsrailli yetkililer daha önce, ülkenin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devrimek için savaşan güçlere yardım ettiği iddialarını teyit etme konusunda tereddütlüydü.

 

Yaalon, Tel Aviv'deki ordu karargahlarında İsrail diplomatik muhabirlerine verdiği bir brifing esnasında, İsrail'le ülkenin kendi Dürzi nüfusu arasında büyüyen bir çatışma kaynağı olacak şekilde İsrail'in Suriyeli isyancılara verdiği, devam eden insani desteğin, Suriye'deki azınlık nüfusu emniyete aldığını söyledi.

 

Yaalon, bir kısmı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirmek için El Nusra Cephesi ile birlikte savaşıyor olması muhtemel olan Suriyeli isyancılara giden İsrail tıbbi yardımıyla ilgili olarak, “Onlara iki şartla yardım ettik” dedi: “Sınıra çok fazla yaklaşmamaları ve Dürzilere dokunmamaları.”

 

Yaalon, Golan'ın İsrail tarafındaki Dürzileri, geçen hafta yaralı Suriyeli isyancıları taşıyan bir İsrail ambulansına saldırmaları nedeniyle “sorumsuzca” davranmakla suçladı. Başbakan Benyamin Netanyahu'nun “linç” olarak adlandırdığı bu saldırı esnasında bir kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmıştı.  Yaalon, İsrail ambulansındaki kişinin El Nusra Cephesi ile bağlantılı olmadığını ve ölümünün intikam çağrılarına yol açacağını iddia etti.

 

İsrail, 2011'de iç savaşın başlamasından bu yana binin üzerinde Suriyeliyi kendi hastanalerinde tedavi etti.

 

İsrail'in Dürziler konusunda hassas hareket etmeye devam edeceğini söyleyen Yaalon, “Diğer taraftaki isyancılar, hassas davrandığımızı hissediyor” diye ekledi.

 

Dışişleri Bakanı, iç savaşın başlamasından bu yana İsrail'in, ortak sınır yakınlarında bulunan yaralı Suriyeli savaşçılara insani yardım sağladığını söyledi. Bakan, bu yardımın iki şarta -  savaşçıların, İslamcı aşırıcıların sınıra yaklaşmasına izin vermemesi ve yerel Dürzi nüfusa zarar vermemesi şartına – bağlandığını belirtti.

 

[Tel Aviv'in] Suriye'deki Dürziler karşısındaki politikasının “çok karmaşık ve hassas” olduğunu söyleyen Yaalon, İsrail'in onlara yardım ettiğinin açıklanmasının isyancıların çıkarına olmadığını ekledi.  

 

Yaalon, “Genel politikamız Suriye savaşına müdahil olmamaktır” diye vurguladı, ancak oyun değiştirici denilen silahların kaçırılarak İsrail'in düşmanlarına götürülmesi gibi, İsrail'in harekete geçeceği bazı kırmızı çizgilerin olduğunu belirtti.

 

Savunma Bakanı, ”Egemenliğimizin herhangi bir şekilde ihlal edilmesini, hatta Suriye'den topraklarımıza kazara ateş açılmasını bile tolere etmeyeceğiz. Sınırımızın yakınlarına patlayıcı yerleştirenleri, yahut bize ateş açanları vurmak için derhal harekete geçeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Yaalon ayrıca İsrail-Filistin çatışması konusundaki duruşunu yineledi ve “bizim neslimizin” kalıcı bir barış anlaşmasını görmeyeceği yönündeki inancını tekrarladı.

 

Savunma Bakanı bunun İsrail'in Filistin devletini reddetmesinden değil, Filistin liderliğinin müzakere yürütmeyi, yahut gerekli tavizleri vermeyi reddetmesinden kaynaklı olduğunu söyledi.

 

Yaalon, [Tel Aviv'in], diplomatik süreci yeniden başlatmak umuduyla, yerleşim birimi inşaatlarının durdurulması ve Filistinli militanların serbest bırakılması da dahil olmak üzere bazı adımlar attığını ve ABD'nin hazırladığı çerçeve anlaşmayı prensipte kabul ettiğini, ancak Ramallah'ın ciddiyetle müzakere yürütme konusunda isteksiz kaldığını ve hala da öyle olduğunu söyledi.

 

“Top bizde değil” diyen Yaalon, “Meseleleri ilerletmek için yapılması gereken çok şey var, fakat [uluslararası toplumdan] gelen her türlü baskıyla kalıcı bir anlaşmanın empoze edilebileceğine inanan her kim varsa yanılıyor” ifadelerini kullandı.

 

Yaalon, her iki tarafın dar anlamda “statükoyu” korumak yerine, Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin hayat koşullarını geliştirecek bir “geçici anlaşma” yolu bulmak için pek çok şey yapabileceğini söyledi.

 

İran nükleer müzakereleri konusunda ise Yaalon, dünya güçlerinin “bu hafta değilse yakın gelecekte” Tahran'la “kötü” bir anlaşma imzalayacağını savundu.

 

Yaalon, muhtemel anlaşmanın İran'ın askeri amaçlı nükleer programın on yıl boyunca durdurmayacağını, zira tek bir tesisin bile kapanmayacağını ve hiçbir santrifüjün dağıtılmayacağını söyledi.

 

“Denetimler olsa bile, yalnızca İranlıların kabul ettiği tesislerde olacaktır” diyen Yaalon, Tahran'ın on yıllardır denetçileri yanıltmayı başardığını, örneğin şu anda Kum şehrinde büyük ve gizli bir uranyum zenginleştirme tesisi inşa ettiğini ileri sürdü.

 

İsrail Savunma Bakanı, “Eğer bu rejim, 10 yıllık dönem sona ermeden yaptırımların azaltılmasıyla [ki ekonomiye milyarlarca dolar pompalanmasıyla bunun olması bekleniyor] yüreklendirilirse, o halde onların bu özgürlüğü bomba yapmak için kullanmayacağını kim garanti edebilir?” diye sordu. 

 

İsrail ve ABD'nin İran meselesi konusunda temelden ayrılık içinde olduğunu söyleyen Yaalon, ekledi: “Onlar İran'ı çözümün parçası olarak görüyor, biz ise İran'ı sorunun parçası olarak görüyoruz.”

 

 

www.medyasafak.net