Middle East Briefing: IŞİD ile Kürtlerin arasında: Erdoğan nereye gidecek?

Middle East Briefing: IŞİD ile Kürtlerin arasında: Erdoğan nereye gidecek?
Son görüşmelerin içeriğinin Kuzey Suriye’nin geleceği ve YPG ile Tahran arasında temas kanalları açılması hakkında olduğu söyleniyor. PUK’un, Irak’taki benzer bir topluluğun uzantısı olduğu biliniyor. Irak’taki PUK, üyeleri Saddam Hüseyin’e karşı savaşları esnasında İran’dan sığınma aldıkları için, İranlılarla sahip oldukları güçlü bağlarla tanınıyor.

 

 

IŞİD ile Kürtlerin arasında: Erdoğan nereye gidecek?

 

 

Samir Altaqi – Esam Aziz

 

 

Middle East Briefing

 

 

 

20 Temmuz günü Türkiye'nin Suruç kasabasındaki Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde meydana gelen patlama, IŞİD-Türkiye ilişkilerinde bir dönüm noktasını ifade ediyor. İntihar saldırısı, şehrin yeniden inşası için yardım etmek üzere Kobani'ye doğru yola çıkmak için bir araya gelmiş, çoğu Kürt olan 31 gencin ölümüyle sonuçlandı. Örgütün, Ankara'nın kendi faaliyetlerini görmezden gelme politikasında değişikliğe gitmesi olarak gördüğü şeyin sonucu olarak IŞİD-Türkiye ilişkileri, son zamanlarda bozulmaya başladı.  

 

Gerçekten de Türkiye, IŞİD karşısındaki pozisyonunu en sonunda değiştiriyor. Değişim, ABD'nin Suriye tek bir ülke halinde kaldığı müddetçe Kürtlerin Suriye'de bağımsız bir devlet kurmasına yönelik her türlü girişime karşı çıkacağı yönünde açık sözler alındıktan sonra gerçekleşti. 7 Temmuz günü ABD Savunma Bakan Yardımcısı Christine Wormuth, Başkanlık Özel Temsilcisi General John Allen ve ordu ve istihbarat yetkililerinin de bulunduğu geniş bir ABD heyeti, Ankara'yı ziyaret ederek Dışişleri Bakanlığı'ndan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ve Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) üst düzey Türk yetkililerle bir araya geldi. İki gün süren görüşmeler, Türkiye'nin Suriye'deki rolü ve IŞİD karşısındaki pozisyonu konusunda “çok samimi” fikir alışverişlerine tanık oldu.

 

Görüşmelerde varılan anlaşmaların sonuçlarının yüzeye çıkması çok uzun sürmedi. Görüşmelerin sonlandırılmasından yalnızca bir hafta sonra Türk yetikililer, Türkiye'deki aktif IŞİD hücrelerine karşı harekete geçti. Ankara, IŞİD'e ait internet sitelerini kapattı, örgüt üyesi olduğundan şüphe edilen kişilere karşı ülke çapında baskınlar düzenledi ve güney sınırlarından yeni militanların akışını durdurmak için önlemlerini sıkılaştırdı. Türkiye ayrıca ABD'nin insansız uçuşlar için İncirlik hava üssünü kullanmasına izin vermiş de olabilir. IŞİD bu gelişmelere, internet sitelerinden birinde Türk yetkililere yönelik açık bir tehdit yayınlayarak yanıt verdi. Ancak Türkiye'nin kısıtlamalarına verilen sözlü yanıt ölçülüydü. Esas yanıt ise Kürt nüfus ağırlıklı Suruç ilçesinde geldi ve hedef alınan Kürtler oldu.

 

Türk istihbaratı, saldırıyı soruşturmak için IŞİD'le yeterince kanala sahip. Sahadaki eylemlerden, bu soruşturmanın sonucunu öğrenmemiz çok fazla zaman almayacaktır. Ya IŞİD operasyon emrini kendi üst düzey liderlerinin verdiğini reddeder ve failleri cezalandırma sözü verir, ya da bu iki taraf arasında bir açık çatışma demektir.

 

Eğer bu bir savaşsa – ki bu halen çok muhtemel değil – her iki taraf için de maliyetli olacaktır. IŞİD, çok sayıda ağ ile Türkiye'nin sınır bölgesine sızdı ve üyeleri, her türden lojistik operasyon gerçekleştiriyor: sınırdan yeni militanlar sızdırılıyor, petrol satılıyor, para aklanıyor, Suriye'ye silah ve cephanelik gönderiliyor ve bilgi toplanıyor. Eğer Türk yetkililer bölgeyi IŞİD varlığından temizlerse, bu, örgüt için önemli bir gerileme olacaktır.

 

Ancak IŞİD, Türkiye'deki kanatları birbiri ardına kırılırken oturup izlemeyecektir. Erdoğan'ın yapacağı seçimler, IŞİD'in Kuzey Suriye'de yapabildikleri açısından belirleyici olacaktır.

 

Türklerin IŞİD konusundaki tedirginlikleri elbette, Kürtler konusundaki tedirginlikleriyle mukayese edilemez. Erdoğan'ın oyunu her zaman, Kürtlerin Kuzey Suriye'deki varlıklarını genişletme çabalarını engellemek ve Kürtleri Beşar Esad'a karşı savaşmaya ikna etmek için IŞİD'i kullanma üzerine kurulu oldu. ABD'nin denklemin ilk yarısını, yani Erdoğan'ın Kürt kaygılarıyla ilgili olan kısmını değiştirmesinden çabasından sonra, bir bölgesel oyuncu şimdi ikinci kısmı, yani Esad karşıtı çabalarla ilgili olan kısmı değiştirmeye çalışıyor.

 

Teyit edilmemiş bazı haberler, Kürdistan Yurtseverler Birliği-Suriye (PUK) ile, PKK bağlantılı YPG (Halk Savunma Birimleri) arasında yakın zamanda bazı temaslar olduğuna işaret ediyor. YPG, Suriye'nin kuzeyinde oldukça aktif. Son görüşmelerin içeriğinin Kuzey Suriye'nin geleceği ve YPG ile Tahran arasında temas kanalları açılması hakkında olduğu söyleniyor. PUK'un, Irak'taki benzer bir topluluğun uzantısı olduğu biliniyor. Irak'taki PUK, üyeleri Saddam Hüseyin'e karşı savaşları esnasında İran'dan sığınma aldıkları için, İranlılarla sahip oldukları güçlü bağlarla tanınıyor.  

 

PUK tarafından YPG'ye iletilen İran önerisinin, Haziran ayı sonlarında Süleymaniye'de PUK liderleri ile İran Devrim Muhafızları temsilcileri arasındaki görüşmeler sonucunda hazırlandığı  varsayılıyor. Öneri, Kuzey Suriye'de [YPG tarafından] rejim güçleriyle koordinasyon kurulması ve karşılığında Suriye Kürtlerine, Suriye rejimi tarafından mevcut koşullarda verilebilecek her türlü desteğin verilmesi üzerine kurulu. Tahran, Esad ve PUK liderliği tarafından, PUK desteği ve geleceğin Suriye'sinde özerk bir bölge sözü de verildiği aktarılıyor. Bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanamadığı için, bu bilgiyi teyit edemiyoruz. Böyle bir anlaşmanın gerçekten yapılıp yapılmadığına dair bize kanıt olarak yalnızca, sahadaki olaylar kalıyor.

 

Varsayılan görüşmeden sonra meydana gelen bir dizi gelişme, olanlara biraz ışık tutuyor. İlk olarak YPG, Kobani'de Kürtlerle birlikte savaşan Arap-Suriyeli muhalefetin aleyhinde tutum aldı. Geçen hafta YPG tarafından Kobani'deki Özgür Suriye Ordusu birimlerine, kasabayı derhal terk etmeleri söylendi.

 

Birkaç gün sonra bir başka gelişme meydana geldi ve Haseke'de YPG ve Esad rejimi güçleri yanyana savaştı. Suriye rejim güçlerinden bir subay AFP'ye, IŞİD mevzilerine yönelik saldırılarını YPG ile koordine ettiklerini söyledi. Subay, haber ajansına, “Kürtler, onlara verdiğimiz silahlar olmadan İD savaşçılarını kuşatamazdı” şeklinde konuştu.  

 

Ajansın haberinde esas dikkat çekici olan ise, arkasından gelen kısımdı:

 

“Washington, Suriye'de Eylül 2014'te bir hava saldırıları kampanyası başlatan koalisyonun Başkan Beşar Esad rejimiyle koordinasyon kurmaması yönünde ısrarcı oldu. Ancak isminin açıklanmaması şartıyla AFP'ye konuşan bir YPG yetkilisi, gerçekte ‘uçuşlar konusuda Suriye ordusu ile koalisyon güçleri arasında koordinasyon var. Bir Kürt aracı üzerinden iletişim kuruyorlar' dedi.”

 

Henüz, koalisyonun hava saldırıları ile Esad rejimi güçleri arasındaki koordinasyondan daha büyük bir şeyin, Haseke'de YPG'nin rejim güçleriyle koordinasyonundaki İran boyutu gibi bir şeyin olup olmadığı açık değil. Fakat hakikat şu veya bu noktadan kesinlikle açığa çıkacaktır.

 

 

 

www.medyasafak.net