Yemen hakkında önemli bir röportaj / Ensarullah Yemenlilerin bağımsızlık ülküsünü temsil ediyor

Yemen hakkında önemli bir röportaj / Ensarullah Yemenlilerin bağımsızlık ülküsünü temsil ediyor
"Ensarullah insanlara, mezhepçi bölünmeleri ateşlemeyi hedefleyen yabancı komplolarına sürüklenmemelerini söyleyen bir açıklama yayınladı. Ben onların gerçekten de, kendi kaderini tayin ve egemen bir devlet olarak tanınma için müdadele eden milyonlarca Yemenliyi temsil ettiğini düşünüyorum."

 

 

 

Crescent-online.com

 

 

Kenya'da yaşayan Yemenli bir mülteci olan Hanan el-Harazi, Vanessa Beeley'e Yemen'den kaçışını ve Suudilerin halkına karşı işlediği suçları anlatıyor.

 

Hanan el-Harazi, annesi ve 8 yaşındaki kızı, bölgenin bu en yoksul ülkesinin üzerine ilk bombaların düşmesinden 10 gün sonra Yemen'den kaçmış. Hanan'ın kızı post-travmatik stres bozukluğunun ilk belirtilerini göstermeye başlayınca sağlığı için ailesi ikiye bölünmeye karar vermiş ve Hanan kocasını, ailesi ve iki erkek kardeşiyle beraber Yemen'de bırakmış. Hanan, Suudi saldırganların ve onların emperyalist müttefiklerinin Yemen'de şu anda gerçekleştirdiği yıkıma yol açan olaylara dair bize, canlı ve güçlü bir bakış sunuyor.  (Röportajı gerçekleştiren: Vanessa Beeley).

 

 

Vanessa Beeley: Yemen'den ne zaman ayrıldınız?



Hanan el-Harazi: Sanıyorum bombalamaların başlamasından 10 gün sonra Yemen'deydik. Sonra bizim yaşadığımız yere çok yakın bir yerde yaşayan yakın komşumuzun evine bir roket saldırısı gerçekleşti. Bu olaydan sonra kızım idrar kaçırmaya ve her türlü yüksek sesten aniden korkmaya başladı. Geçenlerde bir saatten uzun bir süre boyunca onu aradım ve en sonunda gardropta saklanmmış halde buldum, çünkü yukarıdan geçen bir uçağın sesini duymuş. Bu travmanın izlerinin onun hafızasından silinmesi on yıllar alacaktır. Yaklaşık 103 gündür kesintisiz devam eden hava saldırılarından sonra hâlâ Yemen'de bulunan öteki çocukların halini hayal bile edemiyorum. Bu, kahredici.



Vanessa: Kızınız kaç yaşında?



Hanan: Ağustos'ta dokuz yaşına girecek. Ben eskiden bir okulda çalışırdım, bu yüzden çocukların kendilerini yetişkinler gibi kelimelerle ifade edemediklerini bilirim. Ona bir kağıt parçası verdim ve hislerini yazmasını istedim. İlk yazdığı şey nasıl hissettiği idi. O bebek kelimelerindeki acıyı okumak kalbimi parçaladı. Birkaç gün sonra yine aynısı oldu, çizebildiği veya resmini yapabildiği tek şey, ülkemizi bombalayan savaş uçaklarıydı, gerçekten çok acı resimlerdi. Güneşin bir çocuğun hayatında pozitif bir şeyleri temsil ettiğini biliyorum, fakat bir çocuk, üzgün bir yüzle ağlayan bir güneş tasvir ettiği zaman, bu dünyaya gerçekten de güçlü bir mesaj vermelidir.



Yabancı pasaportuna sahip olduğumuz için şanslıydık; bu, Yemen'den ayrılabileceğimiz anlamına geliyordu. Kimse Yemen vatandaşlarına vize vermiyor, dolayısıyla 23 milyon insan, sivillerin yaşamını hiç umursamadan, acımasız ve ayrımsız bir şekilde bombalanan bir ülkenin içinde kapana kısılmış durumda.



Vanessa: Nüfusun %80'inin şu anda bir insani krizle karşı karşıya olduğu yönünde haberler var. Bu rakam gerçekçi mi?



Hanan: Kesinlikle! Yemen'de büyüyen, felaket niteliğinde bir insani kriz var. Ben ablukanın kalkmaması halinde standartların ötesinde korkunç bir şeylere tanık olacağımızdan korkuyorum. Yaklaşık %60'ı yoksulluk sınırının altında yaşayan bir nüfustan bahsediyoruz. Bu insanlar bir sonraki öğünlerini nasıl temin edebileceklerini bilmiyorlar ve bu, dünyalarının “normal” halde olduğu, bir savaş durumunun olmadığı koşullarda böyleydi. İşi olan az sayıda insanın işini kaybettiğini ve gıda fiyatlarının fırladığını söyleyebilirim. Başkentte, merkeze uzak bölgelere nazaran biraz daha iyi olanaklar bulunabilir, ama orada bile şimdi sular kirlenmiş durumda ve şişe su fiyatları üç misline çıktı. İnsanların bu durumla nasıl başedebildiğine dair hiçbir fikrim yok.



Marketlerde gıda halen mevcut, fakat tedarikler az. Bu tedarikler tükendiği zaman Yemenliler açlık çekecek. Yemen çok az gıda üretiyor, yiyecek maddelerinin çoğu ithal ediliyor, bu yüzden de mal hareketi, hayatta kalmamız için temel önemde. Abluka, bizim hayatta kalamamamıza sebep olacak. Bazı yardım grupları ve STK'lar üzerinden çok küçük yardım damlaları geldi, ama bunlar sadece Aden gibi, savaşın en sert şekilde vurduğu bölgelere ulaştı ve ülkenin koca alanlarını yemeksiz, susuz ve ilaçsız halde bıraktı. Kümülatif etkiler korkunç olacak, insani kriz de felç edici olacaktır.



Vanessa: Ben Suudi Arabistan'ın – tıpkı İsrail'in Gazze'de yaptığı gibi – Yemen'in altyapısını, sivillerin bu katliamdan hayatta kalma olasılığını yok etmek için hedef aldığını varsayıyorum.



Hanan: Evet, kesinlikle. Eğer Amran ve Lahac'daki olaylara bakarsanız, gıda marketlerini ve canlı hayvan pazarlarını hedef aldıklarını görürsünüz – bunlar, koalisyonun Yemen halkını aç bırakma kararlılığının yeni kanıtları. Canlı hayvanlar bizim minimal yurtiçi üretimimizin parçasını teşkil ediyor, dolayısıyla bu, sivillerin hayatta kalma olasılığını kasten yok etmek demektir.  Gelen video görüntüleri, onların sivil bölgelerini hedef aldığını gösteriyor: okullar, stadyumlar, spor tesisleri, aklınıza gelebilecek her şey vuruldu. Ama sadece askeri merkezleri vurduklarını söylüyorlar. Belki bu başlangıçta doğruydu. Fakat son birkaç haftada sivil bölgelerin çok daha rastgele ve yoğun bir şekilde bombalandığını gördük.



Ensarullah hareketi Yemen dokusunun, Yemen toplumunun önemli bir parçasıdır. Onlar yerel nüfustan ayrılmalarını sağlayacak herhangi bir işaret veya alamet taşımıyorlar, bu yüzden de üç milyon nüfusu olan Sana gibi bir şehirde sadece Ensarullah hedeflerinin vurulduğunun söylenmesi gülüncün de ötesindedir. Sivil ölüm rakamları, sadece Ensarullah üyeleri hedef alınsa olacak olandan çok daha yüksek.



Vanessa: Size göre Yemen'e yönelik bu saldırıya direnmenin bir alternatifi var mı? Teslim olma ve müzakere seçeneği var mı?



Hanan: Bakın, ben kendim adına ve Yemen'deki pek çok kişi adına konuşacağım. Yemen'in egemenliği meselesi, Yemenlilerin aklında her zaman en üstte bulunan şey oldu ve bu, uzun zamandır ülkeyi yöneten diktatör Ali Abdullah Salih'ten kurtulmamızı sağlayan 2011 devrimine yol açtı, çünkü biz temel olarak onun bir Suudi kuklası olduğunu biliyorduk. Salih Yemen'de Suudi gündemlerini izliyor ve ülkenin çıkarlarının karşısında buna öncelik veriyordu. Bu süre zarfında pek çok insan geçimliklerini ve hayatlarını kaybetti ve isyanın içine sürüklenmiş pek çok büyük şehir duraklama noktasına geldi.



Biz bütün bunları Yemen'de başka bir Suudi kuklası rejim kurulsun diye yaşamadık. Eğer bu devam ederse artık bizim bir kimliğimiz olmaz. Yemenliler kötü insanlar değildir, iyi insanlardır. Onlar saygı görmek istiyor, egemenliklerine saygı gösterilmesini istiyor. Biz bir savaş açmadık, savaş bize dayatıldı. Bizim meselemiz bir iç meseleydi ve ülke içinde çözülmeliydi.



BM'nin eski Yemen barış temsilcisi Cemal Bin Omar çok açık bir şekilde, ilk bombaların savaşan tarafların bir anlaşmaya varmak üzere olduğu sırada düştüğünü söyledi. Faslı diplomat Bin Omar, “Bu kampanya başladığı zaman çok önemli ama dikkatten kaçan bir gerçeklik, Yemenlilerin Husiler de dahil olmak üzere bütün taraflarla iktidar paylaşımını tesis edecek bir anlaşmaya çok yakın olduğudur” demişti. Bu yüzden arzularımız, emperyalist hırs ve tutkuların elinde kurban ediliyor. 



Vanessa: Uzlaşma ve anlaşma yönündeki iç girişimlerin emperyalist gündem ve onların mezhep propagandaları nedeniyle bozulduğunu bölge çapında görüyoruz. Söylediklerinizden hareketle, Yemen'de de olan bu mu?



Hanan:  Yemen'de bir mezhep çatışması olmadığını kategorik olarak söyleyebilirim. Onlar Yemen'de bir mezhep savaşını körüklemeye çalıştılar, ama Yemen, Şafii Sünniler ve Zeydi Şiilerin yüzlerce yıldır aynı camilerde namaz kıldığı tek ülkedir. Biz, iki mezhep arasında evliliklerin yapıldığı bilinen bir toplumuz. Onlar gerçekte, Yemen'i altı federal devlete dayanan bir sistem içinde bölmek için bu bölgesel savaşı kışkırttılar. Biz, onların bize dayattığı gündemlerden ve bizim bunları hayata geçirmeye zorlanmamızdan yorulduk.



Ben hayatımın son 21 yılını Yemen'de geçirdim ve kapı komşumun Şafii Sünni mi yoksa Zeydi Şii mi olduğunu hiçbir zaman bilmedim. Hiçbir zaman sormazdık, bu bizim kültürümüzün parçası değildi. Biz barış içinde bir arada yaşardık. Balkanlaşma gündemi, bütün sorunumuzun başlangıcı oldu. Yarattıkları bölünme tamamen yanlıştı. Tamamen tecrit olmuş bazı bölgeler bıraktılar.



Hem  Ensarullah hareketi hem de Güney Ayrılıkçı hareketi, Yemen'in federal bir devlet dahilinde kuzey ve güney arasında ayrılacağı konfederal bir devlet sistemi taraftarıydı. Çoğumuz buna tamam diyorduk.



Cumhurbaşkanı Hadi (her ne kadar ondan cumhurbaşkanı diye bahsetmekten nefret etsem de) Suudilerin altı eyalet sistemini savunuyordu. Bir çok kişinin anlamadığı bir şey de, onların altı eyalet sistemini icat ettikleri zaman, Azal denilen bir eyaleti kasten tecrit ettikleridir. Bu eyalet, Zeydilerin pek çok kalesini birleştiriyordu: Sadaa, Amran, Sana ve Zamar. Azal, kaynaklardan veya denize erişimden yoksun bırakılıyordu. Bu, bariz bir hapsetme ve bizim bölgedeki “geleneksel güçler” olarak adlandırdığımız şeyin ortadan kaldırılması demekti. Onların Yemen'deki etkisini zayıflatma yönünde kasıtlı bir girişimdi.



Bu yüzden Hadi'nin planı Yemen'i küçük mezhepsel devletçiklere bölecekken, Ensarullah'ın planı, güneyin kendi iç işlerinde özerkliğe sahip olacağı şekilde, birlikten önceki sınırlara geri dönmeye dayalıydı.  



Vanessa:  Yemen'deki “aşırıcı” tehdidi ne kadar büyük?



Hanan:  Size bir örnek vereyim. El-Cavf bölgesinde hem Sünni hem de Şii nüfus var; Marib ve başka yerlerde de öyle. Zeydi Şiiler ve Şafii Sünnilerin her ikisi de çok ılımlı mezheplerdir. Yemen halkının Suudi Arabistan'ın Vahhabi mezhebine bir bağlılığı yoktur. Vahhabilik Yemen'e yabancıdır.

 

Yakın zamanda medyada Hadramut'un görülmesi gibi, güneyde kısmen El Kaide kontrolünde olan bazı bölgeler görüyoruz. Şüphe yaratan şey ise, bombaların tam da bu aşırıcılarla savaşan insanların üzerine düşüyor olması. Aşırıcıların kalelerine tek bir bomba bile düşmedi. El-Kaide'nin Hardamut bölgesindeki  El-Mukalla'yı ve o bölgedeki limanı tamamen kontrol altında tuttuğunu bildikleri halde. Bu, onların bölgedeki gerçek gündemleri hakkında büyük bir soru işareti uyandırmalıdır.

 

Bombalamalar tek bir şeyi başardı: Yemen'deki bu aşırıcı grupları güçlendirmeyi. Ensarullah kontrolündeki bölgelerde, güvenlikten sorumlu yerel halk komitelerinin olduğunu ve onların aşırıcı unsurların uzak tutulması için gece gündüz çalıştıklarını biliyorum. Savaş sahasında bu çabalar, aşırıcıların ilerlemesi için koruma sağlayan hava saldırıları sayesinde büyük ölçüde engellendi.



Şu anda yabancı savaşçıların olup olmadığından emin değilim. Bazı Suudiler olduğunu biliyorum, ama mesela Afganistan'dan veya Çeçenistan'dan yabancılar konusunda bir bilgim yok. Eğer durum kızışırsa evet, sınırlarımız üzerinden çok daha fazla aşırıcının Yemen'e girdiğini göreceğimize inanıyorum. Tam şu anda kuzey sınırlarımız, yoğun çatışmaların sürdüğü Marib hariç, emniyette.

 

Vanessa: İran'dan ne kadar destek alıyorsunuz?



Hanan: İran'ın aktif bir rol oynadığına inanmıyorum. Onlar Yemen'i sadece medya perspektifinden destekliyorlar. Ben İran “desteği” meselesinin, [Suudiler/emperyalistler tarafından] Yemen'i vurmayı meşrulaştırmada kullanılan bir propaganda malzemesi olduğunu düşünüyorum. Şu çok şüphe yaratan bir durum: İktidarda bir cumhurbaşkanınız varken bir azınlık grubu Yemen'in en kuzey ucundaki kalesini terk edip ülkenin orta kısımlarındaki başkent Yemen'e doğru ilerliyor. Kuzeydeki şehirler birer birer onların eline geçiyor ve cumhurbaşkanı hiçbir şey demiyor. Arkasından tam anlaşmaya varacaklarken, Barış ve Ortaklık İnisiyatifi imzalanacakken, Hadi birdenbire Ensarullah'ın hükümette marjinal düzeyde temsil edilmesini bile istemediğine karar veriyor. Bu elbette hiçbir zaman kabul edilmeyecekti. Ensarullah, sahada yer alan ve koalisyonun parçası olarak görülmesi gereken bir güçtür. İşte çatışma buradan çıktı ve işte bu yüzden Hadi, Suudilerin talimatlarını izlediği için ev hapsine alındı. Suudiler, Ensarullah'ın Yemen hükümetine dahil olmasına karşıydı. Bunun ardından  Hadi güneye kaçtı.



Benim kişisel görüşüme göre plan her zaman için, Hadi'nin güneye kaçması ve Suudilerden yardım istemesi üzerine kuruluydu; bu durum Suudilerin geleneksel olarak Zeydilerin kalesi ve kendileri için dikenli çalı olan kuzeyi bombalamaları için gerekçe sundu. Ensarullah ve ordu bu planı keşfetti ve çok hızlı bir şekilde güneye ilerledi. Bu yüzden de sadece kuzeyde değil, bütün bölgelerde yaygın bombalamaların gerçekleştiğini görüyorsunuz.  

 


İran'ın rolünü tahlil etmede nihai bir nokta olarak şunu söylemek gerekir: Yemen egemen bir devlettir ve biz kiminle istersek onunla iki taraflı bağlar kurma konusunda özgürüz. Çift taraflı nedenlerden ötürü Yemen'in İran'la haftada 12 uçuşa açık olması Suudiler için sorundu, zira dünyanın geri kalanı Yemen'e kapıları kapamıştı. Biz en azından son 30 yıldır Suudi etkisi altındayız. Hatta pek çok kişi bunun, Yemen'in bugüne kadarki en iyi cumhurbaşkanı olan İbrahim el-Hamdi'ye düzenlenen suikastta Suudi parmağı olması nedeniyle daha da eski olduğunu söyleyecektir.



Yemen'in en büyük sorunu ekonomidir. Suudiler, ülkemizi yok etmek için liderlerimize maaş bordrosu bağlamak dışında ekonomik meselelerimizi çözmek için hiçbir zaman hiçbir şey yapmadı. Bir Yemenlinin seyahat etmek için, BAE'ye gitmek için bile vize alması neredeyse imkansızdır. Halkının üzerine bu kadar çok kısıtlama getirilirken bir ülke nasıl ilerleyebilir? Ensarullah iktidara geldiği zaman seçeneklerimiz gözden geçirildi ve doğal olarak İran'la ikili ilişkiler incelendi.



Vanessa: Yemen'in tecrit olduğu yönünde çok güçlü bir his var. Daha önce  Amran ve Lahac'da 180 Yemenli sivil katledildi ve medya bundan yok denecek kadar az bahsetti. Siz de böyle mi görüyorsunuz?  


Hanan: Evet. Onlarca yıldır süren bir tecrit durumu var. Dünyaya şu soruyu sormak istiyorum: Yemen hükümeti Eylül 2014'te çöktü. Siz, aylar ve aylar boyunca bir hükümeti, bir polis gücü, bir ordusu olmayan, insanların silah taşıdığı ve bitirici bir yoksulluk çektiği, buna rağmen suç oranınn Amerika gibi bir “birinci dünya” ülkesinden daha az olduğu bir ülke hayal edebilir misiniz? Bu insanlar, insan hayatına bu denli saygı gösterirken neden tecrit ediliyorlar? Onlar dünyaya örnek teşkil ediyor. 



Haberler internet üzerinden, Yemen Today kanalı üzerinden ve Ensarullah'ın El-Mesire kanalı üzerinden çok sınırlı bir şekilde yayılabiliyor. İnsanların bizim acılarımızı büyük ölçüde görmüyor gibi görünmesi bana sıkıntı veriyor. Örneğin Yemen'de bize karşı uluslararası düzeyde yasaklanmış silahların kullanıldığına dair hiç haber yapılmadı. Ben çalıştığım yerde, bölgenin ciddi hasar gördüğünü biliyorum. Burası  Fec Attan adında, alışveriş yerlerini, binlerce evin, okulların bulunduğu, yoğun sivil nüfuslu bir bölge. Nasıl olur da böyle bir bölgede kitle imha silahları kullanırsınız ve soruşturmadan muaf kalırsınız?

  

Vanessa: Umman üzerinden herhangi bir yardım alıyor musunuz?



Hanan: Umman tarafsız bir tutum almış gibi görünüyor ki bunun için onlara müteşekkirim. İlginç şey ise şu: Bombalamanın başlamasından yaklaşık bir hafta önce Umman içinden, onların bir mülteci krizine hazırlandığına dair bir haber okumuştum. Yemen/Umman sınırlarında mülteci kampları kurma ihtimalinden bahsediyorlardı. Bu yüzden ilk bombalar gece 1:30'da biz uyurken düşmeye başladığında, bütün bunların önceden planlandığını anladım. Belki Umman Körfez İşbirliği Konseyi'nin (GCC) parçası olduğu için Yemen'e karşı bir şeylerin hazırlandığına dair bilgi sahibiydi. Çok sayıda insanın, özellikle Yemen'deki mescidlere düzenlenen intihar saldırıları sonrasında tedavi için Umman'a gittiğini biliyorum.



Vanessa: Yemen'de internet nasıl? Ne kadar elektrik veya alternatif enerji kaynağı var?



Hanan: İnsanlar mücadele ediyor, enerji yok. 21. yüzyılda enerjisi olmayan bir ülke hayal edebilir misiniz? Pek çok insan bilmese de Yemen'de kullanılan suyun çoğu yeraltı rezervuarlarından pompalanıyor, bu yüzden bu pompalama sürecini gerçekleştirmek için dizel veya elektriğe ihtiyaç duyuyoruz ve bunların ikisi de yok.



Duyduklarıma göre başkent Sana'da haftada olsa olsa 40 dakika elektrik var. Ülkenin öteki bölgelerinde ise hiç enerji yok. Savaştan önce de kesinti sorunumuz vardı ama hiçbir zaman bu kapsamda değildi. Evet karaborsada jeneratör satılıyor ama yakıt fiyatları felç edici düzeyde.



Vanessa: Kitle imha silahlarından söz ettiğiniz. Nükleer bomba kullanıldığına dair haberler olduğunu biliyorum. Yemen'den gelen bilgiler hayli noksan. Bu iddayı kanıtlayacak başka bilgileriniz var mı?  



Hanan: Kullanılan bombalardan ikisinin nükleer “tipte” bir mantar bulutu meydana getirdiğini biliyorum. Kuşkusuz radyasyon etkileri ancak zamanla görülecektir.



Fakat nükleer füzeler kullanmamışlarsa bile… Kullandıkları silahlar yine de yasadışı ve yıkıcı. Misket bombalarının kullanıldığı belgelendi: bunlardan bazıları infilak etmedi ve fotoğrafları çekildi. Devasa basınç üreten nötron bombaları kullandılar. İlk 10 günde benim mahallem saldırıya uğradığı zaman, görece uzaktaki bir patlamadan duyduğum basınç ürkütücü derecedeydi. Haftalar sonra kulaklarımda hâlâ ağrı vardı.



Yemenliler, herkes için hayret verici olan bir savaş sahasına birdenbire sürüklenmeden önce normal hayatlarını sürüyorlardı. Benim kocam Ramazan boyunca yoksullara gıda dağıtan bir ağın üyesi. Bir gün mahalleden bir adama bazı ürünler teslim etmeye gitmişti. Çıktıktan iki dakika sonra bu bölgeye doğrudan roket atışları oldu ve bir sonraki öğünde ne yiyeceğini bilmeyen o yoksul adam hayatını kaybetti. Bu emperyalist gündeme hizmet etmek için kaç insanın daha anlamsızca ölmesi gerekiyor?



Vanessa: Bu emperyalist gündemin ne olduğuna dair kişisel bir düşünceniz var mı?



Hanan: Aksi yöndeki propagandaya rağmen, bunun İran'la ilgili olduğunu düşünmüyorum. Suudi köleliğinden özgürleşmeye çalışmamızın bedelini ağır bir şekilde ödediğimizi düşünüyorum. Özgürlüğümüzün bedelini canlarımızla ödüyoruz.  



Bana, Suudi Arabistan'la sınırı olan ve yıllardır onlar tarafından korunan El-Cavf'da petrol ve daha önemlisi doğalgaz rezervleri olduğu söylendi. 2011 yılında insanlar daha iyi bir hayat için sokaklara çıktığı zaman o zamanki cumhurbaşkanı Salih, bunu varlığını ilk kez kamuoyu önünde kabul etmek zorunda kalmıştı. Doğal kaynakları olan bütün ülkeler lanetlenir ve emperyalist müdahalenin hedefi olur.



Suudi Arabistan on yıllar boyunca Yemen'de yolsuzluğu besledi. Ensarullah, liderlerimiz üzerindeki bu zehirli etkiye son vermeye kendini adadı ve bu, Yemen'deki Suudi gücünü ortadan kaldıracaktır. İlk bombalar düştüğü zaman, “satılmış” aşiret şeyhleri ve politikacılar Suudi Arabistan'a kaçıyordu.

 

Vanessa: Aden'deki durumu ve Yemen'in neden Suudi Arabistan için bu kadar önemli olduğunu ele alabilir misiniz?

 

Hanan: Aden, saldırı yanlısı medya tarafından Hadi'nin meşruiyeti için savaş sahası olan bir yer olarak betimleniyor. 2011 yılında Hadi, iktidar boşluğunu doldurabilecek yegane sürdürülebilir seçenekti. Altı milyon kuzeyli ona oy verirken, güney fiilen seçimleri boykot etti. Tek başına bu bile onun Güney Yemen'de meşruiyete sahip olduğu iddiasını çürütmelidir. Aden'de şu anda olan şey şudur: Hadi Güney'e geri döndü, fakat Aden ve civar bölgelerdeki halk Hadi yanlsı değil; onlar aynı zamanda bağımsızlıkları için savaşıyor ve Suudi saldırısı taraftarı değiller.



Ortadoğu haritasına bakarsanız, Suudi Arabistan'ın karayla kuşatılmış olduğunu görürsünüz. Dış dünyaya tek erişim noktası, yahut tek hayat bağlantısı, İran tarafından kontrol edilen Hürmüz Boğazı ve Yemen'in güneyindeki Bab el-Mendeb boğazı. Yemen hiçbir zaman kendi kontrolündeki Mendeb boğazı üzerinden hareketi bloke etmeye veya engellemeye çalışmadı. Dürüst olmak gerekirse ben Yemen'in bu bölgeyi gerçek anlamda kontrol ettiğini bile düşünmüyorum; orası emperyalist güçlerin örtülü kontrolü altında. Suudi Arabistan'da büyük bir iç karmaşa var ve kendi iç muhalefetini gaddarca eziyor. Biz Suudilerin iç meselelerine hiçbir zaman karışmayacağız, ancak sanırım onlar güçlü bir Yemen'den korkuyor. Yeni anayasamızın liderlerin yalnıza iki dönem iktidarda kalabileceğini belirtmesiyle beraber, biz KİK bloğundaki tek cumhuriyetiz. Despotik bir rejimin olduğu Suudi Arabistan'da ise bizim gelişimimiz yönetici hanedanın istikrarını tehdit edebilir.



Vanessa: Dış dünyaya vermek istediğiniz mesaj nedir?



Hanan: Allah'tan bir mucize gelmesi dışında, benim şu andaki umudum bu dünyada kötü insanlardan daha fazla iyi insanın olması ve onlara ulaşıp “bugün bana olan yarın size olabilir” diyebilmemizdir.



Biz sadece hayatta kalmak istiyoruz, yaşamak istiyoruz. Yemen, betimlendiği gibi bir ülke değildir. Biz terörist değiliz. Biz kültürümüzle gurur duyuyoruz. Biz barışssever bir halkız. Yemen, dünyanın en güzel ve en fazla çeşitlilik içeren ülkelerinden biridir.



Aynı zamanda Ensarullah hareketine, özellikle mescidlerimiz – belki Zeydiler tarafından inşa edilmiş olan, ama her mezhebin ibadetine açık olan mescidlerimiz – saldırıya uğrarken gösterdikleri bilgelik ve öz-kısıtlama nedeniyle saygı duyduğumu belirtmeliyim. Ensarullah insanlara, mezhepçi bölünmeleri ateşlemeyi hedefleyen yabancı komplolarına sürüklenmemelerini söyleyen bir açıklama yayınladı. Ben onların gerçekten de, kendi kaderini tayin ve egemen bir devlet olarak tanınma için müdadele eden milyonlarca Yemenliyi temsil ettiğini düşünüyorum.



Dış saldırganlık bizim iç barış sürecimizi bozmuşken teslim olmak bir seçenek değildir. Suudi Arabistan kara birlikleri göndermedi ve bizi bombalayarak kendilerine tâbi kılmaya çalışıyorlar. Fakat bunun başarılı olmayacağını da görüyorlar, bu yüzden de Yemen halkının, Suudi istilacılara karşı savaşanlara karşı duracağı umuduyla, bize bu vahşi, korkunç, zalim, hırçın ablukayı dayattılar. Ben halkımın birbiriyle gösterdiği dayanışmadan gurur duyuyorum. Bu kadar az kaynağa sahip oldukları böyle bir durumda bile, komşularıyla ilgilenmeye devam ediyorlar. Biz insan evlatlarıyız ve düzgün bir hayat yaşama hakkımız var.



Yemen mükemmel değil, ama dünyada mükemmel ülke yok. Bu savaşı biz açmadık, biz kışkırtmadık. Suudi saldırısının ilk 40 günü boyunca Yemen Suudi Arabistan'a tek kurşun bile atmadı. Suudi Arabistan'ın bizi saldırgan diye yaftalaması, en büyük ikiyüzlülüktür. Suudi Arabistan her zaman kirli unsurlarını benim ülkeme gönderdi ve iğrenç Vahhabi ideolojisini yaymaya çalıştı. İster Zeydi olalım ister Şafii, bizler İslam'ın [onların İslam olarak gördüğü şeyin] bu çarpıtılmış, eğilip bükülmüş, kirli versiyonunu asla kabul etmeyeceğiz.



Ben, Yemen'in Ortadoğu'da gerçek demokrasi için model olma potansiyelinin olduğunu söyleyecek kadar ileri gideceğim. Yemen'i evi olarak adlandıran 25 milyon kişi var. Biz yalnızca onların barış içinde bırakılmalarını istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz?

 

 

 

Çev: Selim Sezer

 

 

www.medyasafak.net