Rusya ile silah anlaşması: Tampon bölgenin sonu

Rusya ile silah anlaşması: Tampon bölgenin sonu
Amerika, uçuşa yasak bölgeye onay vermesi halinde, Suriye'nin tüm güçleri ile gireceği bir savaşa neden olabileceğinin farkında. Ardından menzilinde İsrail'in olacağı Hizbullah ve ardından İran'ın dahil olacağı bir savaş. Rusya'nın da bu savaşın dışında kalacağının veya bir şekilde müdahil olmayacağının garantisi yok.

 

 

Rasim Abidet - FHKC

 

 

İki yıldan uzun bir süredir Körfez, Katar, Suud, Emirlikler, İsrail, Fransız ve Türk basınının makineleri, Rusya'nın, müttefiki Esad'a karşı pozisyonunun değiştiğine dair yalanları yayıyor. Esad'ın gidişinin çok yakın olduğunu yazıyorlar. Suriye'de Esad sonrasının tertibi için de konferanslar ve görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Bu devletlerden özellikle Suud ve Katar, Esad konusundaki tutumlarını ve pozisyonlarını değiştirmeleri için Rus liderlere milyarlarca dolar mali ve iktisadi rüşvet önerdi. Üstüne Rusların Suriye'deki çıkarlarının korunması sözü verildi.

 

Bu yalanlar ve propagandalar, Rusya Dış İşleri Bakanı Sergey Lavrov'un, Suud Dış İşleri Bakanı Adil Cebir ile görüşmesinin ardından da devam etti. Bu sırada Türk yalan makineleri, Amerika'nın kuzey Suriye'de uçuşa yasak bölgeye (veya daha çok dillendirildiği gibi tampon bölgeye) onay verdiğini yazıyordu. Suriye topraklarının bir kısmını 'kesip' alarak Suriye uçaklarının bu bölgede uçuşu engellenecekti. Bahsi geçen bölgenin Türkiye-Suriye sınırında yerleştirilmiş Amerikan Patriot füzelerinin  de menzilinde bulunuyor. Türkiye, Suriye krizinin başından beri sömürgeci Amerikan ve Batı güçlerinin bu bölgeye askeri müdahalesi için çaba sarf etti.

 

Böylesi bir müdahale ve Suriye kuzeyinde bir kısım toprağı 'kesip' almak, Türkiye'nin çıkarlarına hizmet edecekti. Bunun yanı sıra Kürt güçleri ve özellikle de Kürdistan İşçi Partisi (PKK) elimine edilecek, Kürt devleti kurulmasının önüne geçilmiş olacaktı. Fakat Amerikan yönetimi hızlıca, herhangi bir tampon bölge için onayı olduğuna dair haberleri yalanladı. Amerika'nın böylesine bir bölgeye onay vermesinin uluslararası ve bölgesel yansımaları olur. Amerika'nın Afganistan, Gürcistan, Ukrayna ve diğer bölgelerdeki çıkarları tehlikeye girer.

 

Rusya'nın Suriye ile silah anlaşmasının sadece askeri anlamı veya önemi yok. Suriye silahının modernizasyonu, Suriye rejimini güçlendireceği ve terörist, tekfirci çetelerin kontrol ettiği alanların geri alınmasında rol oynayacağı gibi, Suriye'ye ve ulusal egemenliğine saldırmak ve coğrafi yapısına müdahale edip bölmek isteyecekler için ciddi bir caydırıcılık teşkil ediyor.

 

Silah anlaşması, Rus askeri tersanelerinin en modern tekniklerini/cephaneliğini kapsıyor. Anlaşma gelişmiş Mig-31 uçaklarının yanında, İsrail'in 2006 yılında Lübnan ve Hizbullah'a açtığı savaşta İsrail'in tankları ve zırhlılarını 'katliamdan geçiren' Kornet füzelerini de kapsıyor. Bu zırhlı 'katliamlarından' biri, Direniş'in Seyyidi Hasan Nasrallah'ın en son Temmuz Zaferi anması kapsamında konuşma yaptığı Vadi Hacr'da gerçekleşmişti.

 

Bu silah anlaşması aynı zamanda kışkırtma, yalan ve provokasyonun başkentlerine mutlaka okunması gereken ''Rusya hala müttefiki Esad'ın yanında'' siyasi mesajını veriyor. Rusya için Suriye, müzakere edilmeyecek  stratejik bir etki alanı. Rusya için Suriye ve Esad, krizin değil çözümün parçası. Rusya tüm devletlerin önceliğinin iki dünyanın barışı ve güvenliği için kanser gibi yayılan bir tehlike oluşturan  terörle, El-Kaide ve onun ürünleri olan Nusra ve IŞİD ile, selefi-cihadi diğer örgütlerle mücadele  etmek olduğunu söylüyor. Suriye ordusu  bu tür örgütlere karşı savaşta çeşitli deneyim ve uzmanlıklar biriktirdi. Dolayısıyla bu tür örgütleri yenebilecek olan Suriye ordusu en modern silahlarla silahlanmayı hak ediyor.

 

Silah anlaşması ile Rusya'nın bu başkentlere ''hayallerinizden, hamlelerinizden ve yalanlardan vazgeçin'' mesajı da ulaşmış oldu.

 

Rusya ile Suriye arasında silah anlaşması ilan edilirken, yeni hükümet kurmada başarısız olan ''halife'' yakın bir zamanda gerçekleştirilecek yeni seçimlerde bir zafer kazanmak için, Suriye topraklarında tampon bölge kurup, son seçimlerde mutlak çoğunluğa ulaşmasını engelleyen Kürtleri cezalandırmak üzere Kürt gruplarına darbe vurmak istiyordu. Fakat görünüşe göre yenilgiler bu pervasız kralın peşini bırakmıyor. Silah anlaşmasıyla eşzamanlı olarak NATO'daki ana devletlerden, Türkiye-Suriye sınırına yerleştirilmiş Patriot füzelerini çekme kararı geldi. Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri füze bataryalarını çekecek.

 

Patriotların çekilme ilanı fiili olarak, Suriye'de uçuşa yasak bölgenin (veya tampon bölgenin) 'ölümü' anlamına geliyor. Türk yetkililer uçuşa yasak bölge ile Suriye'ye sokmaya devam ettikleri silahlı grupları korumak ve kollayarak Suriye'ye yönelik komplolarını yönetmek istiyorlardı. Bu da Suriye'nin egemenliğini ihlal etmek ve bölünmesi için çabalamak anlamına geliyordu. Son hedefte ise Kürt gruplarını ve bizzat PKK'yi ezmek vardı.

 

Herkes Erdoğan'ın, hükümetinin IŞİD'e karşı savaşa girmeye onay verdiği ve Amerika'nın pozisyonuna yaklaştığı yalanlarının farkında. Fakat hedefi IŞİD değil. Hedefinde,  terörle mücadele önceliği konusundaki uluslararası ve bölgesel uzlaşıdan faydalanarak, Kürt gruplarına açık bir savaş açmak var. Fakat Amerikan-Alman bataryaların çekilmesi ile Erdoğan'ın hayalleri buharlaştı.

 

Amerika, uçuşa yasak bölgeye onay vermesi halinde, Suriye'nin tüm güçleri ile gireceği bir savaşa neden olabileceğinin farkında. Ardından menzilinde İsrail'in olacağı Hizbullah ve ardından İran'ın dahil olacağı bir savaş. Rusya'nın da bu savaşın dışında kalacağının veya bir şekilde müdahil olmayacağının garantisi yok.

 

Amerika Patriotlarını çekerek Türk, İsrail ve petrol şeyhlerinden müttefiklerine ''Nükleer uzlaşıdan sonrası, öncesinden farklı ve savaş zamanı bitti. Amerikan müttefiklerinin savaş zamanlaması, Amerika tarafından Washington'un saat dilimi ile belirlenir. Bunun aksine hareket etmek isteyenler kendi hesabından hareket etsin'' diyor.

 

 

Çev: Hasan Sivri

 

www.medyasafak.net