NATO güçleri mülteci krizinden Suriye’nin bombalanması için istifade etmeye yöneliyor

NATO güçleri mülteci krizinden Suriye’nin bombalanması için istifade etmeye yöneliyor
On binlerce Suriyeli Avrupa’ya kaçarken bile NATO güçleri, savaşın yıprattığı bu ülkeye yönelik bombalamanın arttırılmasını ve Suriye’de rejim değişikliğinin gerçekleştirilmesini öneriyor.

 

 

Alex Lantier

 

Global Research

 

 

On binlerce Suriyeli Avrupa'ya kaçarken bile NATO güçleri, savaşın yıprattığı bu ülkeye yönelik bombalamanın arttırılmasını ve Suriye'de rejim değişikliğinin gerçekleştirilmesini öneriyor.

 

Sunday Times gazetesinde yayınlanan bir habere göre İngiltere Başbakanı David Cameron, mülteci krizini ele almak üzere, Suriye'nin bombalanmasını ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminin yıkılmasını da içeren bir plan için İşçi Partisi üyelerinin desteğini arıyor. Plan, Ekim ayında İngiltere Parlamentosu'nda oylanabilir.  

 

Dün, İngiltere'nin eski başpiskoposu Lord Carey, Suriye'de “güvenli bölgeler oluşturmak amacıyla hava saldırılarının düzenlenmesi ve başka İngiliz askeri yardımlarının yapılmasını” istedi. Bu, Suriye'ye yönelik agresif bir saldırı ve bir savaş eylemi niteliği taşıyacak şekilde, Suriye'nin bombalanması ve topraklarına el konulması anlamına gelecektir.

 

Maliye Bakanı George Osborne ise, “İnsanların sefaleti üzerinden ticaret yapan ve insanların hayatlarını riske atıp onları öldüren bu suç çetelerini yenilgiye uğratmamız gerekiyor. Meselenin kaynağındaki sorunu ele almamız gerekiyor ki, bu da şeytani Esad rejimi ve [İD örgütünden] teröristlerdir” şeklinde konuştu.

 

Osborne'un açıklaması, siyasi kinizmin zirvesidir. IŞİD'in ortaya çıkış koşullarını yaratan şey, Suriye'ye yönelik ABD ve NATO destekli müdahale ve bunun yanında onların müttefiki Körfez monarşileri tarafından selefi köktenci örgütlerin finanse edilmesidir. İç savaş, Esad hükümetini zayıflatma ve devirme politikasının parçası olarak, kasıtlı olarak körüklenmiştir.

 

Şimdi, on binlerce Suriyeli mülteci Avrupa'ya akın ederken, NATO güçleri bu krizden, Suriye'de rejim değişikliği çabalarını yoğunlaştırmak için istifade etme niyeti taşıyor. Bu ise yalnızca, daha da fazla Suriyeliyi ülkelerinden kaçmaya zorlayacaktır.

 

Londra'nın saldırgan duruşu, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın geçen ay Paris'teki bir büyükelçilik görüşmesinde Esad'ı “nötralize etmeyi” önermesi sonrasında, Paris'ten destek gördü. Cuma günü Elysée başkanlık sarayında yapılan üst düzey bir askeri toplantıda Fransa'nın Suriye'ye hava saldırıları gerçekleştirecek ABD liderliğindeki bir koalisyonda “takım oyuncusu” rolünü üstlenmesinin tartışıldığı aktarıldı.

 

Le Monde gazetesine konuşan Fransız askeri kaynakları, Suriye'de rejim değişikliğini amaçlayan bir savaş için ABD'den askeri destek almayı beklediklerini ifade etti. Bir yetkili, “Amerikalılar, en az üç yıl sürecek bir hava kampanyasıyla, uzun vadede bunun içinde olduklarını resmen deklare ettiler” beyanında bulundu.

 

Fransız muhalif politikacılar ise Hollande'ın önerisine taktik eleştiriler yönelttiler ve Suriye'deki savaş planlamasına Rus ve İran güçlerini de entegre etmeyi tercih ettiklerini belirttiler. Aynı zamanda Eylül 2013'teki durumun yeniden yaşanmasından kaçınmak istediklerini ifade ettiler. O tarihte Paris, Suriye'ye savaş için Washington'la yan yana gelmiş, ancak Obama yönetimi Suriye'ye saldırmamaya karar verip Paris'e danışmaksızın savaştan vazgeçtiği zaman Fransa kendisini küçük düşürülmüş halde bulmuştu.

 

Eski muhafazakar Fransa Başbakanı Jean-Pierre Raffarin, “Eğer bir müdahale gerçekleşecekse, bu, Amerika Birleşik Devletleri'nin yanında partnerlerle daha geniş bir anlaşmayı gerektirir. Rusya ve İran yeniden entegre edilmelidir. Fransa, Suriye'de bağımsız bir politikaya geri dönmelidir. Hava saldırılarından son kez bahsettiğimizde, [Washington ile] hayli yakındık” beyanında bulundu.

 

Askeri tırmanış, Suriye'de daha fazla ölüm ve sosyal yıkım tehdidi getirdiği gibi, Washington Suriye rejimini yıkmak istediği ve Moskova da bölgedeki temel müttefikleriden olan Esad'ı savunmak için bir savaş başlatma seçeneğini düşündüğü için, nükleer silahlı güçler arasında doğrudan çatışma tehdidi de getiriyor.

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Cuma günü Vladivostok'taki bir ekonomi forumunda, “Bunu yapmaya hazırız demek şu an için erken. Fakat biz Suriye'ye halihazırda, teçhizat sunarak ve silahlarımızı taşıyan askerleri eğiterek ciddi yardımda bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

 

Putin diğer yandan, Moskova'nın Suriye'de siyasi bir çözüme yol açabilecek ve Esad'ın görevden ayrılmasıyla da sonuçlanabilecek müzakereleri destekleyebileceğini belirtti. Putin, “Genel olarak sahip olduğumuz anlayış, terörizmle mücadele çabalarının birleştirilmesinin, Suriye'deki bazı siyasi süreçlerle paralel gitmesi gerektiği yönündedir” şeklinde konuştu ve ekledi: “Ve Suriye Devlet Başkanı, en başından beri erken seçimlerin, parlamento seçimlerinin yapılmasına, sağlıklı denilen muhalefetle temas kurulmasına, onların hükümete dahil edilmesine onay veriyor.”

 

Washington hızlı bir şekilde, Moskova'nın Suriye'deki etkisini arttırma çabalarını eleştirmeye yöneldi. Cuma günü ABD istihbarat yetkilileri, Rus askerlerinin Suriye'nin kıyı şehri Lazkiye yakınlarında bir hava üssü inşa ettiğini, buradan hava saldırıları düzenleyebileceğini iddia etti.

 

Rusya, Suriye'yle olan ve Sovyet dönemine kadar giden ittifakın parçası olarak on yıllardan beri Tartus liman şehri yakınlarındaki bir deniz üssünü kullanıyor.

 

Cumartesi günü ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'u arayarak, Suriye'de “artan Rus askeri varlığının yakın olduğuna” dair işaretlerden yakındı.

 

www.medyasafak.net