Ebu Mücahid: İsrail rejimi, yenilgiyi kabul etmemekte kararlı bir Filistinli kuşağıyla karşı karşıya

Ebu Mücahid: İsrail rejimi, yenilgiyi kabul etmemekte kararlı bir Filistinli kuşağıyla karşı karşıya
Ebu Mücahid: İsrail rejimi, yenilgiyi kabul etmemekte kararlı bir Filistinli kuşağıyla karşı karşıya

Ebu Mücahid: İsrail rejimi, yenilgiyi kabul etmemekte kararlı bir Filistinli kuşağıyla karşı karşıya

 

Alwaght.com

 

 

Filistin Direniş Komiteleri sözcüsü Muhammed el-Barim (lakabı Ebu Mücahid), Alwaght haber sitesine Tel Aviv rejiminin, haysiyet ve şerefe ulaşma çabalarından asla vazgeçmeyecek ve aşağılanmayı ve tâbi kılınmayı asla kabul etmeyecek bir genç Filistinliler kuşağıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.

 

Ebu Mücahid, İsrail rejiminin Gazze Şeridi, Batı Şeria ve 1948'de işgal edilen Filistin topraklarında bıçak ayaklanmasının (intifadasının) başlaması sonrasında kendisini, eşi görülmemiş çetin bir savaşın karşısında bulduğunu belirtti.

 

Sözcü, Hamas ve El Fetih de dahil olmak üzere Filistinli örgütlere, Filsitin halkının İsrailli işgalcileri Filistin toprağından ebediyen kovmaları için sergilediği kararlılığa ve direnişe yardım etmek için, aralarındaki siyasi ihtilaflara ve bölünmelere son verme çağrısı yaptı.

 

Aşağıda, Alwaght sitesinin Filistin Direniş Komiteleri sözcüsü Muhammed el-Barim'le yaptığı özel röportajın Arapça'dan çevrilmiş tam metni sunulmaktadır.

 

Alwaght: İsrail rejiminin Gazze ve Batı Şeria'da Filistin halkıyla karşı karşıya gelme süreci hakkında ne düşünüyorsunuz? Ve Filistinli gençlerin İsrailli işgalcilere karşı giriştiği bu ayaklanma ne anlama geliyor?

 

El-Barim: Bugün halkımız, fedakarıkları ve yaratıcı performansıyla bütün beklentileri geçersiz kılmıştır ve halkımızın işgalcilerin baskılarına karşı ayaklandığı önceki örneklerde olduğu gibi şimdi direniş, Filistinli gençlerimiz tarafından eşi görülmemiş bir düzeyde ateşlenmiştir. Kudüs İntifadası'na bütün mevcut araçlarla ve biçimlerle öncülük eden, bütün dünyaya Kudüs'ün bir kırmızı çizgi olduğu mesajını gönderen gençlerdir ve bu gençler bedeller ödemeye hazırlanmıştır. Mescid-i Aksa'nın kutsallığının ihlal edildiği ve bu kutsal mekanın saygı görmediği bir hayat ise değersizdir. Bu yüzden İsrailli işgalciler, teslim olmamaya ve yenilgiyi kabullenmemeye kararlı bir nesille, siyasi mevki veya slogan peşinde koşmadığı için de liderlerinin bölünmelerinden etkilenmeyen bir nesille karşı karşıyadır. Bu, ulusuna ve ailesine haysiyet ve şeref kazandırmaya çalışan, aşağılanmayı ve tâbi kılınmayı reddeden, inançlı bir nesildir. Bu yüzden, ayaklanmanın sınır çizgilerini aştığından ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun da, başkasının da bunun köklerini söküp atamayacağından eminiz. Zira bu ayaklanmanın kökleri, özgürlüğünü ve toprağını geri kazanmak isteyen bu öfkeli ulusta yatıyor.

 

Alwaght: İsrail rejimi bu işgale karşı bu denli öfkeli bir halk ayaklanmasının ortaya çıkmasını önlemek için yoğun bir şekilde Filistin Yönetimi'yle olan güvenlik işbirliğine dayanırken, bu kapsamlı halk ayaklanmasına yol açan şey ne oldu?

 

El-Barim: Filistin halkının kutsal değerlerinin ihlal edilmesi, kutsal Mescid-i Aksa'ya devamlı olarak yönelen saygısız saldırılar ve her zaman kutsallığına tecavüz edilmesi, ilave olarak da İsrail rejiminin ve yerleşimcilerin Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik sürekli aşağılamaları, baskıları ve suistimalleri, her biri ulusa yönelik baskıya duyduğu öfkeyi kendi tarzıyla ifade eden Filistinlilerin giriştiği bu tür eylemlerin patlak vermesine yol açtı. Bıçak, taş, sapan ve hatta tabanca kullanan Filistinli gençler, haysiyet ayaklanmasını, Kudüs-i Şerif ayaklanmasını, Siyonist baskıya, suistimale ve zorbalığa karşı ayaklanmayı başlattı. Sonuç olarak (Filistin Yönetimi – İsrail arasındaki) güvenlik işbirliği ve İsrail'in hesapları, gençliğin enerjisi karşısında etkisiz kaldı. Düşmanın hesaplarını bozan bu enerji, aynı zamanda onu, Batı Şeria'nın ve 1948'de işgal edilen bölgelerin her yerinde güvenlik duygusunu kaybetmesiyle, şoka girmiş halde bıraktı.

 

Alwaght: Size göre Filistinliler ve İsrail rejimi arasındaki çatışmalar nereye gidiyor ve sonuçları ne olacaktır?

 

El-Barim: Ayaklanmaya girişen saf gençlerin attığı ve her Siyonist haneyi ve yerleşimciler hükümetinin başını (Benyamin Netanyahu) korkutan ayırt edici adımlar sebebiyle bu ayaklanma, çatışmaları bütün Filistin topraklarına yaydı ve işgal rejimini varlık mücadelesine soktu. Sonuç olarak Netanyahu, gerçek bir savaş durumunda olduklarını söyledi. Ben İntifada'nın ulusumuzun zaferiyle sonuçlanacağını düşünüyorum, zira devamlı olarak yayılıyor ve genişliyor. Çünkü bu, bütün unsurları ve bütün yelpazesiyle birlikte bir ulusun işgale karşı isyanıdır ve şu anda kendimizi toprağımız için feda edeceğimiz, El Aksa'nın mekansal ve zamansal bölünmesine karşı çıkacağımız, işgalin gaddarlığına ve baskısına hayır diyeceğimiz ve yerleşimleri durduracağımız tarihsel bir kesişim noktasındayız. Bu sebeple ayaklanmamız, işgalci ülkemizi ebediyen terk edinceye kadar devam edecektir.

 

Alwaght: Batı Şeria ve Kudüs'teki Filistinlilerin silahlandırılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Müslüman ülkelerin bu konudaki vazifesi nedir?

 

El-Barim: Ulusumuz devamlı olarak destekleniyor, bağışlar alıyor ve bölgenin en kötü şöhretli rejimiyle baş etmede opsiyonlarını açık tutuyor. Biz Allah'a olan inançla donandık ve buna tutkumuz ve kararlılığımız da eşlik ediyor; bu ise düşmanla karşı karşıya gelmemizi, onun itibarını lekelememizi ve güvenlik sistemini yıkmamızı mümkün kılıyor. Kudüs'te, özellikle de Mescid-i Aksa'da vuku bulan olaylar, Müslüman ülkelere sorumluluklarını üstlenme, eldeki bütün araçlar ve biçimlerle El Aksa için ses çıkarma ve dayanışma gösterme ve Siyonist büyükelçileri topraklarından kovma çağrısı yapıyor. Onların Filistinlilere, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı savunmaya devam edebilecek şekilde sağlam durmak için ihtiyaç duydukları her şeyi sağlamalıdır.

 

Alwaght: Filistinli direniş örgütleri, İsrail rejiminin Gazze'ye veya Batı Şeria'ya yönelik olası bir saldırıya cevap verebilme olanağı ne kadar var?

 

El-Barim: Filistin direnişinin gücü eskiden olduğundan çok daha fazla ve (İsrailli) düşmanın ulusumuza dayattığı her türlü savaşa kendini hazırlıyor. Bu yüzden direniş, mücahitlerin düşmanla yüzleşmek ve Filistin halkını korumak için mükemmel bir şekilde hazırlanması nedeniyle, her türlü olası Siyonist saldırıyı püskürtmeye ve engellemeye hazırdır. Ve biz Gazze'dekiler olarak, Batı Şeria'da, Kudüs'te ve 1948'de işgal edilen topraklarda olanlardan kopuk değiliz. Filistin halkı birleşik bir halktır ve direniş örgütleri olarak sahip olduğumuz askeri potansiyeller ve kapasiteler, Filistin halkını bütün Filistin'de korumak için kullanılacaktır.

 

Alwaght: Filistinli siyasi gruplara yapılan, Filistin gençliğinin İsrail rejimine karşı ayaklanmasını desteklemek için kendi ihtilaflarını bir tarafa bırakma yönündeki çağrılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

El-Barim: Filistinli siyasi gruplar, en başta da Hamas ve El-Fetih hareketleri, kendini feda eden ve tüm beklentileri altüst eden Filistinli gençlerin attığı adımların aynısını atmalıdır. Ulusumuza verilebilecek en büyük hediye, Filistin ulusal uzlaşmasını gerçekleştirmek ve hem Filistin davasının etrafındaki zorluklara, hem de bizimle karşı karşıya gelme ve bizi öldürme konusunda birleşik halde olan İsrail işgaline karşı omuz omuza durmaktır. Bu yüzden, bölünmelerimize son vermemiz ve zafere ve haysiyete giden yolumuzu tıkayan tüm faktörlerden kurtulmamız gerekiyor.