Neden Rusya terörizmle savaşma konusunda ciddi iken ABD ciddi değil?

Neden Rusya terörizmle savaşma konusunda ciddi iken ABD ciddi değil?
Rusya, terörizmle mücadele içinde geçen birkaç gün içinde, ABD öncülüğündeki koalisyonun yıllar içinde yaptığından fazlasını başardı. New York Times gazetesine göre Rus savaş uçaklarının bir günde düzenlediği ortalama hava saldırısı sayısı neredeyse, Amerikan öncülüğündeki koalisyonun bu yıl ortalama bir ayda – Suriye’nin yanısıra Irak’ta da – gerçekleştirdiği hava saldırıları kadar.

 

 

Maram Susli

 

 

New Eastern Outlook

 

 

Rusya, terörizmle mücadele içinde geçen birkaç gün içinde, ABD öncülüğündeki koalisyonun yıllar içinde yaptığından fazlasını başardı. New York Times gazetesine göre Rus savaş uçaklarının bir günde düzenlediği ortalama hava saldırısı sayısı neredeyse, Amerikan öncülüğündeki koalisyonun bu yıl ortalama bir ayda – Suriye'nin yanısıra Irak'ta da – gerçekleştirdiği hava saldırıları kadar. 

 

Her ne kadar ABD IŞİD'i bir yıldan uzun zamandır bombalıyor olsa da, IŞİD Suriye'de daha da güçlü hale geldi ve daha da fazla alan kazandı. Birkaç ay önce IŞİD, UNESCO dünya mirası listesinde yer alan antik Palmira kentini ele geçirdi.

 

ABD, IŞİD'in kara birlikleri olmadan yenilemeyeceğini bilmesine rağmen Suriye ordusuyla birlikte çalışmayı reddetti. Oysa Suriye ordusu, sahada BM'nin tanıdığı tek meşru güçtür ve IŞİD'le savaşabilecek ve savaşmayı isteyen yegane güçtür. Rusya ise sahada Suriye ordusuyla  koordinasyon içinde hareket ediyor ve terörizme karşı Suriye askerlerine yardım ediyor.

 

ABD'nin ilan edilen amacı olan terörizmle savaşma amacı ile bunu başaramaması sonucu ortaya çıkan tablo arasındaki fark, ABD'nin Suriye'deki gerçek gündemi konusunda dürüstlükten yoksun olduğunu gösteriyor. ABD, ordusunun dünyadaki en güçlü ve teknolojik açıdan en ileri ordu olması sebebiyle bunu daha fazla yapabilir durumdadır. Bu yüzden, Suriye'de terörizme karşı savaşı isteyerek savsakladıkları sonucuna varmak mantıklı olacaktır. Bunun sebepleri daha fazla incelenmelidir.

 

 

IŞİD ABD'nin jeopolitik çıkarlarına hizmet ediyor, Rusya'nınkileri ise tehdit ediyor

 

ABD'nin Suriye'deki ana hedeflerinin ifade edildiği gibi ‘IŞİD'le savaşmak' olmadığı giderek açık hale geldi. Onların amacı rejim değişikliği, Rusya etkisinin izole edilmesi, Suriye ve Irak'ın balkanlaştırılması ve çöken devlet koşullarının yaratılmasıdır. Bizzat ABD başkan adayı ve eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton kısa süre önce “Esad'ın iktidardan uzaklaştırılmasının birinci öncelik olduğunu” söyledi. ABD'nin ve öteki terörist grupların varlığı da bu çıkarlara hizmet ediyor.

 

ABD Suriye devletini, Rusya'nın eski Sovyetler Birliği sınırlarının ötesindeki son etki alanlarından biri olarak ve kendi bölgesel müttefiki İsrail'in önünde bir tehdit olarak görüyor. Bizzat El Kaide, ABD'nin Sovyet dostu Afganistan hükümetini devirme hedefinden doğmuştu. Rusya dostu Sırbistan'ın parçalanması ve Kosova'nın kurulması da aynı araçlarla gerçekleştirildi.

 

IŞİD daha yakın zamanlarda, ABD'nin Irak'a açtığı savaşın doğrudan sonucu oldu ve Libya ve Suriye'deki kuruluşu ancak, bu ülkelerdeki açık ABD destekli rejim değişikliği çabalarının sonucu olarak gerçekleşebildi. Her ne kadar Libya ve Irak Rusya'yla Suriye kadar yakın ilişkilere sahip değil idiyse de, Rusya yine de onların başlıca silah tedarikçisiydi. Bu sebeple Rusya'nın Suriye'de savaşa girmesini izleyen birkaç gün içinde – her ikisi de ABD varlıkları olan – Suudi din adamlarının ve Müslüman Kardeşler'in Rusya'ya ‘cihad' ilan etmesi şaşırtıcı değildir.

 

Eski Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) şefi Michael Flynn bir röportajda, ABD'nin IŞİD'in Suriye'de büyümesine izin verme yönünde kendi isteğiyle karar aldığını düşündüğünü söyledi. Açığa çıkmış 2012 tarihli bir DIA raporu, ABD ve müttefiklerinin aşırıcı isyancıları silahlandırmak yoluyla Suriye'yi istikrarsızlaştırmaya devam etmesi halinde “Suriye'nin doğusunda ilan edilmiş veya edilmemiş bir Selefi emirliğinin kurulması ihtimali olduğunu” öngörüyor ve “muhalefeti destekleyen güçlerin Suriye rejimini tecrit etmek için istediği şey tam da budur” diyordu.

 

CIA, binlerce ‘isyancıyı' eğitmişti ve kişilerin IŞİD'le savaşmak için değil, Esad hükümeti ve Suriye ordusuyla savaşmak üzere eğitildiğini kabul etti. Washington Post gazetesi şunları yazdı:

 

“…CIA, 2013 yılından beri Esad güçleriyle savaşmak üzere yaklaşık 10 bin isyancıyı eğitti. Bu gruplar, Esad'ın mezhebinden olan Alevilerin kalelerine karşı önemli ilerlemeler kaydetti.” Bu, ABD'nin Suriye'deki gündeminin rejim değişikliği olduğunu ve bu amaç için terörist grupları ortaya çıkartmaya hazır olduklarını gösteriyor.

 

 

Rusya'nın terörizmle gerçekten mücadele ederek kazanacağı şeyler var 

 

Öte yandan Rusya'nın Suriye devletini terörizme karşı savaşta desteklemesinin arkasında açık jeopoitik çıkarlar var. Suriye on yıllardan beri Rusya'nın bir müttefiki olageldi ve Rusya'nın Akdeniz'deki tek deniz üssüne ev sahipliği yapıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya'nın Suriye'ye “yeni bir Libya senaryosunu” engellemek için, bir başka deyişle ülkenin, ABD'nin Libya'da yaptığı gibi çöken devlet dönüşmesini engellemek için girdiğini söyledi.

 

Dahası Rusya'nın terörizmle mücadeleye olan ilgisi, Rusya'nın kendi ulusal güvenliğiyle de doğrudan doğruya bağlantılı. Rusya'nın geçmişte kendi sınırları içinde, özellikle de Çeçenistan'da terörizmle sorunları oldu. Suriye'de IŞİD'e katılmış olan Çeçen savaşçılar, şimdi savaşı Moskova'ya taşıma tehdidinde bulunuyor. El Kaide'nin Suriye kolu El Nusra Cephesi de Rusya'da terör saldırıları gerçekleştirilmesi çağrısı yaptı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 60 dakika süren bir röportajda, teröristlerin Rusya'ya dönmesini beklemektense onlarla Suriye'de savaşmanın daha iyi olacağını söyledi.

 

Terörizmin Rusya'nın ulusal güvenliği için oluşturduğu riskler, ABD için oluşturduğu risklerden daha fazla. Bunun sebebi yalnızca coğrafi yakınlık değil; aynı zamanda Rusya'daki teröristler, devletin bir bölümünü koparma ve Rus kasabalarını bütün halinde ele geçirme potansiyeli de taşıyor. ABD için böyle bir durum söz konusu değil: onlar için tek ulusal güvenlik riski, bombalamalar nedeniyle sivillerin hayatını kaybetmesi ve bu, ABD hükümetinin gerçek bir “sorun” olarak görmeyeceği bir şey. Hatta bunu bir fırsat olarak bile görebilirler. 

 

 

ABD IŞİD'i yalnızca kontrol altında tutmak istiyor

 

NATO mülkiyetindeki medyanın borazanlarını duymazdan gelip ABD'li politika yapıcıların açıklamalarına kulak kabarttığımızda, ABD'nin hedefinin IŞİD'i yenilgiye uğratmak değil, Suriye ve Irak sınırları içinde belirsiz bir şekilde kontrol altına almak olduğu anlaşılabilir. Bu, şimdiki ABD hükümetinin bir üyesi ve Demokrat Parti milletvekili Adam Smith tarafından kabul edildi. Smith, CNN'e şöyle konuştu:

 

“…Suriye'de IŞİD'i kontrol altında tutmamıza yardım etmek üzere birlikte çalışabileceğimiz partnerler bulmamız gerekiyor. Bu yüzden en iyi stratejiyi belirlemek zorlu bir sorun. Suriye'nin bazı kısımlarında güvenli bölgelerinin olduğunu biliyorum, bu da IŞİD'i kontrol altında tutma stratejisinin parçası olacaktır.”

 

ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Temsilcisi Devin Nunes, CBS News'e şöyle dedi:

 

“Herhalde yaptığımız şey IŞİD'i Irak ve Suriye sınırları içinde kontrol altında tutmak. Dışarıda çok da bir şey yapmıyoruz.”

 

Bizzat ABD Başkanı Barack Obama ise, yapmak istediği şeyin “IŞİD'in nüfuz alanını, etkililiğini, finansmanını ve askeri kapasitelerini, yönetilebilir bir sorun haline gelinceye kadar küçültmeye devam etmek” olduğunu  ifade etti.

 

Bu, Başkan Obama'nın IŞİD'in güç alanını, tıpkı tedavi edilen ama asla iyileştirilmeyen hastalıklar gibi, kontrol altında, yönetilebilir bir çembere dönüştürmek istediğine işaret ediyor. Belki de Obama bu politikayı, şu sözleri söyleyen düşünce kuruluşu Brooking Enstitüsü'nün tavsiyesini izleyerek seçmiştir:

 

“IŞİD'i yenilgiye uğratmalı mıyız? Yenilgiye uğratmaktan ziyade, çökmüş veya çökmekte olan devletler içinde faaliyetlerini kontrol altına almak, öngörülebilir bir gelecek için en iyi seçenektir.”

 

 

ABD gerçekte IŞİD'i bombalamıyor

 

ABD'nin IŞİD'e yönelik bombardımanlarının çoğu sadece ismen bombardıman oldu. Her ne kadar ABD ordusu düzenli olarak, özel hedefleri bombaladığı yönünde iddialarda bulunsa da, buna dair video kanıtları ender olarak yayınlanıyor. Öte yandan Rusya ordusu düzenli olarak, gerçekleştirdiği hava saldırılarının çoğunun videolarını Russia Today üzerinden yayınlıyor. ABD'nin askeri açıklamalarını göründüğü gibi kabul etmek için bir sebep yok.  

 

Olgular, ABD'nin fırsatı olduğu zaman bile IŞİD'i bombalamayı reddettiğini gösteriyor. Sızdırılan belgeler, ABD'nin savaş uçaklarını kullanan pilotlara, uzun bir liste teşkil eden IŞİD eğitim kamplarını vurmayı yasakladığını ortaya koyuyor: bunlar, her ay binlerce savaşçının yetiştiği kamplar. Ödüllü gazeteci Robert Fisk, Avusturalya'da yayınlanan Lateline programında ABD'nin Palmira'yı ele geçiren  bir IŞİD konvoyunu istese bombalayabileceğini, ancak tersine onların Suriye ordusuna ait bir mevziyi ve şimdi yok etmeye başladığı antik şehri ele geçirmesine izin verdiğini söyledi. ABD benzer bir şekilde Hama'nın kuzeyinde, Suriye askerlerinin alan kazanmasını engellemek amacıyla, IŞİD ve El Kaide hedeflerini vurmaktan büyük ölçüde kaçındı. Şimdi Rusya, ABD'nin bahşettiği ceza muafiyetinden yararlanmalarına fırsat vermeden bu hedefleri vuruyor. ABD, IŞİD kontrolündeki bölgelere bomba attığı zaman ise, bunu Suriye'nin petrol altyapısını yıkmak için bir fırsat olarak kullandı.

 

 

ABD El Kaide ile olan savaşını ‘unuttu', şimdi de onu koruyor

 

Rusya'nın Suriye'nin terörle olan savaşına katılma sürecinde belki de en ironik gelişme, Rusya'nın El Kaide (El Nusra Cephesi) hedeflerini bombalaması karşısında ABD hükümetinin ve medyasının gösterdiği öfke.

 

El Kaide'nin yaratılmasından büyük ölçüde sorumluluğu olan eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski, twitter üzerinden, Rusya'nın El Kaide'yi ve IŞİD'i hedef alması karşısındaki hayal kırıklığını ifade etti.

 

NATO yanlısı medya ABD'nin El Kaide'yle olan savaşını tamamen unuttu ve geçen yıl El Kaide'nin Suriye'deki varlığından bahsetmekten tamamen imtina ederek IŞİD'e yoğunlaşmayı tercih etti. 2015 yılı itibariyle Google haber motorunda IŞİD hakkında 219 milyon giriş bulunurken, El Kaide için yalnızca 3 milyon giriş var. Bu eğilime uygun bir şekilde NATO medyası, Rusya'nın El Kaide'yi bombaladığını ortaya koymaktan kaçındı. Zira bu gerçeğin ortaya çıkarılması, isyancıların yanında savaşan El Kaide'ye karşı ABD'nin içinde bulunduğu ataletin altını çizecekti.

 

CNN'de yayınlanan ve Rusya'yı IŞİD'i değil, “Suriyeli isyancıları” hedef almakla suçlayan bir makalede, Savaş Araştırmaları Enstitüsü tarafından gösterilen iki harita, çok şey anlatan bir hikayeyi ortaya koyuyor. Haritalardan birincisi, El Nusra Cephesi'nin Suriye'de tek başına veya müttefikleriyle – ABD desteği alan sözde ılımlı isyancılarla – birlikte kontrol ettiği bölgeleri gösteriyor. Rusya'nın düzenlediği hava saldırılarını yerlerinin gösterildiği ikinci haritada ise El Nusra Cephesi zar zor görülebiliyor ve ortak kontrol edilen bölgeler tamamen kaldırılmış halde.

 

Elbette, Nusra'nın yönettiği bölgeler, Rusya tarafından düzenlenen ve Rusya'nın terörist grubu silme kararlılığında olduğunu gösteren oldukça yoğun hava saldırıları tarafından tıkanmış halde. İkinci haritanın ortak şekilde yönetilen El Kaide bölgelerini bile göstermemesi ve El Kaide'nin açık varlığını ortaya koymaması ise, Rusya'nın El Kaide'ye karşı olan savaşını önemsiz gösterme çabasını otaya koyuyor. Buradaki amaç ise karşılaştırma yapıldığında ortaya çıkacak olan şeyi, yani ABD'nin CIA destekli isyancılar güruhundan oluşan El Kaide karşısındaki eylemsizliğini gizlemek. Bu aynı zamanda NATO'nun ileri sürdüğü, Rusya'nın yalnızca sözde ‘ılımlı isyancıları' hedef aldığı şeklindeki anlatıya da uygun. ABD, Rusya'nın El Kaide varlıklarını bombalamasına kızgın ve bu yüzden Rusya'yı ‘iyi çocukları' bombalar halde betimleyip, onlara bunu durdurması için baskı yapmayı amaçlıyor.

 

 

ABD, teröristleri finanse etmeye ve silahlandırmaya devam ediyor

 

Harita ayrıca ABD destekli “ılımlı isyancıların” nasıl da El Kaide'yle yan yana çalıştığını gösteriyor ki, bu gerçek artık yaygın bir bilgi haline gelmiştir. Eski Suriye Büyükelçisi Robert Ford, McClatchy haberlerinde, isyancıların El Kaide'yi desteklediğini kabul etmiştir.

 

Yakın zamanda sözde “Özgür Suriye Ordusu”nun 16. Bölük'ünden “ılımlı isyancılar”, Halep'teki Kürt mahallesi Şeyh Maksud'a yönelik saldırılarda El Nusra'ya katıldılar. Geçmişte ABD hükümetinin “ılımlı” etiketi yapıştırdığı isyancı grupların komutanları IŞİD'in yanında dahi savaştı ve uydu kanallarına verdikleri röportajlarda IŞİD'e olan desteklerini pekiştirdi. NATO yanlısı medya, isyancıları El Kaide ve IŞİD'e nazaran ‘görece ılımlı' diye adlandırma noktasına bile geldi. Her durumda “ılımlı” kelimesi – NATO'nun yönettiği medyanın isyancıları tanımlamak için kullanmaya cesaret edemediği seküler kelimesinin aksine – göreceli bir terim olagelmiştir.

 

Geçen hafta ABD, IŞİD'e karşı savaşmak üzere isyancıları eğitmeyi amaçlayan, ancak sonucunda hepi topu beş kişinin silahları ve aldıkları eğitimle birlikte El Kaide'ye geçtiği bir Pentagon programından vazgeçti. ABD'nin geçmişte “elden geçirilmiş isyancıları” silahlandırma yönündeki girişimleri, TOW tanksavar füzelerinin El Kaide'nin ellerine geçmesiyle sonuçlanmıştı. Ancak ABD hükümeti, “ılımlı isyancıların” aslında var olmadığını kabul etmek ve aşırıcı isyancılara yapılan yasadışı silahlandırmaya son vermek yerine, El Kaide'yle yakın bağları olan “kurulu isyancı grupları” açıkça desteklemeyi seçti. ABD şimdi, müttefiki Suudi Arabistan üzerinden, bu aşırıcı gruplara bir TOW füzeleri sevkıyatı daha yapıyor.

 

El Kaide, ABD'nin silahlandırmakla suçlandığı tek terörist grup değil. Bu ay Irak ordusu tarafından, IŞİD'in ele geçirdiği bir petrol rafinerisinde çekilen görüntüler, ABD'nin paraşüt yoluyla “İslam Devleti” militanlarına, gıda ve silah dolu sandıklar attığını gösteriyor. 2014 yılında ABD'nin Suriye'deki Kobane'de IŞİD'e havadan besleme yaptığını gösteren görüntüler de online olarak yayınlanmıştı. Sadece birkaç gün önce ABD, Suriye'nin kısmen IŞİD kontrolünde olan Haseke bölgesine havadan 50 ton patlayıcı bıraktı. ABD tarafından kullanılan silahların çoğu ABD yapımı. Bu yılın Ocak ayında Irak milletvekili Mecid el-Gravi, açıkça, ABD'yi  havadan silah atmak suretiyle IŞİD'e silah sağlamakla suçladı.

 

 

Irak, terörizme karşı gerçek bir mücadele konusunda Rusya'ya, ABD'ye güvendiğinden daha fazla güveniyor

 

Irak hükümeti, ABD'nin IŞİD'le savaşma konusunda gerçek bir kararlılık içinde olduğundan giderek daha fazla şüpheleniyor. Öte yandan Rusya'nın hava saldırıları şimdiye kadar o denli etkili oldu ki, Irak hükümeti Rusya'dan IŞİD'e karşı ABD'den daha büyük bir rol oynamasını istedi.

 

Rusya ise, Suriye'nin yanısıra Irak hükümetinin izin vermesi halinde Irak'ta da IŞİD'i bombalayabileceğinin sinyalini verdi. ABD'nin aksine uluslararası hukuku ihlal etmesi ve Irak ve Suriye'ye girmek için bu devletlerin meşru hükümetlerinden izin istedi.

 

Bu eylemleriyle Rusya, IŞİD'le savaşma konusunda ABD'nin blöfüne meydan okudu ve ABD'yi, gerçekten de IŞİD'le savaştığı konusunda Irak hükümetini ikna etmek için daha fazla çaba sarfetmeye zorluyor. Eğer Rusya Irak hava sahasına girerse, Suriye hükümetine sevkiyat sağlamak üzere Suriye hava sahasından geçmesi de daha kolay olacaktır, zira ABD bölgedeki pek çok ülkeyi, hava sahalarını Rus uçaklarına kapamaları için zorladı. Dahası, eğer Irak Rusya'dan müdahale etmesini isterse bu, ABD'nin Irak'ta 2003 yılındaki işgalinden beri kazandığı her türlü nüfuzu tersine çevirecektir.  

 

ABD köşeye sıkıştı ve bu şekilde, kendisinin ve müttefiklerinin terörizmle gerçekten savaşmanın öncüleri değil, kaynağı olduğunu açığa çıkardı. Terörizm her zaman için ABD'nin, Rusya'nın etki alanlarını yıkmak için peşinden koştuğu bir araç olmuştur. İronik bir şekilde son on yılda ABD teröre karşı gerçekten bir savaş yürüttüğü şeklindeki efsanesini de sürdürmüştür. Peki müttefiki olan devletler bu oyundan giderek yorulurken, ABD bütün iskambil destesi yıkılıncaya kadar bu ikiyüzlü aldatmacayı ne kadar daha sürdürebilir?

 

 

www.medyasafak.net