ABD’nin Suriye istilası başlıyor

ABD’nin Suriye istilası başlıyor
2015 yılının Haziran ayında uyardığımız gibi Amerika Birleşik Devletleri, özel kuvvetleri kullanmak yoluyla Suriye’de kara operasyonlarına başlayacağını resmen ilan etti. Washington Post gazetesinde yayınlanan “Obama, özel harekat birlikleriyle Suriye’deki operasyonlarını yoğunlaştırma arayışında” başlıklı yazıda şunlar söylendi:

 

 

 

Tony Cartalucci

 

 

New Eastern Outlook

 

 

2015 yılının Haziran ayında uyardığımız gibi Amerika Birleşik Devletleri, özel kuvvetleri kullanmak yoluyla Suriye'de kara operasyonlarına başlayacağını resmen ilan etti. Washington Post gazetesinde yayınlanan “Obama, özel harekat birlikleriyle Suriye'deki operasyonlarını yoğunlaştırma arayışında” başlıklı yazıda şunlar söylendi:

 

“Başkan Obama, az sayıda Özel Harekat birliğini Suriye'nin kuzeyine gönderiyor. Bu, ABD kuvvetlerinin kaos içindeki ülkeye ilk tam zamanlı konuşlanışı anlamına geliyor.  

 

Misyon, Obama için büyük bir değişimi ifade ediyor. Bu zamana kadar Obama'nın İslam Devleti örgütünü Irak ve Suriye'de yenilgiye uğratma yönündeki azmi, ABD birliklerinin kontrol edilemeyen Suriye çatışmasına fazla derin bir şekilde sürüklenmemesi yönündeki daimi bir kaygıyla dengeleniyordu. 

 

Obama yönetiminin yetkililerinin söylediğine göre konuşlanma, 50'den az sayıda Özel Harekat danışmanı kapsayacak. Bu danışmanlar Suriye'nin kuzeyinde İslam Devleti örgütüyle savaşan direniş güçleriyle birlikte çalışacak, ancak doğrudan çatışmaya girmeyecek.

 

Suriye'deki özel kuvvetlerin varlığının kabul edilmesi sadece başlangıç 

 

ABD bu adımın amacının “İslam Devleti'ni (IŞİD) yenilgiye uğratmak” olduğunu iddia etse de, gerçekte bunun Suriye'de uzun zamandır peşinde koşulan ve hükümet güçlerinin artık hareket edemeyeceği “tampon bölgeler” veya “güvenli bölgeler” kurmaya yönelik olduğu açıktır. Şüphesiz bu özel kuvvetlere hava koruması sağlamak için ABD hava kuvvetleri kullanılacak, böylelikle onların hareket ettiği her yerde fiili bir uçuşa yasak bölge kurulmuş olacaktır.

 

Washington Post gazetesindeki habere eşlik eden harita, IŞİD'e ve El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi de dahil olmak üzere öteki terör örgütlerine NATO üyesi Türkiye topraklarından yapılan besleme için kalan son koridorun iki yanına yayılan IŞİD kontrolündeki bölgeyi net bir şekilde gösteriyor. ABD özel kuvvetleri muhtemelen ilk olarak bu bölgelerde ve ABD operasyonları genişledikçe biçimlenecek olan alanlarda faaliyet yürütecektir.

 

Bu operasyonlar başarılı olursa muhtemel sonuç, bir ulus-devlet olarak Suriye'nin bölünmesi ve yıkılması olacaktır. Bu, salt spekülasyondan fazlasıdır: Brookings Enstitüsü tarafından hazırlanan imzalı ve tarihli politika metinlerinde çıkarılan sonuçlardan biri budur. Enstitü, başka uydurma bahanelerle de olsa, 2012 gibi erken bir tarihte bu tür bölgelerin kurulması yönünde çağrı yapıyordu. 

 

Brookings Enstitüsü'nün Mart 2012 tarihli “Ortadoğu Notu #21: “Rejim değişikliği için seçeneklerin değerlendirilmesi” başlıklı metni şunları ortaya koyuyordu (vurgular bize ait) :

 

Bir alternatif, Annan'ın liderliğinde yapıldığı gibi önce, şiddetin nasıl durdurulacağına ve insani erişimin nasıl sağlanacağına odaklanacak diplomatik çabalardır. Bu, sınırlı askeri güçle desteklenecek güvenli bölgelerin ve insani koridorların oluşumuna yol açabilir. Bu ise elbette, ABD'nin Suriye'deki amaçlarının gerisine düşecektir ve Esad'ın iktidarda kalmasıyla sonuçlanabilir. Ancak bu başlangıç noktasından hareket edildiğinde, uygun bir uluslararası yetkiye sahip geniş bir koalisyonun bu çabalara daha fazla zorlayıcı eylemler eklemesi mümkün olabilir.

Daha yakın zamanda yayınlanan, Haziran 2015 tarihli ve tamı tamına, “Suriye'nin yapısökümü: Amerika'nın en umutsuz savaşı” başlığını taşıyan bir Brookings dokümanında ise şunlar belirtildi (vurgular bize ait):

 

Fikir, ılımlı unsurların bunu yapabilir hale gelir gelmez Suriye içinde güvenli bölgeler kurmasına yardım etmek olacaktır. Amerikalı güçlerin yanısıra Suudi, Türk, İngiliz, Ürdünlü güçler ve öteki Arap ülkelerinden güçler, sadece havadan değil, aynı zamanda bir sonraki aşamada özel kuvvetlerin bulunması yoluyla karadan da destek verecektir. Bu yaklaşım, Suriye'nin açık çöl arazilerinden yararlanacaktır. Söz konusu araziler, dışarıdan gelen özel kuvvetlerin Suriyeli yerel savaşçıların kurmasına yardım edeceği teknolojilerin, devriyelerin ve öteki metodların birleştirilmesi yoluyla olası düşman saldırılarının muhtemel belirtilerinin izlenebileceği tampon bölgelerin kurulmasını sağlayacaktır.

 

Eğer Esad bu bölgeleri karşısına alacak kadar ahmakça davranırsa, dışarıdan gelen özel kuvvetleri bir biçimde geri çekilmeye zorlasa bile, muhtemelen dışarıdan gelen bu kuvvetlerin  misilleme saldırıları sonucunda hava gücünü kaybedecek ve ordusu, IŞİD karşısındaki az sayıda avantajından birinden yoksun kalacaktır. Bu yüzden muhtemelen buna girişmeyecektir.”

 

ABD'li politika yapıcılar için acı olan şu ki, artık ABD özel kuvvetleri ve ona eşlik eden hava gücünü endişelendirmesi gereken sadece Suriye değildir. Şam'ın daveti üzerine Rusya şimdi, ABD'nin uzun zamandır “güvenli bölgelerini” kurmaya çalıştığı Türkiye sınır hattı da dahil olmak üzere Suriye'nin her yerinde askeri faaliyet yürütüyor.

 

ABD açık bir şekilde Suriye topraklarını istila ve işgal etme kararlılığı içinde. Bunu, Suriye'yi bir dizi işlevsiz, zayıf bölgeye ayırarak, işleyen bir ulus-devlet olarak Suriye'yi gerçek anlamda “yapısökümüne” uğratmak niyetiyle yapıyor. Bunu, Suriye'nin ABD ulusal güvenliğine inanılır bir tehdit oluşturduğuna dair inanılır herhangi bir kanıt sunmaksızın ve Birleşmiş Milletler'den alınmış yetki benzeri herhangi bir şey olmaksızın yapıyor. Aynı zamanda Rusya'nın hukuk dahilinde faaliyet yürüttüğü bir bölgede, nükleer silahlı Rusya'ya karşı doğrudan savaşı tetikleme beklentisi içinde yapıyor.

 

İflas etmiş bir gündemi kurtarma amaçlı umutsuz bir adım 

 

Amerika'nın son eylemleri, Washington ve Wall Street'te bulunan ve giderek daha histerik hale gelen siyaset ve şirket-finans yapısının peşinden koştuğu umutsuz bir adımı ifade ediyor. ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi'ndeki son oturumlar, bilhassa Rusya'nın son müdahalesinin ertesinde, Amerika'nın Suriye'de amaçladığı ve çözülen suç komplosuna inanılır bir yanıt üretmeye çabaladı. Komite ve oraya getirilen tanıklıklar, bir yanıt formüle üretmeye çalıştı: uçuşa yasak bölgeler ve ABD birliklerinin karaya inmesi uzun uzadıya tartışıldı.

 

Bu, iyi hesaplanmamış bir blöftür. Suriye'nin kendi topraklarına erişim sağlamasını engellemek amacıyla Suriye'nin içinde ve üzerinde yasadışı faaliyet yürüten ABD özel kuvvetlerinin ve hava kuvvetlerinin varlığı, hayata geçirilebilmek için zamanı gerektirir. Suriye'ye gönderilecek ABD özel kuvvetleri üyelerinin sayısının 50'yi geçmeyeceği söyleniyor. Suriye ve hükümetleri de, “güvenli bölgelerden” güvenli olacak bir bölge yaratmak amacıyla, aynı alana aynı sayıda veya daha fazla sayıda kuvvet yerleştirebilir. Amerika'nın yasadışı eylemlerinin BM'nin önüne getirilmesi de, Suriye'de davet edilmemiş ABD kuvvetleriyle girilebilecek potansiyel çatışmalar öncesinde yerinde bir önlem olacaktır.

 

IŞİD'le, örgütün Irak'ta ve Suriye'de vurulması yoluyla savaşılması ve örgütün bu şekilde yenilmesi gerektiği sözü, Amerika'nın bu örgütün şimdiden iki ülkenin sınırlarının ötesine uzandığının kabul etmesiyle çökmüştür. Açıktır ki IŞİD, bu iki ülkede bulunan sınırlı kaynaklarla geçinmiyor. Eğer ABD gerçekten de IŞİD'i durdurma isteğinde olsaydı, Ankara ve Riyad'daki destekçilerini karşısına alırdı. Elbette, bundan bir yıldan daha uzun bir süre önce, IŞİD'in varlığının ABD'nin hem Suriye'deki hem de Irak'taki jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmek için kasten kullanılacağı, Batı'nın daha geniş ve uzun zamandır aranan doğrudan askeri müdahalesi için bir bahane işlevi göreceği açıktı.

 

Suriye'deki hükümeti yerinden ederek ülkeyi bölmenin ve yok etmenin, bir biçimde ülkedeki şiddeti hafifleteceği ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu süregiden mülteci krizini küçülteceği şeklindeki efsaneyi yıkan bir gerçek var: Libya'ya müdahaleyi haklı göstermek için kullanılan benzer bir önermenin sonucu yalnızca, Kuzey Afrika'da daha büyük bir kaos göçmen krizinin birinci sıraya yükselmesi oldu.

 

Eğer Avrupa da dahil olmak üzere dünya, IŞİD'in yayılmasını ve halihazırda büyüyen göçmen krizinin daha da genişlemesini engellemek istiyorsa, Levant bölgesinde yeni bir “Libya” yaratmadan Amerika Birleşik Devletleri'ni ve ortaklarını durdurmak temel öncelik olmalıdır. Ve her ne kadar Avrupa'nın bu yönde bir kararlılık göstermesi muhtemel değilse de, Suriye'nin ve müttefiklerinin tam bu anda düşmenin sonuçlarını ve kaosun bir sonraki sefer kimin sınırlarını geçmeye çalışacağını anlaması ümit edilir.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net