“Captagon” Krallığı

“Captagon” Krallığı
21 Mayıs 2012 Pazartesi günü Yemen’deki Saada vilayetinde ilk uyuşturucuya el koyma operasyonu gerçekleştirildi. Devasa miktarda uyuşturucu, Suudi Arabistan’a götürülüyordu. O gün Ensarullah hareketi, kaçırma girişimini engelledikten sonra ele geçirilen miktarı imha ettiğini açıkladı.

 

 

 

İsra el-Fass

 

 

El Menar

 

 

Eski Suudi Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in halen kraliyet kalelerinde hapis tutulan kızları Hala, Maha, Seher ve Cevahir hakkında meşhur hikaye, yeni bir hikaye değil. Bu olay hakkında pek çok hikaye yazıldı ve Londra'da yaşayan anneleri Prenses el-Anud el-Fayiz'le pek çok röportaj yapıldı. 



Fakat bu hikayenin arkasındaki gizli nokta, bunun Suudi Krallığı'ndaki Captagon skandallarıyla olan bağlantısı.



Krallık içindeki uyuşturucu skandalları, siyasi tutukluların vakasıyla başladı ve öncelikli olarak ülke yurttaşlarını etkiliyor.



Nisan 2014'te El Menar web sitesi, Suudi Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in eski karısıyla bir röportaj yapmış, ancak röportaj o tarihte yayınlanmamıştı. Ürdün kökenli prenses, kızlarından birinin düşünce suçlularına uyuşturucu enjekte edildiğini, onların işkence görüp aşağılandığını farkettiği için kızlarının da kötü muamele gördüğünü ifşa etmişti.



Hala Abdullah Abdülaziz el-Suud'un tanıklığına göre “Suudi Arabistan'daki düşünce suçluları bir psikiyatri koğuşunda tutuluyordu, onlara uyuşturucu enjekte ediliyor, işkence ve aşağılamaya maruz bırakılıyorlardı”. Prensesin tutuklulara bu şekilde muamele edilmesine itiraz etmesi, kendisini de aynı şekilde muamele gören bir kurban haline getirildi. Hapse atılan prensese uyuşturucu enjekte edildi, daha sonra sağlığı bozuldu ve kızkardeşlerinden tecrit edildi.



Anud el-Fayiz, "Kaledeki müstahdemler, kızkardeşlerim Maha ve Hala'ya uyuşturucu vermeye çalıştılar. Bazıları bunu yapamadığı için kovuldu. Ötekiler ise emredilen şekilde yaptı. Cevahir ve Seher, trajedinin tekrarlanmaması için müstahdemlerin kendi yaşadıkları yerin dışında kalmalarını istediler" diyordu.



El Suud hanedanı kendi çocuklarına işte böyle muamele ediyor… Prenslerinin, Suudi halkına zulmedecek uyuşturucularla ülkeden kaçması kimseyi şaşırtmamalıdır.



France 24'te yayınlanan Ağustos 2015 tarihli bir haberde, 13 Haziran tarihinde Cidde'deki  Briman Hapishanesi'nden sızdırılan iki videoya yer verildi. Fransız kanalı, Suudi hapishaneleri içinde olan şeyi tutuklulara eroin enjekte edilmesi olarak sundu. Yayınlanan şey, Suudi yetkililerin dillendirdiği ve tutuklulara insülin enjekte edildiğini söyleyen iddiaları yalanlıyordu.



BM'nin son istatistiklerine göre krallık içindeki uyuşturucu bağımlılarının oranı, 150 bin kişide birlik bir orana ulaştı. Suudi Arabistan aynı zamanda Körfez ülkeleri arasında uyuşturucu bağımlısı sayısı açısından birinci sırada geliyor. Bunların %70'inin yaşları 12-20 arasında.



Yakın zamandaki araştırmaların gösterdiği belki de en tehlikeli nokta, ilkokul öğrencilerinin (11 yaş ve altı) %10'unun uyuşturucu bağımlısı olması ve bu oranın ortaokul öğrencileri (15 yaşa kadar) için %33'e, lise öğrencileri (18 yaşa kadar) için ise %38'e kadar yükselmesi.



Suudi Arabistan, en fazla Captagon bağımlısı ülkeler arasında görülüyor. 2013 tarihli BM raporu, dünyada el konulan toplam Captagon miktarının üçte birinin Suudi Arabistan'da olduğunu gösteriyor. Bu yüzden Captagon, bu ülkedeki uyuşturucular listesinin başında geliyor. Captagon aynı zamanda "mükemmel Suudi uyuşturucusu" olarak tanımlanıyor.



Yemen: Krallığın desteğiyle uyuşturucu kaçırma yolu



21 Mayıs 2012 Pazartesi günü Yemen'deki Saada vilayetinde ilk uyuşturucuya el koyma operasyonu gerçekleştirildi. Devasa miktarda uyuşturucu, Suudi Arabistan'a götürülüyordu. O gün Ensarullah hareketi, kaçırma girişimini engelledikten sonra ele geçirilen miktarı imha ettiğini açıkladı. Hareketin yaptığı açıklamada, “Bu, bizim Allah karşısındaki sorumluluğumuzun parçasıdır, çünkü bu tehlikeli madde, ulusun düşmanlarının gençlerimize ve çocuklarımıza karşı yürüttüğü, onları yok etmeyi, değerlerini yok etmeyi ve yeteneklerini heba etmeyi amaçlayan savaşta kullandıkları zararlı silahlardan biridir” ifadeleri kullanıldı.

 


O tarihte uyuşturucuların imha edilmesi işlemleri Muhammad Ali el-Husi'nin (şimdiki Yemen Yüksek Devrimci Komitesi'nin lideri) yönetimi ve Şehit Abdülkerim el-Hivani'nin denetimi altında, Yemenli gazeteci Hamid el-Bahiti'nin ve başka medya figürlerinin saha koordinasyonuyla gerçekleştiriliyordu.



Yemen toprakları üzerinden gerçekleştirilen kaçakçılık faaliyetleri, Kızıldeniz sahillerini gören Taiz vilayetindeki Mocha Limanı'ndan geçerek yürütülüyordu. Uyuşturucular, önde gelen Yemenli figürlerin bilgisi ve desteğiyle limana indirilerek Saada'da bulunan Kataf ve Damac şehirlerine götürülüyor, burada paketlenip sarılıyordu. Yemen'de özellikle uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetleri bakımından, komşu krallığın adamları olarak görülen iki isim var. Yemenli kaynaklara göre bu isimler, Yemen milletvekili Osman Mecli ve tanınmış uyuşturucu taciri Muhammad el-Vayeli.



21 Eylül 2014 devrimi sonrasında Yemenli güvenlik kuvvetleri ve devrimci komiteler, bu tür operasyonlara el koymayı başardı. Kaynaklara göre, "Bu kaçakçılık olgusunun kontrol altına alınması, Suudilerin Yemen politikası üzerinde oldukça etkili oldu”! Bu durum, 1 Eylül 2015 tarihinde Suudi İçişleri Bakanı tarafından da teyit edildi: Bakan, Yemen'den Suudi Arabistan'a kaçırılan uyuşturucu miktarının %80 azaldığını söyledi ve bunu saldırının “pozitif sonuçlarına” bağladı.



Suriye, Lübnan ve Ürdün: Suudilere Captagon satışı çok para kazandırdı



BBC'de yayınlanan "Captagon: Suriye savaşının uyuşturucusu" başlıklı bir belgeselde yönetmen ve Lübnanlı gazeteci Rıdvan Murtaza, "Ebu Suss"un (Suriye'deki Captagon fabrikalarını finanse eden önemli bir siyasi muhalifin lakabı) "Suudilere Captagon satmanın ona çok para kazandırdığını" söylediğini aktarıyor.



Suriye krizinin başlamasından sonra bazı Suriyeliler, Captagon ticareti yapmaya ve para ve silah karşılığında bunu yaymaya girişti. Yeni bir olgu olarak, Suriye'nin orta ve doğu kısımlarında çok sayıda uyuşturucu fabrikası ortaya çıktı. Uluslararası raporların söylediğine göre Captagon imalatı Slovenya, Sırbistan ve Bulgaristan gibi Güneydoğu Avrupa ülkelerinde gelişiyor ve burada üretilen uyuşturucular Türkiye üzerinden Suriye ve Ürdün'e kaçırıldıktan sonra Suudi Arabistan'a ulaşıyor.



Lübnan'daki Adli Polis Departmanı'na bağlı Merkezi Uyuşturucuyla Mücadele Ofisi Müdürü General Ghassan Şemseddin, Suriye'de imal edilen Captagon haplarının Lübnan'a kaçırıldıktan sonra Suudi Arabistan'a ve öteki Körfez ülkelerine ihraç edildiğini söylüyor.



Kısa süre öncesine kadar Suudi Arabistan'da uyuşturucuların yayılmasını rejimin çürütmeye çalıştığı bir skandal olarak görmek mümkündü. Ancak 26 Ekim 2015 Pazartesi günü Abdülaziz el-Suud'un torunlarından birinin (Abdülmuhsin bin Velid bin Abdülmuhsin bin Abdülaziz el-Suud) bu işte dahlinin olduğunun ortaya çıkarılması, bir dizi rejim skandalı ve rejimin krallık içinde uyuşturucunun yayılmasıyla ilişkisi konusunda anlatılanları tamamlıyor.



Bu sebeple Lübnan'dan yapılan uyuşturucu kaçakçılığı, Suud prenslerinin kraliyet onayıyla yürütülen özel planları dahilinde gerçekleşiyor. Suriye'de uyuşturucu üretiminde patlama yaşanması, bu sektöre akan Suudi parasından kaynaklı. Yemen'de, krallığın adamları ve işadamları, Suudilerin çocuklara, gençlere veya tutuklulara zarar veren kaçakçılık faaliyetlerini maddi yönden destekliyor. Prenslerin oğulları ve kızları bile, Suud kalelerinde kraliyet kararlarına boyun eğmemeleri halinde, uyuşturucu verilmesinden emniyette değiller.

 

 

www.medyasafak.net