Rus hava kuvvetlerine yönelik NATO saldırısı: Sebepleri ve sonuçları

Rus hava kuvvetlerine yönelik NATO saldırısı: Sebepleri ve sonuçları
Amerikan yönetici sınıfının ve istihbarat servislerinin sözcüsü olan New York Times, uçağın düşürüldüğü gün, ABD’nin eski BM büyükelçisi, agresif isim John Bolton tarafından kaleme alınan bir fikir yazısına yer verdi. Suriye ve Irak’taki Amerikan stratejisini açık bir şekilde tanımlayan Bolton, şunları yazmıştı:

 

Christopher Black

 

 

New Eastern Outlook

 

 

24 Kasım Salı günü NATO'nun, Türk hava kuvvetlerini kullanarak bir Rus askeri uçağına düzenlediği saldırı, Rusya'ya karşı işlenmiş tehlikeli bir savaş eylemidir ve dünya için çok tehlikeli sonuçları olacaktır. Paraşütle yere inerken teröristlerin ateş açtığı pilotlardan birinin öldürülmesi, NATO üyelerinin kolektif olarak sorumlu olduğu bir savaş suçudur. Rusya devlet başkanı Putin, yaşananı haklı olarak arkadan bıçaklanma, affedilemeyecek ve her zaman hatırlanacak bir ihanet olarak adlandırdı.

 

Eğer NATO adı verilen ortak suç topluluğunun Suriye'deki terörist grupları, yani Paris'teki saldırıları ve Sina üzerindeki Rus uçağına düzenlenen saldırıyı gerçekleştirdiği söylenen grupları desteklediğinden ve yönettiğinden şüphe eden biri varsa, işte şimdi bunun kanıtı var. Suriye'deki Rus güçlerine yönelik bu saldırının Rusya ve Suriye tarafından NATO'nun desteklediği terörist gruplara yönelik yürütülen kampanyayı akamete uğratmayı amaçlıyor olduğundan şüphe etmeye yer var mı? Eğer bir Rus uçağını düşürdülerse başkalarını da düşürmeyi istiyor olduklarından şüphe etmeye yer var mı? Bu saldırının niyetinin Rusya'nın karşı güçle tepki vermesini sağlamak ve NATO'nun saldırı altında olduğu iddiasıyla genel bir savaşı tetiklemek olduğundan şüphe etmeye yer var mı?

 

Bu saldırı, hem Rusya'nın Suriye'deki kararlılığını test etmeyi, hem de Türk ve ABD askeri güçlerinin Rus güçlerine karşı daha fazla askeri eylemde bulunmasını meşrulaştırmak için kullanılacak bir tepki vermek üzere onları provoke etmeyi amaçlıyordu. Saldırı, NATO liderlerinin ikiyüzlü bir şekilde IŞİD'in varlık nedeninin Rusya ve Suriye hükümeti olduğunu iddia etmesinin ve her ikisine karşı eylem çağrısı yapmasının arkasından geldi. Avrupa'da birdenbire mülteci krizinin ortaya çıkmasının ve ardından da Sina ve Paris saldırıları ile, Belçika, Almanya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde devamlı olarak korkutucu alarmların verilmesinin arkasından geldi.

 

Saldırıdan sadece birkaç gün önce Rusya, Kırım'ı Ukrayna'daki elektrik şebekesine bağlayan elektrik enerjisi hatlarının sabote edilmesiyle karşı karşıya kaldı. Kiev rejimi bu hattı onarmaya çalışmayıp Kırım'a giden enerjiyi keserken, eş zamanlı olarak Donbass cumhuriyetlerine yönelik saldırılar arttı ve buna bölgeye Kiev güçlerinin yerleşmesi eşlik etti. Kırım yeni sabotajlara maruz kalsa ve Kiev güçlerinin saldırıları Rusya'yı kendi topraklarını savunmak üzere bu cepheye itse, yine bu şekilde Rusya'nın kararlılığını test etse, şaşıran olur mu?

 

Salı günü NATO ülkelerinin verdiği tek tepki, bir acil durum toplantısı çağrısı yapmak oldu. Öte yandan bu saldırının geldiğini önceden bilip bilmediklerini de sormak gerekiyor, zira şu ana kadar NATO liderlerinden hiçbiri Türkiye'nin eylemini kınamadı ve saldırı talimatının, terörist vekil güçlerini IŞİD'e karşı yürütülen Suriye-Rusya ortak kampanyası sonucunda yok olmaktan kurtarmak için çaresizce çabalayan  Washington'dan geldiğini varsaymak mantıklı görünüyor. Şüphesiz verilen talimat, bir fırsat aramak, o fırsatı bulunca bir hedefi düşürmek, ardından da ne olacağını, Rusya'nın yanıt olarak ne yapacağını izlemek yönündeydi.

 

Rusya'nın vereceği yanıt ciddi olacak, ancak Ortadoğu'da genel bir savaştan kaçınmak için ölçülü olmak zorunda olacaktır. Fakat bir yanıt olacaktır.

 

Amerikan yönetici sınıfının ve istihbarat servislerinin sözcüsü olan New York Times, uçağın düşürüldüğü gün, ABD'nin eski BM büyükelçisi, agresif isim John Bolton tarafından kaleme alınan bir fikir yazısına yer verdi. Suriye ve Irak'taki Amerikan stratejisini açık bir şekilde tanımlayan Bolton, şunları yazmıştı:

 

“Bugünün gerçekliği, bildiğimiz haliyle Irak ve Suriye'nin geçmişte kaldığıdır. İslam Devleti, Osmanlı İmparatorluğu sonrası oluşan şekillenmeden yeni bir oluşum çıkardı, Beşar Esad rejimine ve İran hakimiyetindeki Irak hükümetine karşı Sünni muhalefetini mobilize etti. Eş zamanlı olarak, yılların çabalarının ardından de facto bağımsız bir Kürdistan ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, eğer İslam Devleti'ni yenilgiye uğratmak Suriye'de Bay Esad'ın iktidarını ve Irak'taki İran kuklalarını restore etmek anlamına gelecekse, böyle bir sonuç ne yapılabilir ne de arzu edilebilir niteliktedir. Washington, 1. Dünya Savaşı sonrası haritasını yeniden yaratmak için çabalamak yerine yeni jeopolitiği anlamalıdır. Suriye'nin kuzeybatısında ve Irak'ın batısında İslam Devleti'ne en iyi alternatif, yeni ve bağımsız bir Sünni devletidir.”

 

Ve:

 

“Moskova'nın önerdiği koalisyonun yerine Amerikan liderliğinde bir İslam Devleti karşıtı ittifak kurmak, büyük diplomatik ve siyasi çabaları gerektirecektir. Uyum ve liderlik sağlamak üzere Amerikan kara güçlerinin konuşlandırılması gerekecektir. Fakat hedef yalnızca eski statükoyu yeniden tesis etmek olsa bile İslam Devleti'ni yenilgiye uğratmak için bu gerekli olacaktır.”

 

Ve:

 

“Bu Sünni devleti önerisi, Rusya-İran ekseninin ve onların vekil güçlerinin (Hizbullah, Esad ve Tahran destekli Bağdat) vizyonundan oldukça farklıdır. Onların eski sınırları içinde Irak ve Suriye hükümetlerini restore etme amacı, Amerika'nın, İsrail'in ve dost Arap devletlerinin çıkarlarına temelden aykırıdır. Bu yüzden İslam Devleti'ne karşı bir Amerikan-Rus koalisyonu fikirleri, hem arzu edilemez nitelikte, hem de bir o kadar içtenlikten uzaktır.

 

Suriye'de Moskova (Esad'lı veya Esad'sız olarak) rejime hakim olmak ve Rusya'nın Tartus'daki deniz üssü ile Lazkiye'deki yeni hava üssünü emniyete almak istiyor. Tahran, Lübnan'da ve Suriye'de Hizbullah için tam koruma sağlanacak şekilde, Suriye'de Alevi üstünlüğünün devam etmesini istiyor.

 

Irak'ta ise Rusya ve İran, Sünni bölgelerinin Bağdat kontrolüne geri dönmesini ve İran'ın bölgesel nüfuzunun pekişmesini istiyor. Kürdistan için de aynısını istiyor olabilirler, ancak orada böyle bir kapasiteye sahip değiller. Bugün Sünniler, bir zamanlar El Kaide'yi neden destekledilerse aynı nedenlerle – Bağdat aracılığıyla Tahran tarafından yönetilmeye karşı bir siper olarak – İslam Devleti'ni destekliyor. Bu Sünnilere, Suriye'de ve Irak'ta İslam Devleti'ne karşı ayaklanmanın ödülünün onları yeniden Esad'a veya bir benzerine, yahut Şii hakimiyetindeki Bağdat'a köle yapmak olacağını söylemek yalnızca, onların cihadçılara verdiği desteği arttıracaktır. Böyle bir durumda neden taraf değiştirsinler ki? İşte bu sebeple Amerika, İslam Devleti'ni yok ettikten sonra çok daha kapsamlı bir hedef olan yeni bir Sünni devleti kurma hedefinin peşinden gitmelidir. Her ne kadar bu kısa vadede zor olsa da, zaman içinde bunun bölgesel düzene ve istikrara götürme şansı daha yüksektir.”

 

İşte Washington'un ve ona bağlı olanların, kendi çıkarlarına hizmet edecek ve Rusya ve İran'ın stratejik çıkarlarını yok edecek yeni bir devlet kurmak için Suriye'ye ve Irak'a karşı saldırganlıklarını devam ettirme planı.  Bu, Birleşmiş Milletler Şartı'na ve tüm uluslararası ve beşeri hukuka tamamen meydan okuyarak, Birleşmiş Milletler üyesi egemen devletlere karşı saldırganlık savaşı yürütme yönünde bir niyet beyanıdır. Onlar için bu süreçte kaç tane masum insanın öleceği mühim değildir. Onların ahlakı da, vicdanı da yoktur.

 

Rus uçağının düşürülmesi ve içindeki subayların öldürülmesi bu mantık dahilindedir. Acaba bir Fransız savaş uçağının da bir Rus jetini düşürüp kendilerine çok yakın olduğunu iddia etmesi ve durumu daha da fazla tırmandırması için ne kadar zaman geçecektir?

 

Rusya, Mistral olayından sonra, yani Fransa'nın Rusya'nın stratejik çıkarlarını sabote etmek için, Rusya'nın satın aldığı ve parasını da ödediği iki savaş gemisini teslim etmeyi reddetmesi sonrasında Fransa'ya güvenebilir mi? Hem de Fransız uçak gemisinin Paris saldırılarından önce bölgeye doğru yola çıktığının öğrenilmesi, dolayısıyla da Paris'teki saldırının ve Mısır üzerinde uçan Rus uçağının bombalanmasının kendilerinin emrindeki IŞİD'in suçlandığı Gladio tipi NATO operasyonları olduğu şeklindeki güçlü ihtimali daha da inanılır kılması sonrasında? NATO'dakilere, her türlü suçu işlemeleri ve medeniyeti dokuyan her ipliği kesmeleri dışında herhangi bir konuda güvebilebilir mi?

 

Dünya gelişmeleri izliyor ve bu savaşın bir sonraki aşamasını bekliyor – nefes kesici bir hızla, hepimizin boğulacağı bir dünya savaşına doğru gelişen bir savaş bu. İçinde bulunduğumuz dönemde barış umutları, ona ulaşmak için gerekli insanlıkla birlikte yokolup gitti. NATO karşıtı, savaş karşıtı hareket umduğumuz kadar gelişmedi ve bu çabanın içinde yer alan insanlar şimdi “terörizm” işbirlikçisi diye tutuklanma ve daha da kötülerini yaşama riskiyle karşı karşıyalar. Söyleyebileceğim tek şey, gelmekte olan şey için kendinizi mümkün olan en iyi şekilde hazırlamanız, direnmeye, sesinizi yükseltmeye çalışmanız ve  medeniyet bayrağını mümkün olduğu kadar uzun süre yukarıda tutmaya çalışmanızdır.

 

www.medyasafak.net