Suriye’de Batı, mezhepçiliğe sarılıyor

Suriye’de Batı, mezhepçiliğe sarılıyor
Ortada yeni bir argüman var: “Batı’nın İslam Devleti örgütünü yenmek için Suriye Devlet Başkanı Esad’ı devirmesi gerekiyor çünkü o bir Alevi ve Suriye’nin, İslam Devleti’ni kendisine tercih ettiği düşünülen Sünni çoğunluğu tarafından kabul edilemez.”

 

 

Alexander Mercouris

 

 

Sputniknews

 

 

 

Ortada yeni bir argüman var: “Batı'nın İslam Devleti örgütünü yenmek için Suriye Devlet Başkanı Esad'ı devirmesi gerekiyor çünkü o bir Alevi ve Suriye'nin, İslam Devleti'ni kendisine tercih ettiği düşünülen Sünni çoğunluğu tarafından kabul edilemez.”

 

Bu argüman kısa süre önce, ABD'nin eski BM büyükelçisi John Bolton tarafından ileri sürüldü. Bolton, İslam Devleti /Daeş'in yerini bir “Sünnistan”ın almasıyla fiilen Suriye ve Irak'ın mezhep çizgileri üzerinde bölünmesi çağrısı yapıyor.

 

Bolton en azından, bunun kısman jeopolitik bir oyun olduğunu kabul etme dürüstlüğü gösteriyor. Peki, daha ılımlı taraftarlarınca söylenen haliyle bile, bu argümanın arkasındaki öncül doğru mu?

 

Irak ve Suriye'de yürütülen bir kamuoyu yoklaması, doğru olmadığını gösteriyor.  

  

Araştırma, Sünnilerin ve Şiilerin siyasi tutumları arasında büyük farklar olmadığını ortaya çıkardı. Hen Sünnilerin hem de Şiilerin büyük çoğunluğunun ülkelerinin bölünmeden kalmasını istediğini ortaya çıkardı. 

 

Söz konusu kamuoyu yoklaması, Suriye'de Devlet Başkanı Esad'a güçlü bir desteğin olduğunu, diğer yandan hem Irak'ta hem de Suriye'de, savaşçılarının çoğu dışarıdan gelen İslam Devleti örgütüne çok zayıf bir desteğin olduğunu gösteriyor.

 

Irak'ta, nüfusun yalnızca %5'i İslam Devleti/Daeş karşısında olumlu bir görüşe sahip.

  

Suriye'de bu oran %21'e yükseliyor, ancak bu rakamın örgüte verilen desteği olduğundan fazla gösterdiği hemen hemen kesin. Verilen gerçek desteği daha iyi gösteren şey çekirdek destek ki, bu da %7 oranında.

 

İslam Devleti örgütünün Sünni mezhepçiliğiyle mücadele etmenin en iyi yolunun Sünni mezhepçiliğine sarılmak olduğu düşüncesi gerçekten de alarm zillerini çaldırıyor. Bu çağrıyı yapanların ne çağrısı yaptıklarını gerçekten anlayıp anlamadıklarını merak etmek gerekir.

 

Bu, Batı değerlerinin de inkarıdır. Batı, özgürlüğü, demokrasiyi ve laikliği savunduğunu ileri sürüyor. Arap Baharı'nı da sehven, bu temelde destekledi. Şimdi Batı, bunun karşıtına sarılmaya hazırlanıyor gibi görünüyor.

 

İslam Devleti örgütü sorununu, hemen hemen onun kadar tehlikeli görünen bir şey — mezhepçi bir Sünni devleti — yaratarak çözmeye çalışıyor.

 

Suriye hükümetinin niteliğini büyük ölçüde olduğundan farklı gösteriyor ve bu hükümet aslında seküler olduğu halde onu sanki mezhep temelli bir oluşummuş gibi ele alıyor.

 

Başkan Esad'ın bir Alevi alesinden geldiğinin devamlı söylenmesi, yönettiği hükümetin mezhep temelli değil, Arap milliyetçisi ve seküler olduğu gerçeğini görmezden geliyor.

 

Başkan Esad bir Sünni ile evli; bakanlarının çoğu, hükümete hizmet eden memurların ve diplomatların çoğu da Sünni.

  

Keza, ordudaki subayların ve askerlerin çoğu da öyle. Sünni subayların ve askerlerin savaş başladığı zaman taraf değiştirdiği ve ordunun şimdi ağırlıklı olarak Alevilerden oluştuğu iddiası, teyit edilmemiş ve hemen hemen kesin olarak gerçek dışı bir iddia.

 

Şiddet yoluyla mezhep çizgisini savunan, başkan Esad değildir; karşıtlarıdır.

 

Bu en yeni argümanın — Suriyeli Sünnileri İslam Devleti örgütüne karşı savaşmaya ikna etmek için Esad'ın devrilmesi gerektiği  — kesinlikle bir argüman niteliği taşımadığı, yalnızca Batı'nın onu devirme saplantısını meşrulaştırma gerekçesi olduğu hissini yaşamamak mümkün değildir.

 

Ordusu İslam Devleti örgütüne karşı savaşan bir hükümetin başındaki adamı devirmenin, o örgütle mücadele etmenin en iyi yolu gibi görünmesi pek zordur.

 

İslam Devleti örgütünü yenilgiye uğratmak için Sünni mezhepçiliğine sarılmak, işleyemez bir şey gibi göründüğü gibi — bu, Sünni mezhepçilerin Batı'yla, Batı'nın öteki Sünni mezhepçileri yenebilmesi için ittifak yapmaya hazır olduğunu ileri sürüyor – aynı zamanda Suriye'de Sünni mezhepçiliğini ve cihadçılığını sağlamlaştırmak suretiyle, Batı'nın yapmak istediğini söylediği şeyin tam tersini yapmak üzere planlanmış gibi görünüyor.

 

Rejim değişikliği saplantısı, işte böyle akıl dışı işlere yol açıyor.

 

 

www.medyasafak.net