Nijerya: Kahramanlara yapılan zulüm ve terörün tescili

Nijerya: Kahramanlara yapılan zulüm ve terörün tescili
Şeyh İbrahim Zekzaki bir barış, birlik ve vizyon adamıdır. Sadece bu vasıflar bile Afrika’daki İmparatorluk Ekseni’nin hegemonyasına ve yeni-sömürgeci stratejisine bir tehdit teşkil etmekte, onun başında olduğu Şii Müslüman hareketinin büyümesini, onun Nijerya sınırlarını aşıp kıtadaki pek çok başka ülkede kök salan birleştirici etkisini engelleme ve ortadan kaldırma yönündeki, sürekli tekrarlanan çabaların dayanağını oluşturmaktadır.

 

 

Vanessa Beeley

 

Thewallwillfall.com

 

 

Nijerya hükümet güçlerine göre bir trafik ihlali, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in [s.a.a.] doğumunu içine alan yeni Mevlüd ayını karşılayan bir dini tören düzenleyen 1000'den fazla [bazı kaynakların verdiği rakamlar çok daha fazla] Müslümanın katledilmesini meşru kılıyor.

 

Nijerya ordu sözcüsü, Pazar günü yaptığı bir açıklamada şunları söyledi:

 

“Nijerya Anayasası, herkesin olduğu gibi Şeyh El-Zekzaki'nin takipçilerinin de barışçıl yürüyüş veya tören düzenleme hakkını güvence altına alır, ancak başka insanların umuma açık yolları kullanma hakkını da güvence altına alır.”  

 

Genelkurmay Başkanı Korgeneral Tukur Buratai'ye suikast girişimi iddiaları, hatta bu İslami topluluğun askeri konvoya saldırı girişiminde bulunduğu iddiaları, ordu tarafındaki doğrulanmış ölüm bilgilerinin yokluğu nedeniyle ve İslami grubun destekçileri ve liderleri arasındaki şok edici derecedeki orantısız can kaybı ve kan gölü nedeniyle sorgulanır hale geliyor.

 

Gerçekten de silahsız Müslümanların vurulmasıyla sonuçlanan şey basit bir şekilde “umuma açık yolu kullanma hakkı” konusundaki arbededen ibaret idiyse, neden aynı Nijerya hükümetine bağlı silahı kuvvetler aynı akşam, ilk çatışmalardan saatler sonra Hüseyniye'ye, grubun merkezlerine saldırdı?

 

Neden kasıtlı olarak Şii İslami hareketin üst düzey üyelerini hedef aldılar ve hareketin lideri Şeyh İbrahim Zekzaki'nin oğlu Hamad Zekzaki'yi infaz ettiler? Neden Şeyh'in karısı Zinet'e saldırıp onu yaraladılar? Neden bizzat Şeyh'in kendisini ellerinden dört defa vurdular, onu herkesin önünde aşağılayıp tutukladılar? Eğer bu önceden tasarlanmış bir saldırı ve yok etme eylemi değil idiyse, neden Ordu her iki saldırıda da kamera ekiplerinin varlığını korumaya aldı ve neden kadınlar ve çocuklar kanlı kurşun yağmurundan uzak tutulmadı?

 

İşte bütün bu soruların ana akım medya tarafından sorulması gerekiyor; ancak Batı medyası bu katliamı kayıtsızlık içinde hasıraltı etti.

 

Şeyh İbrahim Zekzaki bir barış, birlik ve vizyon adamıdır. Sadece bu vasıflar bile Afrika'daki İmparatorluk Ekseni'nin hegemonyasına ve yeni-sömürgeci stratejisine bir tehdit teşkil etmekte, onun başında olduğu Şii Müslüman hareketinin büyümesini, onun Nijerya sınırlarını aşıp kıtadaki pek çok başka ülkede kök salan birleştirici etkisini engelleme ve ortadan kaldırma yönündeki, sürekli tekrarlanan çabaların dayanağını oluşturmaktadır.

 

Şeyh'in ve İslami Hareket'in bu şekilde şiddet yoluyla hedef alınmasını daha eksiksiz bir şekilde anlamak için, Nijerya üzerindeki hem tarihsel, hem de daha yakın zamanlardaki etkileri dikkate almamız gerekir.

 

Çin, Nijerya'da büyüyen ortaklıklara sahip; altyapının ve sabit varlıkların, rafinerilerin ve fabrikaların gelişimine yoğun yatırımlar yapıyor. ABD'nin ve öteki yeni-sömürgecilerin egemen ülkelerdeki geleneksel yağmacı ortaklıklarının yüz seksen derece zıttı olarak Çin, Nijerya'nın istikrarında gerçekten de yerleşik bir çıkara sahip gibi görünüyor ve Nijerya'nın büyümesine ve kârlılığına dayanan, karşılıklı fayda sağlayıcı ekonomik ve ticari ilişkileri destekliyor.

 

Çin'in benimsediği bu sembiyotik genişleme ve büyüme konsepti, bölgedeki ve özellikle Nijerya'daki ABD yeni-sömürgeciliği tarafından nefret edilen bir şey. Çin'in petrol, uranyum, elmas, maden ve kereste kaynakları açısından bu denli zengin bir ülkedeki varlığı, Afrika kıtasının en büyük ekonomisini ve petrol üreticisini çantada keklik olarak gören ve sadece kendilerine ait olarak gören ABD'li fırsatçılar bakımından keskin bir diken teşkil ediyor.

 

Devlet Başkanı Buhari, ABD'nin Nijerya'daki adamı ve iktidara, iyi bildiğimiz ABD'li düşünce kuruluşları ve “değişim” savunucuları tarafından getirildi; hile dolu pazarlama kampanyaları üzerinden, iyi araştırılmış “kamuoyu”nun yönlendirilmesiyle ikidara getirildi ve ABD'nin siyasi “şekillendirme” direktörlerinin çoğu tarafından desteklendi. New York Times, Buhari'yi “yeniden doğmuş Demokrat” mertebesine çıkardı ve onun iktidara gelişini “Nijerya'nın demokratik gelişiminde bir dönüm noktası” olarak gördü.

 .

Buhari'nin giydiği demokratik kıyafetin tasarımı, kesimi ve kalıba dökümü, Washington'daki  şirket & finans eliti terzileri tarafından yapıldı. Amaç ise Buhari'nin Nijerya'daki kendi gündemlerinin ceket kalıbına her zaman tam uygun halde kalmasını ve boş “değişim” vaatleriyle kendisini seçen halka gerçek demokrasi götürecek ölçülere hiçbir zaman ulaşmamasını sağlamaktı.

 

İşte bu sebeple Boko Haram'ın, ABD sömürgeciliğinin boyunduruğundan çıkmaya çalışma ve ABD'nin bölgesel “yol haritalarından” sapacak alternatif çift taraflı ticaret yolları arama cesareti gösteren bir bölgeyi istikrarsızlaştırmak için var edilmiş bir başka terörist markası olduğu spekülasyonunda bulunmak mantıklı, rasyonel ve makuldür.

 

Boko Haram'ın varlığı üçlü bir amaca sahiptir:

 

1. Örgüt başarılı bir şekilde Buhari'yi ve Nijerya ordusunu, “terör” tehdidine karşı “uysal” insanların savunucusu konumuna getiriyor ve her türlü muhalefetin şiddet yoluyla ortadan kaldırılması için örtü sağlıyor.  

 

2. ABD'ye “karaya asker indirmesi” için, Boko Haram karşıtı, bir başka deyişle ABD yanlısı gruplara askeri destek sağlamak için ve varsayılan “terör” kalelerine her yerde insansız uçak saldırıları düzenlemesi için – ki  Afganistan, Pakistan ve Yemen, bu yıkıcı stratejinin halihazırda gözlemlendiği ülkelerden yalnızca birkaç tanesidir – gerekçe sağlıyor.

 

3. Parçalanmayı, mezhepsel bölünmeyi, birliğin dağılmasını ve daimi bir kaos durumunu sağlıyor ki bu durum, sadece ABD'nin yararlanacağı bir büyümeye fayda sağlayacak şekilde, Çin'in Nijerya'daki fiziksel ve ekonomik altyapıdaki yatırımlarını sarsıcı düzeyde rayından çıkaracaktır. 

 

Şeyh Zekzaki, 27 Kasım 2015 tarihindeki Erbain törenlerine düzenlenen intihar saldırısına tepki gösterirken tam da bu terör “tesciline” gönderme yapıyordu. Nijerya'daki Şii cemaatini hedef alan saldırılarda en az 24 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı.  

 

Taşeronların ve katliamı gerçekleştirmesi için onlarla anlaşma yapanların isimlerini biliyoruz, onların kimlikleri bizim için gizli değil. Bu yüzden hayali bir Boko Haram hikayesiyle bizi sindiremezler, bunu gidip aptallara ve cahillere anlatsınlar. Karşılarında öngörü, bilgelik, zeka ve hepsinden önemlisi gerçek din inancı sahibi insanların olduğunu bilmeliler.” ~ Şeyh İbrahim Zekzaki

 

Bu açıklama, ABD/NATO, İsrail ve KİK'in Nijerya'daki stratejisinin kalbini vuruyor ve onların “terör” temellerine dayalı yapısını yıkma tehdidinde bulunuyordu. Şeyh, Boko Haram'ın bir paralı askerler çetesinden başka bir şey olmadığını, kiralık katiller tuttuğunu, mezhepçi şiddeti kışkırtmak ve yalnızca ABD'nin tayin ettiği, desteklediği ve kontrol ettiği “kurtarıcıların” muzaffer çıkabileceği bir  korku ve bölünme atmosferi yaratmak üzere ortalığa salındığını söylüyordu.

 

Küresel düzeyde ve inorganik bir şekilde ortaya çıkan çetelerin ve rakip çetelerin, aşırıcı grupların ve tarikatların tam sayısını düşündüğümüz zaman, noktaları birbirine bağlamaya başlayabiliriz. Bunların hepsinin amacı doymak bilmez bir şiddeti ekmek ve biçmek, bölünme inşa etmek, karmaşa provoke etmek, nefret ve korkuyu kışkırtmaktır. Hepsi de kendilerini emperyalizmin düşmanı olarak gösterirken emperyalist gündemlere hizmet ediyor. Hepsi de bir yandan insanlığa aykırı nefret rollerini oynarken, eş zamanlı olarak da ABD ittifakının bir hedef bölgeden bir diğerine süzülen vekil güçleri rolünü oynuyor.

 

Gri Kurtlar, ÖSO, IŞİD/DAEŞ, El Kaide, Horasan, Arap Yarımadası El Kaidesi, El Nusra Cephesi ve Boko Haram [bu isimlerden yalnızca birkaçı].  Bunlar, ABD/NATO, İsrail ve Körfez devletlerindeki terör tescili hissedarlarından ve onlara bağlı pazarlama simsarları ve konsept yaratıcılarından türeyen ticaret isimlerinden, başarılı bir şekilde yönetilmiş marka imajlarından, logolardan ve kimliklerden başka bir şey midir?

 

Şeyh İbrahim Zekzaki aynı zamanda Nijerya'nın siyasi manzarasının bir başka art niyetli kalesine meydan okuyor: Nijerya'daki büyümesi ve yayılması, [ötekilerin yanında] eski Devlet Başkanı ve Hristiyan Siyonist Goodluck Johnathan tarafından devasa oranda kolaylaştırılan İsrail yanlısı lobi. Nijerya şimdi, Afrika'nın en büyük İsrailli Yahudi cemaatine evsahipliği yapıyor [2014 yılında 15,000].

 

Şeyh, gayrimeşru İsrail devletinin sarsılmaz ve ateşli bir karşıtı ve Filistin'in özgürlüğünün ve 1948 tarihli Nakba'dan beri diasporada yaşayan Filistinlilerin geri dönüş hakkının tavizsiz bir savunucusu. 12 Aralık tarihli saldırıda öldürüldüğü aktarılan oğlu Hamad, Filistin'e Dönüş İçin Küresel Kampanya'nın Beyrut'ta düzenlenen Üçüncü Yıllık Konferansı vesilesiyle bizimleydi ve yanımızdan 11 Aralık'ta, yani İsrail yanlısı hükümet güçleri tarafından hedef alınmadan bir gün önce ayrılmıştı.

 

Hamad'ın vakitsiz ölümünden önceki kaydedilen son konuşması, bilhassa Nijerya ve Pakistan'da düzenlenen ve Filistin mücadelesinin çekirdeği olan Kudüs'ü onurlandırma ve koruma mücadelesinde canların yitirildiği Kudüs Günü yürüyüşlerini destekleyen ve öven bir konuşmaydı.  Hamad'ın kendisi de üç kardeşini -  Ahmed, Hamid ve Mahmud – 2014 yılında düzenlenen böyle bir yürüyüşte kaybetmiş, o tarihte Nijerya ordusu Filistin davasıyla dayanışma içindeki silahsız göstericilere ateş açarak İslami Hareket'in yüzlerce üyesini tarayarak öldürmüştü.

 

“Cesur Pakistan halkına, bilhassa da Kuetta'daki Kudüs yürüyüşünde sevdiklerini kaybeden, sevdiklerini şehit veren ailelere bir mesaj vermek istiyorum. Ben, kardeşlerimin Kudüs yürüyünde şehit olmasından ve onların Filistinlilere destek için canlarını vermesinden gurur duyuyorum.”

 

Bunlar, Şeyh İbrahim Zekzaki ailesini bir oğlundan daha yoksun bırakan 12 Aralık tarihli kan gölünden önce Hamad'ın dünyaya söylediği son sözlerdi. Hamad Zekzaki, kısa ömrünü barış ve özgürlüğün hizmetine sundu. Öldüğü gün Batı medyasının, hatta Pakistan medyasının görmediği bir hayattı bu.

 

“Free Palestine” grubundan Paul Larudee, Beyrut konferansında tevazusuyla ve güçlü insanlığıyla kendisiyle tanışan herkesi etkileyen bu genç adam hakkında şunları söyledi:

 

“Bu denli tatlı ve zeki, bu denli sessiz ve mütevazı bir genç adam. Bende onu daha iyi tanıma isteği yarattı.  

 

Ona göre Boko Haram, hem ülke içinden hem de dışından silah ve para akışlarıyla gelişen IŞİD gibi terörist haydut gruplarından bir diğeri. Bizim vergi olarak ödediğimiz dolarlar işliyor. Neden yoksullar ve mütevazı insanlar her zaman ötekilere yardım etmeye hazırken bizim toplumumuzun en tepesinde en büyük kötülük görülür? Kötülük, güç konumuna yükselmenin tek yolu mudur?”

 

Nijerya'ya yönelik bu gayrihukuki Makyavelci müdahalelere, nihai bir bileşen daha ekleyebiliriz ki, bu olmadan yeni-sömürgeci cephe hattı eksik kalacaktır: aşırıcılığın ve dinsel fanatizmin yeraltı kaynağı olan, İslami “değişim”in Suudi-Vehhabi temsilcileri. Bunlar, İmparatorluk'un niyetlerini riske edebilecek birliği bozmak veya istikrarsızlaştırmak için gerekli olan her yere “terör” cinnetini yaratmak için konuşlandırılan, marka ismi niteliğindeki vekil güçlerdir.

 

İleri derecede ironi teşkil edecek şekilde, kendi bozuk imajıyla yaratılan terörizmle mücadele etme işine kendini tayin eden Riyad oldu: Riyad Nijerya da dahil olmak üzere 34 Müslüman ağırlıklı ülkeden oluşan bir koalisyon kurarken, öngörülebilir bir şekilde, Irak'ta ve Suriye'de sahada Suudi-NATO kaynaklı terör sürüleriyle mücadelenin içinde olan İran, Suriye ve Irak dışarıda bırakıldı.

 

Bu kasıtlı “böl ve fethet” poltiikasının tam zıttı olarak Şeyh İbrahim Zekzaki, bir dinsel saygı ve hoşgörü adamı: hareketinin Şii merkezli olmasına ve Tahran'la olan bağına rağmen Hristiyanları, Sünnileri ve Sufileri de kucaklıyor. Tahran'la olan bağı ise doğal olarak, ABD/NATO'ya ve Suudi-İsrail bölgesel hegemonyasına karşı ilave bir muazzam tehdit algısını temsil ediyor.

 

İslami Hareket ayrıca, eğitime öncelik veren ve Kuran eğitimi ile dünyevi meseleleri bütünleştiren İslami okullar kuran  reformcu politikalarıyla biliniyor. Hareket tarafından ayrıca, ödeme gücü olmayanlar için bedava hizmet veren hastaneler ve klinikler kuruldu. Şeyh, destekçilerini İmam Hüseyin'in kanının akıtılmasını anmak için kendi kanlarını akıtmaktan vazgeçirdi ve bunun yerine onları yerel hastanelere kan bağışı yapmaya, bu şekilde çok sevdikleri İmam Hüseyin anısına hayat kurtarmaya yönlendirdi.

 

Batı medyasının Zaria katliamı karşısındaki samimiyetsiz tutumu, onların masumlara yönelik bu kitle katliamında bir pasif-agresif ortaklığının olduğunun göstergesi ve Washington'daki, Tel Aviv'deki ve Riyad'daki bağışçıların ve destekçilerin adına yaratılan küresel mezhepsel bölünmenin kızıştırılmasındaki rollerinin kanıtıdır.

 

İslami Hareket'in Filistin davasına olan sarsılmaz desteği ve gayrimeşru İsrail devletine olan karşıtlığı düşünüldüğünde, Filistin topluluğunun, medyasının, STK'ların ve dayanışma örgütlerinin başlangıçtaki sessizliği ise daha az beklenen ve daha kaygı verici bir durumdur.

  

Bu, inançtan, mezhepten veya dinden bağımsız olarak yeni-sömürgeciliğin aynı semptomlarından muzdarip olan halkların birliği yönündeki bir fırsatın kaçırılmasıdır. Kudüs, sadece Filistinliler için değil, bütün Arap dünyası için kimliği temsil ediyor. Onu İsrail işgaline karşı savunanlar, Nijerya'da, Pakistan'da, Yemen'de, Suriye'de tescilli terör ordularının uyguladığı aynı türden işgalle karşı karşıya kalanlardır.

 

Bu kuşatılmış ülkeler İsrail'in Müslüman ümmetinin üçüncü en kutsal mekanının üzerindeki İsrail pençelerini gevşetmek için Filistin'in arkasında birleşirken, Filistin'in de kendisi için ve insanlık için canlarını veren insanların arkasında birleşmesi gerekir. Dışarıdan tetiklenmiş mezhepsel fay hatlarının genişlemesine ve derinleşmesine olanak veren kadim teolojik ihtilafları çözümleyecek olan, bu birliktir.

 

Onurlandırılan insanların fitne ekiciler ve kargaşa biçiciler olduğu, kaosun devlet düzeyindeki destekçileri olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Biz artık gerçek kahramanları değil, güç ve hırs denilen bir yanılsamayı onurlandırıyoruz. Devlet medyası aygıtları yalnızca tarihsel fitne yaralarının daha da azmasına hizmet ediyor ve “STK'lar bütünü” denilen fareli köyün kavalcısı, İmparatorluk'un ölüm bestecileri tarafından önceden bestelenmiş olan, beşeri acılarda pay sahipliği melodisini çalıyor.

 

Şeyh İbrahim Zakzaki gibi vizyon sahibi liderler bize yeni bir dünyaya giden yolu gösteriyor: adaletin ve ilerlemenin yön gösterdiği, şefkat, iletişim ve birleşme üzerine kurulu bir dünya bu.  Onlar bize, yönetici elitlerin bize dayattığı distopik gelecekten kurtulmak için cesaretin, evrensel saygının ve tevazunun gerekli olduğunu gösteriyor. Onurlandırmamız ve örnek almak istememiz gerekenler, kişisel acılarına ve kayıplarına rağmen yozlaşmaya direnen ve ahlaklarını ve temel prensiplerini koruyan bu namus adamlarıdır.

 

Yaşananların nedeni: Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da ve Lübnan'da acımasız katliamları kim yapıyor? Buradaki saldırıları yapanlarla aynı kişiler ve biz onları tanıyoruz. Bizi sindiremezler.” ~ Şeyh İbrahim Zekzaki.

 

Filistin'e Dönüş İçin Küresel Kampanya sekreteri,

 

Büyük bir üzüntüyle,

 

Nijerya'daki Kampanya üyesi ve sevgili kardeşimiz

 

 “Hamad İbrahim Zekzaki”nin

 

Şehadet haberini almıştır.

 

Hamad, 8-9-10 Aralık 2015 tarihlerinde Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta düzenlenen “Üçüncü Küresel Filistin'le Dayanışma Konferansı: Gençlik Toplantısı”na katılımının ardından ülkesine döndükten sonra gerçekleşen zalim bir saldırıda öldürülmüştür.  

 

Hamad, Nijerya İslami Hareketi'nin lideri ve Hamad'ın babası Şeyh İbrahim Zekzaki'yi korumak için canlı kalkan oluşturan yüzlerce Nijeryalı siville birlikte öldürülmüştür. Bu siviller Şeyh'i, gerçekleşmesi neredeyse kesin olan suikasttan koruyordu.

 

Söz konusu kişilerin tamamı, İslami Hareket'in bir sözcüsü tarafından yapılan tanımla“Siyonist işgalcinin güçlü bir müttefiki ve Amerikan-Siyonist topluluğunun sızdığı” Nijerya Ordusu tarafından vurulmuştur.

 

Bu menfur suçu en güçlü şekilde kınarken, 2014'teki Kudüs Günü törenleri esnasında Şeyh İbrahim Zekzaki'nin, hareketin 13 üyesini daha kaybettiğini ve bunların arasında Şeyh'in üç oğlu olan Ahmed, Hamid ve Mahmud'un da olduğunu hatırlatmak isteriz.  

 

Bu, barış yürüyüşünü hedef alan bir intihar saldırısı esnasında gerçekleşmişti.

 

Filistin'e Dönüş İçin Küresel Kampanya

 

 

www.medyasafak.net