DOSYA: George Soros: Suriye karşıtı kampanyanın menajeri

DOSYA: George Soros: Suriye karşıtı kampanyanın menajeri
BBC gibi kuruluşlar, 2014 yılında Yermuk’ta çekilmiş görüntüleri kullanıp 2016’da Medaya’da çekilmiş gibi göstermeyi ve bu sorgulandığı zaman herhangi bir izahat yapmaksızın ve bilgiyi engelleme ve yanlış bilgilendirme taktikleri sebebiyle sorumluluk üstlenmeksizin bu can sıkıcı görüntüleri kaldırmayı, mükemmel derecede kabul edilebilir buluyorlar.

 

 

 

Vanessa Beeley

 

 

Thewallwillfall.com


 

 

“Onlar [medya] eğlence-haber profesyonelleridir – azami dağıtım ve büyük paralar için cilalanmış şirket içeriğini ambalajlayıp sunarlar. Amaç objektif habercilik değildir. Onların hedefleri bir yerlerdeki iş planında vurgulanır ve ölçülebilir.  Başarı, basit bir formüle dayanır: kısa sözleri bir çırpıda tüketen geniş bir izleyici kitlesinin 'anlayabileceği' parametreler dahilinde kal ve her saat başı alışılmış hikayeleri tekrar et. İzleyici kitlesi, tıpkı her arzusu, içgüdüsü ve satın alma modeli, reklamcıların tüketimi için şirket medyasının pazarlama departmanı tarafından ölçülen eğitimli foklar gibi tatmin olmak ister ve Batı medyası ona istediğini verir.” ~ Şermin Nervani

 

 

BBC ALDATMACASI

 

Medaya hakkındaki medya sirki, kanıtlanmış çok sayıda anomaliden ve ana akım anlatının aldatmacasının aşikarlığından bağımsız olarak, devam ediyor. Kulakları kamuoyuna da, araştırmaya da sağır olan BBC gibi kuruluşlar, varlıkları için ödeme yapanlara, yani İngiliz kamuoyuna hesap verebilirliğin üstünde olduklarını düşünüyor. 2014 yılında Yermuk'ta çekilmiş görüntüleri kullanıp 2016'da Medaya'da çekilmiş gibi göstermeyi ve bu sorgulandığı zaman herhangi bir izahat yapmaksızın ve bilgiyi engelleme ve yanlış bilgilendirme taktikleri sebebiyle sorumluluk üstlenmeksizin bu can sıkıcı görüntüleri kaldırmayı, mükemmel derecede kabul edilebilir buluyorlar.

 

Neyse ki, BBC'nin uzun zamandır var olan hasmane, Suriye karşıtı propaganda saldırısına karşı ateşli bir kampanya yürüten Robert Stuart, resmi bir şikayette bulundu ve BBC'nin epey uzun zamandır cevap vermekten imtina etmesine izin verilen sorulara cevap verilmesini istedi.

 

El Mayadin, El Menar, El Mesire TV kanalları ve Ortadoğu'da ezilenlerin sesini temsil eden pek çok kuruluş, Suudilerin finanse ettiği uydu kanallarından ve İsrail yanlısı sosyal medyadan sistematik olarak çıkarılıyor. 2012 yılında Ofcom, Merkezi Tahran'da bulunan Press TV'nin ruhsatını geri aldı.

 

RT, “Kremlin'in uluslararası medya operasyonunu başlatmasından” bu yana BBC'nin dur durak bilmeyen saldırılarına maruz kaldı. BBC'nin kelime dağarcığı, “soğuk savaş” terminolojisini sürdürmekten ve övmekten, yahut Rusların insanların zihnine yaptığı “doktrin aşılama” hakkındaki korkuyu yaşatmaktan hiçbir zaman geri durmuyor.

 

“Fakat bu kuruluş [RT] aynı zamanda editoryal dengenin bulunmaması ve Batı'ya karşı çıkıp onu bölmek için kasten dezenformasyona başvurduğu yönündeki suçlamalar nedeniyle aynı zamanda giderek artan oranda mercek altına alınıyor” ~Rusya'nın küresel medya operasyonu mercek altında

 

Bu hayret verici göstericilik olsa olsa, Siyonistlerin insanlığa karşı kendilerinin işlediği suçları tersyüz ederek, ezdikleri ve kırık kemikleri üzerinde yerleşimlerini inşa ettikleri Filistinlilerin suçlu göstermeleriyle ve İsrail'in “kendini savunma” amacıyla işlediği suçlar için yargıdan muaf olduğunu iddia etmeleriyle denk tutulabilir.

 

BBC “kendini savunmak” için gerçeği istediği gibi süslüyor mu yoksa hükümetimizin dehşet verici yeni sömürgeci dış politikasını – Suriye'de arzulanan “rejim değişikliğini” kolaylaştırmak için Ortadoğu'da mezhepsel bölünmeyi körükleyen ve İngiliz yapımı kitle imha silahlarıyla Yemen'deki sivillere toplu katliam yapılmasını sağlayan politikaları – savunmak için gerçeklik konusunda kendi yaratıcılığını mı sergiliyor?

 

Bunlar, küresel çaptaki istikrarsızlaştırmada ve egemen ülkelerin daimi çatışmaya veya “çöken devlet” statüsüne indirgenmesinde, bu şekilde ekonomik yapıların ve sözde “insani” STK yapılarının yerleştirilmesinde, gizli istila ve işgalde ve elbette askeri-endüstriyel yapının kârlılık indeksinin güçlendirilmesinde BBC'nin ortaklığının yalnızca iki örneğinden ibarettir.

 

BBC SOROSLAŞTIRILACAK MI?

 

Aşağıdaki olağanüstü ifadeler, Wilson Center.org. tarafından hazırlanan bir metnin “Sivil toplum inşasında STK'ların rolü” başlıklı kısmından alıntıdır:

 

“Bazı ülkelerde yerel STK'lar aynı zamanda, ‘halk iktidarı' kampanyalarını yükseltmek üzere finanse edildi. Yakın zamandaki ‘turuncu devrimlerde' olduğu gibi bu kampanyaların amacı,  siyasi rejimlerin muhalefet partilerine açılması ve iktidardaki liderlerin gayrinizami yöntemlerle devrilmesiydi. Daha geniş olarak bakıldığında, STK faaliyetlerini destekleyen ve kapasite inşa eden tüm bu programlar, geniş bir sivil toplumun kademeli olarak ortaya çıkmasını sağlamanın yolları olarak görülmektedir. Bu, hem kamu ihtiyaçlarında devleti tamamlayacak, hem de hükümetleri nüfusları karşısında daha hassas hale getirecek bir sivil toplum olarak görülmektedir.” 

 

Eldiven çıkıyor gibi görünüyor. Burada Wilson Merkezi, STK'ların kaynaklar açısından zengin veya stratejik açıdan önemli olan herhangi bir av ülkede emperyalizmin sosyal uzanım ajanları rolü itibariyle izlediği truva atı politikasını, tasasız bir şekilde ortaya koyuyor.

 

Bu, halk iktidarının, rejim değişikliği yönünde emperyalist dostu hareketleri güçlendirmek amacıyla, ithal edilmiş veya yerel olarak teşvik edilmiş muhalefet hareketleri tarafından sırtlanılmış her türlü bölgesel veya ulusal bölünmeyle eş zamanlı işleyen değişim zamanı kampanyalarının finanse edilmesini mükemmel bir şekilde izah ediyor.

 

Elbette perde arkasında ipleri tutanların, çokça övülen bu halk iktidarına gerçekten izin vermek gibi bir niyeti asla yoktur. Amaç, artık alışık olduğumuz türden iktidar boşluklarının, İmpatorluğun hasmane şirket yapısının buraları devralma sürecini tamamlamasını sağlayacak şekilde, emperyalistlerle uyumlu bir yönetici topluluk tarafından doldurulmasıdır.

 

Bunun BBC'nin hakikatleri çarpıtmasıyla ne ilgisinin olduğunu soruyor olabilirsiniz. İzahat olarak lütfen, Açık Demokrasi web sitesine BEEB'nin dahil edilmesini düşünün. Sonra da Açık Demokrasi'nin finansörleri ve bağışçılarının oluşturduğu etkileyici listeye bakın. George Soros'un Açık Toplum Vakfı'nın bu listede olması çoğunuzu şaşırtmayacaktır. Gerçekte, tek eksik “hayırsever” büyük adam, Bill ve Melinda Gates Vakfı'dır.

 

Ardından, Suriye'deki propaganda çemberlerinin ve rejim değişikliğini kolaylaştıran STK unsurlarının çoğunun para keselerinin kimin elinde olduğunu düşünelim.

 

Suriye'deki neo-con hırslarının ve emperyalist imkansız görevlerin “sarı beton yolu” dolambaçsız bir şekilde, STK insani kalkanının arkasında öfkeyle pedal çeviren küresel kaos stratejisti George Soros'a çıkıyor.

 

Önce, Wrong Kind of Green'in NGO mitini parçalayan Suriye, Avaaz, Purpose: İmparatorluk için nefret satma sanatı  başlıklı makalesine bakalım.

 

“Eş zamanlı olarak İmparatorluğun gözde Harvard oğlanlarının toplantı odalarında parlatılmış, sofistike ve yüksek düzeyde finanse edilen ‘Suriye'yi kurtarın' kampanyasının başlatılması tesadüf olarak görülmemelidir.

 

Avaaz kuruluşunun yönlendirmesi altında kamuoyu Suriye'ye hava saldırısı düzenlenmesine razı olmadığında,  New York'taki halkla ilşkiler firması Purpose Inc. devreye girmiştir.”

 

[Aynı makalede Purpose firmasının Soros'un Açık Toplum Vakfı ile olan ortaklığı vurgulanmaktadır]

 

 

SURİYE KAMPANYASI ~ En yeni kampanya: Ablukaları kırmak

 

Bu kampanya, #OperationMadaya propaganda fırtınası ile eş zamanlı olarak başlatıldı; bu ise Suudi Arabistan'da demokrasi, birlik ve despotik Al-i Suud yönetiminden ve tahakkümünden özgürleşme kampanyasının başını çeken Şeyh Nimr el-Nimr'in hukuksuz ve vahşi bir şeklilde idam edilmesiyle çakışacak şekilde zamanlanmıştı.

 

Gerçek anlamda Manhattan şirket marka çalışması tarzıyla, “ablukayı kırmak” adı verilen yüksek profilli reklam kampanyası, tam da toplumun öfkesi tepe noktasına çıkarken ve Katar'ın El Cezire kanalından esinlenen Batı medyası sahte fotoğraflar sunarken, sokakları vurdu. Alışık olduğumuz “Bütün kötülüklerin kaynağı Esad'dır” manşetleri gayet hoş bir şekilde dramatik, becerikli reklam kampanyası için uygun zemin işlevi gördü. Bunun önceden hazırlandığını söylemek de mazur görülebilir.

 

Suriye'nin BM'deki daimi temsilcisi Dr. El Caferi, bu istismarcı dramayı, Suriye hükümetine karşı süregiden medya düşmanlığına rağmen büyük bir haysiyetle ve pek az sahne hareketiyle yalın gerçeğe dönüştürdü. Bu göze çarpan sakinlik, şimdi Batı histerisinin Suriyeliler, İranlılar veya Ruslar tarafından reddedilmesinin alışık olduğumuz bir bileşenidir.

 

Suriye Kampanyası'nın altında yer alanlar, Özgür Suriyeli Sesler, #Suriyeyle Yürüyüş Kampanyası ve Ateş Altındaki Doktorlar gruplarıdır ve bunların hepsi Purpose.inc.  tarafından kurulmuştur. 

 

New York'taki halkla ilişkiler firması Purpose en az dört tane Esad karşıtı STK/kampanya meydana getirmiştir: Beyaz MiğferlerÖzgür Suriyeli Sesler [3], Suriye Kampanyası [4] ve #Suriyeyle Yürüyüş Kampanyası.

 

The Wrong Kind of Green.

 

AVAAZ

 

Avaaz da, Medaya'da sahadaki gerçeklikle pek az ilgisi olan, cilalanmış ve utanmazca taraflılık içeren bir imza kampanyası başlattı. “Suriyeli Kız” tarafından hazırlanan “Medyanın size Medaya hakkında anlatmadıkları” başlıklı yazı için buraya tıklayınız.

 

“Avaaz; Rockefeller'lar, George Soros, Bill Gates ve öteki güçlü elitlerle el ele, stratejik psikolojik pazarlamayı, yumuşak gücü, teknolojiyi ve sosyal medyayı kullanmak ve bunlara yaslanmak yoluyla küresel toplumu titizlik içinde şekillendiriyor – toplumsal konsensüsü şekillendiriyor…” ~ Cory Morningstar.

 

RAMİ CARRAH ~ ANA PRESS

 

Şimdi önümüzde çok etkileyici bir pandoranın kutusu var ve bu, bir sonraki makalede, destekleyici aktörleri biraz şok edecek şekilde, çok daha derinlemesine bir biçimde ele alınacak… Bu alanı takip edin.

 

Fakat şimdilik, Bay Rami Carrah'a çok kısa ve genel bir bakış atalım. Daha önce, inatçı BBC, CNN, El Cezire günlerinde Alexander Page olarak bilinirken, Avaaz tarafından “yurttaş gazeteci” olarak sunulmuş, dış haberler muhabiri kaçakçısı ve Suriye'deki rejim değişikliği cephesinin tam kapsamlı bağlayıcısı konumunda olan bir isim. O ve Danny Abdul Dayem, yani CNN'in meşhur bomba ve roket stüdyo aktörü,  Avaaz'ın Demokrasi temalı bando arabasının eş komplocularıydı.

 

Elbette ANA Press, bütün alışılmış takdire şayan iddiaları sıralıyor.

 

“Biz bağımsız bir kuruluşuz ve hiçbir siyasi bağlılığımız olmayacaktır, zira bu, tarafsızlığımızı ve dürüstlüğümüzü etkileyecektir. Hiçbir siyasi gruptan finansal destek kabul etmedik ve etmeyeceğiz.” ~ Rami Carrah

 

İlginç bir şekilde, bütünlük perdesinin arkasına şöyle bir baktığımız zaman, bu tarafsızlık iddialarının hepsinin hükümet kuruluşlarının ve şirket yatırımlarının kitle finansmanı ve nüfuzu amaçlı bu çok sayıda neo-con vekil kuruluşa akması sonucunda gölgelendiğini görüyoruz.

 

Küçük bir çabayla bile ANA Press'in izini HIVOS'a, SIDA'ya ve elbette SOROS'a götürebiliriz.

 

SIDA: İsveç Hükümeti, AB, BM ve Dünya Bankası ile bağlantılı bir kalkınma yardımı kuruluşu. George Soros, değişim programının bir diğer aracı olan bu kuruluşta, “Bütün sesleri duyulur kılma” portföyünde en öne çıkan kişi.

 

“Bütün sesleri duyulur kılma”nın eşsiz “araştırma, kanıt ve öğrenme” bileşeni, şeffaf, hesap verebilir yönetim için teknoloji kullanılan projelerde neyin işe yaradığını – ve neyin yaramadığını – daha iyi anlamak için çalışıyor.

 

Bu fonun ortak finansmanı, Sida, USAID, DFID, Açık Toplum Vakfı ve Omidyar Ağı'ndan gelmektedir.

 

Hivos 2005 yılından beri, hayırsever George Soros'un bir girişimi olan Açık Toplum Vakfı (OSF) ile birlikte çalışmaktadır.  OSF, hükümetleri yurttaşlarına hesap verebilen, canlı ve hoşgörülü demokrasiler inşa etmek için çalışır. Bu misyon, Hivos'un politikalarıyla mükemmel bir uyum içindedir.”


 

“Carrah'ın misyonu – Suriyelilerin sesinin bütün dünyada duyulmasını sağlamak –CJFE'nin Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü'nün somut hali olduğu gibi, Hivos'un İfade & Angajman  programının Alternatif & Bağımsız Medya alanının da somut halidir.”

 

Canlı ve hoşgörülü demokrasiler...

 

İlerlemekten bahsederken kastedilen de “Move On” olabilir mi?

 

“Avaaz kısmen, Demokrat Parti'yle bağlantılı bir siyasi eylem komitesi (yahut PAC) olan ve  Başkan Clinton'un itham edilmesine yanıt olarak şekillendirilmiş olan  MoveOn tarafından kurulmuştur. Avaaz ve MoveOn kısmen, gizli finansal bilgileri kullanmaktan hüküm giymiş, milyoner koruma fonu sahibi George Soros tarafından finanse edilmektedir.” ~ SURİYE: Avaaz, Purpose & İmparatorluk için nefret satma sanatı. 

 

VISSAM TARIF ~ AVAAZ KAMPANYA MÜDÜRÜ

 

Vissam Tarif, 2011 yılında neredeyse tek işi kamuoyunu değiştirmek olan Avaaz tarafından,  CNN, BBC ve El Cezire'deki dostlarından da biraz yardım alınarak başlatılan, rejim değişikliği amaçlı pazarlama kampanyasının orijinal poster çocuklarından biridir. Bu da bir sonraki makalede çok daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.  

 

Bu, Tarif'in 2011 yılında Oxford Araştırma Grubu'na sunduğu Suriye'nin demokratikleştirilmesi hakkındaki ilk göz boyamalarından biridir. 

 

Vissam Tarif o tarihten beri Avaaz'ın üst düzey kampanya yöneticiliğine terfi ettirilmiştir ve halen küresel Açık Demokrasi'nin  ve Suriye'nin NATO, ABD, KİK ve İsrail eliyle demokratikleştirilmesinin taraftarıdır.

 

“VT ~ “Medaya halkı ve Suriye'nin kuşatma altındaki öteki kasabalarında yaşayanlar gıdayla birlikte özgürlüğünü de elde etmediği müddetçe, çocuklar açlıktan ölmeye devam edecektir. Birleşmiş Milletler şimdiden bu kuşatmaların kaldırılması için anlaşmalara arabuluculuk etti ve şimdi Ban Ki Moon ivedilikle bu anlaşmaların uygulanmasını temin etmek, bu şekilde binlerce hayatı kurtarmak ve bu ay sonlarında yapılacak Suriye barış görüşmeleri öncesinde güven tesis etmek zorundadır.”  ~ Operasyon Madaya, Avaaz çağrısı.

 

Vissam Tarif Suriye'deki savaşın ilk dönemlerinde, Rami Carrah/Alexander Page,  Danny Abdul Dayem ve binlerce başka kişiyle birlikte, imza kampanyalarının getirdiği 1,2 milyon dolarlık kamu parasıyla finanse edilen Avaaz beşinci kolunun bir üyesiydi.

 

2011 yılında Tarif, örtmeceli bir şekilde  Avaaz kampanya müdürü olarak tanımlanıyordu, ancak aynı zamanda Arapça bir isim taşıyan İspanya merkezli İNSAN isimli STK ile bağlantılıydı.

 

İlginç bir şekilde, bağlantılarının peşinde düştüğüm zaman merkezi İspanya'da olduğu söylenen İNSAN'ın yerini bulmakta zorlandım; İspanya'daki bir adreste bu isimli bir STK bulunamıyordu.  En sonunda Vassim'in irtibat sayfasını tararken, e-mail adresinin  “Insan International” uzantılı olduğunu buldum: wissamtarif@insanintl.com.  Web sitesi, Insanassociation.org.  olarak geçiyordu. 

 

İlk araştırmamı yaptığım zaman INSAN, web sitesinde partnerlerinin listesini sunuyordu. Neyse ki bir ekran kopyası almışım, zira bu gece linki bulmak için web sitesine girdiğimde “partner”in “patner” olarak değiştiğini ve sayfanın hata 404 mesajı verdiğini gördüm.

 

İlave olarak, şans eseri INSAN şimdi InsanIntl.com şeklinde yepyeni bir web sitesine sahip ve daha da şans eseri olarak burada artık finansman sağlayan partnerler hakkında bilgi gösterilmiyor.

 

Ancak George Soros ve Açık Toplum Vakfı'nın bu çerçevede olduğu açıktır.

 

BEYAZ MİĞFERLER

 

Beyaz Miğferler belki de destekçilerin ve bağışçıların oluşturduğu, en fazla çeşitlilik arz eden topluluktur. Bunların çoğu daha önceki derinlemesine incelemelerde ele alınmıştır ve içlerinde CIA, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Suriye muhalefetinden gruplar ve paralı katil istihdam ajansları da vardır, ancak doğal olarak, sarı beton yol Soros'a uzanmakadır.

 

Beyaz Miğferlerin finansmanına dair kapsamlı bir analiz için: ~ Suriye'deki Beyaz Miğferler: Aldatma yoluyla savaş Kısım 1 & 2

 

“Bağlılıklarından bağımsız olarak BÜTÜN Suriyelilerin tarafsız kurtarıcısı”

 

..Beyaz Miğferler etiketi

 

Bir fotoğrafta, Beyaz Miğferler'in İdlib'de bulunan ve Ahrarüşşam ve El Nusra Cephesi'nin 2011'de kısmi kuşatma altına aldığı, Mart 2015'ten beri ise tam kuşatma altında olan iki Şii köyü olan Keferya ve Fua'nın yakılması ve yıkılması çağrısı yapan pankartlar taşıdığı görülmektedir. Bu, Batılı hükümetler, medya ve dünya çapındaki izleyici kitleleri tarafından idolleştirilen insani kahramanların, çıplak Vehhabi mezhepçiliği “tarafsız” bir şekilde sergilemesi anlamına gelmektedir.

 

Ahrarüşşam ve El Nusra'nın Keferya ve Fua'daki korkunç kuşatması hakkında daha fazla bilgi için lütfen Eva Bartlett'ın Counterpunch'ta çıkan Keferya ve Fua'daki anlatılmayan acı başlıklı serisine bakınız.

 

SNHR

 

“SN4HR web sitesi, grubu kimin finanse ettiğine dair bir bilgi vermemektedir ve web site sahiplerine dair bilgiler genel erişimden gizlenmektedir, ABD'nin evsahipliğinde olduğu gösterilmektedir. Kuruluş kendisini “Suriye devriminin” bir kolu olarak tanımlamakta, (ana sayfanın en alt kısmında, partizan bir kuruluş olduğu açıkça görülmektedir), bununla birlikte BM, İnsan Hakları İzleme Örgütü, hatta ABD Dışişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere tüm önde gelen insan hakları kuruluşlarına, vakıflara ve bakanlıklara bilgi sağlayan ‘güvenilir bir kaynak' olduğunu ileri sürmektedir: ‘Ağın veritabanı ve arşivleri, uluslararası ve yerel medya kuruluşları ile, insan hakları sahasında çalışan uluslararası örgüt kuruluşlar için güvenilir bir kaynak ve referans olarak görülmektedir.'”

 

 

Alındığı yer:  Medaya: Batı'nın mühendisliği ve Suriye'deki insani medya hilelerinden bir diğeri; hazırlayan: 21st Century Wire.

 

… ve aynı makalede yol işaratlerinin bir kez daha Soros'a gittiğini görüyoruz… “insanın evi gibisi yok”.

 

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ

 

 “Soros'un finanse ettiği İnsan Hakları İzleme Örgütü, IŞİD'in ve El Kaide'nin sivillere yönelik bombalamalarını ve öteki vahşetlerini Esad rejiminin işi gibi resmetmede ve ABD ve AB'den gelecek askeri eylem için destek inşa etmede büyük bir rol oynadı”  ~ William Engdahl  Suriye, mülteci krizinde iki tarafa da oynuyor

 

İNSAN HAKLARI İÇİN FİZİKÇİLER (PHR)

 

Tekrar merhaba Bay Soros.

 

PHR İcra Müdürü Donna McKay, “Dr. Denis Mukwege ve George Soros, hayatlarını başkaları için çalışmaya ve en zor meseleleri ele almaya, Kongo'daki kadınları savunmaya, dünya çapındaki ezilen insanların yaşamlarını geliştirmeye ve insan haklarını ilerletmeye adamıştır” şeklinde konuştu. “Onların yorulmak bilmez çabaları ve liderliği, dünya çapındaki insan hakları savunucularına esin veriyor ve insan hakları ihlalvilerine karşı hayati bir direnç teşkil ediyor.”

 

Hayırsever liderliği ve insan hakları davasına bağlılığı nedeniyle İnsan Hakları için Fizikçiler'in 2015 yılı Ömür Boyu Başarı Ödülü'nü alan Soros, 1985'teki kuruluşundan bu yana PHR'nin destekçisi olmuştur. “George Soros en başından itibaren, doktorların çekirdek bir insan hakları prensibi olan insan onurunu korumada hayati bir rol oynadığını kavradı” diyen McKay şunları eklemiştir: “Onun davamıza olan inancı, başka destekçiler için de yolu açmıştır ve sağlık profesyonellerinin becerilerini adalete ulaşmanın bir aracı olarak kullanma fırsatına sahip olmasını sağlamıştır.” ~  PHR Basın Bülteni

 

MEDECINS SANS FRONTIERES & MEDECINS DU MONDE [SINIR TANIMAYAN DOKTORLAR & DÜNYA DOKTORLARI]

 

MSF, bir nebze faydalı olmak için, müdahaleci savunucusu ve eş kurucusu Bernard Kouchner'le arasına mesafe koymak için epey çaba gösterirken,  Kouchner'den ABD'nin 2015 yılında Afganistan'ın Kunduz şehrindeki MSF hastanesini bombalaması konusunda yorum yapması bekleniyordu.  

 

Bir kez daha söylemek gerekirse bu makalenin tek amacı, Suriye'deki sahada ve medyamızda çok büyük etki sahibi olan STK'ların [taraflılığı tartışmasız olan ve Suriye'nin sadece bir parçası ile ilgilenen bir yığın Batılı hükümet kuruluşu arasında] nasıl da George Soros'la bağlantılı olduğunu göstermektir.

 

Uluslararası Ceza Mahkemesi (CICC), dünya çapında adil, etkili ve bağımsız bir Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni savunan 2,500'ü aşkın örgütün üye olduğu uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur.

 

CICC, Dünya Federalist Hareketi-Küresel Politika Enstitüsü'nün  (WFM-IGP) bir projesidir ve New York City'de Birleşmiş Milletler (BM) yakınlarında ve Hollanda-Lahey'de sekretaryaları vardır.  

 

Wikipedia'dan alıntıdır

 

CICC yönlendirme komitesinin içinde İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü de vardır.

 

Dünya Federalist Hareketi kısmen George Soros tarafından finanse edilmektedir.

 

Sınır Tanımayan Doktorlar ve Dünya Doktorları'nın her ikisi de elbette Fransa'da bulunan CICC üyeleri arasında sayılmaktadır.

 

STK Partnerleri

 

Bir başka ortaklık biçimi de Soros vakıfları açısında devasa öneme sahiptir: hibecilerle kurulan ve yıllar içerisinde gelişerek, açık toplum gündeminin hayati kısımlarının peşinden koşan ittifaklara dönüşen ilişkiler. Bu partnerlerin bir kısmı – tümü değil – aşağıda sıralanmaktadır:

 

Sınır Tanımayan Doktorlar, AIDS Vakfı Doğu-Batı, Dünya Doktorları ve çoğu zaman insan hakları ihalleriyle bağlantılı hayati kamu sağlığı krizlerini ele alan çabalar yürüten Sağlık Partnerleri.

 

Açık Toplum Vakfı'nın Partnerler listesi.

 

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ

 

“Esad hükümetini Suriye'deki bütün vahşetlerin sebebi olarak şeytanlaştıran ve ABD ve AB'nin Suriye'ye savaş açması için halk desteği inşa edilmesine yardım eden bir diğer Soros finansmanlı STK, Uluslararası Af Örgütü'dür.  2013 yılına kadar Uluslararası Af Örgütü'nün ABD kolunun icra direktörlüğünü yapan Suzanne Nossel, bu göreve kesinlikle Suriye konusunda tarafsız bir kuruluş olmayan ve bakan yardımcısı sekreteri olarak çalıştığı ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından getirildi.”

 

William Engdahl'ın New Eastern Outlook için yazdığı makaleden

 

BBC SARI BETON YOLDA MI?

 

“Bizim Beeb”. BBC de Soros'un Opendemocracy.net sitesiyle ortaklığa girdi mi?

 

Şüphesiz web sayfasında göz gezdirdiğimizde, en azından bir düzeyde karşılıklı sırt sıvazlamanın olduğunu düşünmemek zor oluyor.

 

“Lisans ücreti yoluyla, finansmanı %95'i İngiliz evlerinden sağlanan BBC, hükümete de değil halka aittir. ‘Bizim Beeb' bağımsızdır, taraf değildir ve İngiliz Yayın Kuruluşu'nun geleceği hakkındaki tartışmaların halkın ellerinde olması amacını güder.” ~OurBeeb

 

İngiliz halkı, Bay Soros'un kamuoyu algısını değiştirme gücü efsanevi düzeyde olan bu kamu malı medya kuruluşunun danışmanı ve kampanya müdürü haline getirilmesi karşısında bir söz söyleyebildi mi?

 

BBC'yi finanse eden ve onun seslerinin temsil edildiği iddia edilen toplumun bu kuruluşa ‘bizim' diye bakması nasıl sağlanacak? Kamu gelirlerinde kesintiler ve teknolojik değişimler yaşanan bir dönemde, BBC'nin ana haber kaynağı rolü, geleneksel parti politikalarının üzerinden yükseliyor. İngiltere'nin en önemli kültürel kurumunun geleceği hakkındaki tartışmayı yeniden şekillendirmenin zamanı gelmiştir.

 

Ardından, Operasyon Medaya'dan yansımalarından birine bakalım. Open Democracy'nin başlıklarında şunu okuyoruz:  

 

Yurttaş Gazeteciliği BBC'nin Haber Odası pratiklerini nasıl dönüştürüyor?

 

“Kullanıcılar tarafından meydana getirilen içerik, Suriye çatışması gibi ‘kara delik' hikayeleri ele almanın yeni yolların sunuyor. Fakat gazeteciler, sahada olanların anlamını nasıl kavrayacak?”

 

Nasıl olacak gerçekten?  İşte bu noktada, Lyse Doucetare gibi BBC çalışanı gazetecilerin neden sahada olmadığı konusunda bir dizi özür devreye giriyor. Çeşitli yapay argümanlar ileri sürülüyor. Sunday Times muhabiri Marie Colvin'in 2012 yılında Humus'ta hayatını kaybetmesi gibi.  Colvin'in Suriye hükümetinden izin alınmadan, Rami Carrah ve başka kişiler tarafından içeriye gizli sokulduğundan bahsedilmiyor. Beşinci kolcu olduğundan şüphe edilen James Foley'in kafasının kesilmesi gerekçe gösteriliyor.  “Yabancı hava saldırıları” & İslam Devleti tehlikesinden söz edilmiyor.

 

Tabi, BBC neden Suriye'de yabancı müdahalesine karşı çıkan veya seçilmiş hükümetlerini destekleyen sesler bulamıyor diye sorabilirsiniz. Tuhaf bir şekilde bu kişiler, “konuşmak istemiyor.” Bunun BBC'nin, Suriye halkının gözünden anlatılan gerçekleri haber yapma konusunda onlara güvenmeyecek insanlar tarafından Suriye karşıtı propagandacılar olarak görülmesiyle ilgisi yok tabi.

 

Şermin Nervani, Batılı gazeteci: Vize reddedildi başlıklı makalesinde, Batı medyasının tarafsız gözlemci statüsüne şiddetle karşı çıkıyor:

 

Çünkü tam şu anda, gerçekten de Suriye'deki durumları doğrulama konusunda Batılı gazetecilerden daha aciz kimsenin olabileceğini düşünmüyorum. Bu sadece fiziksel olarak orada olmamaları veya Arapça iki kelimeden fazlasını bir araya getirememelerinden kaynaklı değil. Bu büyük ölçüde onların, kendi hükümetlerinin Her Şey hakkındaki anlatılarının sınırları içine hapsolmuş olmalarından kaynaklı. Batılı gazeteciler, hepimize zorla dayatılan tezatlarla dolu “Batı değerlerinden” süzülen bir doğruluk yaklaşımı konusunda inatçı. Tam da bu Batı değerleri, bir taraftan bütün ülkelerden “hesap verebilirlik” ve “şeffaflık” isterken, bir taraftan da Batı hükümetlerinin sonu gelmez “ulusal güvenlik” savaşlarında Müslüman ve Arap bedenlerini yok ede ede ilerlemesi için örtü sağlıyor.

 

Geriye dönüp baktığımızda, bütün bu olayların belki de bizi ustalıkla en üst düzeyde haber sansürü noktasına götürdüğünü, bunun ise hükümetlerimizin küresel hedeflerine hizmet ettiğini söylesek komplo teorisyenleri olarak mı görülürüz?  

 

Rejim değişikliği pastasının üstüne kiraz yerleştirildiğini mi görüyoruz? Göründüğü kadarıyla Soros BBC'nin, kendisinin sahip olduğu ve yönettiği Suriye konulu propaganda zincirine dahil edilmesini resmileştirdi ve haber kaynaklarının kapsalı operasyonunu, mükemmel bir şekilde inşa edilmiş yalanlar ağına ve çok başlı anti-Esad anlatıları üreticileri ağına katıyor.

 

Sarı beton yol Soros'a çıkıyor ve BBC, Sihirbaz'ı görmeye başlıyor. Keşke kalplerin, cesaretin ve beyinlerin peşinde koşuyor olsalardı.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net