İmam Humeyni: Hizbullah’ın manevi babası

İmam Humeyni: Hizbullah’ın manevi babası
Kardeşlerimiz 1982 yılında onu ziyaret ettiği zaman onlara, düşmana karşı kendi ülkelerinde savaşmalarını ve Lübnan’ı Siyonist istilacılar için mezara çevirmelerini söyledi. Direniş mantığının Lübnan için henüz yabancı olduğu bir dönemde, ortak kanaatin “göz iğneye direnemez” şeklinde olduğu bir dönemde İmam Humeyni, halka direnmelerini emrediyordu ve zafer bayraklarının Bint Cubeyl, Mercayun, Hasbaya ve sınır şeridindeki işgal edilmiş köylere dikildiğini dahi görebilecekti.

 

 

Merva Osman

 

 

Alwaght.com

 

 

İran İslam Devrimi'nin zaferi, baskıya ve müstekbir güçlere karşı mücadelesiyle, haklarından yoksun bırakılmış gruplara destek sundu ve baskıcılara ve saldırganlara karşı onların haklarını savundu. Bu durum, İran'ın Lübnan'daki Hizbullah'a, kutsal Filistin davasına ve onların Siyonist oluşumun gözü dönmüşlüğüne karşı verdikleri mücadeleye tereddütsüz destek vermesine yol açtı.

 

İran İslam Devrimi, onursuz Camp David Anlaşmaları'nın imzalandığı ve İsrail oluşumunun Lübnan'ı da istila etmeye hazırlandığı bir zamanda zafere ulaştı. Bu, İmam Humeyni'nin rehberliğinin ve sıkı duruşunun İsrail'le yeni bir yöntemle savaşılmasına yol açması sonucunu getirdi. 

 

İran İslam Cumhuriyeti, Lübnan'daki, daha ileride Hizbullah olarak bilinecek savaşçılara özgüven sağlarken, Filistin halkına da destek verdi. İmam Humeyni bundan sonra, dünyayı Lübnan ve Filistin'in ezilen halklarına maddi ve manevi destek vermeye davet ederek, devrimci hareketin öncüsü haline geldi.

 

İran İslam Devrimi, direnişin kendi zaferinin İmam Humeyni'nin yolunu izlemeye bağlı olduğunu anlamasını sağadı. Bu, Hizbullah'ın açık mektup programında da açıkça görülüyordu.

 

Hizbullah'ın dünya görüşüne göre: “saldırganlık yalnızca kan bedeli ödenerek püskürtülebilir ve özgürlük başkaları tarafından verilmez, yalnızca kalp ve ruh fedakarlıklarıyla yeniden kazanılabilir.” Böyle bir ideoloji, İran Devrimi'nin bölgedeki İslami Uyanış'ın ilk örneği olmayı başardığı bir dönemde hayat bulmuştu. 

 

Hizbullah liderleri, Siyonist işgale karşı yürüttükleri direnişin Büyük Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin hareketinden esinlendiğini ve İran Devrimi'nin baskıya karşı mücadele yolunda ülkelerin izlemesi gereken en iyi örnek olduğunu defaatle vurgulamışlardır. 

 

Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah, İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusunun vefat yıldönümünü andığı televizyon konuşmalarından birinde, Lübnan'daki İslami direnişin nasıl da İmam'ın hareketi tarafından teşvik edildiğini şu sözlerle anlatmıştı:  “Biz, İslam Devrimi'nin yolunu izleyerek, çeyrek asırdan daha uzun süre boyunca Lübnan topraklarını işgal etmiş olan Siyonist düşmanı yenmeyi başardık. Direniş hareketi, İslam'ın ve Kuran'ın çizgisine yönelmek yoluyla 2000 yıında Siyonist düşmanı Lübnan'dan çıkmaya zorladı.”

 

Seyyid Nasrallah, 2000 yılında Bint Cubeyl'de düzenlenen zafer töreninde de İmam Humeyni'nin itibarının Lübnanlı gençleri Siyonist oluşuma karşı zafer için nasıl motive ettiğinden söz etmişti:

 

“İmam Humeyni'nin (ruhu şad olsun) büyüklüğünün unsurlarından biri de onun bir lider ve bir İmam olmasıdır. Bu büyük insan sıradan biri olmadığı gibi, sıradan anlamda bir siyasi lider de değildi. İmam Humeyni bir müçtehid ve dini bir otorite, bir mutasavvıf, bir filozof ve düşünür, savaş sahasında bir liderdi; İslam tarihini ve İslam'ın mesajını çok iyi bilen, kendi çağını, dostlarını ve düşmanlarını ve onların planlarının kapsamlarını çok iyi bilen biriydi. Bu tarihi İmam, bu eşsiz İmam, devrimcilerin imamı, Alllah'ın askerlerinin ve kendini feda edenlerin lideridir. İmam Humeyni'nin müstesnalığı, şehit Mutahhari'nin söylediği gibi, Rabbe, halkına ve gittiği yola inanıyor olmasıydı. Büyük Ayetullah Humeyni, İslam Devrimi'nin zaferini, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun, bu dünyadaki bütün zayıflara ve ezilenlere, işkence görenlere ve mağdur edilmişlere sundu. Kardeşlerimiz 1982 yılında onu ziyaret ettiği zaman onlara, düşmana karşı kendi ülkelerinde savaşmalarını ve Lübnan'ı Siyonist istilacılar için mezara çevirmelerini söyledi. Onlara bir ilk adım atmalarını, Allah'a güvenmelerini, bu dünyada kimseyi beklememelerini ve en sonunda muzaffer çıkacaklarını her zaman akılda tutmalarını söyledi.”

 

Direniş mantığının Lübnan için henüz yabancı olduğu bir dönemde, ortak kanaatin “göz iğneye direnemez” şeklinde olduğu bir dönemde İmam Humeyni, halka direnmelerini emrediyordu ve zafer bayraklarının Bint Cubeyl, Mercayun, Hasbaya ve sınır şeridindeki işgal edilmiş köylere dikildiğini dahi görebilecekti.  

 

Seyyid Nasrallah şöyle devam ediyordu: “O, en başından beri bizi Allah uğruna savaşmaya teşvik etti ve bize yolu gösterdi, kalplerimizi yakin ve Allah'a güvenle doldurdu ve bize zafer müjdesini verdi, böylelikle de zafer geldi!”

 

İmam Humeyni, Lübnan ve Filistin gençliğini Arap ve İslam ümmeti için bir gurur kaynağı olarak görüyordu.  İmam, Hizbullah'ın 2000 yılındaki zaferini haber verecek şekilde, bu gençlerin cihadının ve Direniş'in cihadının İslam dünyası, alimleri ve seçkinleri için bir delil olacağını söylerdi. Seyyid Nasrallah'ın sözleriyle. “Çoğumuzun Lübnan'daki zaferin özünden şüphe ettiği bir zamanda İmam Humeyni, Allah'ın verdiği gözle direnişin muzaffer olacağını ve onun zaferinin delil ve emsal olacağını görüyordu.”

 

İslam Devrimi, ezilenleri saldırganlara karşı hazırlamanın ve onların haklarını yeniden tesis etmenin en iyi vasıtasının Ayetullah İmam Humeyni'nin temsil ettiği ideoloji olduğunu kanıtladı.

 

İran İslam Devrimi'nden esinlenmiş ve Hizbullah'ı tesis etmiş olan Lübnan ezilenleri bugün, Siyonist işgal güçlerine karşı durup onları yenilgiye uğratmanın, hatta bir bölgesel güç olmanın yolunu öğrenmiştir. Onlar, kurtuluşa giden tek yolun Allah'a güvenmek, Kuran-ı Kerim'in buyruklarını izlemek ve merhum İmam Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin perspektifinden ders almak olduğunu biliyorlar.

 

 

www.medyasafak.net