Alastair Crooke: Suriye savaşı bir kördüğüm olmayacak çünkü Putin ve Esad kazanıyor

Alastair Crooke: Suriye savaşı bir kördüğüm olmayacak çünkü Putin ve Esad kazanıyor
Suriyelilerin maruz kaldığı türden bir travmadan geçmiş halklar ya psikolojik olarak yenilmiş bir ulus haline gelir, ya da içinden geçtikleri krizden güçlenerek çıkarlar. Ben bu kriz sürecinde Suriye’ye yaptığım ziyaretlerden hareketle, halkın daha güçlü çıkacağından eminim. Suriyelilerin ruhuna çelik katılmıştır.

 

 

Alastair Crooke

 

 

Huffington Post

 

 

2 Şubat gecesi geçen haberler şöyleydi: "El-Rai Medya Grubu'ndan tanınmış Arap savaş muhabiri Elijah Magnier'e göre, Türkiye ve Halep arasındaki bütün iletişim ve besleme hatları kesildi”. Gerçekten de öyle olmuş gibi görünüyor: Hizbullah'ın ve Rus hava kuvvetlerinin destek verdiği Suriye ordusu ve müttefik milis grupları, Halep merkezli isyancıların Türkiye sınırıyla bağlantısını kesecek şekilde bir toprak koridorunu ele geçirdiler. Haritaya bakınız. [Linkteki 1. harita]. Sözde “İslam Devleti”ne giden doğu besleme hatları da kesilmiş gibi görünüyor.



Murassat Han köyü ve Halep'in kuzeyindeki komşu kasabalar stratejik önem taşıyor: Şam yönetimi, bölgenin kontrolünü ele geçirmek yoluyla, Türkiye-Halep arasındaki isyancılara ait ana besleme hattını ortadan kaldırdı. Halep'in etrafındaki kıskaç yarılabilir – aynı zamanda, IŞİD'in Türkiye'ye giden ana petrol koridorlarından biri de kesilmiştir. Eğer işler bu şekilde giderse, rejim isyancıların elindeki bölgelere doğru ilerlemeye devam ederse, Suriye hükümet güçlerinin kırmızı kuşağı kısa süre içerisinde, Halep'in doğusunu kuşatma altına almış olan bütün rejim karşıtı güçleri  (temel olarak Nusra Cephesi ve IŞİD) çembere alacak şekilde genişleyebilir.

 

Halep'te yaşayan ve Edward Dark müstear ismini kullanan saygın bir Suriye yorumcusu, 3 Şubat günü şu  tweet'i attı: "Bu, Halep'teki cihadçı varlığının sonunun başlangıcı. Savaş ve terörle geçen 4 yılın ardından insanlar nihayet tünelin ucunda ışığı görebiliyor.”



Fakat bir adım geriye gidip, biraz daha eski olan haritada  [linkteki 2. harita] gösterdilen haliyle Suriye'nin daha fazla bölgesine baktığımız zaman, daha büyük bir resim ortaya çıkıyor.

 

Bu haritaya yakından bakalım. Sarı bölge, Suriye Kürtlerinin kontrol ettiği bölgeyi temsil ediyor. Aslında “kontrol” uygun bir kelime değil. Fakat yine de sarı bölgenin Suriye ordusuna dost olduğu söylenebilir. Halk Savunma Birimleri'ne (ağırlıklı olarak Kürt milislerden oluşan, YPG kısaltmasıyla bilinen gruba) Rusya tarafından hava desteği sağlandı (ve bazen Amerikan hava desteği de sağlandı). Afrin kantonu (Suriye'nin kuzeybatı köşesinde bulunan sarı bölge) ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın Türkmen Dağı üzerinden isyancı koalisyonlarına giden besleme hattının geçmişte işlediği söylenen yer. Lazkiye bölgesi şimdi mühürlenme süreci içinde.



Eğer kuzeye doğru ilerleyen hükümet güçleri kuzeydoğuda Kürtlerle dostça temas kurarsa, hemen hemen bütün Nusra ve müttefik isyancı güçleri kuşatma altına alınabilir. Bu durumda isyancılar, sırtları seyrek nüfuslu ve ormanlık bir bölgede olacak şekilde bir kazanın içinde kalacaktır.

 

IŞİD kontrolündeki gri koridor, özellikle de Türkiye'yle olan Cerablus sınır hattı etkin bir şekilde açık. Türkiye, bunun kendisi için “kırmızı çizgi” teşkil ettiğini ilan etti. Türkler, bu koridorun Suriye Kürtleri tarafından kapatılması halinde Suriye'ye saldırarak yanıt vereceklerini söyledi. Ancak YPG, tam da böyle bir adım atma niyetinde olduğunu söylüyor.



Son birkaç gün içinde Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü, Türkiye'nin Suriye'ye askeri müdahalede bulunma hazırlığı yaptığı yönünde açık kanıtlar olduğu ikazında bulundu. Rusya'nın bu açıklamadaki niyetinin Türkiye'ye bunu yapmama ikazında bulunmak olması muhtemel görünüyor.

 

Bu esnada Suriye Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Türkiye'ye ve herkese yönelik olarak) kesin bir dille, Rusya'nın IŞİD kontrolündeki bölgeyle Türkiye arasındaki sınır bölgesini kapatma niyetinde olduğunu söyledi. Lavrov, "Ateşkesin işlemesinin kilit noktası, Türkiye-Suriye sınırı üzerinde yaşanan ve militanları destekleyen yasadışı akışı bloke etmektir" dedi ve ekledi: "Sınırı kapatmadan ateşkesin gerçekleşmesini beklemek zordur." Rusya kibar bir dille Türkiye'ye, herhangi bir tecavüzün doğrudan çatışma ve savaş riski getirdiğini söylüyor. Yakın zamanda, hangi sebeple olursa olsun, IŞİD güçleri bu bölgeden çıkmaya başlıyor görüntüsü verdi.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öfkeli karakterini düşündüğümüzde, yeni sürprizler görmemiz muhtemeldir - örneğin Türkiye'nin – görünürde – Suriye Kürtlerinin Türkiye sınırının güney tarafını birbirine bağlamasını engellemek amacıyla Suriye'nin kuzeyine girmesi gibi. Fakat Türkiye böyle bir bağımsız eyleme girişirse, muhtemelen retorikten öteye geçecek her türlü NATO desteğinden yoksun kalacaktır ve Türk sefer gücü, Rusya'nın Türkiye sınırına kadar uzanan tam hava üstünlüğüyle karşı karşıya kalacaktır. 

 

Diğer yandan, aktarıldığına göre Rusya, Türkiye'yi böyle bir ihtiyatsız girişimden caydırmak için (Türk F-16'larına kolayca üstün gelen) en yeni savaş uçaklarını Suriye'ye konuşlandırdı ve aynı zamanda Suriye hava kuvvetlerinin elindeki uçakları onarıp derecelerini yükseltti.

 

O halde açık açık söylemek gerekirse, bu gidişat içinde Suriye, pek çok Batılı politikacının iddia ettiği gibi bir “kördüğüme” değil, daha ziyade açık bir askeri sonuca doğru gidiyor gibi görünüyor. Bilgili bir yorumcunun belirttiği gibi, müzakere masası Cenevre'de değil. Gerçek müzakereler İdlib ve Halep'teki savaş sahalarında gerçekeşiyor – müzakere edilen şey ise isyancı güçlerin neredeyse bir kazan içinde kuşatma altına alınması.

 

Suriye, sahadaki olası bir askeri zafer sonrasında düşük yoğunluklu bir gerilla savaşına doğru gidiyor gibi de görünmüyor. Bu hafta Suriye Ordusu ve Hizbullah güçleri isyancılardan geri alınan köylere girdiği zaman halkın yaşadığı coşkuyu gösteren sahneler, başka bir hikaye anlatıyor.

 

Basit bir şekilde söylemek gerekirse, (ağırlıklı olarak Suriyeli olan) Nusra üyeleri ve öteki isyancılar yerel toplulukların arasına dağılıp saklanmayı denerse, Mao'nun meşhur vecizesiyle, bu balıkların içinde yüzebilecekleri bir su olmayacaktır. Bulacakları halk desteği ya sınırlı olacak ya da hiç olmayacaktır. Suriye'nin çok etkili bir istihbarat servisi var. Bir yıl içerisinde, yasaklı cihadçıların çoğunun bulunacağını veya onların işgali altında ağır acılar çekmiş olan yerli halk tarafından istihbarat servislerine bildirileceklerini öngörebiliriz. Çoğu tutuklanacak veya öldürülecektir.

 

Suriyelilerin maruz kaldığı türden bir travmadan geçmiş halklar ya psikolojik olarak yenilmiş bir ulus haline gelir, ya da içinden geçtikleri krizden güçlenerek çıkarlar. Ben bu kriz sürecinde Suriye'ye yaptığım ziyaretlerden hareketle, halkın daha güçlü çıkacağından eminim. Suriyelilerin ruhuna çelik katılmıştır.

 

Ben aynı zamanda Suriye'nin yakın zamanda yeniden güçlü bir bölgesel devlet meydana getirmesini bekliyorum. Bunun anlamı, bölgedeki güçlü, uyumlu bir kuzey kemerinde ve belki de Irak'la daha yakın ilişkilerde kendini gösterecektir. Buna paralel olarak bazı Körfez devletleri kendilerini gölgelenmiş halde bulacaklardır.

 

Amerikalı elitler ve pek çok Avrupalı elit bu sonucu zor yutulur cinsten bulacaktır. Batılı diplomatlar ve askeri yetkililer, hiçbir siyasi sonuca ulaşmayan kördüğümlere veya gerçek bir sonuç getiren müdahaleler yerine durağanlığa yol açan geçiştirmelere daha alışıktırlar. Buna Rusya'nın, İran'ın ve Hizbullah'ın doğrudan yardımıyla ulaşılmış olması, yutulması zor bir hap olacaktır. Elbette, sonuçları da olacaktır.

 

Bu sonuçlardan biri şimdiden kendini gösteriyor. Obama yönetimi bu hafta, Kongre'den Avrupa'ya yapılan güvenlik yardımını dört katına çıkarmasını isteyeceğini açıkladı. Kutuplaşma olası görünüyor. 4+1 koalisyonunun (Suriye, Irak, İran, Rusya ve Hizbullah) Ortadoğu'nun bazı bölgeleri için – hatta belki de Orta Asya için – gerçek bir güvenlik mimarisinin çekirdeği haline gelmesi muhtemeldir. Çin de, ekonomik geleceğinin büyük ölçüde bağlı olduğu “Tek Kemer, Tek Yol” projesinin tıkı Suriye ve Irak gibi Vehhabizm'in saldırılarına açık hale gelmesinden korktuğu için, giderek artan oranda bu yeni mimariyle yönelecektir. Bana söylendiğine göre Çinli yetkililer, Amerika'nın bu yeni projeyi akamete uğratmak için bir kez daha Vehhabi aracı kullanabileceğinin farkındalar.

 

Soru şudur: Suriye, Rusya ve İran'ın başarısının acılığı, Amerika'nın ve Avrupa'nın Suriye'de şekillenen yeni güvenlik mimarisine olan yaklaşımını zehirleyecek midir? Bu mimari Batı karşıtı olarak mı görülecektir (ki aslında değildir) yoksa Avrupa, belli bir geçici anlaşma tesis etmek için Pavlovcu NATO dürtülerini zaptetmeyi başarabilecek midir? Alametler pek de ümit verici değil.

 

www.medyasafak.net