"Müslüman Kardeşler ve Mısır’da Başkanlık Seçimleri"

"Müslüman Kardeşler ve Mısır’da Başkanlık Seçimleri"
"Buna karşın, gözlemciler Müslüman Kardeşler hakkında çok olumlu şeyler söylemiyor. El-Ahram’ın yaptığı bir anket, bağımsız aday Abdul Muneim Ebul-Futuh’un başarı kazanan İslamcı aday olacağını ve diğer bir favori eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile Haziran ayındaki ikinci turda yarışacağını söylüyor."
Müslüman Kardeşler ve Mısır’da Başkanlık Seçimleri

Yusuf Fenandez

 

El-Menar

On binlerce Mısırlı 13 Nisan günü Tahrir Meydanı’nda, Mübarek döneminden kalan bir yargıç heyeti tarafından 10 başkan adayının adaylığının geçersiz kılınmasını protesto etti. Göstericiler iktidarın derhal askeri cuntadan meclise aktarılması talebinde bulundular.

Meydanı dolduran askeri yönetim karşıtı göstericiler, gücün el değiştirmesini engellemek için generallerin gösterdiği çabaları kınadılar. Askerlerin görev süresi boyunca, 100 gösterici öldürüldü. Geçen yıl boyunca binlerce sivil yakalandı ve askeri mahkemelerde yargılandı.

Mısırlıların isteklerine son darbe de, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), tüm siyasi grupların önde gelen adaylarını seçim yarışının dışında bırakması oldu. Selefi aday Hazim Ebu İsmail’in annesinin ABD vatandaşı olması hasebiyle adaylığı geçersiz sayıldı. İsmail bu iddiayı yalanladı ancak ABD dışişleri bakanlığıyla ilişkide olan Mısır dışişleri ve içişleri bakanlığı Ebu İsmail’in annesinin ölümünden önce ABD vatandaşlığı aldığını açıkladı.

Bu adım %30’luk bir oy oranına sahip olan Selefi El-Nur partisini seçim yarışında fikirlerini destekleyecek bir adaydan yoksun bıraktı. Kurul aynı şekilde devrik lider Mübarek zamanında başkan yardımcılığı ve istihbarat servisi başkanlığı yapan Ömer Süleyman’ın da adaylığını geçersiz kıldı. Ama benzer şekilde Mübarek döneminde başbakanlık yapmış olan Ahmet Şefik’in adaylığı onandı.

Müslüman Kardeşler grubunun en önemli adayı Hayrat el-Şatir’in de adaylığı Mübarek döneminde siyasi tutuklu olması yüzünden geçersiz sayıldı. El-Şatir, Mübarek’in 2006 yılında “İslamcı iş adamlarına” karşı başlattığı süreçte Müslüman Kardeşler grubu yöneticileriyle beraber tutuklanmış, askeri mahkeme kendisine 7 yıl hapis cezası vermişti. Aynı şekilde kara para aklama, öğrencileri silahlandırma ve yasadışı grupları finanse etmekle de suçlandı. Yüksek Askeri Şura’nın gücü ele geçirmesinden hemen sonra sağlık sorunları gerekçesiyle serbest bırakıldı. El-Şatir’in avukatı Şatir’in tam bir afla, ona karşı olan tüm suçlamaların kaldırılmasıyla serbest kaldığını dile getirdi. Bununla birlikte, YSK adaylıkları iptal edilmiş adayların temyiz isteğini geri çevirdi.

YSK, Yüksek Askeri Şura tarafından belirlenmiş bir grup yargıçtan oluşmakta. Başkanlığını eski bir subay ve askeri mahkeme yargıcı olan Faruk Sultan yapıyor. Bazı yorumcular özellikle YSK’nın El-Şatir’i başından atmak isteyen Yüksek Askeri Şura’nın isteklerini yerine getirme adına adayları diskalifiye ettiğini söylüyorlar.

Eski bir bankacı ve iş adamı olan El-Şatir, Müslüman Kardeşler’in ekonomik çıkarlarını temsil ediyor. Kendisi bir iş imparatorluğunun sahibi, ekonomik platformu, daha çok dış yatırımcıyı ülkeye çekmeyi, daha fazla özelleştirmenin yapılmasını ve Mısır ekonomisini bağımsızlaştırmayı denedi. Askeriye onun ekonomik programını kendi iktisadi çıkarlarına bir engel olarak görüyor, zira ülke ekonomisinin büyük bir kısmını ordu kontrol ediyor. Yakın bir dönemde, Yüksek Askeri Şura, projelerini korumak için savaşabileceğini söyledi.

YSK’nın kararını öğrendikten sonra, el-Şatir, Yüksek Askeri Şura’yı gücün el değiştirmesi konusunda ciddiyetsiz davranmakla suçladı. O aynı şekilde, askeri cuntanın kendiişlerini perdenin arkasından yürütebilecek bir şahıs aradığını ifade etti. Sözlerinin devamında da, “Biz devrimi korumak, Mübarek rejiminden geride kalanları yok etmek ve eski rejimi destekleyen kurumları ve kanunları temizlemeye yemin ederiz” diye vurguladı.

Bununla beraber, Müslüman Kardeşler ve onların siyasi partisi Özgürlük ve Adalet Partisi (ÖAP), başkanlık için mevcut yarışın içerisinde olduklarını dile getirdi. İkinci adayları Muhammed Mursi, el-Şatir’in program ve yaklaşımının aynısını uygulayabileceğini dile getirdi. Müslüman Kardeşler ve ÖAP’nin yaptığı bir açıklamada, “Mısır için tüm alanları ve sektörleri içine alacak, ülkeyi istikrar, güvenlik ve refahın güvenli kıyılarına götürebilecek kapasitede olan elle tutulur bir Rönesans programına sahip oldukları” dile getirildi.

YSK’nın El-Şatir’i başkanlık yarışının dışında bırakması, Müslüman Kardeşlerle, askeri yönetim arasındaki giderek artan anlaşmazlıkların açık işaretlerinden biri. Her ne kadar Mursi seçim yarışında olsa da, halk arasındaki popülerliği el-Şatir kadar değil ve seçimi kazanma olasılığı da çok düşük.

Başlangıçta, Müslüman Kardeşler, Yüksek Askeri Şura’nın yönetimi eline almasını desteklemişti. Müslüman Kardeşler ve Selefiler daha sonrasında, 2011 Mart ayında, askerler tarafından ortaya atılan, grev ve gösterilerin yasaklanması ve Askeri Şura’nın tüm isteklerinin desteklenmesi yönündeki yasa tasarısını desteklediler. Bununla beraber, Meclis seçimlerindeki zaferlerinden sonra ÖAP ve Müslüman Kardeşler, cuntaya karşı muhalif bir tavır aldılar.

Bu yeni yaklaşımın sebebi yeni meclisin istediği gibi Kemal Genzuri tarafından yönetilen ulusal birlik hükümetinin yerine bir yenisinin kurulmasını Yüksek Askeri Şura’nın reddetmesiydi. Müslüman Kardeşler, Yüksek Askeri Şura’nın yönetimi bırakmakta isteksiz olduğunu ve ülkeyi yönetmeye devam etmenin yollarını aradığını dile getirdi. Yeni seçilmiş meclis genel anlamda güçsüz durumda.

Devrimciler arasında bölünme

Öte taraftan, devrimci kesimin “İslamcı” ve “seküler” grupları arasındaki bölünme giderek daha da derinleşmekte. İhtilaflı ilk mesele yeni anayasayı yapacak 100 kişilik kurulun seçilmesinde kullanılacak kısaslar ve metotlara ilişkindi. İslamcılar meclisteki 100 sandalyenden 72’sini istediklerinde, liberaller geriye çekildi ve onları dışlayıcı olmakla suçladı. Sonrasında dava açtılar ve bu da komisyonun tüm çalışmalarını durdurdu.

Yukarıda dile getirilen Tahrir Meydanı gösterileri de dâhil son dönemdeki toplantılarda, katılımcılar birlikten ziyade bölünme sesi verdiler. Liberaller ve Selefiler Müslüman Kardeşleri cunta üzerine baskı yapmaktan daha çok kendi siyasetleriyle meşgul olmakla suçladı. Liberal düşünceye sahip Özgür Mısırlılar Partisi (ÖMP) başkanı Ahmet Sait, Müslüman Kardeşlerin Tahrir’e gitmesi, kendi devrimci imajını cilalamak ve kendi çıkarlarına hizmet amacıyla olduğu kesindir, dedi.

Said, “Kemal el-Genzuri tarafından yönetilen hükümetin kaldırılmasına yönelik ilk çağrıların yapıldığı ve Yüksek Askeri Şura’nın eleştirildiği önceki birçok muhalif gösteride Müslüman Kardeşler bizi yalnız bıraktı. Onların sürekli tutulmayan sözlerinden sonra, Müslüman Kardeşlere güvenmek konusunda karar almadan evvel, açık bir şekilde bizden özür dilemelidirler” dedi.

İkinci ihtilaf Müslüman Kardeşlerin bir yıldan fazla bir süredir tekrar ettikleri sözlerinin tutulmaması anlamını taşıyan bir başkan adayı üzerinde karara varması sonucunda ortaya çıktı. Bu karar, politik çevrelerde soğuk duş etkisi yarattı, özellikle de liberaller ve Yüksek Askeri Şura arasında. Bu karar Müslüman Kardeşlerin gücü tek elde toplamaya çalışması olarak yorumlandı. Bununla birlikte, Müslüman Kardeşler bu iddiaları en demokratik ülkelerde bile Cumhurbaşkanı ile meclisin aynı siyasi partinin elinde olduğunu söyleyerek reddetti.

Buna karşın, gözlemciler Müslüman Kardeşler hakkında çok olumlu şeyler söylemiyor. El-Ahram’ın yaptığı bir anket, bağımsız aday Abdul Muneim Ebul-Futuh’un başarı kazanan İslamcı aday olacağını ve diğer bir favori eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile Haziran ayındaki ikinci turda yarışacağını söylüyor.

medyasafak