Amerika’nın B Planı: Teröristleri acı sona kadar desteklemek

Amerika’nın B Planı: Teröristleri acı sona kadar desteklemek
“Üst düzey bir yönetim yetkilisinin söylediğine göre, Savunma Bakanı Ash Carter, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ve Merkezi Haberalma Teşkilatı Müdürü John Brennan, yakın zamanda Beyaz Saray’da düzenlenen toplantılarda Moskova’ya karşı giderek artan düzeyde şahin görüşleri dillendirerek ‘Ruslara gerçek acı yaşatacak’ yeni önlemlere gidilmesi çağrısında bulundu.”

 

 

 

Martin Berger

 

 

New Eastern Outlook

 

 

Uluslararası toplumun Suriye'de yıllardan beri devam eden kanlı çatışmaya bir son verilmesi ihtimalini dört gözle beklediği ve 22 Şubat günü ABD ve Rusya arasında varılan, Suriye'deki tüm hasmane hareketlerin kesilmesine ilişkin anlaşmaya umut bağladığı bir anda, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı güçler savaş tamtamlarını çalmaya başladı.

 

Wall Street Journal: gazetesinde işaret edildiği gibi:

 

“Üst düzey bir yönetim yetkilisinin söylediğine göre, Savunma Bakanı Ash Carter, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ve Merkezi Haberalma Teşkilatı Müdürü John Brennan, yakın zamanda Beyaz Saray'da düzenlenen toplantılarda Moskova'ya karşı giderek artan düzeyde şahin görüşleri dillendirerek ‘Ruslara gerçek acı yaşatacak' yeni önlemlere gidilmesi çağrısında bulundu.”  

 

Dahası bu beyefendiler her nasılsa Moskova'nın ateşkesi bozacağına kanaat getirip, aşırıcılara verdikleri desteğin arttırılmasını ve Rusya'ya karşı yeni yaptırımların getirilmesini içeren bir “B Planı” formüle etti.

 

Elbette Washington'un “şahinlerinin” bu davranışı, eğer onları binlerce sivilin ölümünden doğrudan doğruya sorumlu hale getirecek şekilde Suriye'deki durumun devamlı olarak ağırlaşmasında doğrudan rollerinin olduğunu açığa çıkaran kanıtlar olmasa, şaşırtıcı gelebilirdi. Söz konusu eylemler hiç şüphesiz, uluslararası bir mahkemenin dikkatli bir incelemesine sunulması gereken mükemmel bir konuyu teşkil etmektedir.

 

Özel olarak, Daveed Gartenstein-Ross ve Nathaniel Barr tarafından Daily Beast'te sunulan olgulara göre CIA şimdi, Amerika Birleşik Devletleri'nin 15 yıldır savaştığını iddia ettiği terörist örgütleri destekliyor. Bu program 2013 yılında, Suriye'deki silahlı çatışmayı daha da ağırlaştırmak için başlatılmıştı. Söz konusu yazıya göre bu CIA destekli gruplardan en az biri CIA'le olan bağlarını kopardıktan sonra teröristler öncülüğündeki koalisyon listesine girdi. Daha ileride Associated Press, CIA destekli grupların Suriye'de alan kazandığını ve “daha aşırıcı gruplarla yanyana savaştığını” yazdı.  

 

Makalenin sonuç kısmında şunlar söyleniyor:

 

“Bu dönemde ‘ılımlı' isyancıların ele geçirdiği coğrafyanın tahlili ve savaş sahasından gelen haberler, CIA destekli grupların, El Nusra Cephesi'nin – El Kaide'nin resmi Suriye kolunun – öncü konumunda olduğu bir İslamcı koalisyon olan Fetih Ordusu ile işbirliği yaptığını gösteriyor…”

 

Ve:

 

“Bu noktada CIA programına katılmış olan ABD'li yetkililerin bundan Nusra ve öteki aşırıcıların faydalandığını farketmediğini ileri sürmek imkansızdır. Ve buna rağmen CIA, Rusya'nın Eylül sonlarında başlayan Suriye müdahalesinin akabinde, incelenmiş isyancı gruplara yönelik ölümcül desteği ciddi bir şekilde arttırmaya karar verdi.”  

 

Makalenin yazarları, CIA'in Suriye çatışmasında oynadığı rol ve radikal grupların kaydadeğer bir şekilde güçlenmesi konusunda ABD'de bir kamuoyu tartışması organize etmenin her zamankinden de daha önemli hale geldiği kanaatinde.

 

New York Times gazetesinde yayınlanan ve yine Amerikan istihbarat kuruluşlarının Suriye çatışmasının kışkırtılmasındaki suçlu rolünü inceleyen bir başka yazıya göz atmak da en az bunun kadar ilginç olacaktır. Bu makalenin yazarları olan Mark Mazzetti ve Matt Apuzzo, Amerika Birleşik Devletleri'nin nasıl da Suriye'deki radikal militanlara ölümcül silahlar sağlamak için Suudi parasını kullandığını ayrıntılı olarak tasvir ediyor. Ancak bu, Suudi ve Amerikan güvenlik teşkilatları arasında on yıllardır devam eden sürekli ve kirli işbirliğinin bir kesitinden başka bir şey değildir.  Bu ittifak, İran-Kontra skandalı, Afganistan'daki Sovyet askerlerine karşı yürütülen gizli savaş ve Afrika'daki sayısız vekalet savaşı esnasında yürürlükteydi.

 

Bu güçler Ukrayna çatışmasının içinde aktif bir şekilde yer alıyor, her türlü barışçıl çözüme açıkça karşı çıkıyor, bütün suçu Rusya'ya atıyor ve bu esnada perde arkasından ipleri elinde bulundurup radikal paralı askerleri Ukrayna'ya gönderiyor.

 

Bu yüzden, tarafların varılan anlaşmanın veya anlaşma öncesindeki koşulların etrafındaki olgulara nasıl baktığından bağımsız olarak bu B Planı'nın hayata geçirilmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Bunun uygulamaya sokulmasından CIA'in sorumlu olacağı, finansmanın ise Suudi Arabistan parasıyla sağlanacağı ileri sürülebilir ve bu yüzden gözümüzün önünde duran bu gizli güçlerin değil de, Rusya'nın nasıl da provokasyonlarına devam ettiğine dair yanıtıcı yazılar ve provokasyonlar bekleyebiliriz.

 

İşte bu yüzden bugün uluslararası toplum, bu “şahinleri”, yani CIA, Pentagon ve Suudi istihbarat servislerini ifşa etmek yoluyla, ABD ve Rusya liderleri arasında varılan son anlaşmanın başarısız olmasını engellemekle mükelleftir.

 

www.medyasafak.net