ÖZEL: Enis Nakkaş, Medya Şafak'a konuştu (1)

ÖZEL: Enis Nakkaş, Medya Şafak'a konuştu (1)
Hasan Sivri, Beyrut'a giderek Medya Şafak için Hizbullah'a yakın stratejist Dr. Enis Nakkaş ile son gelişmeleri ele aldıkları bir röportaj yaptı. Bu önemli röportajı iki bölüm halinde yayınlıyoruz... İlk bölümde Rusya'nın geri çekilmesi, Suriye'de federasyon ilanı, bunun yansımaları ve federasyonun hangi şartlar altında tüm bölge için seçenek olabileceği konularına ağırlık veriliyor...

 

Enis Nakkaş ile bölgedeki son gelişmelere dair ayrıntılı röportajın ilk bölümü:

 

 

Hasan Sivri: Sayın Nakkaş gündeme deyim yerindeyse bomba gibi düşen Rusya'nın Suriye'den kısmi çekilme kararı ile başlayalım. Bu çekilmenin sebebi nedir sizce?

 

Enis Nakkaş: Çekilme meselesinden önce şunu söyleyeyim. Rusların Suriye müdahalesi, Suriye meselesini uluslararası mesele haline getiren bir çatı/örtü sağladı. Uluslararası müdahalenin de Suriye'nin lehine olmasını sağladı. Bu konuda artık şüphe yok. Bu durumun ayrıca bölge ülkelerinin hatası olduğunu da söyleyelim. Bölgesel ülkeler ve güçler, Suriye konusunda ve diğer konularda bir uzlaşıya varabilseydi, kendi çıkarlarına olacak şekilde daha faydalı sonuçlara ulaşabilir ve bu meseleyi uluslararası güçlere teslim etmemiş olurlardı. Bugün Irak ve Suriye'de kararların artık Rusya ve Amerika'nın elinde olduğunu biliyoruz. Bu durum bölge halkları ve ülkelerinin, Türkiye'nin, İran'ın, Suriye'nin ve Irak'ın lehine mi? Kesinlikle değil.

 

Bugün bu durumda en büyük kaybeden Türkiye. Bölgedeki rolü azaldı ve azalmaya devam ediyor. Erdoğan'ın Suriye'deki hatalı rolü beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren bölgede çözümü, esir olduğu Nato'ya daha çok yakınlaşarak arayan bir Türkiye değil elbette. Erdoğan'ın yaptığı gibi, İsrail ile daha çok yakınlaşan bir Türkiye de değil. Çünkü bu da çok tehlikeli. Türkiye bölgede çözümü bölgedeki güçlerle ve ülkelerle aramalı.

 

 

"Ruslar kısmen çekildi, Palmira'dan sonra Rakka ve Deyr Zor'a yöneliyorlar"

 

 

Rusya Suriye'den neden kısmen çekildi? Suriye'ye ilk gelen Rus güçleri, İran ve Hizbullah ile uzlaşı halinde terörle mücadele için gelmişti. Rus uçağı düşürüldükten sonra ise S-400 füzeleri, stratejik bombardıman uçakları ve avcı uçakları gönderdiklerini gördük. Bütün bunların sebebi Türkiye'nin müdahalesidir. Türkiye ile çatışma olasılığı vardı. Davutoğlu'nun İran gezisi ile gelen "müdahale etmeyeceğiz ve çatışma olmayacak'" iletilerinden sonra Ruslar ‘'fazlalık'' olan ve Türkiye ile çatışma olasılığı için gelen Rus güçlerini çekme kararı verdi. En uygun zaman bu zamandı. S-400'leri bıraktı ki sahada kalan Rus güçlerini koruyabilsin ve kendisinin izni olmadan herhangi bir müdahale olamasın. Bugün kimse Suriye üzerinde Ruslardan izin almadan uçuş yapamaz.

 

Bu sırada Rusya'nın geri dönen güçleri nasıl karşıladığı noktası da önemli. Geri dönen güçleri zafer havasında karşıladılar. Rahatlamış aileleri ile birlikte bir görüntü vardı. Bu da Putin'in içe yönelik bir mesajıydı. Güçlerinin önemli bir kısmı geri dönmüş ve geri kalanlar görevlerini rahatlıkla sürdürecek mesajıydı bu. Putin'in içe dönük bir hamleye ihtiyacı da vardı. Aynı zamanda Putin dünyaya "Ben bölgedeki tüm güçleri parçalamaya veya ezmeye gelmedim'' mesajı da vermek istiyordu. Hedefimiz bu terörist gruplar dedi ve tüm bölge ile çatışma gibi bir niyeti olmadığını iletmiş oldu. Bunlar kısmi çekilmelerine neden olan başlıca sebeplerdir. Sahada çatışmaya da devam ediyorlar. Ruslar Tedmur'da (Palmira) vardılar. Palmira sonrası Rakka'ya yöneleceklerini kendileri söyledi. Suriye Ordusu ile birlikte sahada IŞİD'e ve diğer örgütlere karşı savaşa devam edeceklerini ve Rakka ve Deyr Zor'a yöneleceklerini anlıyoruz. Rakka ve Deyr Zor terörist gruplardan temizlendiği zaman silahlı grupların çoğu ortadan kalkacaktır.

 

 

"Artık ‘Özgür Ordu' (ÖSO) yok''

 

 

Çekilmenin yanında gelen ateşkes önerisi de bir zeka örneğidir. Ateşkes dediğimiz öneriyi kimler kabul etti? ‘Özgür Ordu'ya bağlı tüm gruplar kabul etti. Ateşkes gerçekleşti. Bu şu anlama geliyor: Artık ‘Özgür Ordu' yok. Savaş denkleminden çıktılar ve bir sonraki aşamayı bekleyen gruplar haline geldiler. Bu çok ciddi bir siyasi kazanımdır.

 

Hasan Sivri: Fakat ateşkesten önce ciddi ilerlemeler vardı Halep ve İdlip civarında. Sizce ateşkes bir kazanım mı kayıp mı? Çünkü bazı silahlı gruplar ‘tükeniyoruz' mesajı veriyordu. Suriye Ordusu ilerliyordu. Örneğin Cisr el-Şuğur beldesi ordunun ateşine girmek üzereydi.

 

Enis Nakkaş: Rusya'nın pozisyonu şu: Bu ateşkes karşı tarafa kredi veriyor. Ruslar "Ben rejimi korumak istiyorum. Rejime ortak olmak isteyen muhalefeti tamamen ortadan kaldırmak istemiyorum" diyor. Dolayısıyla bunu isteyen muhalefeti ortadan kaldırmayacağım ama aşırıcılar ve aşırıcı olmayanlar diye ikiye ayıracağım, diyor. Bu Rusların pozisyonu. Rejim tabii ki savaşı bitireyim de bunlardan kurtulayım diye isterdi. Fakat Ruslar oyunu uluslararası ölçekte oynuyor. Bu da az önce bahsettiğimiz noktaya götürür bizi. Bölge güçleri niye uluslararası güçlerin bu kadar müdahil olmasına izin verdi, diye sorabiliriz.

 

Örneğin Kürtlere Suriye'de daha fazla rol veren güçler uluslararası güçlerdir. Kürtlere güç veren ne Türkler ne de İranlılar. Kürtleri güçlendiren kim? Bir taraftan Amerikalılar, diğer bir taraftan Ruslar. Kürtler bölgenin esaslarındandır. Hareket etmeye ve talep etmeye hakları vardır. Fakat desteği yerel güçler yerine bahsettiğimiz bölge yabancısı güçlerden bulunca bu yabancı güçlerin aracıymışlar gibi bir görüntü oluşuyor. Fakat yerel güçlerin birbirine destek vermesi bölge halkları için ve birbirimizi anlamamız için daha faydalıdır ve daha olumludur.

 

 

"Kürtleri Cenevre'ye çağıran Ruslar değil Suriye olmalı''

 

 

Hasan Sivri: Kürtlerin bölgeye yabancı güçlerden destek alan ‘araç' olduğunu mu düşünüyorsunuz?

 

Enis Nakkaş: Araç değil. Ben Kürtlerin araç olduklarını düşünmüyorum. Amerika'nın Kürtleri desteklediği bir gerçek. Bu açık. Amerika Kürtlerin rolünün olmasını ister ama Kürtler Amerika istedi diye var değiller. Kürtlerin zaten rolü vardı. Yani Kürtleri Amerikalılar getirmedi. Kürtler zaten vardı ve bir rolleri vardı. Amerika bu rolün kendisine yarayacağını düşündü, çünkü sahada gücü yok. Bu gücü (Kürtleri) destekleyeyim çünkü sahaya inemem, dedi. Bu görüntüye bir başka bakış açısı ile baktığın zaman Kürtleri bir araçmış gibi görebilirsin. Ve bu durum Kürtler için tehlikeli. Durumun öyle olmadığını göstermek zorundalar. Ben Kürtlerin araç olduklarını düşünmüyorum. Kürtler kendilerini savunurken bu sırada da Amerika bir bakıma ‘yatırım' yaptı çünkü Kürtler sahada savaşçı konumundalar. Durum bu açıdan tehlikeli. Dolayısıyla uluslararası güçlerin aracı olmakla itham edilmemeleri ve çözüm bulunması için bölge güçleri ile Kürtler arasında diyalog kurmak zaruridir. Örneğin Kürtleri Cenevre'ye çağıran Ruslar olmamalı. Suriye rejiminin "Kürt toplumu olmadan müzakerelere başlamam" demesi gerekiyor.

 

Hasan Sivri: Kürtler konusuna birazdan geleceğiz. Rusların çekilmesi meselesine dönecek olursak, çekilme ilanı gündeme deyim yerindeyse bomba gibi düştü. Bu ilandan sonra ise çok hızlı bir çekilme gördük. Bazı analizlerde ise bazı sorunlardan bahsediliyor.

 

Enis Nakkaş: Suriye'ye girişleri de sürprizdi. Ama biz Rusların gireceğini 3 ay öncesinden biliyorduk. Ziyaretler, görüşmeler ve değerlendirmeler vardı. Görevler belirleniyordu. Kimse tek kelime etmedi. Gizliydi. Çekilme de aynı şekilde gizliydi. Putin'in iç ve dış siyasetinin bir kısmını ‘insanları şaşırtmak' oluşturuyor. Ukrayna'da kimse Kırım hamlesini beklemiyordu. Açıkçası ben bekliyordum ama bu kişisel bir öngörüydü, ama genel olarak bu anlamda bir beklenti yoktu. Bu onun bir çeşit taktiği.

 

Hasan Sivri: İran ile gerginlikten bahsedenler oldu. İran Devrim Muhafızları komutanının ‘'Rusya Direniş Ekseni için değil, Suriye'de kendi çıkarları için var'' anlamına gelen açıklamaları da vardı.

 

Enis Nakkaş: Bunun çekilme ile alakası yok. Bu pozisyon çekilmeden önce de vardı. Bu Devrim Muhafızlarının "Rusya ile Direniş Ekseni arasında fark vardır" pozisyonudur. Yani, Rusya Suriye Devletini ve bölgedeki çıkarlarını korumak ve uluslararası dengelerdeki yerini sağlamlaştırarak esas güçlerden biri olduğunu göstermek istiyor; Direniş Ekseni ise Suriye devletini, İsrail'e karşı Direniş Eksenine destek verdiği için destekliyor. İsrail'e karşı Direniş Eksenini güçlendirmek istiyor. Bu Rusya'yı ilgilendirmez. Dolayısıyla Devrim Muhafızları Komutanı bu farkı anlatmaya çalışıyor. İran ve Rusya arasındaki siyaset farkı bu.

 

 

"Hakiki Müzakereler Cenevre'de değil, sahada ve Rus-ABD görüşmelerinde gerçekleşiyor''

 

 

Hasan Sivri: Cenevre-3 süreci için ne düşünüyorsunuz? Daha önceki süreçlerden bir farkı var mıdır? Ateşkesin etkisinden bahsedebilir miyiz? Yoksa basında da gördüğümüz üzere her müzakereden sonra gelen karşılıklı açıklamalar ve en sonunda başarısız bir Cenevre süreci daha mı göreceğiz?

 

Enis Nakkaş: Öncelikle önceki Cenevre müzakerelerine benzemediğini söyleyebiliriz çünkü hiçbir taraf çekilmeye cesaret edemedi. Bir önceki müzakerede ise muhalefet tarafı çekilmişti. De Mistura ise "Müzakereleri ben durdurdum'' diyerek karşı tarafı kurtarmaya çalıştı ama bu bir yalandı. Şimdiki görüşmelerde ise kimse çekilmiyor. Dolayısıyla iki taraftan da "Her türlü müzakere etmen gerekiyor'' kararı var. Bana göre bir sonraki turda da doğrudan karşılıklı oturum olacak. Hakiki müzakereler Cenevre'de değil. Hakiki müzakereler sahada ve Kerry ve Lavrov'un Putin ile görüşmesinde gerçekleşiyor. Rusya "Artık bir sonraki aşamaya geçebiliriz, Cumhurbaşkanı Esad'ın gidişi meselesini de bırakın artık, Suriye'deki tüm bileşenlerin Cenevre'de var olması gerektiğini de kabul etmeniz gerekiyor'" pozisyonunda. Bir sonraki turda masada Kürtler de yer alırsa ve Cumhurbaşkanı Esad'ın gidişi meselesinde ısrar edilmezse ki öyle görünüyor, Ruslar kazandı ve müzakereler devam edecek diyebiliriz. Esad'ın gidişi ve Kürtlerin masada olmayışı konularında inat ederlerse sahada çatışmalar devam eder ve Cenevre'de tatsız konuşurlar.

 

Dolayısıyla sahada savaş şeklinde süren ve uluslararası alanda devam eden ‘'müzakereler'' var. Bu müzakerelerin sonuçları Cenevre'ye dökülür. Cenevre değildir sonuçları dışarı veren. Rusya, Suriye Ordusu ve Amerika Cenevre'ye sonuç verir.

 

 

"Amerika Esad'ı çoktan kabul etmişti, Ruslar bunu yeni ilan etti''

 

 

Hasan Sivri: Dün Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Bogdanov Interfax ajansına "Kerry, Cumhurbaşkanı Esad'ın konumunu tartışmamayı kabul etti'' şeklinde açıklama yaptı. Amerika ve Rusya arasında bir anlaşma sağlandı diyebilir miyiz?

 

Enis Nakkaş: Evet kesinlikle, ve bu yeni de değildir. Dün Rusya'ya "Bunu açıklayabilirsiniz, ilan edebilirsiniz'' denilmiştir ve Ruslar açıklamıştır. Amerika'nın Cumhurbaşkanı Esad ile bir süredir, yani IŞİD'in çıkışından beri sorunu yoktu zaten. Amerika, Suriye Cumhurbaşkanına ve Suriye Ordusuna IŞİD ile mücadelede ihtiyacı olduğunu biliyor.

 

Hasan Sivri: İlan neden gecikti?

 

Enis Nakkaş: Çünkü müttefikleri ve (Suriye) ‘muhalefeti' vardır. Onlara "Ben Esad'ın kalışından yanayım'' derse müttefikleri ile aralarında ihtilaf olur. Özellikle de Suudilerle. Suudiler Suriye'de artık bir şey yapamadıklarını görünce ve Yemen'de müzakere etmek zorunda kalınca aslında yenildiklerini itiraf etmiş oluyorlar. Suudiler iki ay önce bu pozisyonda değildiler. Obama'nın Atlantik'te ‘'Suudiler yanılıyor, maceralara giriyorlar'' şeklinde konuştuğu röportajından sonra Suudilerde çok şey değişti. Amerika'nın Suudilere sağladığı örtü kalkmış oldu. Suudiler Amerika'nın müttefiki ama Amerikalılar aynı zamanda "müttefikim aptal'' da diyorlar. Müttefikim maceralara giriyor, diyorlar. Amerika'nın Suudilerle kurduğu ittifakta tarih boyunca böyle bir şey duymadık. Bu Amerika tarafından gelen, Suudi Arabistan konusunda önemli bir gelişmedir. Bu ifadeler bir röportajda geçiyor ama sanki Obama daha ciddi siyasi pozisyonlar almakla tehdit ediyor. Dolayısıyla Suudiler de Rus-Amerikan hatlı müzakereleri kabul etmek zorunda.

 

Hasan Sivri: Kürtlere gelelim. Kürtler "Rojava-Kuzey Suriye Federasyonunu'' ilan etti. Federasyon ilanı hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Enis Nakkaş: Bana göre onların siyasi olarak, şartlarını yükseltmek amacıyla, bunu önermeye hakları vardır. Özellikle de Cenevre'ye davet edilmedikleri sırada. Fakat Cenevre'ye davet edildiklerinde hakiki olarak müzakere edecekler. Bu mevzuda geri adım atabilirler. Burada tehlikeli olan mantık şu: Irak'ta federal bir yönetim varsa, Suriye'de neden olmasın? Bu şekilde öneriliyor. Bu ise daha tehlikeli bir soru koyuyor önümüze: "Irak'ta mezhepsel-hizipsel bir kota varsa Suriye'de neden mezhepsel-hizipsel kota olmasın?" Bu da şu anlama geliyor: "Lübnan pisliğinin ve çöpünün popülerleşmesi". Çünkü kota, mezhepler, dengeler ve hizipler meselesi Lübnan'dan çıkmıştır. Merkezi Lübnan'dır. Bölge için en tehlikeli haldir bu. Etnik veya mezhepsel esasa göre inşa edilecek federasyonlarla, kotalarla ve benzeri yönetimlerle mücadele etmemiz gerekiyor. Çünkü bu sorunları çözmez, aksine daha da yaygınlaştırır.

 

Federasyonlar, konfederasyonlar veya özerk yönetimler; bölgesel politikalar esasına göre inşa edilmeli. Parçalanmayı daha da arttıracak olan kimlik esasına göre değil.

 

Hasan Sivri: Kürtler bu ilanda ‘'Süryaniler, Araplar, Kürtler ve bölgedeki tüm halklar bu federasyona iştirak etti. Suriye'nin tamamı için bu çözümü öneriyoruz'' dediler.

 

Enis Nakkaş: Benim tüm bölgeye önerdiğim bu. Sen geniş, etnik esasa göre olmayan ama bölgelerin kendi kendilerini geliştirmesine izin veren ve kendi kendini yönetme meselelerinde halklara daha fazla hak veren bir federasyon ilan ettiğinde bu yüzde yüz olumludur. Ama federasyonlar dini, etnik ve mezhebi kotalara göre ilan edilirse, bu federasyon Lübnan'daki krizlerin aynısının başlangıcına işarettir.

 

Hasan Sivri: Peki sizce Rojava-Kuzey Suriye federasyonu ilanı nasıl?

 

Enis Nakkaş: Kürtlerin ilanı şu ana kadar net değil. Ben örneğin şu başlıktan çok olumlu bir koku alıyorum: Halkların Demokratik Partisi. Bu isim çok olumlu. Sen ‘'halklar'' dediğin zaman demek ki sadece Kürt halkından bahsetmiyorsun, demokratik yaşamak isteyen bölgedeki tüm halkları kastediyorsun. Dolayısıyla Halkların Demokratik Partisi'nin bu kavram etrafında çok güçlü ses çıkarması gerekiyor. Yani biz bütün bölge halklarının ortak bir yaşam alanında, herkese eşitlik sağlayan demokratik bir sistemde yaşamasını istiyoruz fikridir bu. Yani Suriye'nin Kürt bir cumhurbaşkanı olsa burada sorun nerede? Irak'ta Sünni bir başbakan olsun, problem nerede? Mesele kimliği olmamalı, mesele politikası olmalı. İsviçre Federasyonu mesela, demokratik halklar federasyonudur. Alman, İtalyan ve Fransız halklarının yaşadığı demokratik bir federasyondur. Herkes kantonların hakiki bir şekilde kendi kendini yönetme biçimini kabul ediyor ve merkezi yönetimi de kabul ediyor. Bu model demokratik halklar için örnektir.

 

 

"Federasyon bölünme yolunda ilk adım da olabilir, tüm bölge için çözüm de, ikisi de mümkün"

 

 

Hasan Sivri: Bu ilana karşı geniş kesimlerden gelen eleştiriler de var. Arap basınını taradığımda sadece eleştirilerle karşılaştım. Bu ilanın bölünme yolunda ilk adım olduğunu düşünüyorlar.

 

Enis Nakkaş: Arapların zayıf bir noktası var. 70 yıldır başta Arap Birliği olmak üzere hedeflerini gerçekleştiremediler. Dolayısıyla kendileri önerilen herhangi yeni bir fikirden korkmaktalar. Federasyon bölünme yolunda ilk adım da olabilir, tüm bölge için bir çözüm de olabilir. İkisi de mümkün. Nasıl hayata geçirdiğin ve özünde ne olduğu ile ilgilidir bu. Federasyonun amacı yeni haritalar çizmeye ve bizi etnik çatışmaların olacağı yeni bir aşamaya taşımak olursa, Kürtleri ve Arapları bırak, biz Şii-Sünni esasa göre bir Irak Federasyonu örneğini ele alırsak bu kesinlikle bölünme yolunda bir federasyon olacaktır. Çatışmalar had safhada olacaktır.

 

Ama federasyon bölgesel olursa ve öz-yönetim esasını dayanak alırsa, bu herkesin yeniden inşa için işbirliği yapması anlamına gelir. Federasyonu ilan edenin, neyi nasıl sunduğu ve açıkladığını iyi bilmesi gerekir. Ben ayrıca bazı Arapların, Kürtlerin herhangi bir adımını, bu adım İsrailci imiş gibi tanımlamasını kabul etmiyorum. Hatta Kürtler bağımsızlık dahi talep etse, bu mevzu tartışmaya açıktır. Çünkü kendisi bölgenin bileşenlerinden ve İsrailliler gibi dışarıdan gelip kimsenin toprağını işgal etmedi. Sen onunla beraber yaşamak istiyorsan, ortak yaşamayı sunan sistemi de vermelisin. Beraber olacaksan çözüm, herkesi bir araya getiren modeldir. Ama sen kendi yöntemlerinde ısrar edip Kürd'e sus diyeceksen bu despotizmdir.

 

Sonuç olarak siyasi önermeler burada esastır. Hangi esasa göre hükmedeceksin, hangi esasa göre idare edeceksin? Bu kanunda yazacak, anayasanda yazacak. Demokratik halklar gerçekten güzel bir başlık. Türk Kürd'ü farklı görmesin, Araplar İranlıları kendisi gibi görsün, işte bu Alman federalizmi, İsviçre federalizmidir. Ama federasyon başkalarına karşı zafer kazanmak için yapılacaksa veya diğer devletler gibi bir Kürt devleti ilan edilecekse -ki Kürdün Kürt olarak Araplar gibi, İranlılar gibi bunu talep etmesi meşrudur- ben bunu önermem, çünkü dünya bu yönde ilerlemiyor.

 

Hasan Sivri: Kürtlerin müttefiklerinden bazı eleştiriler var. Örneğin Heysem Menna geçen ay yaptığımız röportajda "Kürtler olmadan müzakere salonuna adım atmam" demişti. Kürtlerle ortak ilkeler çerçevesinde hareket ediyor ama federasyon ilanını reddettiğini açıkladı. Kamh Hareketi olarak bir basın açıklamasında Suriye Demokratik Meclisinin dağılabileceği uyarısını da yaptı.

 

Enis Nakkaş: Ben bu yüzden Kürtlerin siyasi önermelerde tek başlarına hareket etmemeleri gerektiğini düşünür ve bunu öneririm. Bu ilanda da tek başlarına hareket etmek yerine yanlarında Heysem Menna ve diğer partiler de yer alsaydı ve önermelerini-federasyonu bu şekilde ilan etselerdi daha iyi olurdu.

 

 

Devam edecek….

 

(İkinci bölümde Rusya'nın Suriye müdahalesi sonrası Rusya-Şam-Kürtler ilişkisi, Hizbullah'ın Körfez ülkeleri tarafından terör listesine alınması ve Hizbullah-İsrail denklemi, Yemen savaşı ve Rusya-Türkiye ilişkileri yer alacak)

 

 

www.medyasafak.net