Soros’un Açık Toplum’u: Yeni Dünya Düzeni’nin ordusu

Soros’un Açık Toplum’u: Yeni Dünya Düzeni’nin ordusu
WikiLeaks size, Panama Belgeleri’nin Amerika Birleşik Devletleri, George Soros’un çeşitli STK’ları ve bir dizi Batılı gazeteci tarafından sunulduğunu söyledi. Bunun kanıtı bugün çürütülemez. Son birkaç on yılda sadece haberleri kontrol etmek için değil, aynı zamanda toplumun işlemesini sağlayan kanunları bile etkilemek üzere geniş bir ağ kurulmuştur. İşte, işlerin Yeni Dünya Düzeni dahilinde işleyişine karşı bir örnekteki ilk doküman.

 

 

 

Phil Butler

 

 

 

New Eastern Outlook

 

 

 

WikiLeaks size, Panama Belgeleri'nin Amerika Birleşik Devletleri, George Soros'un çeşitli STK'ları ve bir dizi Batılı gazeteci tarafından sunulduğunu söyledi. Bunun kanıtı bugün çürütülemez. Son birkaç on yılda sadece haberleri kontrol etmek için değil, aynı zamanda toplumun işlemesini sağlayan kanunları bile etkilemek üzere geniş bir ağ kurulmuştur.  İşte, işlerin Yeni Dünya Düzeni dahilinde işleyişine karşı bir örnekteki ilk doküman. İşte yeni Baltıklara ve ateşten yeni dünyanın gerçek doğasına yönelik, açıklayıcı bir bakış.

 

Panama Belgeleri'ndeki ifşaatlar, on yıllardır devam eden bir yanlış bilgilendirme kampanyasının yalnızca son aşamasıdır. Bugün dünya, hakikati başaşağı çeviren dev bir gazeteciler ve şirket dalkavukları grubu tarafından altüst edilmiş haldedir. Fakat bugün benim anlatacağım hikaye, bir canavarın yalnızca bir kılcal damarı, Yeni Dünya Düzeni ordusunun George Soros isimli bir parçası hakkında. Onun başında olduğu “DOTS Vakfı”, eski adıyla Soros Letonya Vakfı, bahsettiğim çürütülemez kanıtların bir kısmını sunuyor. Bu STK'ya ışık tutmadan önce okuyucunun finansör George Soros'a, düzmece yardımsever George Soros'a daha aşina hale gelmelidir.

 

Destansı dolanbaz: George Soros

 

1930 yılında Budapeşte'de dünyaya gelmiş olan George Soros'un gerçek ismi Gyorgy Schwartz olup, 2. Dünya Savaşı sonrasında Londra'ya göç ettiğinde bu ismi değiştirmiştir. Bugün 26 milyar doları aşan bir servete sahip olduğu tahmin edilen Soros'un geçmişi salt sıkıntılarla dolu değildir; o, Hollywood'un yarattığı süper kötü adamlara ilham veren türdendir.  1944 ve 1945 yıllarında Budapeşte'de bir Nazi işbirlikçisi olan genç Gyorgy, dindaşı olan Yahudileri Nazilere satmış, onların mülklerini çalıp kayıtlara geçirmesine yardım etmiş, bu esnada Hitler'in destekçileri yaklaşık yarım milyon Macar Yahudisi'ni ölüm kamplarına sevketmişti.   

 

Soros 1950'li yıllarda “London School of Economics”e kaydoldu ve oradan mezun oldu. Bankacılık dünyasına Londra'daki Singer & Friedlander ticaret bankasıyla girdi ve daha sonra New York'ta F.M. Mayer'la çalışmak üzere ABD'ye gitti. Soros'un borsa spekülatörleri arasından yükselişi bugün efsane olmuş bir konudur. Kara Çarşamba'da Bank of England'da İngiliz poundu ile oynamasının ona ilk milyarını kazandırdığı söylenir. Fakat Soros'un bugünün kaosunda oynadığı rolü anlamak için odaklanmamız gereken yer onun parası değil, felsefesi ve stratejileridir. Soros, geri kalan her şeye rağmen, her zaman gizemli olmuş öfkeli bir yapısökümcü, her izahatı kendi içine kapatan bir adamdır. Bu onun, 1940'lar gibi erken bir tarihte gerçek anlamda bir “Açık Toplum”un neye benzeyeceğini teorize etmiş dünyaca ünlü filozof Karl Popper'a olan bağlılığında ve ondan kavramlar ödünç almasında görülebilir. Burada siyaset teorisi derslerine girecek yerimiz yok, ancak Popper, George Soros'un içindeki ikilikte çarpıcı bir rol oynamıştır. “İkilik” kelimesini milyarderin Budapeşte'de geçirdiği ilk dönemlerde, hayatta kalmanın ve ihanetin Niccolò di Bernardo dei Machiavelli'nin idealize edeceği türden bir kişiliği şekillendirmesi nedeniyle kullanıyorum. Soros'u bu denli tehlikeli kılan, onun ve pek çok başka kişinin kamuoyunu manipüle etmesine, aynı anda hem hayırsever hem de açgözlü bir milyarder olabilmesine izin veren şey bu ikiliktir.

 

“Dünyada ele alınması en zor, yürütülmesi en tehlikeli ve başarısı kesinlikten en uzak olan şey, yeni bir şeyler düzeninin getirilmesine öncülük etmektir.” – Niccolo Machiavelli

 

Herkesin George Soros gibi adamları anlamak için ihtiyaç duyduğu şey bu gerçektir. Toplumun kaybettiği her dönemde Soros ve onun ait olduğu kartel kazanır. Soros – her ne kadar bu gerçeği basitçe “iş” diye adlandırsa da – bir verici değil bir alıcıdır, hepsi bu. Soros'un Karl Popper gibi parlak adamların özünü benimsediğini, ardından ise “Açık Toplum” prensiplerinin anlaşılmasından kâr edilebileceğini anladığı anda bu ideallere ihanet ettiğini görürsünüz. Fakat George Soros'un kendi kendine ve elitizm dışında her türlü toplumsal düzen görüntüsüne karşı yalan söyleyen bir adamdan ibaret olduğunu anlamak gerekir. Soros her gün, kendi kendisini bile aldatmaktadır.  

 

Amerikan yaşam alanı markası

 

“Biz az sayıda etkisiz beyinden oluşan bir hareket değil, geniş kitleleri fethedebilen bir hareket olmak istiyoruz. Propaganda entelektüel olarak hoşnutluk veren değil, popüler türden olmalıdır. Propagandanın görevi entelektüel hakikatleri keşfetmek değildir.” – Joseph Goebbels, Nazi Propaganda Bakanı

 

DOTS Vakfı, yahut Soros Letonya Vakfı 1992 yılında, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından hemen sonra kuruldu. Bu tarihte George Soros, ilköğretim düzeyine kadar okulları finanse etmeye başladı. Ardından 1994 yılında Soros inisiyatifleri, Letonya üniversitelerindeki öğrencilere yurtdışında okuma gibi cezbedici olanaklar sunmaya başladı ve bunu, öğrencilere yönelik “teşvik” sistemi hibeleri izledi. 1995 yılında Letonya Yargı Eğitimi Merkezi'nin kurulmasıyla birlikte Soros'un parası, Letonya'nın yargı sistemini etki altına almak için enjekte edilmeye başlandı. Bu hayati önemde bir stratejiydi ve Soros, Amerikan Baroları Birliği'ni tecrübesiz bir ülkenin hukuk devletine doğru giden akademik ilerlemesiyle birleştirdi. Aynı dönemde Soros'un finansmanları, hükümet memurlarının bedava dil eğitimi alabildiği bir STK Merkezi'nin kurulmasına yardım etti. Düşünce, dil, kanun ve bunların içerimleri yalpalıyordu, ancak bunların hepsi hayırseverlik olarak yaftalanıyordu.

 

1996 yılında “İnsan ve Toplum”un yayınlanması, George Soros'un Letonya'daki yeni düzeni için bir kilometre taşı oldu. Dünyanın büyük felsefi eserlerinden 26 tanesi Letoncaya çevrildi ve Soros ders kitabı yayıncılığına girişti. Soros bundan sonra Soros Çağdaş Sanatlar Merkezi'ni kurmaya yöneldi; 1998 yılında ise Riga Hukuk Yüksek Okulu kuruldu. 1990 yılından 2002 yılına kadar Soros, hukuktan etiğe, engellilerden sanatlara kadar Letonya toplumunun bütün alanlarıyla ilgilenmeye çabaladı. Küçük Baltık ülkesi, bir tür “dönüşüm” modeli, Soros'un yeni dünya düzeni deneyiminin bir biçimi haline geldi. Ardından 2003 yılında Soros Vakfı, PROVIDUS Kamu Politikası Merkezi'nin eşkurucusu oldu. Bu ve Soros tarafından girişilen pek çok başka inisiyatif, şimdi AB Komisyonu, Letonya Eğitim ve Bilim Bakanlığı ve Robert Bosch Stiftung'da gördüğümüz türden şirket yardımseverliği tarafından desteklenmektedir. PROVIDUS'un bu çabası bize, Soros'un bir dönüşüm yolu kurmak için kullandığı bir yöntemi göstermektedir ki, şimdi bu yolda yüzlerce STK, şirket ve hükümet kuruluşu yürümektedir.

 

Burada oluşturulan yol ileriye doğru devam etmiş, dönüştürücü toplumsal manipülasyon klonlanmıştır ve işte bu yüzden Soros'u ve öteki Yeni Dünya Düzeni elitlerini bu denli şeffaf bir şekilde görmekteyiz. Kontrol mekanizmaları Batı toplumlarıyla, özel olarak da da SSCB'nin özgürlük düşmanı olarak şeytanlaştırıldığı Doğu Avrupa devletleriyle sıkı bir şekilde bağlanmıştır. Fakat benim en ilginç bulduğum şey AB-Soros-Yeni Dünya Düzeni arasındaki bağlantı noktalarıdır. Başka bir yazıda bir İsviçre-Romanya finansmanıyla bu “Panama Belgeleri” arasındaki bir bağlantıyı açığa çıkarmıştım, şimdi de bir Soros inisiyatifine giden bir İsviçre-Letonya bağlantısı mı buluyorum? PROVIDUS'u destekleyen Letonya-İsviçre İşbirliği Programı, İsviçre-Romanya İşbirliği Programı'na ayna tutuyor. Bu program ise şimdi, Kamu Bütünlüğü Merkezi'nin bir yan ürünü olan “Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi” gibi bir şeyi ve Panama Belgeleri'ni ilk elden açığa çıkaran Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu'nu (ICIJ) destekliyor.

 

Bu gizli anlaşma labirentinde daha derinlere gidersek bu bizi bu makalenin kanıtsal niteliğinden uzaklaştırabilir. Ben Soros'un Letonya'daki kilit önemdeki davranışlarının ve stratejilerinin Washington'un Rusya'ya ve eski Sovyet cumhuriyetlerine yönelik dış politikasını nasıl yansıttığını (veya kolaylaştırdığını) göstermek istiyorum. 2005 yılında Soros Vakfı, Belarus, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan'ın geniş AB topluluğunun “partnerleri” olarak hedeflendiği, “Daha Geniş Avrupa” ismi verilen bir program başlattı. 2000'li yıllar boyunca Letonya'daki Soros Vakfı, ülkedeki operasyonlarının kapsamını genişleterek bunları her alana yaydı. Para ve nüfuz, kırsal alanlara kadar yayıldı. Hukuk, siyaset ve hatta seçmenleri etkileme alanlarında büyük bir uyum sağlanması için çarpıcı girişimlerde bulunuldu. Tam bu dönemde, 2000'lerin sonlarında Soros Vakfı'nı “etkileyicileri”, Letonya'nın iş, hukuk ve hükümet sektörlerine girmeye başladı. Ardından 2011 yılında Soros'un STK'sı, “Ben Başbakan Olabilirim” isimli bir inisiyatifi oluşturdu.  Bu inisiyatiften hareketle, Re:Baltica diye bir şey yaratıldı. Bu, kamu çıkarına araştırmacı gazetecilik ürettiği iddia edilen bir kâr amaçlı olmayan kuruluş. Re:Baltica'ya baktığımızda, Soros'un Avrupalı “düşünce kuruluşları” ağının temel örgütleyicilerini buluyoruz; örneğin bunlardan biri olan Vita Tērauda, aynı zamanda Açık Toplum İçin Politika Örgütü'nün, yahut PASOS'un da genel müdürü. Bu Soros ağının yaptığı şey, Letonya modelini Avrupa çapındaki öteki ülkelere yaymak. Bunun sonuçları afallatıcı oluyor, bu kesin. Soros'un propaganda ve baskı markası, kitleleri ve entelektüelleri dönüştürme konusunda Hitler'in yandaşlarına bile galebe çalar.

 

Zorlu deneme olarak Letonya

 

Letonya'nın Batı ile “Slav” etkileri olarak adlandırılabilecek şey arasındaki çeşitli çatışmalarda oynadığı rolü anlayan Batılı gözlemcilerin sayısı pek de fazla değil. Bir tarih dersine girmeksizin, Baltık teorisyenleri gibi insanların ve Nazi savaş suçlusu Alfred Rosenberg gibi kişilerin ideallerinin hayli eski olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada Letonyalıların ve bütün Baltık ülkelerinin halklarının her zaman ideolojik ve siyasi çizgiler üzerinden bölündüğünü anlamak yeterlidir. Bu özellikle 2. Dünya Savaşı öncesinde ve esnasında, ülkenin yarısı Nazi Almanyası'nın yanında yer alırken diğer yarısı Sovyetlerle birlikte savaştığında böyleydi. Şimdi kötü bir şöhrete sahip olan Molotov–Ribbentrop Paktı'nın gizli kısımları bile Almanya ve Sovyetler Birliği'nin Letonya gibi ülkelerini böldüğünü gösteriyordu. Bu saldırmazlık paktı aynı zamanda daha yakın zamanlarda Batı ve Doğu arasında varılan anlaşmalara da ışık tutmaktadır. Soros değiştirilmiş Yaşam Alanı (Lebensraum) metodlarıyla etki yaratmak için daha iyi bir ülke seçemezdi denilse yerinde olur. Ben daha sonraki yazılarda öteki Baltık ülkelerini, Ukrayna'yı ve Gürcistan'ı da tartışacağım.

 

Görmeye başlayabileceğiniz gibi, ABD'nin bu bölgelerde on yıllardır gerçekleştirdiği politika üretimi, Soros gibi girişimcilere ve şirketlere sıkı sıkıya bağlıdır. Söylediğim gibi bütün bunların kapsamı tahayyül edilemez düzeydedir. Makedonya ve Moldova'dan Çek Cumhuriyeti'ne kadar pek çok ülkede ve Orta ve Doğu Avrupa ile Orta Asya'da bulunan 21 ülkedeki bağımsız politika merkezlerinde, Soros'un ektiği para, belediye başkanlarından avukatlara ve bütün parlamentolara kadar herkes tarafından desteklenen kanserli bir mekanizmaya bulaşmamıştır. Yeni dünya düzeni, komplo teorisyenlerinin sürekli bahsettiği türden mitsel görünümlü bir şey değildir; demokrasinin yerini almış bir gerçekliktir. Soros ve bağlaşıkları kamuoyunun gerçeği anlama becerisini ortadan kaldırmış ve yerine başka bir hakikat yerleştirmiştir. Bu Soros ağlarının ne kadar kapsamlı ve eksiksiz bir şekilde içiçe geçtiğini anlamak için, 2012 yılında Soros Vakfı tarafından oluşturulan “Tugay” yarışmaları denilen türden daha küçük stratejilere bakmamız yeterlidir. Eğer Riga Hukuk Yüksek Okulu Avrupa çapındaki çok geniş bir okullar ve üniversiteler ağına etki yapıyorsa, o halde daha küçük topluluklar için yapılan hibeler ve tohum aşaması yatırımı bağlantıları yerel ve bireysel düzeyde “dönüşüm” yaratabilir. Tugay şimdi kapanmış haldedir, fakat küçük finansmanı Soros/Yeni Dünya Düzeni ideallerinin güvenilir şekilde yayılma araçlarına dönüştürülen çok sayıdaki “tohum” inisiyatiflerinden yalnızca biridir. George Soros tarafından Letonya'da tekil bir politika/strateji inisiyatifi olarak başlatılan şey şimdi ülkenin dokusuna işlemiştir. Soros liderliğine yakın olan kahinler yeni düzen amaçlarını biliyor, fakat bu yaratığın uzun kuyruğundaki masum öğrenciler/yurttaşlar kurban edilmiş piyonlardan ibaret. Tugay organizatörleri Letonya gençliğine doktrin aşılamak için yeni inisiyatiflere girişmiştir. Bu Facebook profili, pürüzsüz propagandanın nasıl da kitle finansmanına giden kışkırtıcı bağlantılardan ve neredeyse subliminal devrimci sembolizmden beslendiğini gösteriyor. Bu yüzden DOTS, Soros'un dış politika stratejisinin devridaimidir. Tohumu besleyen finansal itkisi, bunun kökenlerinin niteliğini bilmeyen yeni bir topluma doğru akmıştır.  

 

Bu yüzden Letonya inkar edilemez bir şekilde, yalnızca George Soros ideolojilerinden değil, aynı zamanda ondan daha güçlü olanlardan etkilenmektedir. Burada Washington ve Londra'nın bağımsız bir ülke ve halk üzerindeki etkisinden bahsedilmiyor. Ancak hata da yapmamak gerekir: George Soros yeni dünya düzeni perdesinin arkasındaki “sihirbaz” değil, kolaylaştırıcıdır. O, dahi Karl Popper'ın “Açık Toplum”una bilgili bir şekilde ihanet etmiş biridir – Soros Popper'ın biliminini yalnızca kendi ihtiyaçları için kullanmaktadır. Filozof aslında “Açık Toplum ve Düşmanları” isimli çalışmasında Soros gibi insanları tarif etmekte ve huzursuzluğun toplumsal değişim için kullanılmasına gönderme yapmaktadır. Popper'a göre  Soros gibi biri kendini, biraz Platon'u andırır şekilde, büyük bir filozof kral olarak görür. Soros ve yol arkadaşları bulundukları her yerde, herhangi bir yeni dünyaya gösterdikleri ilgiden fazlasını, eski, elitist dünyaya göstermektedirler. Onlar bir yandan insanlığın aşiret doğasını kullanırken, diğer yandan gerçek liberal demokrasi iddiasında bulunurlar.

 

Letonya vatandaşları işte bu şekilde, büyük sanayicilerin ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere hedef alınmakta, baskı altına alınmakta ve dönüştürülmektedir. George Soros tarafından kurulan Açık Toplum Vakıfları'nın isim ve amaç olarak Popper'ın kitabından esinlendiği varsayılmaktadır. Fakat gerçekte yeni dünya düzeninin tek yaptığı şey el çabukluğu ve büyüyle aklımızı karıştırmak ve bu esnada insanlığın doğuştan gelen haklarını çalmaktır. Bu güç denemesinde Letonya gibi yerler, tiranca fikirlerin hayatta kalması için gerekli ideolojik yaşam alanı haline gelmektedir.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net