"Libya 'da Federalizm Tutmaz"

"Libya 'da Federalizm Tutmaz"
"90’larda Suudiler Katar’daki bir darbeyi desteklemişlerdi, her ikisi de görüntüde Vahhabi olsa da, iki ülke tarihsel olarak yarımadayı yönetme mücadelesinde rakiptir."
“Libya Altyapısının Yeniden İnşası Ulusal Birliğe Bağlıdır”

Bir siyaset analisti “Eğer Ulusal Geçiş Konseyi ülkeyi birleştirmek adına kararlı adımlar atmazsa, hasar görmüş altyapısını yeniden inşa etme kabiliyetini yitirecektir” diyor.

Press TV konu hakkında daha geniş bilgiler almak üzere Cambridge Üniversitesi St. Catherine Koleji’nde Libya Tarihi konusunda kıdemli araştırma görevlisi olarak görev yapan Jason Pack ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Aşağıda sizlere mezkûr söyleşinin metnini sunmaktayız:

Dilerseniz uzmanlık alanınız da olan Libya konusuyla başlayalım. Yazdığınız Libya raporunda da belirttiğiniz üzere, eğer Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) gücü tek elde toplamak adına acil adımlar atmazsa milisler ülkeyi ele geçirmeye başlayacaklar.

Hayır, milislerin büyük bir alternatif olduğuna inanmıyorum. Diğer bir deyişle onlar yurtdışında dondurulmuş mal varlıklarını kontrol edecek ya da petrol politikaları üretecek veya altyapıyı inşa edecek bağımsız bir yönetim kuramazlar.

Ancak eğer UGK ülkeyi birleştirmek için ciddi adımlar atmazsa, güç çok dağılacaktır. O zaman da Libya’yı ayağa kaldırmak için gerekli siyasi ve ekonomik yenilenme imkânsız olacaktır.

UGK’nın yaşadığı liderlik problemleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Personel değişimleri de yaşadılar?

Kabinenin onandığı 22 Kasım 2011’den bu yana çok önemli görev değişimleri oldu.

Bir de yeni başbakan…

Bağımsızlıktan sonra her zaman yeni bir kabine çıkar ortaya. Yani bu beklenen bir şeydi.

Beni asıl endişelendiren şey, UGK’nın silahları toplama, milisleri mesleki eğitime göndermek için programlar edinme türünden kararlar almada yaşadığı sıkıntıdır. Bunlar onların kolayca yapabileceği şeyler değil.

Ancak bu siyasi başkentin kalkıp, “Biliyorsunuz biz bu zor seçimleri zaten yapacağız ve bunları Haziran’daki seçim sonrasına ertelemeyeceğiz” demesine bağlıdır.

Sirenaika bölgesinde federal bir devlet olduğu her yerde ilan edilirken, Bingazi bu açıklamalara nasıl tepki verecektir?

Bu seçeneği teşhis etmek için, federalizmin Libya’da 1951 ile 1963 arasında uygulandığını ancak başarısız olduğunu bilmeniz gerekmektedir. Başarısız oldu çünkü 60’lı yıllarda süren petrol altyapı çalışmaları ülkenin tek parça olması gerektiği anlamını taşıyordu.

Şimdi elbette altyapı, birleşmek zorunda oldukları anlamına geliyor ve elbette su ve taşımacılık meseleleri için de…

Ben federalizmin bir başlangıç olduğunu sanmıyorum. Libya şartlarında o başarılı olamaz ancak önemli kabile liderleri ve gençler Bingazi’de bir araya gelmeyi arzuluyorlar ve “biz federalizm istiyoruz” diyorlar, buysa onların UGK’nin yaptıklarından hoşnut olmadıklarını gösteriyor.

UGK eşzamanlı olarak hem gücü paylaşmalı, bu şekilde yerel gruplar da işin içine dâhil olduklarını hissederler, hem de otoriteyi merkezileştirmeli ki bu şekilde de bu zor meselelerin üstesinden gelebilirler. 

Ben bu adımı federalizme doğru bir hareket olarak yorumlamıyorum, bu sadece memnuniyetsizliği ifade etmenin karmaşık bir şekli.

Yani bunun Irak’taki Çelebi’nin tekrar çıkışı olmadığını düşünüyorsunuz… Bazı yorumcular dış güçlerin Batı tarafından desteklendiğini, onları ülkeye Batı ülkelerinin soktuklarını ve işlerin Batı’nın evvelden söylediği gibi gitmediğini söylüyorlar?

Hiçbir şekilde. Aslında federalizmi destekleyecek tek dış güç Katar ve bazı Körfez ülkeleridir çünkü onların hem Trablus hem de Sirenaika bölgelerindeki çeşitli aktörlerle siyasi ve ekonomik ilişkileri var.

Neden Katar bu kadar ilgili? Çok uzak bir yer orası. Aynı şekilde Katar zengin bir ülke. Onun Libya’da nasıl bir çıkarı olabilir?

Katar’ın Libya’daki varlığının önemini teşhis etmek Libya üzerine analiz yapanların ortak uğraşlarından biridir.

Katar ve Türkiye Libya’daki en güçlü oyunculardır ve Batı tarzı tasarım da yapmıyorlar. Katarlılar destekliyor gibi görünüyor.

Suudi Arabistan’dan daha fazla mı?

Libya meselesinde Suudiler özel bir öneme sahip değiller. Onlar oyuna dâhil olmakta yavaş kaldılar ve müdahaleyi ya da belirli silahlı grupları destekleme konusunda şüphe ettiler.

Katarlılara geri dönersek, birçok İslamcı milis gruba destek verdiler ki, en ünlüleri Trablus Askeri Konseyi başkanı Abdulhekim Belhac’dır.

Diğer kısımlara silah aktarırken eşzamanlı olarak istihbaratta önemli bir rol oynuyor, özel servisleri birçok milisi eğitiyor, hava saldırılarını yürütüyor ve birçok şey yapıyorlardı, bu işe onların neden karıştığını da kimse izah edemiyor.

Emirlik, tarihi boyunca böylesine uzun bir mesafede bir şey yapmış mıydı?

Bu ölçüde hayır! Şu an Katar Libya meselesinde yerel Libyalı gruplarla Batı arasında ve Batı ile uluslararası toplum arasında ve hatta UGK ile Libyalı gruplar arasındaki görüşmelerde bile kilit muhatap konumundadır.

Bana göre Katar, sadece ekonomik nedenlerle değil, Suudilerle yarımadadaki mücadelelerinde onlara yardım etmesi ve kendi ülkesindeki problemleri de bertaraf etmek için İslamcı grupları ve bölgedeki siyasi aktörleri destekleyerek Libya’da ve diğer Kuzey Afrika ülkelerinde etkin olarak bölgesel ve uluslar arası bir güç olmak istiyor.

Suudilere karşı yardım etmek mi? Birçok insan Suudilerle Katar’ın müttefik olduğunu düşünüyor?

Hayır… Aklınızın bir köşesinde bulunsun, 90’larda Suudiler Katar’daki bir darbeyi desteklemişlerdi, her ikisi de görüntüde Vahhabi olsa da, iki ülke tarihsel olarak yarımadayı yönetme mücadelesinde rakiptir ve Katar bölgesel bir aktör olarak yarımadada yok sayılmaktan kurtulmayı hedefliyor.

Ciddi bir desteğe sahip Katar ve ekonomik olarak da zengin, El-Cezire ile yumuşak güce de sahip, peki sizce Suudiler bu işe nasıl bakıyor?

Bence Türkiye ve Katar gibi orta-ölçekli aktörler uyanıklar, çabucak adapte oluyorlar. Türkiye ve Katar Kaddafi’nin çok iyi destekçileriydiler ancak bu hemen değişti ve ekonomik çıkarlarına yöneldiler, İtalya ve Suudi Arabistan gibi etkin aktörler ki İtalya Kaddafi ile aynı yataktaydı, konum almakta yavaş kaldılar. Suudiler uyanık olmayan siyasi aktörler arasındadır.

Katarlıların yaptıklarından dolayı onlara şapka çıkarıyorum ancak yönetimin merkezileştirilmesini ve UGK’yı faydalı bir şekilde destekleyeceklerini sanmıyorum çünkü belirttiğim gibi yerel gruplarla iyi ilişkilere sahipler.

Uluslararası medya sizin uzmanlık alanınız olan Libya meselesinden gün geçtikçe sıkılmakta ve daha çok İran’dan bahsetmekte. Washington kulislerinde İsrail’in İran’a saldırması hakkında neler konuşuluyor?

Bu mesele geçen birkaç haftanın ana konusuydu, gelecekte de öyle olacaktır. Medya İran üstüne yapılan hamleleri delicesine körüklüyor ve İsrail savaş davulları beni rahatsız ediyor. Bence İran karşısında yapılacak bir hamle sadece bölgesel açıdan değil, insani açıdan da bir facia olacaktır, ayrıca Arap Baharı hareketlerini de alaşağı ederek, radikalleştirecektir.    

Washington’da gördüğümüz şeyin Obama’nın kendini Netanyahu’dan uzaklaştırması olduğunu ümit ediyorum. O bunun bizi savaşa götürecek bir ortaklık olduğunu anlıyor, belki de Avrupalılar ve hatta İranlılarla daha fazla ilişki kurarak kendi yönetimi altında bir İsrail saldırısı olmasını önlemeye çalışacaktır. Zira o kendinin Cumhuriyetçi adaylar gibi bir yapıya sahip olmadığını biliyor ve lobilerle aynı yatağa da girmiş değil.

Bu bir seçim dönemi, bu çok tehlikeli değil mi?

Bence bunu kapalı kapılar ardında yaparsa, İsraillilerin kendilerini, bölgeyi ve tüm dünyayı yaralayacak saldırılarını önlemeyi başarabilir.

Eğer siz bunu biliyorsanız, Capitol Hill’deki halk da biliyordur, tahminimce İsrailliler de biliyordur, Liberman ve Netanyahu da biliyordur… Beyaz Saray’ın İsrail bakış açısı konusunda ikiyüzlü olduğunu anladıklarında sinirlenmeyecekler mi?

Hiç kimse Obama ile Nethanyahu’nun kan kardeşi olduklarını ya da muazzam bir dostlukları olduğunu düşünmüyor aksine ilişkilerinde muazzam bir gerilim var.

Obama, biz sizinleyiz, siz de bizimlesiniz türünden sözler söylemiyor mu?

Ülke için şartlar ve politik nedenlerle bunu söylemeye ihtiyacı var. İsrailliler istediklerini yaparlar, bu onları ve Amerikan çıkarlarını tehdit etse bile. Bu bir saçmalık, bizim gibi akli düşünen hiç kimse bunun olmasını istemez.


Press TV’de yayınlanan bu röportaj Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak için tercüme edilmiştir.