Beni Suud-Beni İsrail ittifakı gözler önünde

Beni Suud-Beni İsrail ittifakı gözler önünde
Bölgedeki hızlı gelişmeler, Necd münafıklarının üzerlerindeki örtüyü parçaladı. Onlar 1400 yıl önce Peygamber’le (s.a.a.) savaşmışlardı, şimdi de O'nun adanmış takipçileriyle savaşıyorlar.

 

 

Yusuf Ziyaullah

 

 

Crescent-online

 

 

Bölgedeki hızlı gelişmeler, Necd münafıklarının üzerlerindeki örtüyü parçaladı. Onlar 1400 yıl önce Peygamber'le (s.a.a.) savaşmışlardı, şimdi de O'nun adanmış takipçileriyle savaşıyorlar.


Necd Bedevileri şu günlerde panik modundalar. Hem ülke içindeki hem de ülke dışındaki politikaları çözülüyor ve babaları – ABD – onların bozucu taktiklerinden yoruluyor. Terörizmin hem mali hem de ideolojik açıdan baş destekçileri olan bu ilkel vahşilerin politikaları dünya çapında o kadar çok kargaşa ve kaosa yol açtı ki, Amerikalılar bile onlardan bıkmış gibi görünüyor.



Bu, normal zamanlarda sakin bir karakter olan ABD Başkanı Barack Obama'nın Suudilerin terörizme destek vermesinden bahsetme biçiminde ve onları ABD'nin kendileri için savaş yürütmesini isteyen “bedavacılar” olarak tanımlamasında da açıkça görülüyordu (Jeffrey Goldberg tarafından yapılan ve Atlantic Monthly dergisinin Nisan 2016'da yayınladığı röportaj). Suudilerin öteki dış payandaları – Pakistan ve Mısır orduları – da onların ahmakça askeri operasyonlarına katılmak istemiyor. Faust'çu seçeneklerle başbaşa kalan Suudiler, örtülerinden sıyrılıp acele içinde açıkça Siyonist paryalarla kucaklaşmak zorunda kaldı.



Bu, en kötü saklanmış sırdı: Beni Suud çok uzun zamandan beri Siyonistlerle aynı yataktaydı, fakat nikahları ancak geçen ay, Suudi prensi Velid bin Talal İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndaki yetkililerle görüşmek üzere Kudüs'e gittiği zaman resmi olarak kıyıldı. Suudi günlük gazetesi El-Ukaz tarafından yayınlanan haber, Necid Bedevilerinin Beni İsrail'le olan yakın ilişkilerini sır gibi sakladıkları eski gelenekten açık bir kopuş anlamına geliyordu.  



Suudi gazetesi 15 Nisan tarihli haberinde ayrıca işadamı prensin – kendisinin 20 milyar dolarlık bir serveti olduğu ve dört yatak odası ile bir yüzme havuzu bulunan 485 milyon dolarlık bir özel jete sahip olduğu aktarılıyor – İsrail'deki ilk Suudi ‘fahri büyükelçisi' olmak üzere İsrail Dışişleri Bakanlığı ile bir mutabakat muhtırası imzaladığını açığa çıkardı.



İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Tzipi Hotovely 14 Nisan günü AFP'ye, “Bugün Arap zihniyetinin değiştiğine ve Arap devletlerinin artık İsrail'i düşman olarak görmediğine tanık olmaktan son derece memnuniyet duyuyoruz. Geçmişin acı hatıralarını silmek ve Arap ülkelerinin gelişip demokrasiye kavuşmalarına yardım etmek için özenle çalışmalıyız” şeklinde konuştu. Velid muhtemelen “demokrasi” kelimesi karşısında şok olmuştur. Ortaçağ krallığında bu kelimeyi telaffuz edecek kadar cesur – yahut ahmak – olanlar kendilerini cellat sehpasında, bu tür şeyleri zihinlerine getirdikleri için başları vücutlarından ayrılır halde bulurlar.



Fakat Velid'in endişe etmesine gerek yok. Siyonist İsrail'in aklındaki demokrasi türü, Necd Bedevilerinin birlikte yaşayabileceği türden bir şeydir. Sonuç olarak Siyonistler İşgal Altındaki Filistin'de apartheid sistemi uyguluyor ve Filistinlilere hayli zalim ve alçaltıcı bir tarzda muamele ediyorlar. Beni Suud aynı şeyi, kölelerden daha kötü muamele ettikleri milyonlarca yabancı işçiye yapıyor. En küçük kural ihlali nedeniyle halkın önünde yapılan kafa kesme infazları, halkın geri kalanını terörize edip yöneticilere tâbi kılmak için yaygın bir şekilde gerçekleştiriliyor.

 

Türkiye'de yayın yapan Anadolu Ajansı Velid bin Talal'ın “Bu güzel ülkenin ilk Suudi büyükelçisi olmaktan gerçekten de gurur duyuyorum. İsrail dünyanın en çalkantılı bölgelerinden birinde bir isikrar adasıdır ve ben İsrail'in kurucu babalarının bu ülkeyi üzerine inşa ettikleri yüksek ahlaka kıymet verdiğimi söyleyebilirim” dediğini aktardı. Habere göre Velid sözlerinin devamında, ziyaretinin, gelecek nesillerin “harika bir uyum” ve “mutlak dini hoşgörü” içinde yaşayacakları “barışçıl bir Ortadoğu” için bir zemin sunduğunu söyledi. 



Bu, Siyonistlerin kulaklarına hoş gelmiş olmalı. Velid bin Talal'ın aşağılık sözlerinden bazılarının yapısökümünü yapalım. İsrail'in kurucu babalarının peşinden gittiği “yüksek ahlak” tam olarak neydi? Onlar keyif içinde uyguladıkları bir terör kampanyasıyla onbinlerce Filistinliye soykırım yapıp geri kalanları da evlerinden, köylerinden ve arazilerinden çıkaracak bir etnik temizlik uygulamadı mı?  Bin Talal, Siyonistlerin Deir Yasin, Kibya ve bir dizi başka Filistin kasabasında ve köyünde gerçekleştirdiği, erkeklerin, kadınların ve çocukların acımasızca öldürüldüğü katliamlardan bihaber mi?  BM bu suçları kayıtlara geçirdi ve Siyonistler bile inkar etmedi.



“Barışçıl bir Ortadoğu”ya gelince, muhtemelen Bin Talal'ın bununla kastettiği şuydu: Beni Suud, halk arkasında yoksulluk yayılırken ülkenin zenginliklerinden yüz milyarlarca dolar çalmaya devam edebildiği sürece, Siyonistler Filistin'in tamamına sahip olabilir. Sonuç olarak tıpkı Beni İsrail gibi Beni Suud da İngilizlerin Müslümanları zayıf ve bölünmüş halde tutma entrikalarının bir ürünüdür.  Buradaki amaç ise İngiliz sömürgeci çıkarlarına hizmet etmekti. Bu politika, İngilizler – ve genel olarak Batı – açısından büyük bir başarı getirdi. Müslümanlar için ise bu, tam anlamıyla felaket oldu.



Fakat Bin Talal'ın açıklamalarındaki gerçek cevher, ziyaretinin ve ikisi – Beni Suud ve Beni İsrail – arasındaki yakın ilişkilerin sonucunun gelecek nesillerin “harika bir uyum ve mutlak dini hoşgörü” içinde yaşayacak olması olduğunu iddia etmesiydi. Beni Suud, kendi komşularıyla – Suriye, Irak, Yemen – herhangi türden bir uyum içinde yaşamayı reddediyor. O halde Beni İsrail için yeni bulunan bu uyum içinde yaşama ve “mutlak dini hoşgörü” gösterme sevgisi niye? Bu, meselenin kalbine ve Necd Bedevilerinin kuruluşlarından beri izledikleri politikaya gidiyor.



Necd'in kurak çöllerinin ilkel vahşileri, bütün öteki Müslümanları ‘kafir' olarak görüyor – evet, onların kitabı açıkça, Vehhabilik'i izlemeyen Müslümanların kafir olduğunu yazıyor. Nitekim Vehhabilik, yani gerici vaiz Muhammad ibn Abdülvehhab'ın çarpıtmaya dayalı atıp tutmalarının ürünü olan ideoloji, Vehhabi olmayan bütün Müslümanları idamın meşru hedefleri olarak görüyor.

 

Bu, İslam'ın öğretilerinin baştan aşağı saptırılmasıdır. İslam'da bir kafirin veya herhangi bir başka insanın sırf inancı farklı diye öldürülmesine izin veren tek bir hüküm – tek bir Kuran-ı Kerim ayeti veya Resulullah'ın (s.a.a.) tek bir hadisi – yoktur. Eğer böyle bir şey olsaydı, herhangi bir Müslüman ülkede tek bir gayrimüslim kalmazdı.



Necdlilerin işgali altındaki Arap Yarımadası dışında gayrimüslimler, hemen hemen bütün Müslüman ülkelerde Müslüman yurttaşlarla görece uyum içinde yaşarlar. Bazı Müslüman ülkelerde gayrimüslimlerin, temel olarak da Hristiyanların hedef alındığı doğrudur, ancak bu yakın zamanlarda ortaya çıkmış bir olgudur ve Vehhabilik'in zehirli propagandasının doğrudan sonucudur. Necd Bedevileri, petrodolarlarını öteki dini azınlıklara karşı nefret yaymak için kullanmışlardır.



Onların Müslümanlar arasındaki özel hedefleri Sufiler, Şiiler, hatta kendileriyle anlaşmazlık içinde olan Sünnilerdir. Gerçek anlamda bütün öteki Müslümanlarla anlaşmazlık içinde oldukları için, hedeflerinin menzili de devasa boyuttadır. Ancak Necd Bedevileri, hatalı bir şekilde “Yahudiler” ve “Hristiyanlar”, dolayısıyla da Ehl-i Kitab olarak adlandırdıkları Siyonistler ve emperyalistlerden mükemmel şekilde memnundurlar. Müslümanların dindar Yahudiler ve dindar Hristiyanlarla sorunu yoktur, ancak emperyalistler ve Siyonistler bu kategoriden değildir.



Bir medya kodamanı olan ve şiddetli İslamofobik Fox News'te %20'lik hisseleri bulunan Bin Talal, baş Siyonist ve İsrail merkezci Rupert Murdoch ile güçlü bağlara sahip.  İkisi, Fox News'in Arapça bir versiyonunun açılması planı üzerine çalışıyor. Bin Talal, Fox News'in İslam'a ve Müslümanlara karşı zehir saçmasında yanlış bir şey görmüyor. Sonuç olarak Arap Yarımadası'ndaki Vehhabi vaizler ve onların Müslüman dünyadaki ajanları bunu düzenli olarak yapıyorlar. Bunun için tekfirci teröristlerin – Suudilerin doktrin aşılamasının ürünlerinin – masum sivilleri sokaklarda kafalarını keserek katlettiği Suriye'ye bakmak yeterli. Bu canavarlardan bazıları organ yemekten bile keyif aldı. Bu türden bir yamyamlık yalnızca Vehhabilerin kaçık zihinlerinden çıkabilir.

 

Bin Talal, Siyonist devlete yaptığı ziyaretin gerçek amacını ortaya çıkardı. 2002 yılında Beyrut'ta düzenlenen ve veliaht prens Abdullah'ın Suudi barış inisiyatifini ilan ettiği Arap Birliği zirvesinden söz etti. Abdullah bu zirvede Arap yöneticilerin 1967 sınırları temelinde Siyonist İsrail devletini tanımaya hazırlandığını ilan etmişti. Bin Talal aynı teklifi tekrar ederek, Suudi monarkının [Kral Selman] iki devletli çözüm uyarınca İsrail devletini bir ‘Yahudi ülkesi' olarak tanıyacağını söyledi. Bin Talal ayrıca bu parlak geleceğin önündeki tek engel olarak, tehlikeli gündemini – İsrail'i siyasi haritadan silme gündemini – gizlemeyen “dik başlı İran”ı gördüğünü belirtti.

 

Prens, artık ABD – İkinci Dünya Savaşı'ndan beri hamileri olan devlet – kendilerinin maskaralıklarından yorulduğu için Filistin'in Siyonist işgalcilerine, İslami İran'la mücadele etmeleri için Necd Bedevilerine yardım etme çağrısı yaptı. Obama, Atlantic Monthly dergisine verdiği röportajda Necd Bedevilerine komşuluk yapmayı, özellikle de İran'la komşuluk yapmayı öğrenmelerini söylemişti.



Necd Bedevileri Siyonistlerle, yani Filistin'in yasadışı işgalcileriyle birlikte yaşayabilir, ancak İslami İran'la birlikte yaşayamaz, çünkü İran Müslüman kitlelerin meşru haklarından ve beklentilerinden söz ediyor. Bin Talal'ın ziyareti Beni Suud'un ne kadar alçalabileceğini ortaya çıkardığı gibi, onların Allah'ın, Elçisinin, (s.a.a.), İslam'ın ve Müslümanların yeminli düşmanları olduğunu da ortaya çıkarmıştır. Onlar, Kuran-ı Kerim'in ifadesiyle mufsidune fil ard (yeryüzünde fesat çıkaranlar)dır. Bu tür insanlar hakkındaki ilahi hüküm açıktır.

 

 

www.medyasafak.net