Clinton: İsrail için Suriye’yi yok edin

Clinton: İsrail için Suriye’yi yok edin
Hilary Clinton’un yakın zamanda açığa çıkan bir e-postası, Obama yönetiminin “İsrail’e yardım etmenin en iyi yolu” olarak Suriye’deki iç savaşı kasten kışkırttığını doğruladı. Cani ve psikopat doğasını yansıtacak şekilde Clinton, Beşar Esad’ın ailesini şahsen ölümle tehdit etmenin “doğru iş” olduğunu da yazmıştı.

 

 

New Observer Online

 

 

Hilary Clinton'un yakın zamanda açığa çıkan bir e-postası, Obama yönetiminin “İsrail'e yardım etmenin en iyi yolu” olarak Suriye'deki iç savaşı kasten kışkırttığını doğruladı.

 

Cani ve psikopat doğasını yansıtacak şekilde Clinton, Beşar Esad'ın ailesini şahsen ölümle tehdit etmenin “doğru iş” olduğunu da yazmıştı.  

 

Wikileaks tarafından açığa çıkarılan e-postada dönemin dışişleri bakanı Clinton, “İsrail'e yardım etmenin en iyi yolu”nun Suriye'de hükümeti devirmek üzere “güç kullanmak” olduğunu söylüyor.

 

F-2014-20439 dosya numaralı, C05794498 belge numaralı bu doküman, Clinton'un 2009-2013 yılları arasında dışişleri bakanlığı yaptığı sırada evinde tuttuğu özel e-posta sunucusu üzerinde meydana gelen karmaşanın ardından gizli olmaktan çıkan çok sayıda ABD Dışişleri Bakanlığı belgesinden biri.

 

Her ne kadar Wikileaks çözümlemesi e-posta tarihini 31 Aralık 2000 olarak gösterse de, bu onların hatası, zira e-postanın içeriği (özellikle de Mayıs 2012'de İstanbul'da İran ile Batı arasında İran'ın nükleer programı hakkında gerçekleşen görüşmeden bahsedilmesi) e-postanın gerçekte 31 Aralık 2012'de gönderildiğini gösteriyor.

 

E-posta, ABD politikasının en başından beri Suriye hükümetini şiddet yoluya devirmek yönünde olduğunu ve bunun özellikle İsrail'in çıkarları için yapıldığını açığa çıkarıyor.

 

Clinton sözlerine, açık sözlülükle, “İsrail'in İran'ın büyüyen nükleer kapasitesiyle baş etmesine yardım etmenin en iyi yolu, Suriye halkına Beşar Esad rejimini devirmesi için yardım etmektir” diyerek başlıyor.

 

Her ne kadar ABD istihbaratının bütün raporları uzun süreden beri İran'ın “atom bombası” programı olduğu iddialarını uydurma olarak adlandırsa da (ve bu sonuç  Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından da desteklense de) Clinton bu yalanları İsrail adına Suriye'yi yok etmeyi “meşrulaştırmak” için kullanmaya devam ediyor.

 

Clinton özel olarak İran'ın efsane atom bombası programını Suriye'ye bağlıyor ve gerekçe olarak İran'ın “atom bombası” programının İsrail'in Ortadoğu'da nükleer silahlar konusunudaki “tekelini” tehdit ettiğini söylüyor.

 

Clinton, İran'ın bir nükleer silah elde etmesi halinde bunun Suriye'nin (ve Suudi Arabistan ve Mısır gibi öteki “İsrail düşmanı” ülkelerin) de “nükleer elde etmesine” olanak vereceğini ve bunların hepsinin İsrail'in çıkarlarını tehdit edeceğini ileri sürüyor.  

 

Clinton bu sebeple Suriye'nin yıkılması gerektiğini söylüyor.

 

“İran'ın nükleer programı ve Suriye'deki iç savaş bağlantısız gibi görünebilir, fakat birbiriyle bağlantılıdır. İsrail'in askeri liderlerinin gerçekten kaygılandığı – fakat konuşamadığı – konu, nükleer tekellerini kaybetmeleridir.  

 

İran'ın nükleer silah kapasitesi bu nükleer tekeline son vereceği gibi, Suudi Arabistan ve Mısır gibi başka düşmanlarının da nükleer elde etmesine yol açabilir. Sonuç, İsrail'in Suriye ve Lübnan'a karşı bugün yapabildiği gibi konvansiyonel askeri saldırılar düzenleyemeceği kırılgan bir nükleer dengesi olabilir.

 

Eğer İran nükleer silah sahibi bir devlet olmanın eşiğine gelirse Tahran, nükleer silahlarının İsrail'in bizzat İran'a yanıt vermesine karşı bir caydırıcı işlevi göreceğini bilerek, müttefikleri Suriye ve Hizbullah'a İsrail'i vurma çağrısı yapabilir.”

 

Clinton devamında, İran'ın İsrail'in güvenliğinin altını oymasını mümkün kılanın “İran ile Suriye'deki Beşar Esad rejimi arasındaki stratejik ilişki” olduğunu söylüyor.

 

Clinton bunun “doğrudan bir saldırı” yoluyla gelmeyeceğini kabul ediyor ve bunun gerekçesini, “İran ve İsrail arasındaki düşmanlıkla geçen otuz yıl boyunca” bunun hiçbir zaman olmaması, varsayılan “vekiller” aracılığıyla gerçekleşmesi olarak gösteriyor.

 

“Esad rejiminin sona ermesi bu tehlikeli ittifaka son verecektir. İsrail liderliği, neden Esad'ı yenilgiye uğratmanın şimdi kendi çıkarına olduğunu anlıyor.

 

Esad'ı devirmek İsrail'in güvenliğine büyük bir iyilik olacağı gibi, İsrail'in nükleer tekelini kaybetme konusundaki anlaşılır korkusunu da teskin edecektir.

 

Bu durumda İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri, İran'ın programının ne zaman askeri eylemi gerekli kılacak kadar tehlikeli olduğu konusunda ortak bir görüş geliştirebilecektir.”

 

Clinton bundan sonra Beşar Esad ve “ailesini” doğrudan şiddetle tehdit etmenin yapılacak “doğru iş” olduğunu söylemeye koyuluyor:

 

“Kısacası, Beyaz Saray Suriye'de doğru işi yapmak yoluyla, İsrail'in İran konusunda meydana gelen gerilimini teskin edebilir.

 

Kendisi ve ailesi tehlikedeyken, yalnızca güç tehdidi veya güç kullanımı Suriye diktatörü Beşar Esad'ın zihniyetini değiştirebilir.”

 

Bu e-posta, ABD hükümetinin Ortadoğu'da terörizmin büyümesinin baş destekçisi olduğunu ve bütün bunların İsrail'i “korumak” için olduğunu kanıtlıyor – tabi hâlâ kanıt gerekliyse.

 

Şu anda Avrupa'yı yıkma tehdidi yaratan “mülteci” krizinin de, Suriye'deki savaştan kaçan gerçek mülteciler olduğu ölçüde, doğrudan doğruya ABD hükümetinin bu eylemlerinin ürünü olduğu da üzücü bir düşüncedir.

 

İlave olarak, Irak'a da sıçramış olan Suriye çatışmasında 250 bini aşkın insan hayatını kaybetmiştir ve bütün bunlar Clinton'un ve Obama yönetiminin “isyancıları” desteklemesi ve Suriye'de savaş ateşlerine odun taşıması sayesinde olmuştur.

 

Politikaları milyonlarca insana ölüm ve sefalet getirmiş olan Clinton gibi bir piskopatın bir sonraki Amerikan başkanı olabileceği şeklindeki gerçek ve rahatsız edici olasılık, bütün düşünceler içinde en derinden sarsıcı olanıdır.

 

Clinton'un açıkça dillendirdiği, başkan seçilmesi halinde “İsrail'le ilişkileri bir sonraki aşamaya taşıma” iddiası kesinlikle, kendisini ve İsrail'i yalnızca Ortadoğu'daki bazı Arap devletlerinin değil, aynı zamanda yeryüzündeki bütün barışseverlerin en büyük düşmanı olarak ortaya koyacaktır.

 

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net