"İran ile 5+1 Grubu Arasındaki Görüşmelerin Geleceği Olumlu"

"İran ile 5+1 Grubu Arasındaki Görüşmelerin Geleceği Olumlu"
"Gözlemcilerin birçoğu 14 ay aradan sonra gerçekleştirilen görüşmeleri yapıcı ve cesaret verici olarak değerlendiriliyor, çünkü iki taraf da ana hatlarda bir anlaşmaya vardı ve gelecek müzakerelerin tarihi konusunda anlaştılar."
İran ile 5+1 Grubu Arasındaki Görüşmelerin Geleceği Olumlu

Hasan Beheştipur

İran ile 5+1 Grubu arasındaki müzakereler Cumartesi günü yerel saatle 11’de Lütfü Kırdar Merkezinde gerçekleştirildi.

Görüşmelerin ilk turu öğlenden önce gerçekleştirildi ve üç saat sürdü. Muhabirler ikinci turun da sekiz saatlik ikili ve çok taraflı yoğun görüşmeler sonucunda gerçekleştirildiğini bildiriyorlar. Gözlemcilerin birçoğu 14 ay aradan sonra gerçekleştirilen görüşmeleri yapıcı ve cesaret verici olarak değerlendiriliyor, çünkü iki taraf da ana hatlarda bir anlaşmaya vardı ve gelecek müzakerelerin tarihi konusunda anlaştılar.

İki tarafın gelecek görüşmelerin çerçevesini çizmede başarılı olmalarının üç nedeni vardı.

Öncelikle, Washington geçtiğimiz iki yıl boyunca uyguladığı “baskı ve diyalogun” öngörülen sonuçları vermediğini anladı. Bu strateji İran’ın nükleer zenginleştirmesine dair çalışmalarını durduramadı ve İslam Cumhuriyeti’ne karşı uygulanan yoğun yaptırımlar da barışçıl nükleer programı genişletmek için ulusal çözümleri daha da artırdı. Meselâ, Tahran Araştırma Reaktörü için nükleer yakıt çubuğunun inşa edilmesi ve bu başarının UAEK tarafından da doğrulanması tüm uzmanlarda şaşkınlık yarattı.

Öyle ki, ABD Başkanı Obama’nın savaş çığırtkanı rakipleri başkanlık seçim kampanyaları sırasında İslam Cumhuriyeti’ne karşı uygulanan yaptırımların yetersizliğini kabul etti ve bunun yerine İran’a karşı askeri bir müdahale çağrısı yaptılar. Elbette Obama bölgenin ve dünyanın kaderini bazı aşırı giden Cumhuriyetçilerin fantezilerine bağlayamazdı.

Bu yüzden “İran’ın uranyum zenginleştirmesinin durdurulması” başlığından vazgeçen Obama, İran’ın enerji çalışmalarına kontrollü bir sınırlama getirme yönünde orta bir çözüm önerisi ortaya koydu.

ABD medyasınca bildirildiğine göre, bu stratejiye göre, Washington sadece %20 zenginleştirme programının durdurulmasını istiyor ve UEAK gözleminde %5 oranında uranyum zenginleştirmesiyle de bir sorunu bulunmuyor.

Müzakerelerde yaşanılan tıkanıklığın aşılmasındaki ikinci faktör ABD’nin Rusya’nın “adım adım” yaklaşımını kabul etmesiydi. Bu önemli çünkü İran her zaman tek taraflı ve ABD eğilimlerini destekleyen durumu eleştirmişti. Son yıllarda, Washington İran’ın hiçbir şart öne sürmeden kendi şartlarını tek taraflı olarak kabul etmesini talep etmişti. Ancak ikinci İstanbul görüşmeleri sırasında, Rusya’nın “adım adım” yaklaşımına vurgu yapılmaksızın, tüm taraflar bir çözüm üretmek ve madde madde ilerlemek konusundaki isteklerini dile getirerek bunu kabul etmiş oldular.

Üçüncü faktör, İran heyetinin İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei’nin fetvasına vurgu yapmasıdır. Aslında, İslam’da nükleer silah üretiminin haram olduğuna dair yapılan vurgu müzakerelerde bir güven ortamı yarattı. Fetva ve onun İran yönetiminin siyasetlerindeki etkisi, İran baş müzakerecisi Said Celili’nin de belirttiği üzere, İran’ın İstanbul’daki müzakerelerin ikinci raundunda açık bir sonuca ulaşmak için verdiği taahhütleri teyit etmiş oldu.

Şimdi ana mesele 23 Mayısta Bağdat’taki üçüncü raunt görüşmelerinde iki tarafın dillendireceği hususlardır. İki tarafın da belirttiği gibi, Celili’nin uluslararası meseleler temsilcisi Ali Bakıri, AB Dış Politika Şefi Catherine Ashton ile Bağdat görüşmelerinin taslağı üzerinde bir anlaşmaya varmak için bir araya gelecek.

Her halükârda, şu ana kadar iki tarafın belirttiklerinden yola çıkarak, taraflar şu noktalar üzerinde anlaşmış görünüyorlar:

1-Gelecek görüşmelerin ana konusu kendi bütünlüğü içerisinde NPT’nin uygulanma yolları olmalıdır.

2-Hiçbir şey tek taraflı taahhüt edilmemeli ve bir önceki bölümün tamamlanmasına bağlı olarak her bölümün uygulanmasıyla, anlaşmanın her maddesi tüm taraflar tarafından yerine getirilmelidir. Bu yolla, önceki uygulamaların yerine getirilmeyeceğine dair bir şüphe ortaya çıkmayacaktır.

3-İran’daki nükleer zenginleştirmenin devam etmesi kesindir ve 5+1 grubu bunu reddedilemez bir gerçeklik olarak kabul etmelidir, çünkü NPT tüm üye ülkeler için UEAK gözlemi altında barışçıl nükleer çalışmaları tanımıştır.

4-Buna karşılık, İslam Cumhuriyeti NPT ve UEAK ile güven ortamının oluşturulması için Koruma Anlaşması çerçevesinde tüm gerekli önlemleri alacaktır, böylece karşı taraf İran’ın barışçıl nükleer programı hakkında endişelenmek için bir sebebe sahip olamayacaktır.

Yukarıdaki noktalar dikkate alındığında ana kaygı, savaş çığırtkanı ve maceracı siyasi kesimlerin sonunda İran Nükleer meselesini UEAK’nın normal ajandasına geri döndürecek gelişmelerin bir doğrultuda ilerlemesine izin verip vermeyeceğidir.

Karşılıklı anlayışa bağlı bir anlaşmaya varılacak gibi görünüyor ancak on yıllık karışıklıklar kısa bir sürede bertaraf edilemeyeceğinden tüm engeller çabucak ortadan kaldırılamayacaktır. Her halükârda eğer Bağdat görüşmeleri ikinci İstanbul görüşmelerinde olduğu gibi mutedil ve akli çözümler bulma yönünde ilerlerse, verimli işbirliği şüphesiz geçmişteki güvensizliği giderecektir.

 

Press TV’de yayınlanan bu makale Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edildi.