Temmuz Savaşı'nın onuncu yılında: Yeni savaşın karar vakti geldi mi?

Temmuz Savaşı'nın onuncu yılında: Yeni savaşın karar vakti geldi mi?
Kendi döneminde "Nasrallah benim adımı asla unutmayacak" diyen Perents'e Seyyid Nasrallah'ın cevabı "Doğru söylüyor, bu ismi unutmayacağım çünkü o bize tarihimizdeki büyük zaferi elde etmeyi sağladı" olmuştu. İkinci lider Lieberman ise Nasrallah'ı tutuklama çağrıları yapıyor. Bakalım Seyyid'in buna cevabı ne olacak?

 

 

 

Alwaght

 

 

2006 Temmuz savaşlarının üzerinden on yıl geçti. Güney Lübnan'ın kontrol altına alınmasının sağladığı sükunet içinde geçen bu 10 yılda, İsrailliler tarafından bir takım ihlaller ile bu sükunet delinirken, Hizbullah ise bölgede kurduğu yeni korku denklemlerini sağlamlaştırdı.

 

10 yıl ve getirdikleri, etkenler ve arka plandakiler ile başladı, olgu ve hadiseler ile devam etti, sonuçlar ve yıkımlar ile sona erdi. Lübnan ve çevresinin geleceğini tasarlayan bir veri altyapısı hazırlayan bu getiriler, bizi bazı hesaplar yapmaya götürdü.  Irak ve Suriye'ye geçmeden önce Temmuz Savaşını sona erdiren Hizbullah, bugünün gerçekleri karşısında geçmişe göre nitelik ve nicelik açısından çok değişti. Şimdi her yol ayrımında akla gelen ilk soru: Gelecek savaşı neler bekliyor? 

 

 

2006 Temmuz'dan 2013 Kusayr'a

 

Son on yıl içerisinde iki farklı süreç geçiren Hizbullah, 2006 Temmuz ve 2016 Temmuz tarihleri arasında iki ana dönemden geçmiştir. Birinci dönem, savaşın sona erdiği 14 Ağustos tarihinde başlayıp, 2013 yılı Mayıs ayında Kusayr savaşı ile sona erdi. Bu savaşta Hizbullah resmen tekfirci gruplara karşı Suriye savaşının ön saflarına katıldığını açıkladı. İlk dönemin neredeyse tamamen sakin geçtiğini söylemek mümkün. Hizbullah bu dönemde Temmuz Savaşının çıkarımları ve alınan dersler konusuna yoğunlaştı. Bununla eş zamanlı olarak Hizbullah, bünyesinde önemli askeri değişimlere gitti. Bu değişimlerin en önemlisi 2008'de Şam'da suikasta uğrayan İmad Muğniye'nin şehadetinin ardından yerine yeni bir komutan getirilmesi ile yaşandı. Öte yandan Hizbullah, İsrail ordusunun gözünde ciddi bir tehdit haline gelen füze geliştirme çalışmalarına da soluk vermeden devam etti.

 

Bu arada, İsrailli liderlerin gelecek savaş için iç cephenin iyileştirilmesine yönelik faaliyetleri de göz ardı edilmedi. "Dönüşüm" adı altında yürütülen bir dizi önemli tedbirler alındı. 2007 Mart ayında başlayan ilk dönüşüm, 2013 Haziranı'nda 7. dönüşüm noktasına kadar ulaştı.

 

2006 Temmuz ve 2013 Mayıs tarihleri arasındaki 7 yıl için şunları söylemek mümkün: Bu süreç Hizbullah için bir savaş molası olarak kabul edildi. Bu süreç, dört bir yanda pusuya yatmış zorluklar ile birlikte savaşa giden yolda askeri gücün ve safların güçlendirildiği bir fırsat olarak değerlendirildi.

 

 

Kusayr'dan sonraki aşama

 

Kusayr savaşı, Suriye'ye yönelen Hizbullah için yeni bir dönemi beraberinde getirdi. Hizbullah ve çevresinin kanlarıyla gözdağı verdiği yönünde sesler yükselmeye başladı. Beka ve Dahiye toprakları üzerinde yankılanan bu ses, Hizbullah'ın Suriye krizindeki pozisyonunu sağlamlaştırdığı kanaatini arttırdı. Ayrıca Hizbullah'ın uluslararası müttefikleri olan İran ve Rusya'ya kıyasla tekfirci gruplara daha erken müdahale edeceği anlaşıldı.

 

Diğer yandan Suriye Savaşı, İsrail tarafından kulak ardı edilmedi. Hizbullah'ın savaşla meşgul olmasını fırsat bilen İsrail, Hizbullah'ı vurmak için Kuneytra ve Ceremana gibi bölgelere yöneldi. 29 yıllık esaretinden kurtulan Samir el-Kuntar'ı Şam'ın Ceremana bölgesinde şehid eden İsrail ordusu, Lübnan yolunda stratejik silahların bulunduğu bir çok mağarayı da hedef aldı.

 

Direniş ve Hizbullah'ı Suriye'de uzun vadeli ve yıpratıcı bir savaşa sürükleyen şartlardan en fazla faydalanan taraf İsrail oldu. İsrailli liderlere göre, Hizbullah savaşa gelişmiş bir savaş deneyimi olmadan girdi. Ancak Avigdor Lieberman'ın İsrail savaş bakanlığına atanması, bu yeni dönemde Hizbullah'ın Suriye'de edindiği savaş tecrübelerini kullanacağı konusunda tartışmaları gündeme taşıdı.  

 

Hizbullah, Kusayr savaşından sonraki aşamada ya da diğer bir deyişle Suriye'ye girdikten sonra çok sayıda askerini kaybetti (1000'den fazla kişi şehit oldu). Bunun yanı sıra büyük lider Mustafa Bedrettin de bu savaşta şehit edildi. Ancak bu kayıplar, Hizbullah'ın Lübnan'da bekleyen ordusu ile kıyas bile edilemez bir rakam. Hizbullah Suriye'de büyük bir askeri deneyim kazandı. Siyonist ordusu İskenderuni taburu komutan yardımcısı Laron Yore'ye göre savunmadan saldırıya kadar tüm savaş stratejisini değiştiren Hizbullah, bu tecrübe sayesinde el-Celil bölgesini kontrol altına almayı başarabilir. Bunun yanı sıra, Seyyid Hasan Nasrallah'ın kurduğu korku dengesi, İsrail savunma bakanı Moşe Yalon'u Hizbullah ile savaşa girmekten caydırdı.

 

 

Gelecek savaş?

 

 Son günlerde gelecek savaş hakkında söylemler iyice artmış durumda. Özellikle "hırslı adam" olarak anılan Lieberman'ın savaş bakanlığına gelmesiyle savaş senaryoları yazılmaya başlandı. Lieberman'ın İsrail liderliği için gözünü kırpmadan ülkeyi savaşa sokacağı ve ardından gerçek karanlık yüzünü başkanlık yolunda göstereceği konuşuluyor. Bir takım Körfez ülkelerinin Hizbullah'ı yok etmek için yaktığı yeşil ışığa cevap verecek olan Lieberman'ın bu sayede Hizbullah ile açık savaşa girebileceği söyleniyor.

 

Hizbullah'ın son on yıl içinde bölgesel bir güç haline gelmesi yadsınamaz bir başarı. Ancak ne var ki gelecek savaşın iki taraf için de Temmuz Savaşından çok daha sert geçeceği aşikar. Hizbullah'ın, el-Celil bölgesini kontrol altına alması tehdidine karşın İsrail ordusu ise, Amerika tarafından geliştirilmiş F-35 uçaklarını teslim aldı. Bu arada İsrail, ülkenin güneyindeki nükleer tesisler ve Hayfa'daki amonyak depolarının yanına güçlü füzeler yerleştirdiğini ilan etti.

 

İsrail'in sessizliğe büründüğü yıllar sona ermek üzere. Lieberman'ın savaş bakanlığına getirilmesi, İsrail'de geçtiğimiz dönem şahit olduğumuz sessizliği tarihe gömeceğe benziyor. Lieberman'ın durumu ise, tıpkı 2006 yılında aynı konumda olan Amir Perets'inki gibi değerlendiriliyor. Kendi döneminde "Nasrallah benim adımı asla unutmayacak" diyen Perents'e Seyyid Nasrallah'ın cevabı "Doğru söylüyor, bu ismi unutmayacağım çünkü o bize tarihimizdeki büyük zaferi elde etmeyi sağladı" olmuştu. İkinci lider Lieberman ise Nasrallah'ı tutuklama çağrıları yapıyor. Bakalım Seyyid'in buna cevabı ne olacak?

 

 

Çev: Merve Soydaş Gök

 

 

www.medyasafak.net