Sözcü: Irak Halk Seferberlik Güçleri’nin ihlallerine ilişkin suçlamalar “gerçek dışıdır”
- Medyasafak.net
- RÖPORTAJ
- 31.08.2016
Halk Seferberlik Güçleri salt belli bir mezhep grubuyla sınırlı değildir. HSG’nin içinde 25 bin Sünni savaşçı var, buna Musul’dan kardeşlerimizi de ekleyelim. HSG içindeki toplam savaşçılaın yüzde 19’u Sünni Müslümanlardır. Musul’dan gelen savaşçılar da buna eklenince bu oran yüzde 26-27’ye yükselir.
Alwaght.com
Ne zaman Irak'taki Halk Seferberlik Güçleri (HSG) Irak ordusunun terörle mücadele operasyonlarına katılsa, sahada zaferler elde etse ve Irak şehirleri teröristlerden temizlense, HSG gönüllülerini ihlallerle suçlayan yabancı sesler yükseliyor. Irak hükümeti Musul'u IŞİD terör grubundan geri alma amacıyla bir hücum başlatmak için son hazırlıkları yaparken, yeni bir HSG karşıtı medya propagandası dalgası işlemeye başlıyor. Medya kampanyasının en son ayağı, Reuters'ın IŞİD karşıtı gönüllü güçlere karşı yeni suçlamalar içeren haberi oldu. Irak'ın kararlılığını sarsma amacı doğrultusunda bu haber, bazı gazetelerde ve web sitelerinde dolaşıma girdi. Bu örnek ve diğer örnekler, Alwaght sitesinin Irak Halk Seferberlik Güçleri sözcüsü Ebu Cafer el-Esadi ile yaptığı röportajın konusunu teşkil etti.
Alwaght: Reuters ajansının Felluce operasyonu esnasındaki saldırganlıklar ve ihlaller olarak adlandırığı şey hakkındaki ve şehirde Sünni Müslümanların HSG tarafından kaçırıldığı, hatta öldürüldüğü hakkındaki son iddiaları ne derece gerçek?
Ebu Cafer: HSG'nin Felluce'deki ve El Saklaviye'nin kurtarılması operasyonundaki varlığının sivillere yardım etme, onları koruma, şehirden tahliye etme ve onlara destek sunma amaçlı olduğunu gösteren binlerce kanıtımız var. Operasyondaki tutukluklar konusunda ise, şüphelilerin tutuklanmasını denetleyenin El Anbar polis müdürlüğü olduğunu söylemeliyim. El Anbar polis müdürlüğü tarafından sorgulanan binlerce şüpheli vardı. Bunların çoğu sorgu sonrasında serbest bırakıldı. Geri kalanlar suçlu bulundu, yahut ülkenin güvenlik güçlerinin arananlar listesindeydiler. HSG kimseyi tutuklamadı, yalnızca güvenlik güçlerine yardım etti ve yer değiştiren insanlara yardım edip onlara barınak sağladı. HSG ayrıca onların güvenli yerlere yerleştirilmesine ve gerekli kolaylıkların sağlanmasına katkı yaptı.
Alwaght: Reuters, teröristlerin kalesi olan Felluce'nin kurtarılması operasyonundan iki ay geçtikten sonra farklı kesimlerden 700'ü aşkın Sünni'nin hâlâ kayıp olduğunu iddia ediyor. Kuruluş, bazı Amerikalı ve Iraklı yetkililere göre ABD'nin ilerleyen Iraklı güçlere sağladığı hava desteğini geri çekme tehdidinde bulunarak HSG'nin rolünü sınırlamaya çalışmasına rağmen şehirde ihlaller olduğunu iddia etti. Ajans ayrıca HSG'nin Felluce'den kaçışları esnasında 66 Sünni'yi öldürdüğünü, 1,500'üne de işlence veya kötü muameler yaptığını iddia etti. Tüm bu suçlamalar HSG'yi hedef alıyor. Sizin yanıtınız nedir?
Ebu Cafer: El-Saklaviye'deki 700 kayıp kişi konusunda hızlı hareket ettik ve Başbakan Haydar el-Abadi ile El Anbar polis şefi tarafından bir komite kuruldu. Soruşturma sonrasında komite başkanı yaklaşık bir ay önce, isimlerin 700 değil 600 kişi olduğunu açıkladı. Medya ve bazı siyasetçiler bu kişilerin kaçırıldığını söyledi, ancak komite isimlerin sahte olduğunu ve ülkenin resmi sivil kayıtlarında izlerine rastlanmadığını tespit etti. Fertlerinin kayıp olduğunu söyleyen ailelerin listesinde bile bu isimler bulunamadı. Bunlar sahte isimlerden ibarettir ve medya propagandası amacıyla gündeme getirilmiştir. Bu suçlamaları kesin bir dille reddediyoruz.
Alwaght: Bazı Arap ve Batılı medya kuruluşları ile bazı Arap siyesetçiler ve haber siteleri HSG'yi tamamen Şiilerden oluşan mezhepçi bir militan güç olrak tanımlıyor ve grubun yalnızca Sünni halkın haklarını ihlal edip onları marjinalleştirmeyi amaçladığını söylüyor. Buna ne dersiniz?
Ebu Cafer: HSG bir ulusal gönüllü askeri güçtür. Irak silahlı kuvvetleri yapısının resmi olarak parçasıdır ve hükümet tarafından resmi bir askeri güç olarak tanımlanmıştır. Salt belli bir mezhep grubuyla sınırlı değildir. HSG'nin içinde 25 bin Sünni savaşçı var, buna Musul'dan kardeşlerimizi de ekleyelim. HSG içindeki toplam savaşçılaın yüzde 19'u Sünni Müslümanlardır. Musul'dan gelen savaşçılar da buna eklenince bu oran yüzde 26-27'ye yükselir. Bunlar ağırlıklı olarak Sünni vilayetlerden. El Anbar gibi batı vilayetlerinden, aşiret seferberlik güçlerinden gelen 10,800 savaşçımız var. Onlar HSG'nin kilit önemde bir parçasıdır. Dahası, Selahaddin'den 7 bin, Diyala'dan da 2 bin savaşçımız var. Başka Sünni bölgelerden de gelen çok sayıda savaşçı var. Bu sebeple bize yapıştırmaya çalıştıkları mezhepçilik yaftası sahtedir ve amacı bölünme yaratıp Sünni ve Şii Müslümanların çabalarını ve fedakarlıklarını kırmaktır.
Alwaght: Silahlı kuvvetler ülkede teröristlere karşı yeni cepheler açmaya çalışınca medyadaki HSG karşıtı kampanyalar aktive oluyor. Bugün Musul'u geri alma operasyonu yaklaşırken gördüğümüz de bu. Neden böyle?
Ebu Cafer: Bu medya kampanyalarının farklı sebepleri var. Bazıları siyasetçiler tarafından ve açık bölgesel gündemler peşinde koşan paralı medya tarafından başlatılıyor. Onlar, ülkenin öteki silahlı kuvvetleriyle koordinasyon içinde atılımlar yapabilen en güçlü kurum olduğu için HSG'yi hedef alıyorlar. Onu zayıflatmayı, onunla öteki hükümet kurumları arasında bir boşluk yaratmayı amaçlıyorlar. Ülkedeki ve ülke dışındaki kamuoyu nezdinde, hükümetten ve kanundan ayrı hareket eden, ihlaller yapan bir grup olarak betimlemek istiyorlar. Fakat suçlamaları gerçek dışıdır. Ben bu kampanyaların, zayıflayan ve bazı bölgeler temizlendikçe son nefesini veren IŞİD terör grubunu destekleme amaçlı olduğunu düşünüyorum. Bu iddialar moralini yüksek tutmayı amaçlayan bu terörist grup için destektir ve aynı zamanda teröristler için bir destek amacı olarak ordunun, HSG'nin ve öteki silahlı kuvvetlerin moralini yıkmaya çalışmaktadır.
Alwaght: Bir BM ekibi Ramadi'nin yıkımının, ABD öncülüğündeki uluslararası askeri koalisyon tarafından şehre yağdırılan bombalar nedeniyle Irak'ın başka yerleriyle karşılaştırıldığında şok edici olduğunu söyledi. Son soru olarak, operasyonellik ve Irak kamuoyunun kabulü açısından, ABD öncülüğündeki koalisyonun rolünü HSG'ninkine kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ebu Cafer: Elbette kamuoyu kabulü açısından bir karşılaştırma yapamayız. Deneyimlerimiz bu koalisyonun geçmişte Irak'ı işgal etmiş olan güçleri içerdiğini ve halktan hiçbir onay görmediğini gösteriyor. Ancak ülkeye merkezi hükümetle yapılan anlaşma doğrultusunda girdikleri için, rolü de Irak kanunlarına uygun olacaktır. Sahadaki faaliyetler açısından, uluslararası koalisyon HSG ile mukayese edilemez. HSG bizzat sahada operasyonlar başlatıyor ve bölgeleri özgürleştiriyor. HSG'nin parçası olduğu operasyonların çoğunda ABD öncülüğündeki askeri koalisyonun gerçek bir katılımını görmedik. Anbar'daki operasyona da koalisyon katılmadı ve sonuçlar şimdi açık. Dolayısıyla, operasyonların çoğunda koalisyonun katılımı ya sınırlıydı ya da mevcut değildi. İlave olarak HSG her zaman operasyonları mümkün olan en düşük can kaybıyla ve altyapı ve kişisel mülklere mümkün olan en az zararla tamamlamaya çalıştı. Bu bize zaman ve feda maliyeti getirdi. Bizim bölgeleri özgürleştirirken izlediğimiz yöntemin aksine, koalisyon bölgeleri bütünüyle yok etti. Irak'a ve Iraklılara getirdiği zararları görmezden geliyor. Dolayısıyla yöntemler ve zaferler açısından HSG ile ABD öncülüğündeki koalisyon arasında bir karşılaştırma yapamayız.
www.medyasafak.net