"İsrail Sudan’a Aralarındaki Zayıf Bağları Nedeniyle Saldırdı"

"İsrail Sudan’a Aralarındaki Zayıf Bağları Nedeniyle Saldırdı"
Bir siyasal analist, İsrail’in Sudan’a yaptığı saldırıların, Afrika ülkesinin Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’le olan diplomatik ilişkilerinin zayıflığı nedeniyle olduğunu söylüyor.
Analist: İsrail Sudan’a zayıf bağlar nedeniyle saldırdı

Press TV


Bir siyasal analist, İsrail’in Sudan’a yaptığı saldırıların, Afrika ülkesinin Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’le olan diplomatik ilişkilerinin zayıflığı nedeniyle olduğunu söylüyor.


Geçen ay Hartum’da bir silah fabrikasını vuran İsrail hava saldırısı, İsrail ve Sudan arasındaki gerilimleri yeniden ateşledi. Sudan, Birleşmiş Milletler’e, ülkelerinin egemenliğinin ihlaline yanıt olarak saldırganlara saldırma hakkını saklı tuttuğunu bildirdi. Son saldırı, İsrail’in Sudan’a 2009 yılından beri gerçekleştirdiği dördüncü saldırı oldu. 

Press TV, Londra’daki Pan Afrikan Toplum Hareketi’nden Omowale Rupert ile konuya ilişkin bir röportaj yaptı. Aşağıda bu röportajın yaklaşık bir çözümlemesi sunulmaktadır. 

Press TV: Karayipler ve Afrika’dan sonra şimdi Birleşik Krallık’ta yaşayan, Afrika Diasporası’ndan bir kişi olarak, bu durum karşısında geniş Afrikalı kesimlerin tutumunun nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Zira İsrailliler, bazı Afrika devletlerinin, Afrika kamuoyunun bir kısmının, bazı Ugandalıların ve Güney Sudan’daki insanların “biz sizin dostlarınızız, Sudan’daki diğer kişiler hakkında çok dikkatli olun” dediğini aktarmıştı?

Rupert: Ben önce İsrail gibi [toplulukların] ve Şeytan Birleşik Devletleri gibi devletlerin kökenine gitmek istiyorum çünkü…

Press TV: Şeytan Birleşik Devletleri derken Amerika Birleşik Devletleri’ni mi kastediyorsunuz? 

Rupert: Bazı insanlar bu adlandırmayı yapıyor. Ben Şeytan Birleşik Devletleri diyorum çünkü bu soykırımdan doğmuş bir devlet, bir yerleşimci kolonisi ve var olabilmek için Amerikan yerlilerini ortadan kaldırması gerekti. 

Siyonist canavarlığa da bazıları İsrail adını veriyor – o da aynı şekilde doğdu. Büyükelçinin verdiği son cevapta da bu görülmüştü. Var olmak için Filistin halkına karşı soykırım boyutunda katliam işlemesi gerekti.

Bu yerleşimci kolonilerini – ki Afrika’da Güney Afrika vs.de bu deneyimi yaşadık – düzene getirip ortadan kaldırılıncaya kadar dünyada kesinlikle barışı göremeyiz. 

Press TV: Fakat soru şu: yıllardır orada bulunan insanlar nasıl düzene getirilebilir? Daha fazla kan akmasıyla veya müzakere yoluyla, diplomasi yoluyla... 

Güney Afrika’da olanlara bakarsanız, varılan çözüm durumunun herkesi mutlu etmediğini biliyorum, fakat bu bir şekilde yapıldı, daha fazla kan akması bu şekilde engellendi. Kuşkusuz bu bölgede daha fazla kan akmasını istemiyorsunuzdur?

Rupert: Sorun şu ki, barışçıl bir varoluş durumundan söz etmiyoruz. Şu anda kan akıyor olmasından söz ediyoruz. Filistin halkı, toprakları Siyonistler tarafından çalındığından beri her gün acı çekiyor. 

Şeytan Birleşik Devletlerinde, Amerikan yerlilerinin çoğu yeryüzünden silindi. Geriye kalanlar rezerv denilen toprak parçalarına konuldu ve kendi topraklarındaki toplama kamplarında esir haline geldi. 

Press TV: Aslında bu bütünüyle doğru değil, elbette bunları toplama kampları olarak adlandırabilirsiniz ve bu, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl ortalarındaki korkunç imgeleri çağrıştırıyor. Fakat ben şahsen bu yerlerden bir kısmını ziyaret ettim ve buraların, kendim ya da çocuklarım ve akrabalarım için yaşamayı tercih etmeyeceğim yerler olmakla birlikte, insanların orada belli düzeyde bir otonomiyle kendileri için bir hayatı sürdürmeye çalıştığını gördüm. 

Evet, bazı insanlar Afrika topraklarının önemli bir bölümünün Soğuk Savaş vb. süreçlerde dış güçlerin mücadelesi için vekil olarak kullanılması gibi Sudan’ın da gerçekten vekil konumunda olduğunu söylüyor. 

Burada gördüğümüz şeyin, Sudan üzerinden İran’a bir mesaj gönderilmesi olduğunu düşünüyor musunuz?

Rupert: Doğu ya da Batı Avrupalıların Soğuk Savaş olarak adlandırdıkları şey, Afrika’da bir “sıcak savaş”tı. 

Özel olarak Sudan’dai Anyanya 1 ve Anyanya 2 (Sudan’daki kurtuluş hareketi veya ayrılıkçı güç) vardı. Bu savaşta beş milyon Sudanlı hayatını kaybetti ve ipler dışarıdan da oynatılıyordu, evet, tarihsel olarak bu, kesinlikle bir faktördü. 

Kesinlikle vekâlet savaşları var ve bunlar sadece Sudan’da değil, Afrika’nın başka yerlerinde de devam ediyor. Kongo buna başka bir örnektir. Kıta çapında, milyonlarca insanımızın hayatını kaybettiği başka örnekler de bulabiliriz.

Bunu bugünkü bağlama getirip Sudan’daki duruma bakarsak, Sudan, İran ve Suriye’nin Şeytan Birleşik Devletleri ve Siyonist İsrail’le diplomatik ilişkilerinin çok zayıf olduğunu veya hiç olmadığını görürüz. 

Bu ise, bu ülkeler arasında doğal bir ittifak meydana getiriyor. 

Kıta şimdi Suriye’ye taşınıyor – Biliyoruz ki savaşın doğası değişti ve Şeytan Birleşik Devletleri, Siyonistler vesairenin hükümetleri devirmek için kullandığı yöntemlerden birisi, Irak ve Afganistan’da olduğu gibi kendi kuvvetlerini kullanmak yerine isyancıları kullanmak. 

Press TV: Kuvvetlerinin artık muharebe alanında olmasını istemiyorlar. 

Rupert: Evet, çünkü yenildiler – şimdi başka bir taktik kullanıyorlar.

Şimdi, bir ülkenin içinde bir isyan var, silahlar ülkeye başka kaynaklardan geliyor ve bunlar açık şekilde görülmüyor. Emperyalistlerin, isyancı dedikleri insanları silahlandırdığını biliyoruz. 

Suriye hükümetini desteklemek üzere nereden silah geldiğini tam olarak bilmiyor olabilir, fakat onlar da silah edinecektir.

Dolayısıyla Sudan da dâhil olmak üzere bazı ülkeler hakkında şüphe oluşacaktır… Sudan’ın silah verdiğini söylemiyorum, sadece bu yönde bir şüphe olduğunu söylüyorum… Onların istediği şey sadece bu.

Saddam Hüseyin’in başında olduğu Irak’a nasıl yaklaştıklarını görmüştük; gördük ki onların gerçek bir kanıta ihtiyacı yok, onlar sadece bir şüphe yaratmaya ihtiyaç duyuyorlar ve bu onlar için müdahale etmek ve soykırım suçu işlemek için yeterli oluyor. 

medyaşafak