II. Örümcek Ağı Konuşması: Savunmadan saldırıya geçiş

II. Örümcek Ağı Konuşması: Savunmadan saldırıya geçiş
Seyyid, İsrail realitesine dair derinlemesine bir okuma gerçekleştirdi. Gelecekte yaşanabilecek bir savaş da dahil olmak üzere, İsrail cephesinin tüm düzeylerdeki zafiyet unsurlarına Direnişin vakıf olduğunu belirten yeterli miktarda açık ve şifreli mesajlar verdi.

 

 

Davud Rimal

 

Es-Sefir

 

 

2006 Temmuz Savaşı zaferinin onuncu yıldönümünü anma töreninde, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın söylediği şeyler, İsraillileri siyasi ve askeri düzeyde yeniden bir değerlendirme yapmak ve hesaplarını gözden geçirmek durumunda bırakacak türden. Ayrıca Nasrallah'ın konuşmasında geçen her bir söz ve terimin üstünde tek tek düşünmeleri gerekiyor. Hizbullah'ın Suriye savaşındaki biriken deneyimi, sahip olduğu kapasite ve on yıldır elde ettiği tecrübenin sonucunda, İsraillilerin beklemekte olduğu bazı sürprizlerin gelişi artık iyiden iyiye hissedilmeye başladı.

 

Konum olarak (2006 Savaşında) özgürlüğe kavuşma mücadelesinin başkenti olan ve Seyyid'in  “Örümcek ağı” konuşması ile bir günde İsrail'in tüm caydırıcılık sistemini sarsan ve “bilinçlenme”de yeni bir sayfa açılan Bint Cubeyl'in seçilmesi, tehlikenin büyüdüğünü göstermeye yetiyor. Tehlike büyüdükçe İsrailli ve tekfirci teröristlere karşı mücadelede imkânlar da büyüyor; direniş kitlesinin şehit bir dedenin ve babanın şehit oğluna miras bıraktığı bu yürüyüşe kucak açması da bu büyümenin bir göstergesi. Bu yüzden ilgili siyasi çevreler “II. Örümcek Yuvası” konuşmasını birkaç boyut üzerinden okuyor:

 

İsrail boyutu: Seyyid, İsrail realitesine dair derinlemesine bir okuma gerçekleştirdi. Gelecekte yaşanabilecek bir savaş da dahil olmak üzere, İsrail cephesinin tüm düzeylerdeki zafiyet unsurlarına Direnişin vakıf olduğunu belirten yeterli miktarda açık ve şifreli mesajlar verdi. Sonra sözü 2006 yılı savaşının gidişatına, sonuçlarına ve beş yıldır devam eden Suriye savaşından kazanılan büyüyen tecrübeye dayanarak Direnişin savunma durumundan hücum durumuna geçmesine getirdi.

 

Peki bu ne anlama geliyor?

 

Aynı çevreler bunun İsrail'in “Onların canını yakarız, onlar da bizim canımızı yakar” ilkesine dayalı caydırıcılık dengesini yitirmesi sonrası savaş kararı alamayacağı anlamına geldiğini söylüyor. Şimdi yeni denge “Onlar canımızı yakmadan önce biz onların canını yakarız” ilkesine dayalı hale gelmiş durumda. Bu da düşman Başbakanı Benyamin Netenyahu'nun “sükûnete karşı sükûnet” denklemini sunarken ikrar ettiği şey. Yani düşmanın her zaman onunla silahlandığı “sükûnet sağlamak için savaş” teorisinin çöküşü sonrası olumsuz caydırıcılık dengesinden olumlu caydırıcılık dengesine geçildi.

 

 

Suriye Boyutu: Suriye krizinin ilk gününden bu yana Seyyid Nasrallah'ın siyasi çözüme mutlaka ulaşılması gerektiği konusundaki duruşu açık. Böylece Suriye daha çok harap olmaktan, yıkımdan ve kan dökülmesinden kurtulacak. Bu çözüme ulaşma olanağı halen mevcut, çünkü sonsuza kadar savaşı sürdürmek imkânsız. Arap ve bölge ülkelerinin teröristleri desteklemesine rağmen çözüme ulaşma olanağı halen var. Belki de “Seyid”in konuşması, Suudilere doğrudan hitap ederek teröristleri desteklemeyi durdurmalarını söylediği bir önceki konuşmanın devamı niteliğinde.

 

Söz konusu çevreler, Seyyid Nasrallah'ın “II. Örümcek Ağı” konuşmasında sunduğu tüm argümanların “saha içinde de siyasette de güçlüyüz” vurgusunun yapılmasına yönelik olduğunun altını çiziyor. (Şunun gibi)

 

“Kimse Halep'te kazandığı küçük ya da büyük bir savaşın ya da bir başkasının denklemleri değiştireceği kuruntusuna kapılmasın.”

 

www.medyasafak.net