Riyad yürüyüşü: Yemen savaşı devrim rengini alıyor

Riyad yürüyüşü: Yemen savaşı devrim rengini alıyor
Yemen savaşı eşi görülmemiş bir biçim aldı… Bunu başka türlü ifade edeyim: Yemen savaşı Suudi Arabistan’ın ve onun pek çok büyük Batılı müttefikinin, planlamak bir yana, asla öngörmediği bir biçim aldı.

 

 

 

Catherine Shakdam

 

 

 

en.shafaqna.com

 

 

Yemen savaşı eşi görülmemiş bir biçim aldı… Bunu başka türlü ifade edeyim: Yemen savaşı Suudi Arabistan'ın ve onun pek çok büyük Batılı müttefikinin, planlamak bir yana, asla öngörmediği bir biçim aldı.  

 

Burada başka bir kelime kullanmamak için Kader'in bir mizah anlayışı olduğunu söyleyeceğim. Bizim neslimizin gördüğü en şiddetli, gaddar ve çirkin askeri müdahalelerinden biri olduğu iddia edilebilecek bir müdahaleyle geçen 18 ayın sonunda yoksul Yemen, zengin Suudi Arabistan'a muhtemelen hiç unutamayacağı bir Direniş dersi vermeye koyuldu.

 

Yemen'in askeri mahareti hakkındaki yazımı yazmak için bilgisayar başına oturduğumda, Suudi Arabistan'ın güney vilayetlerinden ikisi Yemen Direniş Hareketi'nin kontrolü altında: Asir ve Necran. Yemen, ağırlaşan siyasi, mali, askeri ve insani basıncın altında, Arabistan Güneşi'ni asırlardır karartmış olan tiranlığa karşı devrimci bir akıntıyı başlatmayı başardı. 

 

Tam da bütün öteki savaşları bitirmesi gereken savaş – evet, Yemen'in Vahhabi Suudi Arabistan'ın ve neo-con Amerika'nın bıçağı altında özgür olduklarını düşünecek kadar ahmak olan ülkelere karşı bir ikaz hikayesi olması amaçlanıyordu – saldırganlara karşı büyük bir tokat oldu, avcı şimdi av haline geldi!

 

Ve her ne kadar Yemen hâlâ El Suud'un ateşleri altında yanıp kavrulsa da, El Suud intikamını kolaylıkla masum sivilleri katlederek almaya yönelse de, bir ulus soykırıma mutlak bir meydan okumayla yanıt verdi.

 

Güçlü olanın iradesine teslim olmanın epey uzağında olan Yemen, krallığın içine doğru uzanan bir yol açtı – bu, para değil, cesaret sahibi insanların kalbinde ilham ve umutla birlikte yiğitliğin de yattığının kanıtıdır.

 

Ben kamuoyunun halen, Yemen'in acısının – sistematik yıkımın ve El Suud'un bütün Arabistan'a ve dünyanın petrol yollarına tamamen hakim olması için bütün bir halkın maruz bırakıldığı şantajın – kapsamını doğru şekilde görmediğini düşünüyorum. Teslim olmak çok daha kolay olurdu! Söylemek gerekir ki Yemen, uzun zaman önce bir başka Körfez monarşisi olarak yeniden doğmak için kendini El Suud'ın Vahhabi teokrasisine satabilirdi.

 

Burada yeterince açık olayım: Yemen savaşı bir siyasi köleleştirme ve dinsel doktrin aşılama savaşıdır; demokrasi ve kurumsal meşruiyet hakkında söylenenler yalnızca, bu işlev için uygun bir medya tarafından, kolayca aldatılabilir bir kamuoyunun dikkatini başka tarafa çekme amaçlıdır. İki kez istifa etmiş olan firari cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, herhalde bu denli azgın bir askeri fırtınayı haklı gösteremez.  

 

Batılı güçler, eğer bu onların kendi çıkarlarına hizmet etmeyecekse, bu soluk politikacı figürünün cumhurbaşkanlığını kurtarmaya neden çabalasın ki?

 

Shafaqna Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü ve Mona Yardım Örgütü'ne göre Mart 2015'ten bu yana 12 bin sivil hayatını kaybetti, toplam ölü ve yaralı sayısı ise 70 bini aşıyor… Bu, tam olarak Birleşmiş Milletler'in etrafında dolandığı şey değil.

 

Okuyuculara, Riyad'ın çok sayıdaki adi suçunu aklamak ve suçu meşru müdafaa yapanlara atmak için nasıl da milyarlarca dolar harcadığını hatırlatmalıyım. Bugün Yemen Direniş Hareketi'ne yönelik her türlü eleştiri, Yemen'in ulusal egemenliğini ve bütünlüğünü koruma hakkını yadsımak anlamına geliyor.

 

Kendimiz bu haklara sahipken, bir ülkenin toprak bütünlüğünü ve kurumlarının geleceğini koruma hakkına nasıl karşı çıkabiliriz? Bu kulağa epey saçma ve gülünç gelse de, dünyanın Yemen için istediği şey tam olarak budur.

 

Suudi Arabistan emperyalizminin söylediklerini yankılandıran uluslararası toplum, Yemen'in teslim olması gerektiğini savunup bunun için kampanya yürüttü ve böyle bir adaletsizliği, siyasi erdem kılığına sokarak yutulabilir hale getirmeye çalıştı.

 

Fakat Yemen, tiranlığa boyun eğenlerden oluşmuyor.  

 

Yemen savaşıyor, Yemen bütün ötekilerin teslim olacağı koşullarda savaştı… Neden diye sorabilirsiniz: Neden imkansız bir savaş yürütülüyor? Neden çoka karşı tek başına duruyor? Çünkü aksini yapmak, Yemen'in doğasına aykırı olacaktır.

 

Değerin birinin zenginlikleriyle ölçülmeyeceğini öğrenmemiz gerekiyor…

 

Eğer Yemen Direniş Hareketi'nin, Batı basınının onları kötülemeniz için sizi manipüle etmek amacıyla yapıştırdığı yaftayla isyancılar olduğu fikrini taşıyorsanız kendinize sorun: siz, ülkenizi, halkınızı ve ulusal kimliğinizi korumak için ne yapardınız? 

 

Sonra da kendinize, hevesli medyanızın neden sizi mezhepsel sıfatlara sürüklediğini, önyargılarınızın orkestrasına şeflik yaptını sorun. Hükümetiniz gayet basit bir şekilde, sizin Husilerle, yani Yemen'in bağımsızlığının taşıyıcılarıyla yanyana gelmenizi istemedi.

 

Yemen Direnişi'nde, kendi ulusçuluğunuzun ifadesini görmenizi istemediler… Çünkü bu durumda Suudi Arabistan'ın geri çekilmesi için yaygara koparabilirdiniz.

 

Böyle bir durumda kesinlikle Suudi Arabistan'ın silahsız sivillere yönelik katliamlarını, olması gerektiği gibi, terör olarak adlandırır, hükümetlerinizin bu denli büyük savaş suçlularıyla her türlü anlaşmaya son vermesini talep ederdiniz. 

 

Ne yazık ki aldatmacının örtüsü halen, Batı başkentlerimizin açgözlülüğü kadar kalın.

 

Ama Yemen'in yenildiğini düşünmeyin! Nitekim, Tahran Üniversitesi'nden Profesör Muhammad Marandi'nin Shafaqna Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü için bana verdiği bir röportajda belirttiği gibi: “Bunu söylemek çok zor olsa da Suudi Arabistan Yemen'e, halkını tek bayrak altında birleştirerek bir iyilik yaptı.”  

 

Gerçekten de Suudi Arabistan'ın cani sömürgeciliği karşısında Yemen, Direniş Hareketi içinde birleşti. Artık parçalanmış halde olmayan, artık birbiriyle karşı karşıya gelmeyen bir Yemen, savaşın ateşlerinden yeniden doğdu.

 

Bugün bu Anka Kuşu, hakkı olan şeyi geri talep ediyor.

 

Bugün Yemen, topraklarının kendisine iade edilmesi ve Suud Hanedanı'nın yıkılması çağrısı yapıyor.

 

Bugün Yemen, üç eski vilayetinden ikisinin kontrolünü ele almış durumda: Asir ve Necran…. Belki yakında Cizan da.

 

Yemen Direniş Hareketi artık, kaybedeceği bir savaş vermiyor. Ve her ne kadar şimdilik ülkeler halen savaş sahasından uzakta olsa da, Yemen kesinlikle yalnız değil. Asir, Cizan ve Necran'daki aşiretler, uzun süre önce anavatanları olan Yemen'e olan bağlılıklarını ilan ettiler.

 

Zaten, kendisi dışındaki bütün inançların yok edilmesi çağrısı yapan Vahhabizm'in gaddar hoşgörüsüzlüğünün acısını bedenlerinde ve inançlarında hissederken bunu neden yapmasınlar ki?

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net