Misilleme sözü: Rus büyükelçinin öldürülmesi Batı çapında meşrulaştırıldı, hatta övüldü
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 26.12.2016

Türkiye’nin başkenti Ankara’da Rus Büyükelçisi Andrey Karlov’un arsızca ve soğukkanlılıkla öldürülmesine giden haftada Amerika Birleşik Devletleri, 2016 ABD Başkanlık seçimlerine “elektronik müdahalede” bulunduğu gerekçesiye Rusya’ya karşı açıkça ve birkaç defa “misilleme” tehdidinde bulundu.
Ulson Gunnar
New Eastern Outlook
Türkiye'nin başkenti Ankara'da Rus Büyükelçisi Andrey Karlov'un arsızca ve soğukkanlılıkla öldürülmesine giden haftada Amerika Birleşik Devletleri, 2016 ABD Başkanlık seçimlerine “elektronik müdahalede” bulunduğu gerekçesiye Rusya'ya karşı açıkça ve birkaç defa “misilleme” tehdidinde bulundu.
Aynı hafta içinde Suriye güçleri, Rusya'nın hava, İran'ın kara desteğiyle nihayet, kuzeydeki Halep şehrinde, 2012 yılında şehri istila eden silahlı militanların gerçekleştirdiği işgale son verdi. Halep'in kaçınılmaz özgürleşmesine Batı'daki siyaset ve uzman çevreleri arasında felçli bir histeri hali eşlik etti ve bu çevreler, Rusya'ya ilave yaptırımlar uygulanmasından bizzat Rusların hayatlarının tehdit edilmesine kadar her türlü çağrıda bulundu.
Her ne kadar Batı medyası Büyükelçi Karlov suikastının ertesinde Rus ve Türk medyasında görülen ve ABD'nin dahline işaret eden söylentileri reddetmeye çalışsa da, aynı zamanda tek tanımı trajik saldırıdan haz almak olabilecek şeyi de gizleyemiyor gibi görünüyor.
Washington Post, “Türk polis memuru, Halep'i hatırlatarak Ankara'daki Rus büyükelçisini vurdu” başlıkı makalede suikastı bir “misilleme eylemi” olarak tanımladı ve şu ifadelere yer verdi:
“Suikast, Moskova'nın Başkan Beşar Esad'ın yanında Suriye savaşına girmesinden ve Halep'e, sahadaki gözlemcilerin sivillere yönelik ayrımsız saldırılar olarak adlandırdığı ve bu sebeple uluslararası düzeyde kınamaya yol açan bir bombardıman başlatmasından bu yana Rusya'ya yöneltilen en gözüpek misilleme saldırılardan biri oldu.”
Washington Post aynı zamanda olayın bir terörist saldırı olarak yaftalanmasının yalnızca Moskova'nın bakıç açısı olduğunu söyleyerek şunu iddia etti:
“Ancak Kremlin'in hava sortilerinin ve füze saldırılarının yalnızca ‘teröristleri' hedef aldığını savunduğu Moskova'da, Rusya Dışişleri Bakanı suikastı ‘terörist bir saldırı' olarak adlandırırken, Devlet Başkanı Vladimir Putin ‘Rusya ve Türkiye arasındaki bağları koparmaya çalışan bir provokasyon' tanımlamasını yaptı.”
Washington Post suikastı açıkça alkışlamaktan imtina edebiliyor, ancak yapılanı, kendisinin Rusya'nın “sivillere yönelik ayrımsız saldırıları” olarak adlandırdığı şeyin galeyana getirdiği öfkeli bir “polis memuru” bağlamında meşrulaştırmak, hatta savunmak için yapabileceği her şeyi yapıyor. Büyükelçi Karlov'un katilinin organize terör katılımcısı olduğunu gösteren ayrıntılar, makalenin derinliklerinde ve çoğu okuyucunun dikkatinin uzağında bir yerlerde duruyor.
CNN, BBC ve New York Times da, Washington Post'un argümanlarını ve perspektiflerini neredeyse kelimesi kelimesine dillendirdi; yalnızca, açıkça saldırıyı savunmaktan veya saldırganı övmekten geri durdu.
Öte yandan başka yerlerde görüş ifade edenler, bu mesajların satır aralarını okuyamayan okuyuculara yardımcı oluyor. New York Daily News, “Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un öldürülmesi terörizm değil, Vladimir Putin'in savaş suçlarının intikamının alınmasıydı” başlıklı makalede, Washington Post gibi gazetecilerin yerleştirdiği noktaları birbirine bağlıyor. Gazete, açık açık şunları söylüyor:
“Rus büyükelçi Andrey Karlov'un ölmekte olan bedeninin yanında duran bir katil görüntüsü şok edici bir görüntü – ama şaşırtıcı bir görüntü değil.
Vladimir Putin'in Türkiye'deki adamı olarak Karlov, bu katil diktatörün dünya çapındaki savaş suçlarının ve ülke içindeki zalimliklerinin kamusal yüzüydü. Andrey Karlov, bebekleri öldürmek için sığınak deliciler konuşlandıran, bütün bir şehri yok eden arazi yakma bombardımanları gerçekleştiren savaş uçakları gönderen, Suriye'nin delisi Beşar Esad'a yüz binlerce kişiyi öldüren kampanyasında yardım eden, hatta BM'nin yardım çalışanlarını öldürme talimatları veren politikaların bir insanda ete kemiğe bürünmüş halidir.”
Burada yapılan temelsiz, hatta tamamen itibarsız suçlamalara ilave olarak New York Daily News, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i Adolf Hitler'e benzetirken, Büyükelçi Karlov'a saldıran kişi için de “bir asker – bir terörist değil” diyor.
Batı medyası “gazetecilik” yapmak yerine, Batılı siyasetçilerin, politika üreticilerin ve güç sahiplerinin düşüncelerini ve tasarımlarını yansıtıyor. Medyanın ağız birliğiyle saldırıyı “misilleme” diye çarpıtması ve bunu geçen haftayı misilleme sözü vererek geçirdikten sonra yapması, başka bir şey değilse, kurumsal düzeyde kendini kendisinin suçlu olduğunu ortaya koymanın yakın zamanlardaki en kötü örneğidir. Rusya'ya karşı pervasız, çirkin bir el işareti olması ise daha muhtemeldir.
Batı için yazık olan şu ki, dünyayı tehdit etme ve teröristlerin büyükelçileri öldürmesini övme işini bir güç konumundan değil, derin ve büyüyen bir zayıflık konumundan yapıyorlar. Bu çirkin döngü yalnızca, onların meşruiyetini daha da zayıflatacak, etkilerini azaltacak ve çöküşlerini hızlandıracaktır.
Çev: Selim Sezer
www.medyasafak.net