İran-Mısır yumuşaması mümkün mü?

İran-Mısır yumuşaması mümkün mü?
Sisi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı ve ülkenin bağımsızlığını destekliyor ki bu, Şam’ın başlıca müttefikleri olan İran ve Rusya’nın da peşinden koştuğu hedefler. Bölgesel krizleri çözümleme yönünde ortak çabalar ve duruş ve amaçlardaki ortaklıklar, Tahran ve Kahire’nin diplomatik normalleşmeye doğru yönelmesine yardımcı olabilir.

 

 

 

Alwaght.com

 

 

1979 İslam Devrimi'yle İran'da yeni bir hükümet kurulduğunda Tahran, yeni ideolojisi ve politikasıyla uyumlu olarak, Mısır'ın İsrail'i tanıması ve Tel Aviv'le resmi ilişkiler kurması nedeniyle Kahire'yle ilişkileri kesti. Bugünlere kadar Tahran-Kahire ilişkileri dondurulmuş halde aldı. Tahran'daki bir sokağın eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ı öldüren kişinin adını taşıması, yahut Sedat'ı İsrail rejimiyle Camp David Anlaşmalarını imzalaması nedeniyle hain olarak yaftalayan bir filmin yapılması gibi küçük meseleler, İran-Mısır yumuşamasının önünde engel teşkil ediyor. Ancak bunlar, gergin ilişkilerin esas nedenleri gibi durmuyor.

 

 

Tahran-Kahire anlaşmazlıklarının geçmişi

 

1979 İran Devrimi sonrasında İran-Mısır ilişkilerinin donmasının kökenlerini bulmamızda bize yardımcı olan temel meselelerden biri, Kahire'nin Tel Aviv'le kurduğu ve Tahran tarafından Filistin davasına ihanet olarak görülen diplomatik bağlardır. İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce İran'daki Pehlevi rejimi İsrail rejimiyle ilişkilere sahipti ve onu destekliyordu; bu yaklaşım da dönemin Mısır lideri Cemal Abdül Nasır'ı Tahran'la ilişkileri kesmeye itmişti. Her ne kadar Nasır, Pehlevi'nin Tel Aviv'le olan bağlarının İran'la bağların kesilmesinin arkasındaki ana itki olduğunu söylese de, analistlere göre bu kararın başlıca sebebi, Nasır'ın komünist Doğu Bloku'na yakın olmasıydı. Ancak İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından itibaren, Mısır'ın İsrail rejimiyle olan ilişkilerinin, Tahran-Kahire bağlarının donmuş halde kalmasında kilit bir faktör olduğu görüldü. Enver Sedat, dönemin İsrail Başbakanı Menahem Begin'le Camp David Anlaşmalarını imzalamıştı. Bu anlaşmalar Arap dünyasında büyük bir hengamenin patlak vermesine yol açtı ve başka Arap devletlerinin liderlerini Kahire'yle bağları kesmeye itti. Yeni kurulmuş olan İran İslam Cumhuriyeti de Mısır'a karşı aynı adımı attı. 

 

 

 

Neden bağlar bugüne kadar kesik kaldı?

 

İran ve Mısır arasında yumuşamanın önünü tıkayan birkaç nedenin olduğu ileri sürülüyor. Örneğin bazıları bunu Mısır'ın İsrail rejimiyle olan ilişkilerine bağlıyor. Bölgesel gelişmelerin izi sürüldüğünde ise Kahire-Tel Aviv bağlarıın artık İran ve Mısır arasındaki süregiden diplomatik soğukluğun ana sebebi olamayacağı açık hale geliyor, zira Umman, Katar ve BAE gibi Fars Körfezi'ndeki bazı Arap devletlerinin İsrail rejimiyle gayriresmi, ancak açık ilişkileri olsa da, İran, Arapların Tel Aviv'le bu türden bağlar kurmasını kınamakla birlikte bu ülkelerle bu yüzden ilişkisini kesme yoluna asla gitmedi. Bu bize, Tahran-Kahire bağlarının kesik halde kalmasının tek itici gücünün İsrail faktörü olmadığını gösteriyor.

 

Bazıları da Mısır'ın Türkiye ve Suudi Arabistan gibi, İran'ın bölgedeki reformcu ve hatta yayılmacı politikaları hakkında “stratejik bir kaygı” duyduğunu belirtiyor. Bu kişiler, Tahran'ın Arap dünyasında egemen olma arayışında olduğunu ve İran'ın Irak, Yemen, Lübnan ve Suriye'deki nüfuzunun da bunun bir ifadesi olduğunu savunuyor.  Buna göre, Arap milliyetçiliğinin beşiği olan Mısır, Arap dünyasında İran'ın – en azından – kültürel bir nüfuza sahip olmasını tasvip edemez. Bu yüzden İran'ın tutkularının, bir Mısır-İran yakınlaşmasını engelleyen bir diğer faktör olduğu ileri sürülüyor. Fakat bu faktör doğru olamaz. İran hiçbir zaman bölgede negatif bir rol ve nüfuz arayışında olmamıştır ve hatta Batı Asya'da terörizmle oldukça etkili bir şekilde savaşan bir güç olarak yükselmektedir.

 

İran ve Mısır arasındaki açıklıkların derinleşmesine katkı yapan bir diğer sebep, Suudi Arabistan'dır. Tahran'ın rakibi olan Riyad her zaman, İran'a karşı birleşik bir Arap kampı arayışında oldu. Suudi Arabistan özellikle Mısır'da yaşanan 2011 devriminden sonra bu şansı elde etti. Suudi Arabistan'ın yardımlarına çaresizce ihtiyaç duyan Mısır, politikalarında bir derecede Suudilere yakın bir çizgi benimsiyor. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi Mayıs 2014'te göreve geldiğinde Suudi Arabistan, Mısır'a 5 milyar dolarlık bir yardım paketi sundu. Fakat diğer yandan Kahire, ekonomik zorluklara rağmen bağımsız bir yol izlemeye çalıştı. Örneğin Suudi Arabistan'dan eleştiri gelmesine yol açacak şekilde Rusya'nın Suriye için sunduğu bir BM kararı lehine oy verdi.

 

 

Yakınlaşmaya giden yol

 

Bütün engellere rağmen Mısır-İran bağları bir yumuşamaya tanık olabilir. Fakat nasıl? Bunun anahtarı Rusya ve belki Suriye'dir. Hem Kahire hem de Tahran'la dostça ilişkileri bulunan Moskova bir aracı rolü oynayabilir. Sisi, Rusya ve ABD'yle ilişkilerde bir denge oluşturmak niyetiyle, Moskova'yla olan bağlarını genişletti. ABD Mısır'a yönelik yıllık silah yardımını dondururken Moskova Kahire'ye silah sattı. İlave olarak Moskova, Rus şirketlerinin Mısır'da bir nükleer enerji tesisi inşa edeceği haberleri arasında Kahire'ye 25 milyar dolar kredi vermeye koyuldu. Bu, Rusya-Mısır ilişkilerinin stratejik bir statüye yükseleceği anlamına gelir.

 

Sisi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı ve ülkenin bağımsızlığını destekliyor ki bu, Şam'ın başlıca müttefikleri olan İran ve Rusya'nın da peşinden koştuğu hedefler. Bölgesel krizleri çözümleme yönünde ortak çabalar ve duruş ve amaçlardaki ortaklıklar, Tahran ve Kahire'nin diplomatik normalleşmeye doğru yönelmesine yardımcı olabilir.

 

 

www.medyasafak.net