Mısırlı analist: Bazı Arap devletleri İran-Mısır yakınlaşmasından korkuyor

Mısırlı analist: Bazı Arap devletleri İran-Mısır yakınlaşmasından korkuyor
Mısırlı araştırmacı ve Tanta Üniversitesi’ndeki İran ve Fars Körfezi Arap Devletleri Araştırmaları Merkezi Başkanı Midhat Hamad, Alwaght sitesine verdiği bir röportajda Suriye krizinin, Suudi Arabistan ve Mısır arasındaki gerilimlerin başlıca nedeni olduğunu söyledi.

 

 

 

Alwaght.com

 

 

Mısırlı araştırmacı ve Tanta Üniversitesi'ndeki İran ve Fars Körfezi Arap Devletleri Araştırmaları Merkezi Başkanı Midhat Hamad, Alwaght sitesine verdiği bir röportajda Suriye krizinin, Suudi Arabistan ve Mısır arasındaki gerilimlerin başlıca nedeni olduğunu söyledi. Hammad, Kahire 6 yıldır devam eden kriz için bir siyasi çözüm arayışındayken, Riyad'ın kaosu krallığı için faydalı gördüğünü ekledi. Aşağıda, Midhat Hamad'ın röportajının Arapçadan çevrilen tam metni sunulmaktadır.

  

Alwaght: Suudi-Mısır ilişkilerindeki gerilimlerin ardından, özellikle de Riyad'ın Kahire'ye yaptığı yardımları durdurması sonrasında Mısır medyasında Suudi karşıtı retoriğin güçlendiğini görüyoruz. Sizin mesele hakkındaki bakış açınız nedir ve geleceği nasıl öngörüyorsunuz?

 

Hamad: Her şeyden önce, Suudi-Mısır gerilimlerinin arkasındaki başlıca nedenin Suriye krizi olduğunu belirtme ihtiyacı duyuyorum. Mısır'ın Suriye çatışmasına bakışı, Suudi Arabistan'ınkinden hayli farklı. Mısır liderleri yıkıcı krize son vermenin en iyi yolunu, Başkan Esad'ın gitmesi için baskı yapmak ya da askeri çözümlere başvurmak değil, siyasi çözüm olarak görüyorlar. Gerçekten de askeri çözümler, Yemen'de ve Libya'da gördüğümüz gibi, bölgeye istikrarsızlık ve bölünme dışında hiçbir şey getirmeyecektir. Riyad bölgede kaos arayışında. Suudi Arabistan Başkan Esad'ın kalmasını, krallığın Arap dünyasının doğusundaki etkisini ve pozisyonunu doğrudan etkileyen bir faktör olarak görüyor. Suudi Arabistan'ın beş yılı aşkın zamandır onun devrilmesi için çabalayıp dururken Suriye devlet başkanının görevde kalması, Batı Asya'da Suudi Arabistan için bir siyasi yenilgi olarak görülüyor.

 

Mısır karşıtı önlemlerin artışı hususunda şunu söylemeliyim ki, eğer Suudi Arabistan bu konuda ısrarcı olursa, bu durum iki taraf arasındaki bağların tamamen çökmesine yol açacak ve Batı Asya bölgesinin bütününü etkileyecektir. Zira bildiğimiz gibi bunlar stratejik güce sahip olan büyük Arap ülkeleri ve Arap dünyasında da hayli etkililer, bu yüzden aralarındaki her türlü çatlak, bütün bölgeye negatif şekilde yansıyacaktır.

 

Suudi-Mısır ilişkilerindeki gerginliğin sonuçlarından biri, Mısır ile Fars Körfezi'nin Arap devletleri arasındaki ilişkiler üzerindeki etkidir. Bu ise, başka Arap devletlerinin krallığa karşı isyan etmesine yol açacaktır, çünkü örneğin BAE ve Umman Mısır karşıtı bir yol izlemeyecektir. Bu olduktan sonra Kuveyt'in de BAE ve Umman'ın kampına katılması beklenecektir. Böyle bir durum ise Suudi Arabistan'ın hakim olduğu (Fars) Körfez(i) İşbirliği Konseyi içinde derin bir bölünme anlamına gelecektir.

 

Alwaght: Bazı Mısır medyası kuruluşları, Kahire'nin Tahran'la diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesini düşünmesi tavsiyesinde bulundu. Siz Mısır'ın Suudilerin baskıları karşısında böyle bir seçeneğe başvuracağını düşünüyor musunuz?

 

Hamad: Ben şahsen dört bölgesel gücün, yani İran, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye'nin bir blok altında birleşmesini umuyorum. Aynı zamanda onlara, bölgenin bütün sorunlarının anahtarını ellerinde tuttukları için oturup müzakere yapmaları çağrısı yapıyorum. Nitekim onların anlaşmazlıkları başka ülkelere de yansıyor, örneğin Yemen'de, Suriye'de ve Irak'ta bu durum kendini gösterdi. Bu yüzden bu güçlerin anlaşması ve birleşmesi zaruridir.

 

İlave olarak, İran ve Mısır arasında diplomatik ilişkilerin bulunmaması, iki ülke üzerinde negatif bir etkiyi ifade ediyor. Bir yumuşama, iki tarafın da lehine olacaktır. Fars Körfezi Arap devletleri Tahran'la ilişkiye sahip olduğu için, İran ve Mısır arasında doğrudan bağlar kurulmasını bir gereklilik olarak görüyorum, zira bu, bölgede istikrarı sağlamlaştıracaktır.

 

Ben İran-Mısır yakınlaşmasının İran-Fars Körfezi Arap devletleri ilişkilerine zarar verecek şekilde olmaması gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda Mısır-İran normalleşmesinin mutlaka Kahire'yle öteki Arap devletleri arasındaki ilişkilere zarar vermek zorunda olmadığını düşünüyorum.

 

Suudi Arabistan'ın Mısır'a karşı attığı adımlardaki artışa verilen tepki konusunda şunu düşünüyorum: medya bu konuda ne derse desin, Mısırlı liderler Riyad'a karşı adım atmanın risklerinin farkında. Bu, bölgede bir dizi meseleyi olumsuz etkileyecektir. Bu Mısır'ın istediği bir şey değildir. Bence Mısır Suudi Arabistan'ın ekonomik yardımlarına, özellikle de petrol arzına alternatifler bulacaktır. Birkaç gün önce Libya, Mısır'a günde 2 milyon varil petrol göndereceğini açıkladı; belki bir gün İran da Mısır için Suudi Arabistan'a alternatif olacak. Bu Suudi Arabistan'a zarar vermemelidir, zira Mısır, Suudi Arabistan'ın bununla baş edebilmesi için ölecek değildir.

 

Bence Mısır acele etmeyecek ve Suudilerden gelen bu baskılarla bilgelikle baş edecektir. Seçenekler Kahire tarafından kusursuz şekilde hesaplanacaktır, zira Fars Körfezi'nin Arap devletleri bir fobiden muzdarip: İran-Mısır yakınlaşması fobisi. Bana göre Arapların böyle bir kaygısı, başka şeylerin yanında, İran ve Mısır arasındaki diplomatik yumuşamanın önünde bir güçlük olarak duracaktır; ancak ben böyle bir yakınlaşmanın Fars Körfezi'nin Arap devletleri için de bir sigorta işlevi göreceğini düşünüyorum. Nitekim Mısır, Tahran ve Arap devletleri arasındaki uçurumların üzerine köprü kurulması için bir aracı olarak pozitif bir rol oynayabilir.

 

Son bölgesel gelişmeler ışığında İran ve Mısır, yakınlaşma için yeni bir fırsata sahiptir. Bu, her ikisinin de etkili ülkeler olması sebebiyle Suriye krizini pozitif etkileyecektir.

 

 

www.medyasafak.net