İsrail’in üç cephede savaşmaya gücü yok

İsrail’in üç cephede savaşmaya gücü yok
Bilindiği üzere, Tel Avivli karar alıcılara göre Yahudi devleti, Hizbullah ile girilecek gelecek savaşa hazır değil. Ayrıca Tel Aviv'in kötü durum senaryolarına dayanacak gücü de yok. Bu senaryo ise, savaşın Kuzey cephesinde Hizbullah, Güney cephesinde Hamas ve Batı Şeria’da da diğer Direniş grupları ile patlak vermesidir.

 

 

 

Zahir Andraos

 

 

 

Ray el-Yevm

 

 

İsrail, her ne açıklamada bulunursa bulunsun, Hizbullah'ın askeri yeteneklerine son derece önem verdiğini gizlemiyor. Siyasi ve askeri liderlerinin de onayladığı gibi, İsrailli yetkililer Hizbullah'ı neredeyse tam donanımlı bir ordu olarak nitelendirmekten kaçınmıyor. İsrail'in derinliklerinde yer alan her nokta, Hizbullah'ın temsil ettiği Lübnan direnişinin menzilinde yer alıyor. Mukaddes Kudüs ve Dimona nükleer santrali ise, İsrail'in en korktuğu iki nokta. İsrail'in farkında olduğu bir diğer gerçek ise, Hizbullah'ın Suriye savaşında kazandığı hatırı sayılır derecedeki savaş tecrübesi.

 

Tüm bunlara karşın Tel Aviv yönetimi, 2006 yılında yaşanan İkinci Lübnan Savaşının sona ermesinden bu yana Hizbullah'ın caydırıldığını ve İsrail ile çarpışmaktan korktuğunu şiddetle ve kesintisiz bir şekilde öne sürüyor. İsrail, ayrıca her fırsatta Hizbullah'ın Suriye savaşında önemli kayıplar verdiğini, çok sayıda askerinin yaralandığını, önemli mali sıkıntılara maruz kaldığını ve Yahudi devletine karşı bir saldırı başlatmaya cesaret edemeyeceğini iddia ediyor. Aynı zamanda İsrailli askeri uzmanlar, Yahudi gazetesi Yedioth Ahronoth'a yaptıkları açıklamalarda, Hizbullah'a verilecek sarsıcı bir cevabın tüm Lübnan topraklarını hedef alacağını vurguluyor.

 

Bununla birlikte Tel Avivli liderler, İsrail'in savaşa meyilli olmadığına dair söylemlerini her platformda tekrar ederken, Hizbullah'ın da İsrail ile yeni bir savaşa girme gayesinde olmadığını ileri sürüyorlar. Taktiksel düzeyde, İsrail gündemini yakından takip eden gözlemciler, Yahudi devletinin üçüncü Lübnan savaşının yakın gelecekte gerçekleşmesini istemediğine dikkat çekiyor. Ancak stratejik düzeyde ise, İsrail Hizbullah'ın Kuzey'den gelen tehditlerinin altında yaşamaya devam edemez. Tel Aviv yetkililerine göre bu tehditler, Hizbullah'ın nitelik ve nicelik açısından günden güne artan askeri yetenekleridir. Bu bağlamda, olayı anlayabilmek için İsrail savunma bakanının açıklamalarını incelemek yeterlidir. Bakan Avigdor Lieberman, Hizbullah'ın askeri cephanesinin NATO ülkelerinin bir çoğundan daha büyük olduğunu söylemişti.

 

Bu denkleme göre, savaş dışındaki zamanlarda Tel Aviv Hizbullah'a askeri oluşumu ve tehdidinin ayrıntılarının farkında olduğunu düşündürerek caydırıcı etki oluşturmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra gerekirse askeri bir karşılaşmaya hazır olduğu mesajları veriyor. Bu da savaşın farklı bir çeşidi olarak yorumlanıyor. Bu tür savaş, Hizbullah'ın liderlerini, çevresini ve destekleyen halkını algı yönlendirmesi üzerinden hedef alıyor. Bu yöntem aynı şekilde İsrail halkına karşı da Lübnan sahalarında yazılacak bir senaryoya hazır oldukları yönünde algı oluşturmayı amaçlıyor. 

 

Bu bağlamda İsrailli siyasi ve askeri yetkililerden art arda tutum ve açıklamalar geldi. Hizbullah'ın deniz yolu ile savaş tehdidi ve bu savaşa hazırlığına karşın, Yahudi medyasında yayınlanan raporlarda ise, İsrail ordusunun deniz donanmasına ait bilgiler ortaya atıldı. Ancak Hizbullah'ın deniz kuvvetleri göz önüne alındığında, 2006 savaşında Direnişin sahip olduğu ve savaşa yön veren bu imkânlar, şimdiye kıyasla nispeten çok daha kısıtlı idi.

 

İsrail'in Hayfa limanındaki deniz donanmasında görev alan General David Salamah, gelecek savaşa yönelik öngörüleri çerçevesinde İsraillilere uyarılarda bulundu. Hizbullah'ın artık çete savaşları yapan küçük bir örgüt olmadığına dikkat çeken İsrailli general, Hizbullah'ın geçmişe kıyasla askeri gücünü önemli oranda değiştiren neredeyse tam bir ordu halini aldığını belirtti.

 

Geçmiş savaşta Hizbullah'ın elinde bulunan cephaneliğin az sayıda tek tip füzelerden oluştuğuna işaret eden İsrailli general, şimdi ise Hizbullah'ın elinde yüzlerce kilo ağırlığında ve çeşitli tarzlarda savaş başlıklı füzeler bulunduğunu kaydetti. Yahudi gazetesi Haaretz'in "Hizbullah nitelikli bir atılımda bulundu" manşetini hatırlatan general, “Hizbullah'ın el-Celil hakkında yaptığı açıklamalara karşın deniz yolu üzerinden bölgeye ulaşacağını varsaymamız gerekiyor. Çünkü Hizbullah bu alanda kendini eğitiyor ve hazırlık yapıyor. Yayınladıkları filmlerde dahi deniz donanmasında görev alan askerlerin görüntüleri ekranlara yansıyor. Bu durum İsrail ordusunun üç kolu ile birlikte ortak bir işbirliği içinde çalışması gerektiğini gösteriyor: Deniz, hava ve kara kuvvetleri” diyor.

 

Buna ilaveten, İsrailli askeri liderler gelecek bir savaşta, savaş gemilerinin 2006 yılında olduğu gibi tekrar büyük hasar göreceği ihtimalini uzak görmüyor. İsrailli yetkililer, Hizbullah'ın deniz üzerinden gaz çıkaran platformları hedef alarak savaşta öne geçebileceği ihtimalini de uzak görmüyor. General David Salamah bu anlamda Nasrallah'ın tehditlerini iyi dinleyerek dikkate almak gerektiği uyarısında bulundu.  

 

Bu açıklamalara rağmen, İsrail'in Hizbullah'a karşı azılı ve şeytanca bir psikolojik savaşa girdiğini de unutmamak gerekiyor. Hizbullah'ı İsrail'i yok etmek isteyen şeytani bir terör örgütü olarak nitelendiren Tel Aviv yöneticileri, resmi açıklamalarında da Hizbullah'ın İran tarafından oluşturulduğunu vurguluyorlar. Öyle ki İran, İsrail'i dünya haritasından silmeye yönelik stratejisini gizlemiyor.

 

İsrailli yetkililerin resmi açıklamalarında dikkatlerden kaçmayan tutarsızlık, iki şekilde yorumlanabilir: Bu tutarsızlık ya psikolojik bir savaştan, ya da Hizbullah'ın tehditlerine karşı çözüm arayışı içine giren İsrail'in çaresizce çırpınışlarından kaynaklanıyor. Bilindiği üzere, Tel Avivli karar alıcılara göre Yahudi devleti, Hizbullah ile girilecek gelecek savaşa hazır değil. Ayrıca Tel Aviv'in kötü durum senaryolarına dayanacak gücü de yok. Bu senaryo ise, savaşın Kuzey cephesinde Hizbullah, Güney cephesinde Hamas ve Batı Şeria'da da diğer Direniş grupları ile patlak vermesidir.

 

 

Çev: Merve Soydaş

 

www.medyasafak.net