Bahreyn: Temel insan haklarının ihlali

Bahreyn: Temel insan haklarının ihlali
Her ne kadar Bahreyn nüfusunun %70’ten fazlası Şii Müslüman olsa da, Bahreyn yönetimi onların temel insan haklarını tanımıyor. Bahreyn’deki kanunlar, Bahreyn Şiilerini ülke topraklarının yüzde 40’ında yaşama hakkından yoksun bırakıyor; örneğin Riffa şehri onlar için yasak bölge.

 

 

Amir A. Amirshekari

 

 

Global Research

 

 

15 Ocak Pazar günü Bahreyn hükümeti, üç polisi öldürdükleri suçlamasıyla üç genç Şii Müslüman'ı idam etti. Pek çok sosyal medya hesabı, idam edilen kişilerin böyle bir suç işlemiş olup olmadığını teyit edemiyor. İdamların ardından binlerce kişi, Bahreyn hükümetine karşı sokaklara döküldü.

 

Her ne kadar Bahreyn nüfusunun %70'ten fazlası Şii Müslüman olsa da, Bahreyn yönetimi onların temel insan haklarını tanımıyor. Bahreyn'deki kanunlar, Bahreyn Şiilerini ülke topraklarının yüzde 40'ında yaşama hakkından yoksun bırakıyor; örneğin Riffa şehri onlar için yasak bölge. Şiiler genellikle Bahreyn'deki sosyal sınıfların alt kısımlarında kalırken, en önemli işler Sünni Müslümanlara veriliyor. Şiiler polis teşkilatında veya orduda istihdam edilme hakkına sahip değil; çocukları farklı ve düşük seviyeli okullarda eğitim görüyor ve banka hesapları konusunda Sünnilerin aksine sınırlı haklara sahipler. Bahreyn Kralı, bütün ailesi ve Bahreynli elitler, Sünni Müslüman azınlıktan.

 

Bahreyn'deki en önemli siyasi güç olan Şii el-Vefak partisinin önünde pek çok engel var. Bahreyn'deki parlamento seçimlerinin başlangıcından bu yana Şii çoğunluk, tuhaf bir şekilde parlamento sandalyelerinin azınlığını elde ediyor.

 

Bahreyn Şiileri aralıksız olarak bu ayrımcı durumu değiştirmeye çalıştı, ancak hükümet de, Bahreyn Kralı da onların taleplerini dikkate almadı. Hükümet, siyasi aktivistlerin taleplerine dikkat göstermek yerine içlerinden pek çoğunu hapse attı; bunların çoğu işkence gördü ve onlarcası öldürüldü.

 

1999 yılında Hamad bin İsa El-Halife Bahreyn Emiri olduğu zaman, iyimser olan Şiiler onun hükümdarlığına olumlu yaklaştı. Hamad, 1999 yılından 2002 yılına kadar Bahreyn'e pek çok siyasi reform getirdi. Ancak 2002'den itibaren tutumları değişti ve iskân ve işlerdeki ayrımcılık, askere yabancıların alınması ve Bahreyn'in demografik yapısını değiştirmek üzere başka ülkelerden Sünni aşiretlerin getirilmesi yeniden başladı.

 

2010 yılında muhalefet oyların %60'ını almasına rağmen parlamentodaki 40 sandalyeden yalnızca 18'ini elde etti. Aynı yıl 23 siyasi aktivist, terörizm suçlamasıyla tutuklandı. Son yirmi yıl içinde Sünni Müslüman olan on binlerce Suriye, Ürdün, Pakistan ve Yemen vatandaşı, Bahreyn vatandaşlığı aldı. Bahreyn hükümeti, yeni gelenleri polis teşkilatında veya tamamen kraliyet ailesine sadık özel teşkilatlarda istihdam ediyor ve pek çok analist bunun, Bahreyn'in demografik bileşimini değiştirmek ve ülkedeki Şii nüfus yoğunluğunu azaltmak için yapıldığına inanıyor. Yeni gelenler, Bahreyn vatandaşlığı almaya ilave olarak, yerli Şiilere ve hatta Sünnilere kıyasla pek çok ayrıcalık elde ediyor. Örneğin yeni vatandaşlar kamu lojmanlarını kullanma ayrıcalığını hızla elde ediyor; yerli halk ise bu lojmanları kullanabilmek için yirmi yıl, hatta daha uzun süre beklemek zorunda kalabiliyor. Yerli Bahreynlilerin çoğu işsizken, yeni vatandaşlar Bahreyn'e yerleşir yerleşmez işe alınıyor.

 

Yukarıda bahsedilen ayrımcılıklara ilave olarak, Bahreyn hükümetinin Şii çoğunluğa yönelik eylemleri arasında şiddet de görülüyor. Hükümet, “zinde Sünnileri” Şii bölgelerine saldırmaya teşvik etti. Nisan 2012'de yüzlerce silahlı kişi, Formula 1 yarışlarına karşı muhalefetlerine yanıt olarak bazı Şii köylerine saldırdı. Her ne kadar hükümetin resmi açıklamalarında kurbanların sayısından bahsedilmese de, görgü tanıkları saldırılar esnasında öldürülenler ve yaralananlar olduğunu söyledi.

 

ABD'nin Bahreyn sarayıyla iyi ilişkileri bulunuyor. ABD Beşinci Filosu, Bahreyn'deki ABD Deniz Kuvvetleri Merkez Komutanlığı'yla aynı karargâhları kullanıyor. Diğer yandan, 2012 yılında el-Vefak partisiyle bakan yardımcısı düzeyinde görüşmüş olan Rusya, o tarihten bu yana, bütün siyasi partilerin birbiriyle yapıcı bir diyaloğa girmesini umudunu ifade etti. Ancak bu talep Bahreyn hükümetinden her zaman olumsuz yanıt aldı.

 

Bahreyn'in krizden çıkmasının tek yolu, dünyanın büyük güçleri ve bölgesel güçler arasında, yanı sıra da Bahreyn'deki bütün etkili partiler arasında müzakere gibi görünüyor. Uluslararası toplum, Bahreyn'e ilgi göstermelidir.

 

 

www.medyasafak.net