Suriye’nin kuzeyinde militan gruplar arasında ne oluyor?

Suriye’nin kuzeyinde militan gruplar arasında ne oluyor?
Heyet Tahrir el-Şam ittifakının 15,000 savaşçısının olduğu tahmin ediliyor; Şam’ın Fethi Cephesi’nin ise ittifaktan önce yalnızca 8,000 savaşçısı vardı. Rakip Ahrarü’ş-Şam bloğunun ise, bağlaşıklarıyla birlikte yaklaşık 20,000 savaşçısı bulunuyor.

 

 

 

Alwaght.com

 

 

Halep'in stratejik önem taşıyan kurtuluşunun ardından Moskova'da Rusya, İran ve Türkiye arasında gerçekleşen üçlü toplantının ilk sonucu olan Astana barış konferansının ardından, silahlı muhalefet gruplarının kalesi olan İdlib vilayetinde bu gruplar arasındaki gerilimler ve çatışmalar yoğunlaştı. Bu, özellikle, diyaloga katılan silahlı muhalefet temsilcilerinin zımnen Astana toplantısının sonuçlarını kabul ettiklerini duyurmasından ve bu kararların arasında IŞİD ve Şam'ın Fethi Cephesi (eski adıyla Nusra Cephesi) gibi terörist gruplarla mücadelenin vurgulanması ve silahlı muhalefet gruplarıyla Şam'ın Fethi Cephesi arasında ayrım yapılmasının da bulunmasından kaynaklanıyor.

 

Son barış konferansından önce Şam'ın Fethi Cephesi ve silahlı muhalefet arasındaki çatışma formel bir nitelik almamıştı ve muhalefet, terörist grubun karşısına çıkma yönünde ciddi bir irade göstermiyordu, ancak konferans, Şam'ın Fethi Cephesi'ni muhalefet gruplarından tehlike beklemeye itti. Astana görüşmelerinin sona ermesinden bir gün önce terörist grup, İdlib'deki muhalif militanlara karşı saldırılarını ivmelendirdi. Saldırılar, muhalefeti yıldırma ve bu şekilde kendi pozisyonlarına yönelik olası saldırıları önleme yönünde, önleyici bir adım olarak gerçekleşti.

 

Suriye silahlı muhalefetinin ilk kurbanları, Halep ve İdlib'in dış kesimlerinde bulunan merkezleri Şam'ın Fethi Cephesi tarafından saldırıya uğrayan ve ele geçirilen Ceyşü'l-Mücahidin ve Cebhetü'l-Şamiye oldu. 

 

Muhalefet kaynakları, Şam'ın Fethi Cephesi'nin Halep ve İdlib eteklerinde konuşlanan rakip silahlı grupların en az beş birimini yok etme kararından söz etti. Açıklamadan birkaç gün sonra, terörist grup muhalefet militanlarına karşı saldırılarının yelpazesini genişletti ve İdlib'in güney ve kuzey eteklerinde yeni cepheler açtı.

 

Şam'ın Fethi Cephesi'nin Astana görüşmelerinde yer almış olan militan gruplara karşı saldırılarını tırmandırması, bu grupları terörist grubun düşmanlıklarından korunmalarını sağlayacak yeni bir aktör ve bir güvenli bölge aramaya itti. Bu yüzden Feylak el-Şam, İdlib Özgür Ordusu, Cebhetü'l-Şamiye gibi bir dizi militan muhalif grup Ahrarü'ş-Şam militan örgütüne katıldığını açıkladı. Ahrarü'ş-Şam bu katılımları olumlu karşıladı ve yeni katılan grupların mevzilerine saldırılmasının savaş ilanı olarak görüleceğini ve yanıt verileceğini duyurdu.

 

Ahrarü'ş-Şam, Şam'ın Fethi Cephesi'nden sonra sahadaki en güçlü militan grup. Üçüncü sırada Nureddin el-Zenki Hareketi geliyor, onu ise İslam Ordusu izliyor.

 

Ahrarü'ş-Şam'a yeni grupların katılışı yeni bir güç dengesi yarattı ve çatışma sahalarındaki güç ağırlığı bu gruba doğru kaydı. Bu ise Şam'ın Fethi Cephesi'ni öfkelendirdi ve kendisiyle rakip Ahrarü'ş-Şam arasındaki dengeyi yeniden kuracak yeni bir ittifak oluşturmaya yöneldi.

 

Bu doğrultuda, Heyet Tahrir el-Şam, yahut Şam'ın Kurtuluşu Birliği diye adlandırılan yeni bir ittifak oluşturuldu Bu bloğa eski bir Ahrarü'ş-Şam komutanı olan Ebu Cabir Haşim el-Şeyh liderlik ediyor. Ahrar'dan gelebilecek olası saldırılara karşı caydırıcılık oluşturmayı amaçlayan ittifak, Nureddin el-Zenki hareketi, Cebhet Ensarüddin, Liva el-Hak ve Şam'ın Fethi Cephesi'nden oluşuyor.

 

Ebu Cabir Haşim el-Şeyh, Müslüman Kardeşler ideolojisinden olan başka komutanlarla ideolojik farkların kendini göstermesi sonrasında Ahrarü'ş-Şam'dan ayrılmıştı. El-Şeyh, Selefi ve El Kaide tarzı eğilimler geliştirdi. 2003-2005 arasında, Irak'taki eski El Kaide lideri Ebu Musab el-Zerkavi'ye katılmıştı.  

 

Bu yüzden, Kuzey Suriye'deki İdlib ve Halep kırsalları gibi bölgelerde iki ideolojik cephenin kafa kafaya olduğu, bunlardan birinin El Kaide ideolojisini, diğerinin ise Müslüman Kardeşler düşüncesini temsil ettiği fark edilebilir.

 

Her iki kamp da kendilerini mali ve ideolojik besleme yapmaktan sorumlu bir yabancı destekçiye veya destekçilere sahip. Şam'ın Fethi Cephesi Suudi Arabistan tarafından desteklenirken, Ahrarü'ş-Şam Türkiye tarafından destekleniyor.

 

Gerçekte, İdlib'deki son görüşmeler, bir yanda Selefiliğin diğer yanda Müslüman Kardeşler'in olduğu ve her iki tarafın da üstünlük sağlamaya çalıştığı, iki ideolojik kamp arası bir çatışma sahnesi olarak görülebilir.

 

Dahası, Astana barış sürecinde Suudi Arabistan ve Katar'ın marjinalleştirilmesi, İdlib'deki çatışmalarının güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Her iki ülke de savaş sahasındaki kendi piyonlarını kullanarak, barış inisiyatifinin sağlamlaşmasının önüne engel koymaya çalışıyor.

 

Heyet Tahrir el-Şam ittifakının 15,000 savaşçısının olduğu tahmin ediliyor; Şam'ın Fethi Cephesi'nin ise ittifaktan önce yalnızca 8,000 savaşçısı vardı. Rakip Ahrarü'ş-Şam bloğunun ise, bağlaşıklarıyla birlikte yaklaşık 20,000 savaşçısı bulunuyor. Şu ana kadar Ahrarü'ş-Şam'ın, Şam'ın Fethi Cephesi ile büyük çaplı bir çatışmadan uzak durmak için bir tür sınırlamaya gittiği düşünüldüğünde, iki muarızın daha ciddi bir çatışma yönelimine girip girmeyeceğini zaman gösterecektir.

 

 

www.medyasafak.net