Yemen işgalinin bir buçuk trilyon dolarlık faturası Suudi Arabistan'ı çılgına döndürdü

Yemen işgalinin bir buçuk trilyon dolarlık faturası Suudi Arabistan'ı çılgına döndürdü
Uzmanlar, iki yılı devirmek üzere olan ve yaşlılar, kadınlar ve çocukların da bulunduğu on binlerce kurbanın verildiği Yemen saldırılarının maliyetinin 1 trilyon beş yüz milyar doları aştığına işaret ediyor. Kral Selman, oğlu ve Arap müttefiklerinin hiçbir askeri başarı elde edemediği savaş, aksine onları yakın tarihte karşılaşacakları bir iflasın eşiğine getirdi.

 

 

 

IUVMPRESS

 

"Suudi yönetiminden daha yüzsüz ve kötüsünü görmedim… Bu rejimin yönetimi nasıl sürdüreceğini bilmiyorum." Bunlar, BM Genel Sekreterliğinin siyasi işlerden sorumlu yardımcısı olan, ayrıca ABD eski dışişleri bakanı Hillary Clinton'un yardımcısı ve Lübnan'ın eski ABD büyükelçisi Jeffrey Feltman'ın Suudi yönetimini niteleyen ifadeleri. 

 

Bu ifadeler, uluslararası, bölgesel ve Suudi gerçeklerinin yankılanan sesidir. Suudi Arabistan'ın pervasız, çocuksu, uydurma ve pahalıya patlayan politikası, delilik sınırını aşmış durumda. Yönetimin bulaştığı suçlar, faşist Hitler'in, Güney Afrika'da geçmişte uygulanan ırkçı "apartheid" sisteminin ve hatta Filistin ve Arap topraklarını uzun yıllardır işgal eden İsrail'in suçlarını bile geride bırakıyor.

 

Ünlü İngiliz tarihçi ve yazar Mark Curtis, Suud ailesinin Yemen'de sürdürdüğü savaş suçlarına değinerek şu ifadeleri kullanıyor: "Suudi Arabistan delilik sınırına dayandı. Suudi yöneticiler, aşırılıkçı ve aptalca kanunlar çıkarıyor. İngiliz müttefikleri, savaşın yeni bir aşamaya gelmesi için onları kışkırtıyor. Buna karşın Batılı ve Arap medya organları ise, Suud ailesinin savaş suçlarına, Ortadoğu'daki saçmalıklarına ve yaş kuru demeden her şeyi yakıp yıkan politikalarına karşı kulaklarını tıkayarak, ekranlara garip bir durum yansıtıyor.” 

 

Amerikan haber ajansı "Blomberg", yayınladığı yıllık raporunda, Suudi gözlemcilerin yaşadığı büyük dehşetin boyutunu ortaya çıkardı. Hala devam eden Yemen saldırılarının yansımalarına değinen raporda, Suudi Arabistan'ın savaş yüzünden içine düştüğü koyu felaket gözler önüne serildi. Ayrıca savaşın fahiş faturasının Suudi Arabistan'a yükleneceği, Riyad yönetiminin dörtlü bir ekonomik krize liderlik ettiği ve ülkenin yatırımcıları ile prenslerin krallıktan kaçtığı bilgileri de raporda vurgulandı. Suud vatandaşları arasında yaygınlaşan ve gitgide büyüyen ulusal öfkenin merkezinde, siyah altın (petrol) ülkesinde yaşam standartlarının hızlı düşüşü, “Aramco” şirketi de dahil olmak üzere petrol sektörünün özelleştirilmesi, vergilerin yükselmesi, ulusal para biriminin değer kaybetmesi gibi nedenler bulunuyor. Riyad yönetimi ise, Yemen saldırılarının yüksek maliyeti nedeniyle ortaya çıkan bu ekonomik darboğaz ve bunun ülkeye yansımaları ile baş edebilecek durumda görünmüyor.

 

Batılı ekonomistler ve askeri uzmanlar, Riyad yöneticilerinin içinde bulunduğu psikolojik sarsıntılar ve krallığın istikrarsızlığının arkasında, Yemen saldırısının Suudi Arabistan'a olan maliyetinin bu denli yüksek olmasını ve bu genel başarısızlığını en önemli etkenler olarak görüyor. Uzmanlar, iki yılı devirmek üzere olan ve yaşlılar, kadınlar ve çocukların da bulunduğu on binlerce kurbanın verildiği Yemen saldırılarının maliyetinin 1 trilyon beş yüz milyar doları aştığına işaret ediyor. Kral Selman, oğlu ve Arap müttefiklerinin hiçbir askeri başarı elde edemediği savaş, aksine onları yakın tarihte karşılaşacakları bir iflasın eşiğine getirdi.

 

Uzmanların analizlerini dayandırdığı Amerikalı Foreign Policy (Dış Politika) dergisinde Yemen saldırısından altı ay sonra yayınlanan bir raporda, savaşın maliyetine dair rakamsal verilere yer verildi. Rapora göre, "Savaşın ilk altı ayında, Yemenli kadın ve çocukların öldürülmesi için Suud ailesi tarafından 725 milyar dolar harcandı. Birkaç ay içerisinde ülkenin alt yapısı imha edildi. Suriye savaşında 5 yılın sonunda ülkenin aldığı hasar, Yemen'de 6 ay içerisinde sağlandı. Belki de daha fazlası…"  6 ay sonunda varılan yıkıcı hasar ve yüksek maliyet bu vaziyette iken, Yemen saldırılarının 23'üncü ayının sonunda varılan savaşın gerçek maliyeti nedir? Yemen savaşı sebebiyle, Riyad yönetiminin yanı sıra pek çok müttefiki de kayıplar verdi. Savaş süresince 7 adet fırkateyn imha edilirken, Suudi Arabistan, Yemen, Fas, Birleşik Arap Emirlikleri, Sudan ve Mısır'a ait pek çok savaş uçağı düşürüldü. Bunun da ötesinde 10 binden fazla Suudi Arabistan ordusu ve Ulusal Muhafızlara ait Suud askeri öldürüldü.

 

Foreign Policy, raporunda bazı ince detaylara da işaret etti. İki Amerikan savaş gemisi ile onlara eşlik eden 6 firkateynin masraflarından söz edilen raporda, bu donanmanın milyarları bulan toplam maliyeti açıklandı. Bunun yanı sıra, rapora göre askeri amaçlı iki uydunun maliyeti 1 milyar 800 milyon doları bulurken, "Awacs" uçağının maliyeti ise saatte 250 bin doları buluyor. Bu uçağın günlük masrafı altı milyon dolar, aylık ise ortalama 180 milyon doları buluyor. Yani toplamda "1 milyar 80 milyon dolar" bu savaş uçakları için harcanmış durumda. Diğer yandan Suudi savaş uçakları tarafından yürütülen yaklaşık 35 bin sortide 150 adet savaş uçağı ve "140 bin roket" kullanıldığı bildirildi. Çoğu sivilleri ve yerleşim bölgelerini hedef alan bu uçak saldırılarının toplam maliyeti ise, 46 milyar doları buluyor. Bu arada kaybedilen 300'ün üzerinde tank ve Suudi Arabistan'a 150 milyar dolara patlayan ABD ile imzalanan silah anlaşmaları da bulunuyor. Tüm bunlar Suudi Arabistan'ın Yemen saldırılarının sadece ilk altı ayının bilançosu.

 

Uzman psikologlar, dünyanın tarih boyunca pek çok kendini beğenmiş megaloman lider, yönetici ve başkan gördüğünü, bu liderlerin tamamının despot, otorite saplantılı olduğunu vurguluyor. Koltuk sevdaları, saçma davranışları ve kaçık kararları ile tanınan bu despot liderler, sonuçlarını düşünmeksizin kendi hırs ve arzularına göre hareket ediyordu. Uzmanlara göre, Suud ailesinin prenslerinin büyük çoğunluğunun alçak kompleksleri, bu liderlerin arasında en önde geliyor. Öyle ki, Suud ailesinin gayrı ahlaki suçları işlemekten korkmaksızın sarf ettikleri hareketlerin iğrenç kokusu, dünyanın birçok farklı bölgesine kadar yayılıyor.

 

Politik psikoloji uzmanı Dr Abdulhabir el-Mahyoub bu konu hakkında, şöyle söylüyor: "Kral Abdulaziz Âl-i Suud'un tüm çocukları megalomani hastalığına sahip. Ancak kıyaslayacak olursak, kral Selman'ın oğulları, kral Abdulaziz'in oğullarından daha çok hastalıklı. Çünkü bu hastalık onlara babalarından miras kaldı."

 

Bilindiği üzere, megalomani, yani büyüklük hastalığı, Suud ailesinin ilk atasına dayanıyor. Bu hastalık, bilimsel olarak akli bir noksanlık sonucu tezahür ediyor. Hastalığa yakalanan kişi, güç ve ihtişamı sayesinde kendisinin dünyadaki tüm insanlardan ayrıcalıklı olduğunu zannediyor. Kişiye her zaman kendi görüşünü mutlak doğru olarak kabul ettiren bu hastalık,  tüm insanların üzerinde bir konuma sahip olduğunu düşünen hastayı, mağrur ve yüksek kibir sahibi yapar.

 

New York Times gazetesi yazarı David Brooks diyor ki, "Megalomani hastalığına yakalananlar (Suud Kralı ve prensleri), kendi halklarının evlatları üzerinde hâkimiyet kurmak istiyor, her kurumu özelleştiriyor, ülkenin tamamına hizmet etmiyor, kendilerinden başka kimselerin kuşkulu düşüncelerini umursamıyor. Bu hareketleri onları, dünya tarihi üzerinde barışı önemsemeyen bir rol üstlenmeye itiyor." Megaloman Suud yönetimi, insan haklarını destekleyen sivil toplum kuruluşunu yok etmeyi tercih ediyor.

 

 

Çev: Merve Soydaş Gök

 

 

www.medyasafak.net