İran, Filistin’in bölge gündemine geri dönmesini niçin destekliyor?

İran, Filistin’in bölge gündemine geri dönmesini niçin destekliyor?
Safevi, Al Monitor sitesinin kendisiyle yaptığı röportajda “İslam Devrimi’nden (1979) yıllar önce babam, binlerce genci Filistin’i özgürleştirmek amacıyla oraya gidip savaşmaları için hazırlamıştı. İran’ın Filistin trajedisine ilgisi o dönemlere kadar gider. Babam, halkı Filistin konusunda uyaran ve onların farkında olmalarını sağlayan ilk insanlardandı” dedi.

 

 

 

Ali Haşim

 

 

Al-Monitor

 

 

 

Fatma Nevvab Safevi, İranlı bir din adamı ve 1950'lerin başlarında İran halkının İsrail'e karşı mobilize olmasını sağlayan Mücteba Nevvab Safevi'nin (1924-1955)  kızı. Geleneksel çador kıyafeti içerisinde Safevi, Al Monitor sitesinin kendisiyle yaptığı röportajda “İslam Devrimi'nden (1979) yıllar önce babam, binlerce genci Filistin'i özgürleştirmek amacıyla oraya gidip savaşmaları için hazırlamıştı. İran'ın Filistin trajedisine ilgisi o dönemlere kadar gider. Babam, halkı Filistin konusunda uyaran ve onların farkında olmalarını sağlayan ilk insanlardandı” dedi. Fatıma Safevi, 21-22 Şubat tarihleri arasında Tahran'da Filistin davasını ve Kudüs intifadasını desteklemek amacıyla gerçekleştirilen konferansa iştirak eden yüzlerce İranlı ve Arap katılımcıdan biriydi.

 

Yemen'den Suriye'ye uzanan bölgesel savaşlar yaşanırken ve ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ı “uyarması”ndan sonra İslam Cumhuriyeti, farklı bir şekilde yanıt vermeyi tercih etti. İran, İsrail'e karşı mücadele veren Filistinli direniş gruplarına desteğini artıracağı ve bunu programının öncelikleri arasına alacağı yönündeki kararını bir yıl önce vermişti. Tahran'ın yaklaşımı, İran'ın bölgesel nüfuzunun yayılmasının önüne geçmek için, Trump'ın seçilmesinden sonra ABD destekli muhtemel bir Suudi-İsrail ittifakına ilişkin haberler medyaya yansırken bölgesel konuların nasıl değiştiğini gösteriyor.   

 

Kayda değer olan şu ki, Filistinli direniş örgütü Hamas'la ve diğer ana akım direniş gruplarıyla Tahran arasındaki diyalog yeniden başlatılmazsa çok az mesafe katedilebilir. Aslında Filistinli gruplar, İsrail'e karşı mücadelelerinde kendilerini destekleyen herhangi bir Arap ya da İslam ülkesi kalmadığından ve her geçen gün durumlarının unutulduğu ve göz ardı edildiğinden şikâyet ediyorlar. 

 

Al Monitor'a “Tahran'la ilişkiler doğru bir yolda ilerliyor” diyor Tahran'ı ziyaret eden Hamas'ın üst düzey yetkilisi Sami Ebu Zuhri. Örgütün Arap dünyasında Filistin davasına karşı son derece zayıf bir duruş sergileyen Arap rejimleri de dahil olmak üzere bütün taraflarla iyi ilişkiler içerisinde olmayı arzuladıklarını ifade ediyor. Ardından ekliyor: “Bizim amacımız, kapılarını çalmak, Arap ve Müslüman liderlerin Filistin'e karşı tarihi ve dini sorumluluklarını hatırlatmak.”

 

Ebu Zuhri, Tahran'daki konferansa katılan birkaç Hamas yetkilisinden biriydi. Heyetin içerisinde siyasi büro üyeleri Muhammed Nasr, Üsame Hamdan ve Ali Bereke de bulunmaktaydı. Konferansta Hamas'ın yanında İslami Cihad, Fetih ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi temsil edildi. Lübnan Hizbullahı da faaliyete iştirak etti. 

 

Al-Monitor, ayrıca Filistinli heyetlerin, İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Ali Hamaney'in 21 Şubat'ta yaptığı açılış konuşmasının hemen ardından İslam Devrimi Muhafızları dış operasyonlar kanadı Kudüs Güçleri sorumlusu General Kasım Süleymani'yle bir araya geldiğini öğrendi. “Bu çok kıymetli konferansın önemli sonuçlarından biri, İslam dünyasının ve yeryüzündeki bütün özgürlük savaşçılarının önceliğinin, Filistin davası olduğu şeklindeki ortak görüştür ” şeklinde konuşan Rehber Hamaney, ülkesinin Filistinli gruplara yönelik desteğinin tek bir kritere bağlı kalacağını vurguladı. “Biz, bu yolda sebatkâr olan her grupla birlikteyiz, ancak bu yolu terk eden herkes bizimle olan bağlarını koparmış demektir.”

 

Al-Monitor'a Filistinli gruplara yönelik destek çabaları üzerine açıklamalar yapan İranlı bir yetkili, bu desteğin son aylarda ikiye katlandığını kaydetti. “Maalesef, birçok Müslüman açısından Filistin davası, marjinal bir konu haline geldi. Halklar kendi yerel işleriyle meşgul, medya dikkatleri ana davanın dışına odaklıyor.” Yetkili, şöyle konuştu: “İran'ın Filistin direnişini desteklediği bir sır değil. Biz desteği hiç bir zaman kesmedik, ancak bir kez daha İsrail ve ABD, birlikte Filistin direnişini bastırmaya çalışıyor, mücadelenin devam etmesi için elimizden gelenin en iyisini yapacağız.” 

 

Suudi-İsrail yakınlaşması olarak takdim edilen meseleye İran'ın yanıtıyla ilgili olarak bir Körfez kaynağı, Al-Monitor'e “İran, Filistinlileri istismar ediyor ve Ortadoğu'daki mezhebi ajandası için onları kullanıyor” şeklinde açıklama yaptı. “Filistinliler, İranlılar açısından farklı Arap ülkelerinde hayata geçirdikleri terörizmi kamufle etmek için kullandıkları bir Truva atından ibaret. Onların tek istedikleri Akdeniz'e ulaşmak ve vekillerini güçlendirmek.”

 

İran'ın bölgedeki ana rakibi Suudi Arabistan, Tahran'ın “dünyadaki terörizmin ana sponsoru” şeklindeki suçlamalarını artırmış durumda. Yıllardır İran ile S. Arabistan arasındaki gerginlik, bölgede belirginleşti, ve -Kuveyt'in gerçekleştirdiği arabuluculuk da dahil olmak üzere- bunu çözmek için yapılan girişimler, müspet bir netice meydana getirecek gibi görünmüyor. 

 

Tahran Üniversitesi Profesörü Muhammed Marandi, Al-Monitor'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İran'ın Filistin'e olan desteği, 1979'daki İslam devriminden onlarca yıl önce başladı. İran, son 40 yıldır Filistin'e desteği nedeniyle çok bedel ödedi. Hiç bir zaman bundan kar etmedi, ağır bedeller ödedi. İran Filistin davasına destek vermese ve İsrail'in meşruiyetine karşı çıkmasa, İsrail'e yönelik yaptırımlar olmazdı.”

 

İran, konferansta kendi yetkililerinin yüksek profilli katılımını istedi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, kapanış konuşmasını Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'e teslim etti ve Zarif onun adına bu konuşmayı yaptı. Parlamento sözcüsü Ali Laricani, konferansa başkanlık ederken Genelkurmay Başkanı Muhammed Bağeri ile Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi, her ikisi de toplantıya katıldı.  Birlikteliği göstermek için hedef yeterince açık mı? Amaç, sadece Washington ya da Telaviv'e değil aynı zamanda bölge ülkelerinin başkentlerine de İran'ın bir meydan okumaya hazır olduğu yönünde açık mesaj vermek.

 

Çev: Hüseyin Şahin

 

www.medyasafak.net