Kuveyt’in Suudilerden gelen savaş finansmanı talebini reddetmesiyle Riyad daha da yalnız

Kuveyt’in Suudilerden gelen savaş finansmanı talebini reddetmesiyle Riyad daha da yalnız
Suudi Arabistan, komşusu Yemen’e karşı yürüttüğü savaşın maliyetlerini karşılamaya devam edebilmesine destek olması için, Kuveyt’ten 10 milyar dolarlık mali yardım talebinde bulundu. Aktarıldığına göre talep Kuveyt tarafından reddedildi ve bu durum Suudi liderlerinin öfkesine ve protestosuna yol açtı.

 

 

 

Alwaght

 

 

Yemen'in Lahic haber ajansı tarafından Pazartesi günü yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan, komşusu Yemen'e karşı yürüttüğü savaşın maliyetlerini karşılamaya devam edebilmesine destek olması için, Kuveyt'ten 10 milyar dolarlık mali yardım talebinde bulundu. Aktarıldığına göre talep Kuveyt tarafından reddedildi ve bu durum Suudi liderlerinin öfkesine ve protestosuna yol açtı.

 

Meydan okunan liderlik

 

Suudi liderler Kuveyt'in ret cevabına kızgın, zira Riyad kendisini Fars Körfezi İşbirliği Konseyi'nin (FKİK) büyük ağabeyi ve temsilcisi olarak görüyor ve adımları her zaman bu liderliği somutlaştırmayı amaçlıyor. Krallık, kendisini en önemli bölgesel rakibi olan İran'la rekabet edebilecek potansiyellerden yoksun gördüğü için, Arap bloğu içinde hareket ediyor. Suudi Arabistan, sözde üstünlüğünün Fars Körfezi'nin öteki Arap ülkeleri tarafından sorgulandığını ne zaman görse öfkeli bir şekilde tepki gösteriyor.

 

Geçtiğimiz haftalarda Kuveyt, Riyad'ın Arap devletlerinin İran'la herhangi bir diyalog kurmasına karşı çıkan duruşunun tam aksine yöneldi. Dışişleri Bakanı'nı İran'a gönderip İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye ev sahipliği yaparak, bölgesel meseleler konusunda bağımsız bir yaklaşım izlemeye ilgi gösterdiğini ortaya koydu. Ağustos 2015'te de Kuveyt karasularında silah taşıyan bir kargo gemisi fark edilmiş, Arap medyası silah sevkiyatını İran'a bağlamıştı. Bu olay sonucunda Suudi Arabistan Kuveyt'e İran'la diplomatik bağları kesme çağrısı yapmış, Kuveyt ise bunu yapmayı reddetmişti.

 

Yemen savaşının maliyetleri ve “paralı asker” müttefikler

 

Yemen'e saldırıyla geçen 23 ayın sonunda, Suudiler öncülüğündeki Arap askeri koalisyonu hiçbir büyük başarı elde edemedi, ancak Riyad hâlâ, önceden belirlenen amaçları yerine getirmekte ısrarcı. Analistler, bu uzun süre zarfının, savaş seçeneğinin Yemen'de hiçbir sonuç alamaması anlamına geldiğini savunuyor. Diğer yandan herhangi bir kazanım elde etmeden Yemen karşıtı kampanyanın sonlandırılması, Suudi Arabistan'ın ve Arap konseyinin askeri itibarına büyük bir darbe indirecektir. Aynı zamanda Suudi yönetici hanedanının ülke içi meseleleri çözme ve Suudi halkının çıkarlarını koruma kapasitesini abartan medya propagandasını da itibarsızlaştıracaktır.

 

Suudi askeri sözcüsü ve danışmanı Ahmed el-Asiri, özellikle küresel petrol fiyatları düşüşünün orta yerinde Yemen'e saldırganlığın dev masrafları sorulduğunda, koalisyonun hava saldırılarının amacının, maliyeti ne olursa olsun ulusal güvenliği ve bölgesel istikrarı korumak olduğunu iddia etti.

 

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün 2016 yılında yayınladığı bir rapora göre geçtiğimiz yıl Suudilerin ordu ve savunma harcamaları, 2015'e kıyasla epey düştü. İsveç merkezli enstitü, askeri harcamalardaki azalmayı petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki keskin düşüşe atfetti. Ancak krallık, 2017 yılındaki yaklaşık 53 milyar dolarlık ciddi bütçe açığından muzdarip olmasına karşın ekonominin diğer sektörlerinde kesinti yaparak askeri sektörde belli bir artışa gidiyor. Krallık, 2015 ve 2016'da sırasıyla 87 ve 98 milyar dolarlık bütçe açıkları bekliyordu. Ancak ülke 2017 yılında askeri harcamalarda yüzde 6.7'lik bir büyüme gördü ve bu, askeri bütçenin içinde bulunduğumuz yıl için 50.8 milyar dolara varmasını sağladı.

 

Büyük para harcamaları yalnızca Yemen karşıtı kampanyanın harcamalarıyla sınırlı değil. Paranın bir kısmı, koalisyonun parçası olarak Riyad öncülüğündeki Yemen savaşına katılmalarına ikna etmek için Mısır, Sudan ve Pakistan gibi Arap ve Arap olmayan ülkelere verilen ekonomik ve askeri ödünlere gidiyor. Bununla birlikte Suudi liderler, Yemen savaşının Arap devletlerinin bölgedeki İran etkisinin karşısında aldıkları ortak bir kararın sonucu olduğunu, maliyetlerin, ekipman tedariğinin ve insan gücünün büyük kısmının ise bizzat krallık tarafından karşılandığını savunuyor.

 

Siyasi hırslar ve ekonomik hayal kırıklığı

 

Suudiler kısa süre önce, Suriye'ye asker gönderecek bir  “Arap NATO'su”nun kurulmasından söz etti. Böyle bir planın ortaya konulması görünüşte, ekonomik zorlukların Suudi Arabistan'ın hırslı politikalarının peşinden gitme kararlılığını etkilemekten uzak olduğunu gösteriyor. Ancak bu, pratikte doğru değil. Gerçekte bu önerinin arkasındaki temel saik, Suudilerin Arap güvenliğinin koruması için Fars Körfezi'nde yapılacak Amerikan askeri konuşlanması için bir karşılık verme isteğinin gösterilmesi ve Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölgeler kurma planıdır.

 

Mart 2016'da Bloomberg'de yayınlanan bir rapor, Suudi veliaht prensi Muhammed bin Selman'ın krallığın, devlet mülkiyetindeki petrol devi Aramco'nun ilk halka arzının New York Borsası'na konulması arayışında olduğunu söylediğini aktardı. Taze haberler, Suudi kralının şu andaki Doğu Asya turunun, Asyalı yatırımcıları Aramco hisselerinin yüzde 5'ini satın almaya cezbetmeyi amaçladığı yönünde spekülasyonda bulunuyor. Petrol şirketinin hisselerinin halka arzı, ekonomik sorunları hafifleştirmeyi amaçlıyor.

 

Bloomberg'e göre Muhammed bin Selman, petrol şirketinin değerinin 2 trilyon doları aşmasını beklediğini söyledi. Fakat buradaki önemli nokta, küresel değerlendirme kuruluşlarının Aramco'nun toplam değerini, beyan edilen rakamdan daha düşük olarak öngörmesi. Bu kuruluşlar, değerin en az 400 milyar dolar ile en fazla 1 trilyon dolar arasında değiştiğini ileri sürüyor. Bu değerlendirmeler Suudilerin, şirket hisselerinin yüzde 5'ini halka arz ederek öngördükleri 100 milyar dolarlık bütçe artışının en fazla yarısını elde edeceğini ortaya koyuyor.

 

 

www.medyasafak.net