Dr. İsam el-İmad: Selefiliğe 100 soru (11)

Dr. İsam el-İmad: Selefiliğe 100 soru (11)
Ehl-i Sünnet imamı ve çağın fıkıhçısı Muhammed Ebu Zehra bundan dolayı şöyle diyor: "Allah'tan korkun! Bu mezhebin Cafer-i Sadık'a ait olduğuna ben yakinen emininim, Caferi kitaplarında %70'ten fazla oranda İmam Cafer ve Âl-i Muhammed'in (s.a.a.) sözleri naklediliyor. Caferi mezhebinin İmam Sadık'tan naklettiği rivayetlerin bizim kitaplarımızda mevcut olması ise bunun en büyük delilidir."

 

 

 

Nasrtv.com

 

 

1968'de Yemen'de dünyaya gelen İsam el-İmad, Suudi Arabistan üniversitelerinde tahsil görmüş ve Bin Baz gibi önde gelen Selefi ulemasından ders almış bir Vahhabi âlimi iken, Şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. 1989 yılından beri Kum'da tahsilini sürdüren Dr. İsam el-İmad pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.

 

Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.

 

 

 

36. mesele: Caferi mezhebinin isnadı dört mezhebin isnad yöntemiyle ispatlanıyor

 

 

Bismillahirrahmanirrahim. Salat ve Selam Allah'ın Rasulüne ve O'nun tertemiz Âl'ine olsun.

 

Bu kısımda, "mezhep" meselesi hakkında konuşmak istiyorum. Vehhabi uydu kanalları bugün Caferi mezhebinin İmam Sadık'ın (a.s.) mezhebi olmadığını dayatmak konusunda ısrarcı davranıyor. Dünya üzerinde müstebsir (sonradan Şii olanlar) hareketi ile birlikte yaklaşık yarım milyar Müslüman'ın benimsediği Caferi mezhebinin, İmam Sadık'a ait olmayan bir hurafe olduğunu iddia ediyorlar. Ben bu iddialara Ehl-i Sünnet imamı Muhammed Ebu Zehra'nın sözleri ile cevaplamak istiyorum.

 

Sünni âlim, "İmam Sadık" isimli kitabında, şu sözleri zikrediyor:

 

"Ey cemaat, Caferi mezhebinin İmam Sadık'a dayanmaması mümkün değildir. Bu iddialar asılsız ve olanaksızdır, çünkü biz Şafii mezhebinin İmam Şafii'ye dayandığını tespit ettiğimiz yöntem ile Caferi mezhebinin de İmam Sadık'a (a.s.) dayandığı sonucuna ulaşıyoruz. Anane (hadisi isnad yolu ile rivayet etmek) ve sened yolu ile bu sonuca ulaştık. Aynı zamanda Maliki mezhebinin İmam Malik'e ve Hanbeli mezhebinin Ahmed b. Hanbel'e dayandığını bu yöntem ile buluyoruz."

 

Muhammed Ebu Zehra devam ediyor:

 

"Eğer biz, bugünün Caferi mezhebinin İmam Sadık'a ulaştığını tespit eden yöntemden şüphe edersek bizi diğer dört mezhebin sahiplerine götüren aynı yöntemden dolayı diğer mezheplerden de şüphe etmeliyiz. İşte bu, bize delil olarak yeter. Şayet anane, sened ve nakil yöntemleri gayrı ilmî yöntemler ise, Şafii mezhebinin nakledildiği anane ve sened yöntemleri de aynı şekilde ilim dışıdır.”

 

Ben Vehhabi kardeşlerime şunu söylemek istiyorum. Vehhabilerin eğitim gördüğü İslam fıkıh tarihi kitapları, İmam Sadık'ın (a.s.) mezhebinin tedvin tarihini işlemiyor. Bizzat deneyimlediğim tecrübelerim yoluyla gördüm ki, İmam Şafii ve diğer imamların tedvini bu kitaplarda işleniyor. Çünkü eğer Caferi mezhebinin tedvin tarihi incelenirse, bu mezhebin hurafe olmadığı ortaya çıkacaktır. Bu sebepten dolayı hüküm vermeden önce mezhebi araştırmamız gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

 

 

37. mesele: Şii kitapları niçin dördüncü asırda ortaya çıktı?

 

 

İmam Sadık'ın mezhebinin tarihi ile ilgili diğer bir hususa değineceğim. Ben Şeyh Osman Hamis, Şeyh Abdurrahman Dımeşki, Ebu Muntasır Beluşi ve diğer pek çok Vehhabi ile girdiğim münazaralarda, "Bu mezhebe nasıl güvenip itimat ederiz, Usul-i Kâfi gibi kitaplar dördüncü asırda çıktı, daha önce neredeydi bu kitaplar?" dediklerini hatırlıyorum. Ben bu gibi sorulara, Sünni âlim Muhammed Ebu Zehra'nın sözleri ile cevap vereceğim.

 

Ebu Zehra diyor ki:

 

"Dördüncü yüzyılda, İmam Sadık'ın kültürel mirasını aktaran kitaplar vardı. Ancak bu yüzyılda Abbasi devleti zayıfladı ve Al-i Muhammed'in taraftarlarının katledilmesi durdu. Birinci, ikinci ve üçüncü yüzyıllarda Muhammed b. Abdullah'ın (s.a.a.) evlatları öldürülürken, dördüncü yüzyılda, Buveyhi Şii devleti (Buveyhi hanedanı) ortaya çıkarak, Abbasi devletini zayıflattı. Bunun akabinde Peygamber (s.a.a.) evlatlarının öldürülmesi azaldı. İmam Hasan ve İmam Hüseyin'in evlatları öldürülmeyince, kitapları ortaya çıktı."

 

Bu insan doğasına uygun bir durumdur. Mesela ben 2000 yılında bir kitap yazıyorum diyelim, ancak kitap yasaklandığı için basılmıyor. 2001 yılında kitabı yasaklayan diktatör ölüyor ve 2002 yılında kitap basılıyor. Bu olanlar, kitabın yalan içerikli olduğu anlamına mı gelir? Ey cemaat, dördüncü yüzyıl özgürlük çağı olarak bilinir.

 

Ehl-i Sünnet imamı ve çağın fıkıhçısı Muhammed Ebu Zehra bundan dolayı şöyle diyor: "Allah'tan korkun! Bu mezhebin Cafer-i Sadık'a ait olduğuna ben yakinen emininim, Caferi kitaplarında %70'ten fazla oranda İmam Cafer ve Âl-i Muhammed'in (s.a.a.) sözleri naklediliyor. Caferi mezhebinin İmam Sadık'tan naklettiği rivayetlerin bizim kitaplarımızda mevcut olması ise bunun en büyük delilidir.

 

Çünkü Caferiler de bizim gibi rivayetlerini özel senetlerle naklederek günümüze taşıdılar. Bu rivayetler Kutûb-i Sitte'de bulunmuyor olabilir, ancak bu 6 kitabın çerçevesinin dışına çıkıldığında rivayetlerin mevcut olduğunu göreceksiniz.”

 

 

38. mesele: İbn Teymiyye'nin elinde Şii kitapları yoktu

 

 

Muhammed Ebu Zehra'nın bize işaret ettiği bir husus da, Vehhabilerin “İmam Cafer-i Sadık” isimli bir kitabını yasakladığı meselesidir. Bu kitap, benim hayatım üzerinde büyük etki bırakmıştır. Ben Vehhabi olduğum günlerde, Cafer-i Sadık'ın (a.s.) mezhebinin hurafe olduğunu düşünüyordum. Muhammed Ebu Zehra bu mesele için diyor ki, "İbn Teymiyye Caferi mezhebinin hurafe olduğunu yazdığında niçin sorgulamadan kabul ettiniz?" Vehhabiler ise, Ebu Zehra'nın bu eleştirilerini kulak arkası edip İbn Teymiyye'nin sözlerini kabul ettiler.

 

İmam Şafii, İmam Malik, İbn Teymiyye ya da Ahmed bin Hanbel'in yazdığı kitapları kabul ediyorsunuz da, İmam Cafer-i Sadık hakkındaki bir kitabı niçin yasaklıyorsunuz? Muhammed Ebu Zehra tarafından yazılan İmam Sadık kitabında, İslam âleminin âlimleri uyarılıyor.

 

Ebu Zehra'nın, İmam Sadık'ın mezhebini İbn Teymiyye'nin okuduğu yöntemden farklı yollar üzerinden okuduğu söyleniyor. Ben de diyorum ki, ey cemaat Allah'tan korkun!  İmam Muhammed Ebu Zehra, Caferi tarihini yirminci yüzyılda okudu. Tüm Caferi kaynaklarına ulaşma imkânı vardı. Buna karşı İbn Teymiyye ise, Caferi mezhebini yedinci yüzyılda, elinde hiçbir kaynak bulunmuyorken inceledi. 

 

Şeyh Nasır Gıfari diyor ki, "İbn Teymiyye maalesef Rafızi olarak bilinen Allame Hilli ile tartışırken elinde kaynak yoktu. Teymiyye'nin zamanında Şia kaynakları ablukaya alınmış durumdaydı. Yirminci yüzyılda Muhammed Ebu Zehra'nın döneminde ise Şii âlimleri ve kaynakları mevcuttu."

 

Bana kalırsa, Muhammed Ebu Zehra, Caferi mezhebine İbn Teymiyye'den daha iyi hâkimdi. Eğer İbn Teymiyye yirminci yüzyılda yaşasaydı, Muhammed Ebu Zehra'nın yöntemini destekleyeceğinden ben şüphesiz eminim. Ne var ki, Teymiyye'nin elinde tek bir Caferi kitabı bile yoktu, buna karşı İmam Ebu Zehra'nın elinde eksiksiz bir kitaplık vardı. Ezher'de Caferi kitaplığı ve kürsüsü bulunuyordu. Yani Caferi mezhebine göre fetvalar veriliyordu.

 

Buna göre, bir mezhep hakkında kim daha derin ilim sahibi ise, ona tabi olmak daha evla değil midir? Bundan dolayı ben iki büyük imam olan İbn Teymiyye ve Muhammed Ebu Zehra arasında yapılan kıyaslamanın tekrar gözden geçirilmesini temenni ediyorum. 

 

 

 

Çev: Merve Soydaş

 

 

www.medyasafak.net