Savaşın fitilini İsrail rejimi ateşlerken Hizbullah’ın kudreti söndürüyor

Savaşın fitilini İsrail rejimi ateşlerken Hizbullah’ın kudreti söndürüyor
Son dönemde İsrail'de kapalı kapılar ardında, Hizbullah'ın İran İslam Cumhuriyeti’nden temin ettiği silahlardan çokça söz ediliyor. İsrail ordusunu en çok tedirgin eden, İran füzeleri arasında en yeni ve hassası olan "Zülfikar”ın Hizbullah'ın eline gerçekten geçip geçmediği.

 

 

 

Alwaght

 

 

İsrail ve Hizbullah arasında yaklaşan savaş üzerine her gün onlarca yeni senaryo yazılıyor. Savaşın meydana gelme ihtimali üzerine ortaya atılan analizler günden güne çoğalıyor, ancak bunca senaryo ve analize rağmen okuyucular hala net bir cevaba ulaşmış değil. Söz konusu savaşın gerçekleşme olasılığı üzerinde kesin bir varamayan siyasi analistler ise kendi aralarında bölünmüş durumdalar.

 

2006 Temmuz Savaşının sonucu, saha denklemlerini büyük ölçüde değiştirdi. Bu savaşın üzerinden tam olarak 10 yıl geçmişken, düşman hala Hizbullah'a karşı cesur bir hamlede bulunamıyor. Hizbullah'ın en yakın müttefiki olan Suriye'de 6 yıldır devam eden büyük yangını söndürmek ile meşgul olması, teröristlere karşı Suriye ordusu ile birlikte savaşa girmesi, savaşta çok sayıda üst düzey askeri yetkilisinin Siyonist varlığın bölgeye yerleştirdiği teröristler tarafından öldürülmesi gibi lehine olan şartlara rağmen, İsrail Hizbullah ile savaşa girmeye cesaret edemiyor.

 

Öyleyse şartlar Hizbullah'a karşı İsrail'in lehine iken, Siyonist düşmanın Hizbullah ile savaşa girmekten bu denli korkmasının arkasında yatan sebepler nelerdir? Arap gözlemcilere şunu söylüyoruz, Siyonist varlığın yetkilileri, güvenlik organları ve istihbaratının, Hizbullah'ın yetenekleri hakkında bildikleri tüm beklentilerini aştı. Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah'ın son konuşmasının ardından, Siyonist ordunun liderleri ve halkı, derin bir sessizliğe büründüler. Nasrallah'ın sözlerindeki doğruluk ve kendi liderlerinin yalanları arasında kalan Siyonist halk, şaşkınlığa uğradı.

 

Seyyid Hasan Nasrallah'ın sözlerinin İsrail sokaklarındaki yankıları, Siyonist varlığın liderlerini hızla Hayfa'daki amonyak depolarını güneye taşımaya götürdü. Seyyid Nasrallah'ın, Dimona nükleer tesisleri ve amonyak depolarını vurma tehdidi, İsrail içinde medya savaşlarını ateşledi. Bu ise, Nasrallah'ın sözlerinin, geçmişte olduğu gibi tutarlı olamayan Siyonist varlığı yeniden gevşettiğine işaret ediyor. 

 

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın, Direniş'e destek veren sözleri de, Lübnan'ın varlığının uluslararası arenaya geri döndüğünü gösteriyor. Lübnan ordusu ve Hizbullah arasındaki uyum, işgalci yönetim cephesinde öfke ile karşılandı. Bu gelişme, gelecek savaş için yeni bir meydan okuma olarak görülüyor. İsrail güvenlik kaynakları, Lübnan ordusunun yeni bir savaşın patlak vermesi durumunda Hizbullah güçlerine katılacağını öngörüyor. İsrailli "Maariv" gazetesi, konu hakkında şu satırlara yer verdi: "Lübnan ordusu 2006 Temmuz Savaşından sonra yeni bir silahlanma sürecine girdi ve ABD, Fransa ve Suudi Arabistan başta olma üzere çeşitli kaynaklardan deniz, hava ve kara muharebe araçları edindi." Gazete ayrıca şuna işaret etti: "Son yıllardaki silahlanmanın ana katalizörü, terörle mücadele olmuştur. Ancak silahlanma planı, İsrail ordusu gibi düzenli ve güçlü bir ordu karşısında (Hizbullah'ın) savaş yeteneklerini geliştirmiştir."

 

İsrail gazetesi ekliyor: "Lübnan ordusu, ülkedeki tüm mezhep ve akımları bir arada bulunduruyor. Bu durum, kanunlara göre Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ı Hizbullah'a müttefik olmak konusunda boyun eğdiriyor."

 

Son dönemde İsrail'de kapalı kapılar ardında, Hizbullah'ın İran İslam Cumhuriyeti'nden temin ettiği silahlardan çokça söz ediliyor. İsrail ordusunu en çok tedirgin eden, İran füzeleri arasında en yeni ve hassası olan "Zülfikar”ın Hizbullah'ın eline gerçekten geçip geçmediği. İsrail'de gündem konusu bu. Siyonist medyaya göre,  hafif ve taktik füzesi olarak kabul edilen "Zülfikar" füzesinin yanı sıra, İran'ın bu tarz yerli üretim füzeleri üretmeye başlaması, Siyonist rejimde, bu füzelerin nihayetinde Hizbullah'ın eline geçeceği şeklinde büyük endişe uyandırdı.

 

Askeri işleri gözlemleyen İsrailli analistlerin, Hizbullah'ın gelecek savaşta stratejisini savunmadan saldırıya taşıyacağı hakkındaki yorumlarının üzerine, İsrail varlığının Hizbullah ile yeni bir savaşa girmeye cesareti olup olmadığını bilmiyoruz. Analistlere göre, yıkıcı saldırılar düzenleyecek olan Hizbullah, bu sayede kısa süre içinde askeri üsleri ve beldeleri kontrol altına alacak. Akabinde İsrail ordusu içerisinde karmaşa ve dağılma durumları yaşanacak ve Siyonist askerlerin liderlerine olan güvenleri sarsılacak.

 

Çatışma hakkındaki tüm bu gelişmeler akıllara tek bir soru getiriyor, İsrail ordusu Hizbullah'a karşı savaş açabilir mi? Savaşın, hedeflere ulaşmak için başarı oranı nedir?

 

İsrail rejimi geçmişte Hizbullah'a karşı olan savaşında Körfez emirlerinden oluşan müttefiklerinin desteğine dayanıyordu. Ancak emirler, şu an Yemen, Libya ve Suriye'de tutuşturdukları savaşın dumanında boğulmuş durumdalar.

 

Diğer yandan Netanyahu, gelecek savaşın İsrail ekonomisi ve ulusal güvenlik alanlarında meydana getireceği sonuçları ile baş edemez. Netanyahu'nun, boşboğaz dostu Donald Trump'ın zırvalıklarına da güvenme şansı yok.

 

Son olarak, Siyonist rejim her defasında Direniş halkını sindirmek için alışılagelmiş korkutma kampanyalarını kullanarak savaşın fitilini ateşlemek istiyor. Seyyid Hasan Nasrallah ise, birkaç senedir bu savaşın ateşinden uzaklaştırılmış olan İsrailli liderlerin skandal yalanlarını açığa çıkarıyor.  

 

 

www.medyasafak.net