Aceleci Trump’ın Suriye’ye saldırı oyunu: Akla yatkın değil

Aceleci Trump’ın Suriye’ye saldırı oyunu: Akla yatkın değil
Sorgulanabilir çok sayıda meseleden ilki, Washington’un, Suriye hükümetinin düzenlediği iddia edilen sarin gazı saldırısı hakkında, bilimsel yetkinlik taşıyan BM Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) herhangi bir bağımsız soruşturma yapmasına izin vermeyi reddetmiş olması. Bu kuruluş 2013 yılında ABD’nin Esad’ın sarin gazı silahları kullandığı yönündeki, neredeyse savaş çıkaracak iddialarının ardından Ocak 2016’da Suriye hükümetinin hiçbir kimyasal silahının olmadığını tescillemişti.

 

 

 

F. William Engdahl

 

 

New Eastern Outlook

 

 

ABD Başkanı Trump'ın Kongre'ye gönderdiği mektuba göre 7 Nisan günü Suriye saatiyle sabah 3.40'ta, Suriye hükümetine ait Şayrat askeri hava üssünü tahrip etmek amacıyla ABD'ye ait 59 Tomahawk seyir füzesinin fırlatılması, Amerika Birleşik Devletleri'nin “hayati önemdeki ulusal güvenlik ve dış politika çıkarları doğrultusunda”, “Esad'ın kimyasal silah saldırıları düzenleme kapasitesini düşürmek ve Suriye rejimini kimyasal silahları kullanmaktan veya yaymaktan caydırmak” için gerçekleştirildi. Olayın tümü, ciddi ve sorumlu yanıtları gerektiren, dev stratejik sorular bırakıyor.

 

Sorgulanabilir çok sayıda meseleden ilki, Washington'un, Suriye hükümetinin düzenlediği iddia edilen sarin gazı saldırısı hakkında, bilimsel yetkinlik taşıyan BM Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) herhangi bir bağımsız soruşturma yapmasına izin vermeyi reddetmiş olması. Bu kuruluş 2013 yılında ABD'nin Esad'ın sarin gazı silahları kullandığı yönündeki, neredeyse savaş çıkaracak iddialarının ardından Ocak 2016'da Suriye hükümetinin hiçbir kimyasal silahının olmadığını tescillemişti.  

 

BM'ye bağlı bu kuruluş, 2013 yılında Rusya'nın ABD tarafından Suriye'ye savaş açmasını engellemek için hayata geçirdiği bir girişim doğrultusunda Esad hükümetinin tüm kimyasal silahlarının ortadan kaldırılması denetlemişti. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson şimdi, Rusya'nın 2013'te Suriye'nin bütün kimyasal silahlarını ortadan kaldırmadığı suçlamasında bulunuyor. Ancak eski ABD Dışişleri Bakanı'nın Colin Powell'ın özel kalemi Albay Lawrence Wilkerson'un işaret ettiği üzere,  Esad hükümetinin elindeki bütün kimyasal silahların ortadan kaldırılması için 2013'te gerçekleşen şeye ABD askeri kuvvetlerinin de dahil olduğunu, bunun kendisinin hatalı bir şekilde iddia ettiği bir Rus operasyonu değil, BM'ye bağlı OPCW tarafından gerçekleştirilen uluslararası bir operasyon olduğunu görmezden geliyor.

 

2013 yılında sarin gazıyla yapılan “yanıltma harekatı”

 

O tarihte, yani Ağustos 2013'te, dönemin ABD Başkanı Barack Obama Esad'ın yasaklanmış zehirli sarin gazı kullanarak bir “kırmızı çizgiyi” nasıl çiğnediğinden bahsederken, Lahey'de eski Yugoslavya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde savcı olarak görev yapmış, BM Suriye Bağımsız Araştırma Komisyonu üyesi Carla del Ponte medyaya, BM soruşturmaları sonucunda Guta'da kesin olarak sarin gazı kullanıldığının ortaya çıktığını söyledi. Ancak sarinin Esad'a bağlı ordu tarafından kullanıldığına dair bir kanıt bulamadıkları ekledi. Del Ponte bunun yerine, “Bu, hükümet otoriteleri tarafından değil, muhalefet tarafından, isyancılar tarafından kullanılmıştır” dedi. Del Ponte'nin raporu, ana akım Batı medyası tarafından örtbas edildi.

 

Ağustos 2013'te Associated Press'in savaş muhabiri Dale Gavlak tarafından yapılan da dahil olmak üzere dönemin diğer araştırmaları, Guta'dan ve civarından tanıklarla yapılan röportajlardan hareketle, yasadışı sarin gazının 2013 yılında dönemin Suudi istihbarat şefi ve Bush ailesinin yakını olan Prens Bender Bin Sultan tarafından El Kaide'ye ve Esad karşıtı öteki terörist “isyancılara” verildiğini belirtti.

 

NSNBC'den Dr. Christof Lehmann Eylül 2013'te, Guta'daki yurttaşlardan gelen görgü tanıklığı raporları da dahil olmak üzere detaylı kanıtlarla, kullanılan sarin silahlarının Suriye El Kaidesi yahut El Nusra teröristlerine Suudi Arabistan tarafından, Ürdün'ün Suriye sınırındaki El-Mafrak'ta konuşlanmış olan CIA ve ABD Özel Kuvvetleri unsurlarının bilgisi dahilinde verildiğini ortaya koydu. El Mafrak, El Nusra ve öteki Esad karşıtı terörist paralı askerler için Ürdün'den Suriye'ye silah kaçırılmasında kullanılan ana geçiş noktasıydı. O dönemde Guta'daki El Kaide üyesi terörist güçler ayrıca, Ebu Ayşa adıyla bilinen bir Suudi vatandaşı  öncülük ediyordu.

 

Bu son kimyasal silah olayı, ABD-Suudi Arabistan destekli IŞİD veya El Kaide tarafından Trump yönetimindeki savaş yanlısı şahinlere, altı yıllık ABD destekli savaşta ilk defa Suriye içinde büyük çaplı bir askeri eyleme girmesi için bir bahane vermek üzere yapılmış, istihbarat jargonundaki deyimle yeni bir “yanıltma harekâtı” mıydı? Bütün kanıtlar öyle olduğunu söylüyor.

 

Mantıksız ve delice

 

Ortada çok tuhaf bir gerçek var: Suriye Hava Kuvvetleri'nin yaptığı iddia edilen sarin gazlı bombalama, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile ABD Başkanı'nın Esad'ı devirmenin artık ABD'nin önceliği olmadığını, bunun Suriye halkının karar vereceği bir mesele olduğunu söylemesinden iki gün sonra gerçekleşti. Esad'a bağlı güçlerin Halep de dahil olmak üzere, IŞİD ve El Nusra teröristlerinin kontrolündeki bölgelerin büyük parçalarını özgürleştirmiş olması sebebiyle, Esad'ın diplomatik cephe de dahil olmak üzere bütün cephelerde açıkça kazandığı bir anda yasadışı kimyasal silahlar kullanmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu hem mantıksız bir davranış, hem de Beşar Esad'ın intiharı olacaktır. Ve Esad'ın ne kadar çok hatası olursa olsun, bunlar bu hatalar arasında değildir.

 

Lübnan ordusundan emekli general Şarl Ebi Nadir tarafından yapılan ve Lübnan'dan yayınlanan El-Ahed haber sitesinde yer alan bir analize göre, 4 Nisan'daki kimyasal patlamanın gerçekleştiği Han Şeyhun bölgesinde görüşme yapılan çok sayıda Suriyeli tanık şu teyitte bulundu: “Patlama, havadan gelen bir füze tarafından vurulduğu için, hedef alınan binada gerçekleşti. Zehirli gaz varillerinin patlamasının sonucu olarak kısa süre sonra küçük bir duman bulutu yükseldi.”  General Ebi Nadir'e göre, “Bu, bir kimyasal silah saldırısında kullanılan yöntem ve talimatlara tamamen terstir. Böyle bir saldırı, zehirli gaz taşıyan roketin doğrudan hedef üzerinde patlaması halinde meydana gelebilecek etkisiz bir kullanımdan kaçınmak için, patlamayı yüzeyin en az 100 metre üstünde patlayan geçici bir kaplama kullanarak gerçekleştirecek bir askeri teknisyeni gerektirir.” Suriye Hava Kuvvetleri'ne ait bir füzenin, içinde aynı zamanda yasaklı kimyasal silahların da olduğunu bilmeden El Kaide'ye ait bir silah deposunu vurduğu anlatısı, Rusya ve Suriye hükümetlerinin de gerçekleştiğini iddia ettikleri şeyle örtüşüyor.

 

Ebi Nadir, gerçek olguları belirlemek için önce sahada bağımsız bir bilimsel araştırma yapılsa, bunun kaçınılmaz olarak hem İdlib vilayetinde bulunan, kimyasal patlamanın gerçekleştiği Han Şeyhun bölgesinde, hem de Esad'a bağlı hava kuvvetlerinin İdlib'te teröristlere ait silah deposuna düzenledikleri hava saldırısı için kullanılan Şayrat hava üssünde incelemeyi içermesi gerektiğine işaret ediyor.  

 

Ebi Nadir'e göre böyle bir inceleme, “etkileri bilimsel açıdan karartılamayacak veya gizlenemeyecek olan kimyasal silahlarla yüklü füzelerin veya bombaların olup olmadığını kesin olarak gösterilecektir. Hava üssüne, depolara ve bombardıman uçağı rampalarına karşı (7 Nisan'da ABD tarafından düzenlenen) füze saldırısı ise, olguları inceleyecek bir araştırma komisyonunun ihtiyaç duyacağı bilimsel verilere ulaşma olasılığını ortadan kaldırmıştır.” Bu, yanıltma harekâtını keşfetmeyi önlemek için çok uygun ve Çılgın Köpek Mattis ile Washington Uçan Sirki'nin, namı diğer Trump Yönetimi'nin canının istediği suçlamada bulunmasına olanak veriyor.

 

Beyaz Miğferler'in sahte videoları

 

Bugün El Kaide ile bağlantılı El Nusra Cephesi'nden teröristlerin kontrolünde bulunan İdlib'in Han Şeyhun bölgesinde gerçekleşen sarin gazı olayının bir sahte haber olduğunu ve Esad'ı yasadışı savaş vahşetleriyle suçlamayı amaçlayan, kasıtlı ve ABD destekli bir yanıltma harekatı girişimi olduğunu gösteren baskın kanıtlar bulunuyor.

 

Büyük bir gururla adını Suriye Sivil Savunma olarak değiştiren, ABD ve Birleşik Krallık hükümetleri tarafından finanse edilen bir STK olan Beyaz Miğferler'in sunduğu bir video, teröristlerin kontrolündeki İdlib Vilayeti Sağlık Otoritesi başkanının attığı tweet'lerle birlikte, sarin gazı iddialarının kaynağını oluşturdu. Ancak Beyaz Miğferler'in yayınlayıp Londra merkezli şüpheli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne gönderdiği videolar, Beyaz Miğferler üniformalı bir adamın sarin gazına maruz kaldığı iddia edilen bir çocuğu çıplak ellerle ve maskesiz olarak taşıdığını gösteriyor.

 

Sarinli kimyasal saldırılarda alınacak koruyucu önlemleri bilen herkes için, en yüksek güvenliği sağlayan CBRN (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer savunma) koruyucu donanımlarının kullanılması, maskeyle nefes alınması ve 1995'te Tokyo metrosuna yapılan sarin saldırısının kurbanları için çalışan kurtarma ekibinde olduğu gibi ilk yardım-acil kurtarma çalışanlarının bütün vücutlarının korunması standarttır. Eğer Beyaz Miğferler gerçekten de kendilerine verdikleri adın taşıdığı gibi “Suriye Sivil Savunması” olsaydı, kimyasal zehirli saldırılarla baş etme konusunda eğitim almış olmaları gerekirdi.

 

Suriyeli gazeteci “Partizan Kız” tarafından paylaşılan bir başka video, 4 Nisan'daki sarin saldırısı olduğu iddia edilen şey nedeniyle öldüğü varsayılan bir genç kızı gösteriyor. Videoyu çeken kişinin gözünden kaçan tek sorun ise, videonun son saniyesinde “ölü” kızın çekimin bitip bitmediğini görmek için gözlerini açması.

 

Beyaz Miğferler'in daha önceki sahte videoları

 

Kasım 2016'da aynı örgüt, kendi amaçları için başka bir sahte video kullandığı için özür dilemek zorunda kalmıştı. CIA'in ve Trump'ın Savunma Bakanı “Çılgın Köpek” Mattis'in 7 Nisan'da Esad'ın hava üssünü bombalama kararı almak için dayandığı “güvenilir” kaynak Beyaz Miğferler, ABD hükümetinin bir kolu olan ve CIA'in “demokrasinin yayılması” olarak bilinen dünya çapındaki rejim değişikliği operasyonlarıyla yakın bağları olan USAID'den gelen paralarla kurulmuştu.  

 

İsveç İnsan Hakları Doktorları kuruluşuna göre Beyaz Miğferler ayrıca, Nisan 2015'te İdlib-Sarmin'de gerçekleştiği iddia edilen bir klorin gazı saldırısının detaylarını gösteren dehşet verici sahte videolar üretmişti. Beyaz Miğferler, ölü çocukların bedenlerini kullanıyordu. Videolar, Beyaz Miğferler üyesi “ilk yardım gönüllüleri”nin çocukları adrenalin enjeksiyonu ve yapay solunum teknikleriyle canlandırmaya çalıştığını gösterdiğini iddia ediyordu.

 

Beyaz Miğferler'in videolarını titizlikle inceledikten sonra İsveçli tıp uzmanı Dr. Leif Elinder, “Video materyalini inceledikten sonra, bazıları cansız olan çocuklara uygulanan önlemlerin saçma olduğunu, tıbbi olmadığını, hayat kurtarıcı olmadığını, hatta çocukların hayatının kurtarılması açısından ters sonuçlar üretir tarzda olduğunu tespit ettim” ifadelerini kullandı.

 

Aynı videoyu izleyen bir diğer İsveçli doktor ise şunları söyledi: “Enjeksiyon yapılması için CPR'nin (kardiyopulmoner resüsitasyon/kalp masajı) kesilmesi, hemen ardından tekrar başlatılması gerekir. Videoda görülen prosedürlerde ise bu yapılmıyor. ‘Çocuk eğer halihazırda ölmemişse bu enjeksiyon çocuğu öldürmüş olmalıdır' yorumunu yazan doktor haklıydı! Ne kadar da korkunç bir sahne, ne kadar da acı.”

 

USAID tarafından yaratılan STK

 

Beyaz Miğferler 2013 yılında, ABD destekli rejim değişikliği amaçlı Renkli Devrim finansmanı sağlayan USAID'e bağlı Geçiş İnisiyatifleri Ofisi tarafından kuruldu. Bu grup USAID'den 23 milyon dolar finansman aldı. USAID Beyaz Miğferler'e, Washington DC'de bulunan bir kâr amaçlı yüklenici olan Chemonics üzerinden ödeme yapıyor. Londra ve New York'ta ofisleri bulunan, Purpose isimli, işinin ustası bir imaj yaratıcı PR firması tarafından “yönetiliyorlar.”

 

Ödüllü araştırmacı Max Blumenthal'a göre Suriye Beyaz Miğferler teşkilatı Mart 2013'te James Le Mesurier isimli, eski bir İngiliz askeri istihbarat subayı tarafından kuruldu. Bosna, Kosova ve Irak'a yapılan NATO müdahalelerini deneyimlemiş olan Le Mesurier, özel bir paralı güvenlik şirketi kurduktan sonra USAID tarafından,  Bölgesel Seçenek Programı altında Beyaz Miğferler haline gelecek olan yapıyı eğitmek üzere istihdam edildi.

 

Le Mesurier'nin USAID için yaptığı iş, teröristlerin kontrolündeki bölgelere gidecek bir grup Suriyeliyi örgütlemekti. Bu kişiler, teröristlerin kontrolünde bulunan ve Suriye ordusu uçaklarının rutin bombalamalarıyla karşı karşıya olan bölgelerde yeni vurulan binalarda hayatta kalanları – bir taraftan kendilerini filme çekerken – çıkarmak üzere eğitildi. Her nedense Beyaz Miğferler'den birilerinin Cihadçı John veya başka IŞİD figürleri tarafından kafalarının kesildiği videolar görmüyoruz.

 

2014 yılında Le Mesurier, merkezlerinden biri Türkiye'de olan ve Dubai merkezli, kısaltması   ARK olan “Analysis, Research, and Knowledge” (“Analiz, Araştırma ve Bilgi”) isimli “araştırma, çatışma dönüştürme ve danışmanlık” firmasından türeyen Mayday Rescue'yu kurdu. Beyaz Miğferler'i denetlerken Le Mesurier'yi istihdam eden bu grup, ABD hükümetinden ve İngiliz Savunma Bakanlığı'ndan milyonları bulan hibeler aldı.  

 

Blumenthal, Beyaz Miğferler'in gerçek kökenleri hakkındaki raporunun devamında bu grubu, Libya'da olduğu gibi ABD tarafından bir uçuşa yasak bölge kurulması ve son kertede NATO'nun Suriye'ye askeri saldırı düzenlemesi için sempati oluşturmaya çalışan, NATO'nun fiili propaganda kolu olarak tanımlıyor.

 

Washington'un Han Şeyhun'daki son yanıltma harekatı nitelikli sarin gazı olayını sahnelemesinin arkasında muazzam önemde cevaplanmamış sorular var. Trump yönetimi uluslararası hukuku veya hakikati küçümserken, şimdi savaşı Yemen ve Somali'den Suriye'ye doğru genişletip Trump tarzı bir “Vahşi Mücadele”de doğrudan Rus varlığıyla karşı karşıya mı gelecek?

 

Önemli bir olgu olarak Rusya Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, egemen Suriye topraklarına düzenlenen ABD saldırısının 4 Nisan'daki varsayılan sarin gazı saldırısından çok önce planlandığını bildiriyor. Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü Tümgeneral Igor Konaşenkov, “ABD'nin Suriye'deki bir hava üssüne seyir füzeleriyle düzenlediği saldırının bugünkü olaylardan çok önce planlandığı açıktır. Böyle bir saldırının düzenlenmesi için keşif, planlama, uçuş görevlerinin hazırlanması ve füzelerin fırlatılmaya hazır hale getirilmesinden oluşan geniş bir önlemler sisteminin devreye sokulması gerekir” ifadelerini kullandı.

 

Eğer ABD medyası Trump'ın 7 Nisan'da Suriye'yi bombalama kararını “acılı ve öfkeli” kızı Ivanka'nın ricaları nedeniyle aldığını aktarıyorsa, dünya bizim düşündüğümüzden de daha büyük bir tehlike içinde demektir. Trump'ın da, kızının da, onun kocası Jared Kushner'in de, savaşa ve küresel düzensizliğe yol açacak kararlar almak için yeterli uluslararası siyasi deneyime sahip olmadığı açık. Ancak bu muhtemelen, Trump'ın bütünüyle garip ve tehlikeli bombalamasına, yani insani olmayan bir şeye insani ilgi görüntüsü vermek amacıyla tasarlanmış bir sahte medya hikâyesinden ibaret.  

 

 

Çeviri: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net