İsrail’in Suriye’de IŞİD’le zımni ittifakı

İsrail’in Suriye’de IŞİD’le zımni ittifakı
Ben başka gazetecilerle birlikte İsrail’in, bir El Kaide bağlaşığı olan El Nusra’yla olan işbirliğini belgeledim. Fakat şu ana kadar hiçbir İsrailli, IŞİD’le de ittifak kurduklarını kabul etmemişti. Yaalon’un aşağıdaki sözleri ise üstü kapalı olarak bunu doğruluyor:

 

 

 

Richard Silverstein

 

 

Global Research

 

 

 

İsrail'in ve dünyanın karşı karşıya olduğu İslamcı tehditten yakınıp duran Bibi Netanyahu, işine böyle geldiği için, kendi ülkesinin Suriye'de IŞİD'le zımni bir ittifakının olduğunu unutuyor. Bu kuşkusuz, koşulların elverişliliğinden kaynaklanan ve tarafların övünmediği bir ittifak. Ancak İsrail'in Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez devletleri gibi başka Müslüman müttefiklerle olan ittifakından çok da farklı değil.

 

“Bogie” [Moşe] Yaalon, Netanyahu'yla ters düşene kadar şimdiki İsrail hükümetinde savunma bakanı olarak görev yaptı. Yaalon şimdi kendi partisini kurmayı ve eski patronuna karşı yarışmayı planlıyor. Ancak kendisi için üzücü olan şu ki, pek de seçmen desteğine sahip değil ve ciddi bir siyasi tehdit gibi görünmüyor.

 

Bu yüzden Yaalon kaybedecek çok da fazla bir şeyi olmayan bir pozisyonda bulunuyor. Ortalama bir siyasetçiden daha fazla açıklıkla konuşabilir. Bu bağlamda, Afula'daki kamuya açık bir etkinlikte, güvenlik meseleleri hakkında uzun bir konuşma yaptı. Yaalon'un görüşlerini okuduğum zaman söylediklerinin çoğuna katılmıyorum. Örneğin o, bir taraftan Suriye'de bir tarafa karşı diğer tarafı çok fazla desteklemenin tehlikesi konusunda ikazda bulunurken, diğer taraftan temel olarak İsrail'in müdahaleci yaklaşımını haklı göstermeye çalışıyor ki, bu büyük ölçüde Esad karşıtlarının lehine oldu. Onun siyasi müttefik seçimlerinden de - Pam Geller'dan Meir Kahane'nin torununa kadar - hoşlanmıyorum.

 

Fakat Yaalon bu konuşmada, İsrail'in Suriye'de IŞİD'le ne kadar yakın bağları olduğunu ortaya çıkardı. Ben başka gazetecilerle birlikte İsrail'in, bir El Kaide bağlaşığı olan El Nusra'yla olan işbirliğini belgeledim. Fakat şu ana kadar hiçbir İsrailli, IŞİD'le de ittifak kurduklarını kabul etmemişti. Yaalon'un aşağıdaki sözleri ise üstü kapalı olarak bunu doğruluyor:  

 

“…Suriye içinde pek çok kesim var: rejim, İran, Ruslar, hatta El Kaide ve IŞİD. Bu koşullarda, bir yandan kendi çıkarlarınızı koruyacağınız, diğer yandan müdahalede bulunmayacağınız sorumlu, titizlikle dengelenmiş bir politika geliştirmeniz gerekir. Çünkü eğer İsrail bir taraf adına müdahale ederse, diğer tarafın çıkarlarına hizmet edecektir; biz bu yüzden kırmızı çizgiler belirledik. Her kim bizim egemenliğimizi ihlal ederse, gücümüzü tüm ağırlığıyla derhal hissedecektir. Pek çok olayda, ateş, rejim kontrolündeki bölgelerden geliyor. Fakat bir keresinde IŞİD mevzilerinden ateş açıldı ve hemen arkasından özür dilediler.

 

Bahsettiği saldırı İsrail medyasında hiçbir zaman yer bulmadı. Bu bilgiye ya yayın yasağı getirildi ya da askeri sansür uygulandı. Büyük bir ihtimalle hem İsrail'in İslamcı bir müttefikinden İsrail topraklarına ateş açılması nedeniyle, hem de IŞİD'in özür dilemesinin gerek İsrail'i gerekse İslamcıları utandıracak olması nedeniyle hasıraltı edildi.

 

Aynı IŞİD'in İsrail'de yaşamış olan bir Amerikalı Yahudi'nin kafasını kestiğini aklınızda tutun: Steven Sotloff. Bu, Yezidi kadınlara tecavüz eden ve eşcinsel erkekleri binalardan atan IŞİD. Bütün Ortadoğu'ya saldıran ve gittiği her yerde kargaşa ekip kan nehirleri akıtan IŞİD. Netanyahu'nun rutin olarak, dünyadaki bütün kötülüklerin kökeni olmakla suçladığı IŞİD.

 

Ben Gurion döneminden beri İsrail dış politikasının aşırı derecede oportünist ve ahlak dışı olduğu herkes tarafından bilinir. Bu yüzden bu yeni gelişmeye şaşırılmaması gerektiğini varsayıyorum. Fakat bu yine de bir anlığına insanın nefesini kesiyor ve İsrail'in saiklerinin ne denli pespaye olabileceğini düşündürüyor.

 

 

Çeviri: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net