Avamiye kuşatması 2017: Tırmanışın arkasında ne var?

Avamiye kuşatması 2017: Tırmanışın arkasında ne var?
İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre zırhlı araçlardan birine bir RPG’yle saldırı düzenlendi ve bu saldırıda bir asker öldü, beşi yaralandı. Suudi Arabistan’ın 1991’deki Körfez Savaşı’ndan bu yana silahlarla dolu olduğunu belirtmek gerekir. Bu yüzden silah tüccarları üzerinden bir kara borsa da oluşmuştur. 20 Mart günü bir başka zırhlı araç tahrip edildi.

 

 

 

 

Zeyneb Daher

 

 

El Ahed News

 

 

 

10 Mayıs 2017 tarihinden itibaren gaddar El Suud rejimi, Doğudaki Katif vilayetinde bulunan ve yaklaşık 30 bin nüfusa sahip El Avamiye kasabasında yaşayan kendi halkını kuşatma altına aldı.

 

Suudi güçleri, kadim mahalleyi “geliştirme” bahanesiyle, bölgeye giden bütün girişleri kapatan çimento bariyerler yerleştirdi. El Avamiye sakinleri, elektrik ve suya erişim gibi temel insani hizmetlerden yoksun bırakıldı. İlave olarak bazı kaynaklar, krallığın bölgeye zırhlı araçların içinde keskin nişancılar konuşlandırdığını aktardı. 



El Ahed web sitesi konu hakkında, Avamiye'den olup Londra'da yaşayan aktivist  Amin Nemr'le bir röportaj yaptı. Sahadaki gelişmeleri yorumlayan Nemr, uzun bir askeri operasyon emarelerinin sürdüğü değerlendirmesini yaptı: "Girişleri kapatmak üzere daha fazla bariyer. Baskınlar ve tutuklamalar. Bir zorunlu yer değiştirme planının açık önlemlerinin olduğunu görebiliyorum.”



Bir toplu cezalandırma politikasıyla Avamiye nüfusunu 30 binden 9 bine indirmeyi hedefleyen resmi bir plan hakkında bilgiler aktaran Nemir, alınan önlemleri şu şekilde sıraladı:  



1. El-Musavara mahallesi için zorla yer değiştirme: Elektrik kesintisi



2. El-Dirah için zorla yer değiştirme: Elektrik kesintisi



3. Başka mahalleler için zorla yer değiştirme: Rastgele ateş açılması, mülklere, dükkânlara, okullara zarar verilmesi + sağlık merkezleri, itfaiyeciler, temizlik görevlileri ve ambulanslar gibi hizmetlerin durdurulması



4. Baskınlar ve tutuklamalar



5. Siviller arasında korku yayılması



6. Mülklere zarar verilmesi



7. Neredeyse günün 24 saati ateş açılması



Sonuç olarak bazı aileler şimdiden, geçici olarak akrabalarıyla yaşayan mülteciler haline geldi. Bazı başka aileler gerilim sona erinceye kadar geçici olarak Avamiye dışında ev kiraladı. Nemr'in söylediğine göre bazıları temelli olarak Avamiye'den ayrılma kararı almış olabilir.



Kasabadaki çatılara keskin nişancıların yerleştirilmiş olup olmadığı konusunda Nemr, bunun bir noktada kısa süreliğine yapılmış olabileceğini inkâr etmedi, ancak Suudi güçlerinin El-Musavara mahallesini üç taraftan, havan parçalarının fotoğraflarının da gösterdiği gibi farklı patlayıcı başlıkları taşıyan RPG'lerle vurmak için kullandığından emin olduğunu ekledi.



Şii nüfuslu kasabaya karşı düzenlenen kampanyanın bahanesini ele alan Suudi aktivist, El-Musavara'yı yok etmek için “geliştirme” kelimesinin kullanıldığını vurguladı ve “Bu bana 2003 yılında Ortadoğu'da ‘demokrasinin' geliştirilmesi fikrini hatırlattı” dedi. Dahası, bir bölgeyi geliştirme sürecinin elektrik kesintisi yoluyla insanları evlerinden çıkmaya zorlayarak yapılamayacağını ifade etti. Elektrik kesintisi, 10 Mayıs 2017'den daha bile önce gerçekleşmişti.



Nemr şunları söyledi: "Hükümet halktan tepki geleceğini biliyordu. Bu yüzden bir başlık olarak adaletsizlik ve şiddet daha fazla şiddet getirecekti. Aynı zamanda hükümet gerçekte uzun zamandır peşinde koştuğu aranan kişileri yakalamak istiyor. Hükümet onları kanıttan yoksun ithamlar temelinde terörizmle suçladı. Bu kişiler, soruşturma yürütülmeksizin, sosyal medya ve resmi kanallar üzerinden şeytanlaştırıldı.”



Nemr'e göre herkesin bildiği gibi “Suudi Arabistan'da gerçeklerden konuşacak özgür bir basın yok. Ben hükümeti, durumu soruşturmak ve derinden incelemek üzere bağımsız ve özgür gazetecileri yahut uluslararası kuruluşları çağırmaya davet ediyorum. Hükümet, halkı güçlendirecek gerçek bir reformu reddediyor.”



Nemr devamında şehit Şeyh Nimr el-Nimr örneğinden, haklarını barış yoluyla elde etme çağrısı yapan ve hükümetin elinin daha kuvvetli olması sebebiyle şiddet kullanmama çağrısı yapan ezilenlere çok iyi bir örnek olarak bahsetti.



Bay Nemr, "Şeyh Nimr idam edildi ve artık kimse güvende değil. Ben aranan kişilerin, kendilerini silahla savunmayı hayatta kalmanın tek yolu olarak olarak gördüğünü düşünüyorum” şeklinde konuştu. Bu açıdan, işler kontrolden çıkmadan hızlı ve acil bir barışçıl siyasi müdahale çağrısında bulundu.



Trump durumu tırmandırmak için yeşil ışık mı yaktı?



Trump'ın Suudi krallığına yaptığı ziyaret esnasında, Bay Nemr'e Muhammed Bin Selman'ın – krallığın gerçek yöneticisi – durumu birden fazla cephede tırmandırmak için yeşil ışık alıp almadığını sorduk.



Nemr, yaşanan şeylerin Suudilerin 2011 yılından beri yerel ve uluslararası düzeyde izlediği, tırmandırma ve çatışma politikasıyla uyumlu olduğunu vurguladı.



Bay Nemr şu şekilde konuştu: "EVET, gerilimi tırmandırmak için yakılmış bir yeşil ışık var. Ve daha büyük resme bakmak gerekirse, Trump başkanlığının ilk 100 günü içindeyken [Suriye'ye] 59 füze fırlatma emri verdi. Ardından “Bütün Bombaların Anası”nı Afganistan'da test etme emri verdi ve Kore'yi tehdit etti. Onun bu saldırılar hakkında kullandığı dil, kendisinin istikrar ve barış arayışındaki bir başkandan ziyade bir silah satıcısı olduğunu gösteriyor. Suudilerle yapılan son silah anlaşması da aynı şeyi söyleyebilir.”  



Askeri direniş için seçenekler



Bu açılardan Nemr, sahneyi şöyle betimledi:



“Suudi hükümeti iki haftadan beri kasabada rastgele ateş açarak şiddet uyguluyor. Askeri kampanyanın yanında bir toplu cezalandırma da başladı: temizlik görevlilerinin, itfaiyecilerin ve ambulansların işlerini yapmalarına izin verilmiyor. Yaklaşık 30 bin yurttaş için zorla yer değiştirme emarelerini görebiliyorum. Hükümetin uyguladığı bu şiddet ortamında bazı kişilerden tepki gelmesi de elbette bekleniyor.



İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre zırhlı araçlardan birine bir RPG'yle saldırı düzenlendi ve bu saldırıda bir asker öldü, beşi yaralandı. Suudi Arabistan'ın 1991'deki Körfez Savaşı'ndan bu yana silahlarla dolu olduğunu belirtmek gerekir. Bu yüzden silah tüccarları üzerinden bir kara borsa da oluşmuştur. 20 Mart günü bir başka zırhlı araç tahrip edildi. Operasyonla bağlantılı bir hesabın, bütün askerlerin emniyette olduğunu söyleyen tweet'leri dışında İçişleri Bakanlığı'ndan bir açıklama yapılmadı.



Ne yazık ki şiddetin büyüdüğünü görüyorum ve normal insanlar bundan ciddi şekilde etkilenecek, bunun ana sorumlusu da hükümet olacaktır. Şiddetin kolayca başka kasaba ve şehirlere sıçrayabileceğini görüyorum. Hükümet, işler kontrolden çıkmadan bunu durdurmalıdır. Hükümetin hala kibirli olmayıp, bir hayal olan şeyi yapmak ve halkı siyaseten güçlendirip yetkilendirmek için bir şansı bulunuyor.”



Ancak insancıl bir krallık hayatı gerçekleşebilir mi? Bu tür yöneticilerin bir gün kendi halkına haysiyet ve saygıyla muamele edeceği yönünde büyük umutlar olsa da, bu pek muhtemel görünmüyor.

 

 

www.medyasafak.net