Bölgedeki ABD - İran çatışması ve İran'ın açık üstünlüğü
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 02.07.2017

Kasım Süleymani'nin geçtiğimiz günlerde sızan bir ses kaydı bunu doğruluyor. Kayıtta Süleymani, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Suriye'de çatışmaların patlak vermesinin ardından Suriyeli bir temsilciye Riyad'da buluşma teklifi sunduğunu belirtiyor (Bu kişi büyük olasılıkla Ali Memluk'tur).
Rafet Harb
El Meyadin
İran, bölgede birçok cephede ciddi ilerlemeler kaydederken ABD ise dış politikasını tehdit eden meydan okumalar karşısında geri adım atmış gibi görünüyor.
Bölgede devam eden çatışmalarda İran kendi lehine birçok noktayı kazandı. Muhtemelen bunlardan en önemlisi son olarak Irak - Suriye sınırında yaşandı. Bu galibiyet, Beyrut - Tahran arasında karasal bağlantıyı sağladı.
Amerika'nın, Washington'a yakın Kürt güçler ve Arap aşiretlerinin elindeki sınır bölgesinin durumu için Suriye'nin doğusu ve Irak'ın batısında verdiği mücadeleye baktığımızda, İran'ın kazanımlarının önemi daha net bir şekilde ortaya çıkıyor.
İran'ın kendi lehine çevirdiği ikinci nokta ise nükleer anlaşmanın devamlılığı oldu. Bu anlaşmayı geçersiz kılmak için başlatılan her türlü girişime veya ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'a gelmeden önce ortaya attığı "nükleer anlaşmanın parçalanması" vaatlerine karşı, İran anlaşmanın dokunulmazlığını kanıtladı.
İran, nükleer anlaşmayı takip eden tüm tarafların işbirliği ile Trump yönetiminin isteklerinin önünü kesebildi ve Avrupa ülkelerine şimdiye kadar iyi bir açılım sunan anlaşmayı koruyabildi. Bu bağlamda İran yönetimi geçtiğimiz günlerde resmi bir rapor yayınladı. Raporda, geçen yıla kıyasla bu yıl son 4 ay içerisinde İran'ın Avrupa'ya ihracatının 5 kat arttığına işaret ediliyor. Buna göre İran'ın ihracatı 700 milyon dolardan 3 buçuk milyar dolara yükseldi.
İran'ın bölgede geniş etkiye sahip olduğu, artık kimse için bir sır değil. Bu hususta, Haşdi Şabi ve Ensarullah cemaati gibi Irak ve Yemen'de ilerleyen güçler, ABD ve müttefiklerinin bölge üzerindeki siyasetlerine karşın, İran'ının konumunu kendilerini doğal olarak yakın buldular.
Iraklı Haşdi Şabi, Işid'in 2014 yılında Irak topraklarında elde etiği büyük kazanımın sorumluluğunu Amerika ve müttefiklerine yazıyor. Yemenli Ensarullah hareketinin Suudi Arabistan ile doğrudan girdiği savaştaysa Amerika Suudi Arabistan'ın ilk dostudur.
ABD merkezi istihbarat teşkilatı CIA'in direktörü Mike Pompeo, MSNBC haber ajansına verdiği demeçte İran'ın son yıllarda bölgede çeşitli cephelerde ilerlediğini doğrulayan açık bir ifade kullandı: "İran Ortadoğu'nun her yerinde."
İran ve Suriye arasındaki ittifakı bozmak için Şam yönetimini ya da dış politikasını değiştirme girişimlerinin hiç biri sonuç vermedi.
Suriye yönetimi, Tahran ve Moskova'nın yanı sıra Lübnanlı ve Iraklı müttefiklerinin doğrudan desteği ile varlığını koruyan bir dayanıklılığa ulaştı.
İranlı General Kasım Süleymani'nin geçtiğimiz günlerde sızan bir ses kaydı bunu doğruluyor. Kayıtta Süleymani, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Suriye'de çatışmaların patlak vermesinin ardından Suriyeli bir temsilciye Riyad'da buluşma teklifi sunduğunu belirtiyor (Bu kişi büyük olasılıkla Ali Memluk'tur). Buluşmanın amacı ise, Şam'ın İran'a düşman pozisyonda olduğunu ilan etmesine karşın, Işid ve Nusra cephesinin yok edilmesi pazarlığı.
Süleymani ilk kez ortaya çıkan bu konuşmasında, Suriye'de olup bitenlerin arkasındaki ilk hedefin İran olduğunu ve Suudiler ile onların arkasındaki Amerikalıların bu noktada İran'ın sefil bir başarısızlığa düşmesini istediğini ifade etti.
Bu suretle, düşman ekseni bölgede iç anlaşmazlıklarda boğulurken, İran'ın hiçbir cepheden geri çekilmeksizin bölgede ilerleme kaydettiği açıkça görünüyor. Suudi Arabistan - BAE'nin Katar ile girdiği kriz, bu iç muhalefetin sonuncusu olmayabilir.
www.medyasafak.net